• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: ENERJĠ ARZ GÜVENLĠĞĠ

1.2. ENERJĠ ARZ GÜVENLĠĞĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER

1.2.1. Ekonomik Faktörler

1.2.1.1. Fiyat

Enerji arz güvenliğini sağlamada temel kural, enerji talebinin karĢılanmasıdır. Serbest piyasa koĢullarında fiyat, arz ve talep arasında kurulan denge sonucu belirlenir. Fiyatlar, piyasa koĢullarını yansıtır ve piyasada yatırımcının yatırım yapıp yapmama ve tüketicinin tüketim veya tasarruf kararlarını etkileyen sinyallerdir. Zengin ülkelerde dahi

fiyatlar beklentilerin aksine yükseldiğinde, tüketicilerin enerji tüketimlerinde ani değiĢiklikler yapması çok zordur (Elkind, 2010:127). Enerji fiyat artıĢı, arz güvenliğinin zaman boyutuyla ele alındığında, kısa vadeli spekülatif arz kesintisine bağlı olabileceği gibi, uzun vadede rezerv azalmasından veya yatırımların yetersiz olmasından kaynaklanabilir.

Enerji arz güvenliği tanımından yola çıkarak, enerji kaynağının ulaĢılabilir ve sürdürülebilir olması, arz güvenliğinin önemli bir boyutunu oluĢturmaktadır. Tanım gereği mevcut kaynağın ulaĢılabilir ve sürdürülebilir olması, ekonomik olarak üretilebilir olmasını da ifade etmektedir. Enerji kaynağına ulaĢamamanın nedeni coğrafî uzaklık veya ekonomik koĢullardan ziyade, siyasî risk ve çatıĢmalardan kaynaklanabilir. Enerji piyasasında geçerli olan fiyatlar, serbest piyasada oluĢan rekabetçi fiyatlar değil, monopol piyasada, ihraç eden ülkelerin belirlediği yüksek fiyatlar veya kotalar olabilir (Jansen ve Seebregts, 2009:3).

Enerji arz güvenliğinde fiyat, üretici ve tüketici ülkeler açısından farklı anlamlar ifade etmektedir. Arz fiyatının yüksek olması, kısa vadede tüketici/ithalatçı ülkenin gelirinin daha fazlasını ithalata ayırması ve arz güvenliği endiĢelerini artırıcı bir sonuç iken; üretici/ihracatçı ülke açısından ihracat gelirinin artmasını ifade etmektedir. Artan enerji fiyatları karĢısında, kısa vadede, enerji yoğunluğunun, ithalat bağımlılığının yüksek olması ve enerji talebinin inelastik olması, ithalat ödemelerinin artmasının en önemli nedenidir. Diğer taraftan gelirinin çoğunu enerji ihracatından elde eden bir ülke için, uzun süreli fiyat atıĢı enerji talep güvenliği sorununa yol açabilir. Özellikle petrol baĢta olmak üzere fosil yakıtlardaki fiyat artıĢının yarattığı arz güvenliği endiĢesinin çözümü de, fiyat artıĢının nedenine göre değiĢecektir. Burada fiyat unsuru yanında hem ithalatçı hem de ihracatçı ülke açısından, enerji kaleminin ticaret hacmi içindeki oranı yani ithalat bağımlılık oranı, her iki ülkenin, serbest piyasa veya devlet kontrolünde/planlı ekonomiye sahip piyasa yapısı, siyasî rejimi ve demokrasi düzeyi ve enerji kaynağının iletim güzergâhı ve yolu açısından coğrafî konumu da önemli birer faktördür.

Petrol rezervlerinin, kömür ve doğal gaz ile karĢılaĢtırıldığında daha kıt, daha az verimli olması, dağıtımının daha az yapılması ve dünyada belirli bölgelerde yoğunlaĢması, spekülatif fiyat artıĢlarına yol açmakta ve enerji arz güvenliğini olumsuz etkilemektedir. 1970-73 arasında OPEC ambargosu ve 1979-80 Ġran devrimi sonrasında

yaĢanan petrol fiyatlarındaki âni artıĢlar, enerji arzı güvenliği endiĢelerini en önemli gündem maddesi yapmıĢtır.

AB, enerji arz güvenliğini, piyasa yapısı ve piyasa yaklaĢımlarına göre değerlendirmektedir. Petrol ve doğal gaz arzındaki kıtlık, kaynak yetersizliğinden ziyade spekülatif olarak yükseltilen enerji fiyatlarına bağlanmaktadır. AB, 2006 yılında Rusya‘nın Ukrayna ile yaĢadığı krizin ardından, sürdürülebilir enerjide arz risklerini;

 Ġstikrarsız bölge ve tedarikçilere olan ithalat bağımlılığının artması,

 Bazı büyük üretici ve tüketicilerin enerjiyi bir siyasî güç olarak kullanması  AB iç piyasasında geçerli olan rekabet kurallarına tabi olmamalarından dolayı,

uluslararası piyasaların AB piyasası üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri olarak belirlemiĢtir (Umbach, 2008:13). Diğer yandan Rusya ve Ukrayna arasında 2005, 2006, 2008, 2009 yıllarında mütemadiyen yaĢanan ve AB‘nin enerji güvenliğini doğrudan tehdit eden krizlerin nedeni, Ukrayna‘nın 1991 yılından 2008 yılına kadar doğal gazı, transit ülke olmasından dolayı zaten düĢük bedelle alması ve bu sürede Rusya ile arasındaki anlaĢma gereği yapması gereken enerji iletimi altyapı reformlarını tamamlamaması ve son olarak Rusya‘nın enerji kaynaklarını, gücünü artırmak için bir araç olarak kullanması olarak görülmektedir (Pascual ve Zambetakis, 2010:15; Elkind, 2010:135). Kısa vadede enerji arz kesintilerinin, rezerv kıtlığı nedeniyle yükselen fiyatlardan ziyade spekülatif kaynaklı olduğu görülmektedir.

1970‘li yıllar, yükselen enerji fiyatlarının etkisiyle enerji verimliliğini artırmada ve petrolden doğal gaz, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarına kadar, yerli enerji kaynaklarının geliĢtirilmesinde önemli bir dönem olmuĢtur (Belkin,2008:3). Fiyat sinyalleri, ülkelerin enerji güvenliği politikalarının geliĢtirilmesine katkı sağlamıĢ ve Hindistan, Nijerya ve Rusya gibi ülkelerde enerji verimliliğinin artırılması veya alternatif enerji kullanımını teĢvik etmiĢtir. Örneğin Japonya‘da özel sektör, uluslararası piyasalarda varlığını sürdürebilmek için, rekabet gücünü artıracak Ģekilde enerji tüketimini düzenleyecek tedbirler almıĢtır. Ekonomik bir faktör olan fiyat, tüketiciyi tasarruf yapmaya, serbest piyasa koĢullarında yatırımcıyı da getirisi arttığı oranda yatırım yapmaya yöneltmektedir (Dünya Ekonomi Konseyi [WEC] 2009:42).

Enerji fiyatlarının düĢük olması ekonomik açıdan istenen bir durumdur ancak; bazı akademisyenlere göre, bir ülkede, ABD‘de olduğu gibi, uzun yıllar ucuz olan enerji fiyatları enerji yoğunluğunun artmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda ülkelerin enerji

tüketiminde sübvansiyonlarla tüketiciyi desteklemesi, enerji Ar&Ge ve yatırımlarını azaltacağı için eleĢtirilmektedir. Diğer yandan tüketici ülkeler açısından enerji fiyatlarının yükselmesinin, arz güvenliğini artırmada önemli bir politika aracı olarak, tasarruf ve verimlilik artıĢı için, tüketiciyi tasarruf yapmaya zorlayacağı, Ar&Ge ve altyapı yatırımları için önemli bir finansman kaynağı olacağı ifade edilmektedir.

Üretici ülkenin yüksek enerji fiyatlarının getireceği geliri elde edebilmesi için öncelikle enerji altyapı yatırımlarını tamamlaması gereklidir. Rusya, dünyadaki en fazla doğal gaz ve önemli derecede petrol rezervine sahip bir ülke olmasına ve devasa büyüklükteki hidrolik kapasitesine rağmen, 1990‘ların baĢında elektrik enerjisi sektörü enerji üretimi, iletimi ve dağıtımı için gerekli olan büyük çapta yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiĢtir. Uzun vadede yüksek enerji fiyatları, tüketici ya da ithalatçı ülke açısından, ülke ekonomisine verimlilik, tasarruf ve Ar&Ge‘yi artırarak olumlu katkılar sağlamaktadır. Ancak yüksek enerji fiyatları, ihracatçı ülkenin GSYĠH‘nın büyümesi ve küresel enerji tüketimi arasındaki iliĢkinin uzun vadede azalacağı ekonomik büyümesini ve uluslararası pazarlık gücünü olumsuz etkileyeceği öne sürülmektedir (Umbach, 2008:13).