• Sonuç bulunamadı

Fibula Tipolojisinde Dönemsel ve Bölgesel Farklar

3. FİBULA

3.4. Fibula Tipolojisinde Dönemsel ve Bölgesel Farklar

Fibula takma geleneği Avrupa’da doğarak, Miken kültürü aracığı ile Kıbrıs üzerinden Orta Doğu’ya kadar aktarılmıştır. Orta Doğu bölgesinde kullanılan fibula tipolojisinin ilk araştırmalarını, Doğu Akdeniz fibulalarını da çalışan Christian Blinkenberg’tir97.

Friglerle aynı dönemi paylaşan Urartularda fibula kültürüne fazla rastlanılmamakta olup MÖ. 7. yüzyılda kullanmaya başladıkları düşünülmektedir98. Frig fubulalarından oldukça etkilenerek üretilen Urartu fibulaları, yarım daire kulp şeklli olarak tanımlanmaktadır99.

Urartu fibulaları tiplerine göre üç guruba ayrılmıştır; Frig tipi, Anadolu tipi ve orijinal Urartu

91 Brons 2014, 67. 92 Vermaseren 1987, 91. 93 Homeros, Odysseia, 18:290-295. 94 Herodotos, Historia, 5:87. 95 Erdan 2018, 17. 96 Desborough 2006, 664. 97 Habelt 2001, 487. 98 Köroğlu 2005, 34. 99 Kocaman 2007, 50.

18

tipi100. Urartuların dışında ele geçen kabartmalardan yola çıkarak Geç Hitit dünyasında da fibulaların kullanıldığı düşünülmektedir.

Demir çağında yoğun bir kullanım gören fibulalar, çağlara göre farklılık göstermektedir. Ancak çağlar arasında ki farklar ayrıntılara inildiğinde tespit edilirken, bölgesel olarak üretim merkezleri arasındaki tipolojik farklılıklar daha belirgindir. C. Blinkenberg, Avrupa müzelerinde bulunan fibulaları sistemli bir şekilde 1926 yılında incelemiş ve biçimlerine göre sınıflandırarak XVI gruba ayırmıştır. Bu gruplama dönemsel farklılıklardan çok coğrafi bölgeler kıstas alınarak yapıldığı görülmektedir.

3.4.1. Bronz Çağı Fibulaları

Ele geçirilen ilk fibula tasarımlarını temsil etmekte olan bu tipler tunç çağının sonlarında ortaya çıkmışlardır. Tek tarafı yaylı basit bir tasarıma sahip olan bu fibulalar, yassı bir kemere sahiptirler. Bu dönemde üretilen fibulalar üç farklı tasarıma sahiptirler.

Birinci Tipte; gövde düz ve pime paralel kalırken üzerinde zikzak veya bükülme deseni yapabilmektedir. Bu tipler, MÖ. 12. ve 10. yüzyıllar tarihlendirilen örnekleri bulunmaktadır.

İkinci Tipte; kısa yassı gövde yerine, uzun gövdeden ve kalın bir metalden ya da birbirine bükülmüş iki adet ince telden yapılmaktadır. Bu yuvarlatılmış gövdeli örnekler ilk olarak MÖ. 12. yüzyılda rastlanmakta olup bazı bölgelerde beş yüz yıldan uzun süre kullanımda kalmıştır.

Üçüncü Tip ise yatay tel spirallerden oluşmakta olup MÖ. 9. ve 7. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.

Bu dönemde MÖ. 8. ve 7. yüzyıllarda frig fibulaları doğmuş ve geniş bir coğrafyada etkisini sürdürmeyi başarmıştır. Tez çalışmamızda, Frig fibulalarının ayrıntılarını ayrı bir başlık altında incelemekteyiz.

19

3.4.2. Demir Çağı Fibulaları

Bu dönemde fibula kullanımı oldukça revaçtadır. Yuvarlak gövdeli fibulalar üzerine kazıma veya kalıplarla üretilmiş geometrik tasarımlarla süslenmeye başlanmış olup fibula ayağı önceki versiyonlarına göre önemli ölçüde uzatılmıştır. Bu dönemin farklı tiplerinde oldukça geniş bir daire şeklinde olan gövdeden ve ayak kısmı döndürülerek süslü bir topuz ya da boncuk uygulanmıştır.

3.4.3. Frig Fibulaları

Blinkenberg’in sınıflandırılmasında XII. gruba giren fibulaların buluntu merkezleri Anadolu’dur. Bu grubun örneklerine Frig merkezlerinde yapılan kazılarda rastlandığından Frig fibulaları olarak tanımlanmaktadır101. Muscarella, Gordion kazılarında çıkan fibulaları

ayrıntılı şekilde inceleyerek, bu eserlerin kataloglamasında Blinkenberg’in sınıflandırma ve numaralandırma sistemini kullanmıştır.

Frig maden işlemeciliğinin en özgün ve en fazla sayıda örneğe sahip olan eserleri fibulalardır. Genellikle bronz, gümüş, elektron ve nadir olarak da altın kullanılarak üretilen fibulalar, frig başkenti olan Gordion’da özellikle tümülüslerde oldukça fazla sayıda ele geçmiştir102. Gordion haricinde Ankara, Alişar, Boğazköy, Eskişehir, Bayraklı, Ephesos,

Kerkenes, İvriz, Midas Kenti, Larisa, Manisa, Sardis, Pazarlı ve Troia gibi merkezlerde fibula örneklerine rastlanmaktayız103. Muscarella, XII. grup olarak nitelendirdiği eserleri pek çok alt

gruba ayırıldığını ve bunların büyük çoğunluğunun Frig yerel üretimi olduğundan bahsetmektedir104. XII. gruba dahil edilen Frig fibulaları tipolojik açıdan Tip 2, 2A, 2B, 3, 4, 5, 7, 7A, 8, 9, 11, 13, 13A, 14 ve 14A gibi farklı alt gruplarda incelenmektedir. Frig fibulaları arasında en eski örnek Tip XII. 7A grubudur105. Karakteristik özellikleri arasında “boynuzlu

çengel uçlu” ve büyük, yassı ya da at nalı şeklinde yaylı olması sayılmaktadır. Fibulaların çoğu yay ile birlikte dökülmüş ve diğer Frig objelerinden de bildiğimiz silmelerle süslüdür. Fibulaların erken evrelere tarihlenen örneklerinde yay kısmı dikdörtgen kesitli ince bir

101 Buluç 1979, 30. 102 Erdan 2017, 11. 103 Caner 1967, 3. 104 Muscarella 1967a, 59. 105 Vassileva 2013, 111.

20

görünümdeyken zamanla kalınlaştığı ve üzeri kabaralarla bezenen bir görünüme kavuştuğu bildirilmektedir106.

3.4.4. Roma Dönemi Fibulaları

Roma imparatorluğunun MS. 1. yüzyılda hızla yayılması, Avrupa’da ve Ortadoğu’da fibulaların sayısında ve tasarımında muazzam bir artışla sonuçlanmıştır. Roma İmparatorluğu’n da ki gelişmiş atölye çalışmalarının yayılması, daha karmaşık fibula tasarımlarının doğmasını sağlamıştır. Yaylar daha karmaşık formlarda dökülmüş, çift taraflı yayların yanında menteşeler ortaya çıkmış, çok çeşitli plaka tasarımları tanıtılmıştır.

MS. 2. ve 3. yüzyıllarda tasarımda farklılaşma yaşanır ve bölünmüş kemerli bir yay, uzun bir ayağa sahiptir. Kemerleri ya geniş ve yassı ya da dar uzun biçimde yapılmaktaydı. Bu tipin Roma Donanmasında yer alan askerlerin standart kullandıkları bir eşya olduğu düşünülmektedir.

MS. 3. yüzyılın başlarında ortaya çıkan haç başlı fibulalar Roma askerlerinin saga yada khlamyslerinin vücutlarının genelde sol kısımlarını kapattıktan sonra sağ omuzları üstünde açık kalan uçlarını birleştirmek amacıyla kullanılan fibula tipidir. Çocuk ve kadın giyiminde fazla kullanılmayan bu tipin özellikle MS. 4. yüzyıldan itibaren askerlerin rütbe ve konumlarını anlatan bir simgeye dönüşmüştür. MS. 6. yüzyıla tarihlendirilmiş duvar resimlerinde de betimlendiği gibi toplum içinde saygınlığı bulunan kişilerin pelerinlerinin uçlarını süslemiş olduğu düşünülmektedir107. Bu fibula tipi Belçika, Almanya, Macaristan,

Romanya, Bulgaristan, Akdeniz Havzası, İspanya, İtalya, Yunanistan, Anadolu, Suriye ve Cezayir’de kısacası Roma Askerlerinin ayak bastığı her yerde görülmesi mümkündür108.

Çeşitli metal süsleme teknikleri uygulanan haç başlı fibulalar daha çok bronzdan yapılırken gümüş, altın veya altın kaplama olan örneklerine de rastlamaktayız109. Bu tip

fibulaların dönemleri MS. 3. ve 5. yüzyıllar arası olduğu bilinmektedir.

106 Erdan 2017, 12. 107 Çetin 2015, 14.

108 Gonosova ve Kondoleon 1994, 153.

21

Benzer Belgeler