• Sonuç bulunamadı

158 sayılı ILO Sözleşmesi'nin 8. maddesinde, “eğer işçi hizmet ilişkisine haksız olarak son verildiği kanısında ise mahkeme, iş mahkemesi, hakemlik kurulu veya hakem gibi tarafsız bir merci nezdinde itirazda bulunma hakkının olduğu, işçinin hizmet ilişkisine son verme işlemine karşı makul bir süre içinde itirazda bulunmaması halinde, bu hakkını kullanmaktan vazgeçmiş sayılacağı” belirtilmiştir.

4857 sayılı Kanun'un 21. maddesinde ise, "İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür." şeklinde ILO Sözleşmesi ile uyumlu olarak yasal düzenleme yapılmıştır. Maddenin ilk halinde hakeme gitme konusunda TİS'de hüküm bulunması şartı varken bu kısım

158 Osman Güven Çankaya vd., s. 500. 159 Fevzi Demir, İş Güvencesi…, s. 14. 160 Polat Soyer, a.g. m., s. 58.

AYM 19.10.2005 tarih, E.:2003/66, K.:2005/72 sayılı kararıyla iptal edilerek metinden çıkartılmıştır.

Buradaki bir aylık süre hak düşürücü süre olup hâkim tarafından re'sen nazara alınacaktır. Bu sürede mahkemeye gitmeyen iş sözleşmesinin feshi geçerli hale gelecek ve işçinin buna bağlı olarak talep edebileceği mali haklar da artık talep edilemeyecektir.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

Burada Kanunun öngördüğü feshin geçersizliği mutlak manada bir geçersizlik sayılmaz. Çünkü mahkemenin vereceği karar tespit niteliğinde olup burada işverene iki seçimlik hak sunulmaktadır. İşveren ya mahkemenin feshin geçersizliğine ilişkin kararına uyarak işçiyi işine iade edecek ya da işçiyi işine iade etmeyip mahkemenin belirlediği tazminatı ödeyecektir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İŞE İADE DAVALARI VE SONUÇLARI

4.1. Davanın Konusu ve Niteliği

Usul Hukukunda davanın niteliği asıl talebe göre belirlenmektedir. İşe iade davasında öncelikle işçi işe iadesini talep etmektedir. Bu bakımdan tazminat talebi öncelikli değildir. Bu bağlamda işe iade davası inşaî dava değildir. İşveren inşaî sonuç doğuran fesih hakkını kullanmak için dava açmak durumunda değildir. Kanunun aradığı şartlar içinde tek taraflı fesih hakkını kullanabilir. Bu yönüyle inşaî dava olduğu söylenemez. Çünkü inşaî davalarda inşaî hakkın kullanımı için mutlak surette dava açılması ve inşaî bir karara ihtiyaç vardır. İşe iade davasında mahkeme vereceği kararla yeni bir iş ilişkisi yaratmamakta, feshi geçersiz sayarak iş ilişkinin devam ettiğini tespit etmektedir. Önce işçinin eski iş ilişkisinin devam ettiği tespit edilmekte sonra işçinin iadesi karara bağlanmaktadır161.

Birçok görüşe göre ise işe iade davasında asıl talep feshin geçersizliği olup işe başlatılmama tazminatı veya boşta geçen süre ücreti asıl talebin kabulüne bağlı ve bu hükmün zorunlu unsurlarındandır. Bundan dolayı açılan işe iade davası tespit davasıdır. Burada davanın niteliği belirleyen asıl taleptir. Asıl talepte feshin geçersizliğinin tespit edilmesidir162.

İşe iade davalarının tespit davası olarak kabulünün bir sonucu olarak, mahkeme kararında dört aylık ücret ve işe almama tazminatı süre olarak tespit edilecek ancak tahsiline karar verilmeyecektir. İşçinin işe alınmaması durumunda işe almama tazminatı ilamlı takip yapılmayacak ancak ilamsız takip yapılabilecektir163.

161 Muhammet Özekes, “Hukuk Yargılaması ve İcra Hukuku Yönünden İşe İade Davaları ve

Uygulama Sorunları”, İş Güvencesi Kurumu ve İşe İade Davaları – İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik

Hukuku 2005 Yılı Toplantısı, Legal Yayıncılık, İstanbul 2005, s. 137.

162 Erol Akı vd., a.g.e., s. 132; Gülsevil Alpagut, “İş Sözleşmesinin Feshi…”, s. 241; Osman Güven Çankaya vd., a.g.e., s. 220.

İşe iade davasında davanın konusu feshin geçersizliğinin tespiti ve işçinin işine iadesidir. Bu taleple birlikte feshin geçersizliğine karar verilmesi halinde boşta geçen süre için dört aylık ücretin ve işçinin işverence mahkeme kararı üzerine işe iade edilmemesi durumunda iş güvencesi tazminatı olarak nitelenen ve işçinin 4-8 aylık ücretinin belirlenmesidir.

İşçinin işe iade yerine dört aylık ücret veya işe almama tazminatını talep hakkı yoktur. Kanun burada İşçiye bir seçme hakkı vermemiştir. Dört aylık ücret ve işe başlatmama tazminatı feshin geçersizliğine bağlı taleplerdir. Kanun feshin geçersizliğine karar verilmesi durumunda şartları oluşması halinde işe almamanın bir yaptırımı olarak işe almama tazminatını düzenlemiştir164.

İş Kanunumuza göre işçinin işe iade yerine kötü niyet tazminatı veya sendikal tazminat talep etmesi mümkün değildir. İş güvencesi uygulanmayan işçilerin kötü niyet tazminatı veya sendikal tazminat talep etmesi mümkün olacaktır165. Yargıtaya

göre; işçi eğer iş güvencesi hükümlerinden yararlanabiliyor ise ayrıca sendikal tazminat talep edemeyecektir. Çünkü iş güvencesi kapsamında olan bir işçi feshin geçerli bir nedenle yapılmadığını ileri sürmezse fesih geçerli bir hal alacaktır. Dolayısıyla işçinin feshin sendikal nedenle yapılmış olduğunu ve geçersizliğini ileri sürmesi gerekmekte olup sendikal tazminat isteğinde bulunamayacaktır (Yrg. 9 HD. 27.12.2004, E. 2004/20181 - K. 2004/29411)166. Yine Yargıtaya göre işçinin iş

güvencesi hükümlerinden yararlanamadığı durumda eğer işveren fesih hakkını kötüye kullanarak iş akdini feshetmiş ise işçiye bildirim süresinin (ihbar öneli) 3 katı tutarında tazminat ödeyecektir. Fesih için bildirim süresine de uyulmamış ise ayrıca ihbar tazminatı da ödenecektir. Sonuç olarak eğer işçi iş güvencesinden yararlanabiliyor ise İş Kanunu 17/4 hükmündeki kötü niyet tazminatından yararlanamayacaktır (Yrg. 9 HD. 21.2.2005. E. 2004/14422 - K. 2005/5811)167.

164 Sarper Süzek, a.g .e., s. 480.

165 Nuri Çelik, İş Güvencesi…, s. 16; Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Yenilenmiş 2. Bası, Ankara 2005, s. 554.

166 Osman Güven Çankaya vd., a.g. e., s. 837. 167 Osman Güven Çankaya vd., a.g. e., s. 835.