• Sonuç bulunamadı

Fen Öğretimi Öz Yeterlik İnançları (Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar)

2. KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Konu İle İlgili Çalışmalar

2.5.2. Fen Öğretimi Öz Yeterlik İnançları (Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar)

Aurah ve McConnell (2014) yaptıkları çalışmada fen öğretimi öz yeterlik inançlarını, ülke ve cinsiyet değişkenlerine göre belirlemeyi amaçlamıştır. Tarama modeli kullanılan araştırmada Kenya’dan 168 ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nden 189 öğretmen adayı ile çalışılmıştır. Araştırma sonucunda ülke değişkenin öz yeterlik inançları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkide bulunduğu tespit edilirken; cinsiyet değişkenin anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Ayrıca çalışmada, erkek öğretmen adaylarının öz yeterlik inanç puan ortalamalarının bayan öğretmen adaylarına göre daha yüksek olduğu da saptanmıştır.

Albion ve Spence (2013) çalışmalarında, gelecek için mesleki gelişim stratejileri ve fen öğretimini artırmak için “temel bağlantılar modeli” kullanarak mevcut stratejilerin etkilerini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Araştırmanın verileri Avustralya okul sisteminde yer alan ilkokullarda görev yapan 216 öğretmenin katılımıyla elde edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin öz yeterlik düzeylerinin orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca “temel bağlantılar” müfredat materyallerini kullanan öğretmenlerin, kullanmayanlara oranla öz yeterlik seviyelerinin daha yüksek olduğu araştırma sonuçları arasında yer almaktadır.

Al-Awidi ve Alghazo (2012) çalışmalarında, öğretim deneyimlerinin öz yeterlik inançları üzerindeki etkileri ile öğretimde teknoloji entegrasyonu hakkındaki inançlarını belirlemeyi amaçlamıştır. Karma araştırma deseni ile yapılan çalışmada araştırmanın örneklemine Birleşik Arap Emirlikleri Üniversitesi’nden 62 öğretmen adayı dâhil edilmiştir. Çalışmanın nitel bulguları kapsamında öğretmen adaylarının öz yeterlik inançlarının yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Nicel bulgular kısmında ise katılımcıların öğretim deneyimlerinin, öğretimde teknoloji entegrasyonuna ilişkin öz yeterlik algıları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Ayrıca öğretmen adayları arasında teknoloji entegrasyonuna ilişkin öz yeterlik kaynakları arasında alan deneyimleri ile dolaylı deneyimlerin en etkili kaynaklar olduğu belirtilmiştir.

Ngman-Wara (2012) fen öğretimine yönelik öz yeterlik inançlarını ve öz yeterlik inançlarının cinsiyet ve eğitim düzeyi değişkenlerine etkisini inceledikleri araştırmada, erkek öğretmen adaylarının öz yeterlik inançlarına ait puan ortalamalarının kadınlara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Arigbabu ve Oludipe (2010) çalışmalarında Nijerya’da bulunan öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançları arasındaki farklılıkları değerlendirmeyi amaçlamıştır. Genel tarama yöntemi ile 221 öğretmen adayına “fen öğretimi öz yeterlik inançları ölçeğini” uygulamışlardır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin öz yeterlik inanç düzeylerinin yüksek olduğu, öz yeterliğin cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermediği, fakat kız öğrencilerin öz yeterlik inançlarına ait puan ortalamalarının erkeklerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Bleicher (2004), Enochs ve Riggs (1990) tarafından geliştirilen “fen öğretimi öz yeterlik inanç ölçeği” nin geçerlik ve güvenirliğini test etmeyi amaçladıkları çalışmada, ölçek 290 öğretmen adayına uygulanmıştır. Uygulama sonucunda cinsiyetin, kişisel öz yeterlik inançlarıyla anlamlı bir şekilde ilişkili olduğu belirlenirken, erkek öğretmen adaylarının öz yeterlik puan ortalamalarının kızlardan daha yüksek olduğu belirlemiştir.

Cantrell, Young ve Moore (2003), öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançlarını, cinsiyet, önceki fen deneyimleri ve fen öğretimine ayrılan zaman değişkenleri açısından inceledikleri araştırmalarında, kadın öğretmen adaylarının öz yeterlik inanç puan ortalamalarının erkeklerden daha yüksek olduğunu belirlemiştir.

Al Sultan, Henson ve Fadde (2018) çalışmalarını ABD’de bir üniversitede fen öğretim yöntemleri dersini alan 49 sınıf öğretmeni adayı ile gerçekleştirmiştir. Betimsel tarama şeklinde yürütülen çalışmada, öğretmen adaylarına bilimsel okuryazarlık testi ve “fen öğretimi öz yeterlik ölçeği” uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; bilimsel okuryazarlık testi puanlarının tatmin edici düzeyde olduğu, öz yeterlik ölçeği puan ortalamalarının biyoloji alanında en yüksek, fizik alanında en düşük düzeyde olduğu belirlenmiştir. Bilimsel okuryazarlık ile fen öğretimi öz yeterlik inançları arasında ise pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Watters ve Ginns (2000) tarafından yapılan araştırmanın amacı, öğrenci merkezli yaklaşımların öğretmen adaylarının fen öğretmeye yönelik motivasyonları ve güvenleri üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda temel bir fen alan dersini alan 154 öğretmen adayı örneklem olarak seçilmiştir. Nicel ve nitel araştırma veri toplama araçlarıyla elde edilen sonuçlara göre, fen alan dersinde öğrenci merkezli işbirlikli grup çalışmaları, otantik problemler ve yansıtıcı günlüklerin kullanılması, öğretmen adaylarının fen öğretmeye yönelik motivasyonlarını ve güvenlerini artırmıştır.

Cartwright ve Atwood (2014) çalışmalarında ABD’de bir üniversitede öğrenim gören ve “İlköğretim Yöntemleri Dersi” ‘ni alan 30 öğretmen adayını çalışma grubu olarak belirlenmiştir. Bu derste öğretmen adayları, sınıf öğretmenlerini önce gözlemlemiş daha sonra ise uygulama yapmışlardır. Uygulamada yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğretim etkinlikleri gerçekleştirilmiştir. Uygulama sonrası yapılan analizler sonucunda fene yönelik tutum, güven ve öz yeterlik puanlarında önemli bir artış olduğu tespit edilmiştir.

Crowther ve Cannon (1999)‘nun yaptıkları araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının fen öğretimi uygulamaları süreleri ile fen öğretimi öz yeterlik inançları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışma grubu olarak 64 sınıf öğretmeni adayının seçildiği çalışma sonucunda, fen öğretim yöntemleri dersini alan öğrenciler ile bu dersi almayan öğrenciler arasında büyük farklılıklar olduğu belirlenmiştir.

Ginns ve Watters (1994) yaptıkları araştırmada, öğretmen yetiştirme programlarının sınıf öğretmeni adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançları üzerindeki etkilerini incelemiştir. Karma araştırma deseniyle gerçekleştirilen çalışmada, nicel veri toplama aracı olarak “fen öğretimi öz yeterlik inanç ölçeği” ile nitel veri toplama aracı

olarak “mülakat tekniği” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda öğretmen yetiştirme programlarının öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inancını artırmadığı belirlenmiştir.

Posnanski (2007) çalışmasında deney grubuna yapılandırmacı yaklaşım temelli öğretim teknikleri, kontrol grubuna geleneksel yaklaşım uygulamıştır. 16 haftalık uygulamalar sonucunda yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğretimin geleneksek yaklaşıma kıyasla öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançları üzerinde daha etkili olduğu, ancak her iki öğretim yaklaşımı arasında anlamlı fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Ramey-Gassert, Shroyer ve Staver (1996) öğretmenlerin fen öğretimi öz yeterlik inançlarını etkileyen faktörleri inceledikleri araştırmalarında, olumlu deneyimler, nitelikli fen dersleri, hizmet içi eğitim, kaynaklara erişim, zaman, akran ve yönetici desteği faktörlerinin fen öğretimi öz yeterlik inançları üzerinde etkili olduğunu belirlemiştir.

Mavrikaki ve Athanasiou (2011) yaptıkları araştırmada Yunanistan’da çalışan 202 öğretmene “biyoloji öğretimi öz yeterlik inanç ölçeği” uygulamıştır. Ölçekten elde edilen puan ortalamalarına göre öğretmenlerin öz yeterlik inançlarının orta düzeyde olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin biyoloji öğretimi öz yeterlik inançlarının yaş, kıdem ve mezun olunan fakülte değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Bu anlamlı farklılık yaş değişkeni için 41-50, kıdem için 11-20 yıl ve mezun olunan fakülte için pedagoji akademisi mezunları grubu lehine olarak belirlenmiştir.

Mulholland, Dorman ve Odgers (2004) öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançlarının, cinsiyet ve lisede alınan fen derslerinin sayısına göre değişimini inceledikleri çalışmalarında, Avustralya’da öğrenim gören 314 öğretmen adayına “fen öğretimi öz yeterlik inanç ölçeği” uygulamışlardır. Çalışmada yapılan veri analizleri sonucunda öğretmen adaylarının öz yeterlik inançlarının cinsiyete göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı, erkeklerin öz yeterlik puan ortalamalarının kızların puan ortalamalarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ölçekten elde edilen öz yeterlik puan ortalamalarının lisede alınan fen derslerine göre anlamlı bir farklılık göstermediği fakat alınan ders sayısı arttıkça öz yeterlik puan ortalamalarının arttığı görülmüştür.

McKinnon ve Lamberts (2014) çalışmalarında, eğitim enstitüleri tarafından gerçekleştirilen mesleki gelişim programlarının fen öğretimi öz yeterlik inançları üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu kapsamda bir mesleki gelişim programı düzenlenmiş ve 8 öğretmen adayı ile 13 öğretmenin katılımı sağlanmıştır. Program sonunda yapılan değerlendirmeler sonucunda öğretmen ve öğretmen adaylarının fen öğretimi öz yeterlik inançlarında pozitif bir artış olduğu belirlenmiştir.

Lucero, Valcke ve Schellens (2013) sorgulamaya dayalı etkinliklerin öğretmenlerin öz yeterlik inançları üzerindeki etkisi ile öğretmenlerin öz yeterlik inançlarının öğrencilerin öğrenmeleri üzerindeki etkisini araştırdıkları çalışmalarında, 173 sınıf öğretmenine öz yeterlik inanç ölçeği uygulanmıştır. Çalışma sonucunda öğretmenlerin öz yeterlik düzeylerinin orta düzeyde olduğu, öz yeterlik düzeyi düşük olan öğretmenlerin sorgulamaya dayalı etkinliklere daha az yer verdiği ve öğrencilerin öğrenmelerini daha az destekledikleri belirlenmiştir.

Lumpe, Czerniak, Haney ve Beltyukova (2012) çalışmalarında mesleki bir gelişim programına katılan ilkokul öğretmenlerinin fen öğretimi öz yeterlik inançlarını ve bu inançların öğrencilerin öğrenmeleriyle ilişkisini ortaya çıkarmayı amaçlamışlardır. Mesleki gelişim programının öğretmenlerin fen öğretimi öz yeterlik inançlarını önemli ölçüde artırdığı belirlenmiştir. Erkek öğretmenlerin fen öğretimi öz yeterlik inançlarının kadınlardan daha yüksek olduğu ve öğretmenlerin fen öğretimi öz yeterlik inançlarının, öğrencilerin fen başarısını önemli ölçüde yordadığı saptanmıştır.

Khouray-Bowers ve Fenk (2009) yaptıkları çalışmada mesleki gelişim programına katılan öğretmenlerin alan bilgisi, pedagojik alan bilgisi ve öz yeterlikleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmişlerdir. Yapılandırmacılığa dayalı yapılan mesleki gelişim programı sonunda, programda gerçekleştirilen etkinliklerin öğretmenlerin alan bilgileri, pedagojik alan bilgileri ve öz yeterlik inançları üzerinde olumlu etkisi olduğu tespit edilmiştir.