• Sonuç bulunamadı

Farklı Sebepler Arasında Tercihte Bulunması:

C- Birden Fazla Verdiği Nüzûl Sebeplerini Tercih Edip Etmeme Noktasındak

2. Farklı Sebepler Arasında Tercihte Bulunması:

es-Semerkandî’nin farklı rivâyetler arasında tercihte bulunma noktasında kullandığı metodun en belirgin özelliği şudur; Aynı bağlamda olan âyetleri tefsir ederken nüzûl sebeplerinin hepsini ilk âyetin tefsirinde vermesi ve diğer âyetleri tefsir ederken önceden vermiş olduğu bu rivâyetlerden sadece birine veya birkaçına değinerek bazılarına hiç temas etmemesi. Kullanmış olduğu bu metottan müfessirimizin tercihinin hangi rivâyet olduğunu anlamaktayız. Aşağıda verdiğimiz örnekler bu hususun en belirgin olduğu yerlerdir.

ÖRNEK 1: نِإ ٌ ًﻼﻴِﻠَﻗ ًﺎﻨَﻤَﺜ ْمِﻬِﻨﺎَﻤْﻴَأَو ِﻪّﻠﻝا ِدْﻬَﻌِﺒ َنوُرَﺘْﺸَﻴ َنﻴِذﻝا ُﻩوُﺒَﺴْﺤَﺘِﻝ ِبﺎَﺘِﻜْﻝﺎِﺒ مُﻬَﺘَﻨِﺴْﻝَأ َنوُوْﻠَﻴ ًﺎﻘﻴِرَﻔَﻝ ْمُﻬْﻨِﻤ نِٕاَو ِبﺎَﺘِﻜْﻝا َنِﻤ

“Önemsiz bir menfaat karşılığında, Allaha verdikleri ahdi ve yeminlerini bozanlar… (onların ahirette hiçbir nasipleri yoktur)”218

“Onlardan bir kısmı da, aslında kitaptan olmadığı halde, sizin kitaptan zannetmeniz için, okurken ağızlarını dillerini eğip bükerler…”219

es-Semerkandî, Al-i Đmran, 3/77. âyetin tesirini yaparken nüzûl sebebi olarak üç rivâyetten bahsetmekte, fakat arlarında bir tercihte bulunmamaktadır. Fakat anlam olarak Al-i Đmran, 3/77. âyet ile aynı bağlamda olan Al-i Đmran, 3/78. âyetin tefsirini yaparken kullandığı ifadelerden tercihinin hangi rivâyet olduğunu anlamaktayız. Yani rivâyetler arasında yaptığı tercih bir sonraki âyette ortaya çıkmaktadır, Đbn Abbâs’tan verdiği rivâyet şöyledir;

a. “Đbn Abbâs dedi: Bu âyet (77. âyet) iki kişi hakkında nazil oldu. Đbn Eşva’ ve

Đmru’u'l- Kays. Biri diğerinden hakkı olan malı talep etti. Diğeri ise inkâr ederek yalan yere yemin etti.”

217 es-Semerkandî, age., II, 66. 218 Al-i Đmran, 3/77.

b. “Mukâtil b. Süleyman şöyle dedi: Bu âyet Yahudilerin reisleri hakkında nazil

oldu. Dünya menfaatleri için Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Tevrat’taki sıfatlarını gizlediler.”

c. “Denildi ki: Yahudi âlimlerinden oluşan bir cemaat Müslüman olmak için,

Şam’dan Medine’ye geldi. Ka’b b. Eşref onları Karşıladı ve onlara “Hz. Muhammed (s.a.v.)’in gerçek bir peygamber olduğundan emin misiniz?” diye sordu. “Evet” dediler. Bunun üzerine Ka’b onlara “Kendinizi birçok iyilikten mahrum ettiniz, hâlbuki ben size birçok hediye vermeyi düşünüyordum.” Bunun üzerine Şam’dan gelenler, “Bize bu konuda mühlet ver düşünelim” dediler. Düşünüp geldiler ve şöyle dediler, “Tevrat’ta sıfatlarını bulduğumuz O değil” dediler. Ka’b bu hususta onlardan kesin söz ve yemin aldı ve onlardan her birine sekizer metre kumaş ile beşer ölçek arpa gönderdi. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.”

es-Semerkandî, 77. âyeti tefsir ederken bu üç rivâyeti vermekte ama bunlardan hangisini tercih ettiğine dair bir beyanda bulunmamaktadır. Fakat 78. âyeti tefsir ederken, âyette geçen, “Onlardan bir kısmı” ifadesini “yani Yahudilerden bir kısmı” diyerek tefsir etmekte:

ﻰﻝﺎﻌﺘ ﻪﻝوﻗ " نٕاو ﺎﻘﻴرﻔﻝ مﻬﻨﻤ " دوﻬﻴﻝا نﻤ ﺔﻔﺌﺎط ﻲﻨﻌﻴ

Yine âyette geçen “okurken ağızlarını dillerini eğip bükerler” kısmını da:

بﺎﺘﻜﻝﺎﺒ مﻬﺘﻨﺴﻝأ نووﻠﻴ "

مﻠﺴو ﻪﻴﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺼ دﻤﺤﻤ تﻌﻨﺒ ﻲﻨﻌﻴ بﺎﺘﻜﻝﺎﺒ مﻬﺘﻨﺴﻝأ نوﻓرﺤﻴ ﻲﻨﻌﻴ

‘Tevrat’ta bulunan Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sıfatlarını değiştirirler’ diyerek

tefsir etmektedir. es-Semerkandî’nin bu ifadelerinden anlıyoruz ki verdiği üç nüzûl sebebinden birincisine rağbet etmemiş, diğer ikisine itibar etmiştir.220

ÖRNEK 2: نِإ َأ ﻰَﻝِإ ِتﺎَﻨﺎَﻤَﻷا ْاودؤُﺘ نَأ ْمُﻜُرُﻤْﺄَﻴ َﻪّﻠﻝا َنْﻴَﺒ مُﺘْﻤَﻜَﺤ اَذِٕاَو ﺎَﻬِﻠْﻫ ﺎﻤِﻌِﻨ َﻪّﻠﻝا نِإ ِلْدَﻌْﻝﺎِﺒ ْاوُﻤُﻜْﺤَﺘ نَأ ِسﺎﻨﻝا ًﺎﻌﻴِﻤَﺴ َنﺎَﻜ َﻪّﻠﻝا نِإ ِﻪِﺒ مُﻜُظِﻌَﻴ ًارﻴ ِﺼَﺒ

“Allah size emanetleri layık olan ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hüküm vermenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah hakkiyle işiten, hakkıyla görendir.”221

220 es-Semerkandî, age., I, 278-279. 221 en-Nisa, 4/58.

es-Semerkandî, bu âyetin tefsirinde de birkaç görüş zikrettikten sonra herhangi bir açık tercih belirtmemesine rağmen, âyetin son kısmını tefsir ederken tercihini belli etmektedir. Verdiği rivâyetler şöyledir:

Birinci görüş: “Kâbe’nin anahtarı Beni Şeybe Kabilesinde, Sikaye (hacılara su

verme vazifesi) Beni Haşim kabilesinde idi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’yi fethettiğinde Beni Haşim kabilesinden Osman b. Talha’yı çağırdı ve ondan anahtarı istedi. Osman, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in anahtarı kendisinden alıp amcası Abbâs’a vereceğinden korktu. Anahtarı alıp geldi. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e verirken “Allah’ın emaneti olarak al.” Dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Kâbe’ye girdi. Duvarda Hz. Đbrahim (as)’in elinde kumar oklarıyla ve oğlu Đsmail (as)’in da elinde bir koç ile resmedildiğini görünce, “Allah kâfirleri kahretsin! Đbrahim (as)’in elindeki bu kumar okları da nedir.” Tasvirleri imha etmeyi emretti. Emir yerine getirildi. Dışarı çıktığında amcası Abbâs (r.a.) anahtarı kendisine vermesini istedi. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.”

Đkinci görüş: “Denildi ki, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sıfatlarını gizledikleri için

Yahudiler hakkında nazil oldu.”

Üçüncü görüş: “Denildi ki, bu âyet bütün Müslümanlara bir emir olarak nazil

olmuştur. Çünkü bütün farzlar ve taatler Müslümanların yanındaki bir emanettir.” es-Semerkandî, bu âyetin son kısmını tefsir ederken tercihini de belli etmektedir. Âyette geçen ‘Şüphe yok ki Allah hakkiyle işiten, hakkıyla görendir.’ kısmını şöyle tefsir etmektedir; " ﺎﻌﻴﻤﺴ نﺎﻜ ﷲا نإ " سﺎﺒﻌﻝا ﺔﻝﺎﻘﻤﺒ " ارﻴﺼﺒ " ﻪﻠﻫأ ﻰﻝإ حﺎﺘﻔﻤﻝا درﺒ

‘Şüphe yok ki Allah ( Abbâs’ın sözünü) hakkiyle işiten (ve anahtarın sahibine geri

verildiğini de ) hakkıyla görendir.’

Buna göre es-Semerkandî’nin bu üç nüzûl sebebinden tercih ettiği birinci görüştür. Bunu bu örnekten kolayca anlıyoruz.222

ÖRNEK 3:

- ْمُﻬَﻝ ِﻪّﻠﻝا ِتﺎَﻴﺂِﺒ ْاوُرَﻔَﻜ َنﻴِذﻝا نِإ ٍمﺎَﻘِﺘﻨا وُذ ٌزﻴِزَﻋ ُﻪّﻠﻝاَو ٌدﻴِدَﺸ ٌباَذَﻋ

“Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere pek çetin bir azap vardır. Öyle ya, Allah daima mutlak Galiptir, (mazlumların) intikamını alır.”223

222 es-Semerkandî, age., I, 362. 223 Al-i Đmran, 3/4.

a. Kelbî dedi: Necran heyeti hakkında nazil oldu.

... نارﺠﻨ دﻓو ﻲﻓ تﻝزﻨ ﻲﺒﻠﻜﻝا لﺎﻗ

b. Denildi ki: Yahudiler hakkında nazil oldu.

... دوﻬﻴﻝا نﺄﺸ ﻲﻓ تﻝزﻨ لﺎﻘﻴو

c. Denildi ki: Arap müşrikleri hakkında nazil oldu.

... برﻌﻝا ﻲﻜرﺸﻤ نﺄﺸ ﻲﻓ تﻝزﻨ لﺎﻘﻴو

es-Semerkandî, bu âyette geçen ‘Allah’ın âyetlerini inkâr eden...’ kimseleri, bir sonraki 5. âyetin tefsirinde;

ﺎﺴو نارﺠﻨ دﻓو مﻫو نﻴﻜرﺸﻤﻝا رﺌ

“ki onlar Necran heyeti ve vesair müşrikler” olarak belirtip, bu üç nüzûl

sebebiyle ilgili tercihini de ortaya koymaktadır.224

Bu örneklerden de görüldüğü gibi es-Semerkandî genellikle tercihini aynı bağlamda olan âyetleri tefsir ederken belli etmektedir. Yani müfessirimiz nüzûl sebeplerinin hepsini ilk âyetin tefsirinde vermekte, diğer âyetleri tefsir ederken önceden vermiş olduğu bu rivâyetlerden sadece birine veya birkaçına değinerek bazılarına hiç temas etmemektedir. Müfessirimizin nihai noktada tercihinin hangi rivâyet olduğunu, kullanmış olduğu bu metottan anlamaktayız. Yukarıda verdiğimiz örnekler bu hususun en belirgin olduğu yerlerdir.

224 es-Semerkandî, age., I, 244.

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

ES-SEMERKANDÎ'NĐN ESBÂB-I NÜZÛL METODUYLA

ĐLGĐLĐ HUSUSLAR

I- TAMĐM VE TAHSĐS ĐLE ĐLGĐLĐ HUSUSLAR

Tahsis, bir lafzın kapsamına giren mânalardan bir kısmını, o lafzın kapsamından çıkarmaktır. Umum ise kısıtlı bir anlam ifade eden lafzın kapsamını genişletmek veya genele teşmil etmektir. 225 Bütün bunlar belli bazı kaidelerle yapılmaktadır. Bu bölümde es-Semerkandî’nin bu konudaki yaklaşımını örneklerle göstermeye çalışacağız.

A- Âyetlerin Bazı Đnanç Gurupları Hakkında Đndiği Şeklinde Umum