• Sonuç bulunamadı

EZBERLENECEK AYET VE SURELER

Belgede Kur'an-ı Kerim (sayfa 82-103)

EZBER VE YÜZÜNDEN OKUNACAK AYET VE SURELER

EZBERLENECEK AYET VE SURELER

Bu ünitede ezberlenecek ve yüzünden okunacak ayet ve sureler verilmiĢtir. Ezberlenecek ayet ve surelerin anlamları özellikle verilmiĢtir. Bu bölümde ayet ve surelerin anlamlarını mutlaka okuyunuz. Böylece ezberlediğiniz ayet ve surelerin manası hakında bilgi sahibi olacaksınız. Ezberlenecek ayet ve surelerin anlamlarından sorumlu olunacaktır.

Bu dönemde yapılacak ezberler Ģunlardır: a. Namaz duaları

b. Buruc-Nâs arasındaki bütün sureler c. Fatiha suresi, d. Bakara 2/1-5 e. Bakara 2/255 (Ayete'l-Kürsi) f. Bakara 2/285-286 (Amenerresulü) g. HaĢr 59/18-24 Fatiha Suresi 1/1-7

﴿

1

لِةكَعلِج كَ٩لْٴ نُ كَقڃنُو ﴾

Rahmeti her Ģeyi kuĢatan ve çok bağıĢlayan Allah‟ın adıyla.

. (Fatiha 1/1)

يمظكٴ ٻحمكٴ للّٰ ٷبس

﴿

1

Bütün övgüler, âlemlerin Rabbi olan Allah‟adır. (Fatiha ½)

﴿ كَيُٹكَٴ كَ١لْٴ لِبِّبكَق لِ هلِللّٰ نُؿلْٹكَعلْٴكَ

2

O, rahmeti her Ģeyi kuĢatan ve çok bağıĢlayandır. (Fatiha 1/3)

﴿ لِيمظتَّكٴ لِٻٰ لْحمتَّكٴكَ

3

Yargılama gününün tek hakimidir. (Fatiha ¼)

﴿ لِٻيبِّؿٴ لِٶلْڃكَي لِٯلِٴ كَٸ

4

Yalnız Sana kulluk eder ve sadece Sen‟den yardım isteriz. (Fatiha 1/5)

﴿ نُيُ١كَحلْ كَنَ كَٮ تَّيلِاكَڂ نُؿنُ لْ١كَټ كَٮ تَّيلِ

5

Bizi doğru yola ilet. (Fatiha 1/6)

﴿ كَيم٭كَحلْىنُٹلْٴ كَٖاكَكلِبِّّٴ كَټلِؿلْڀلِ

6

“Nimet verdiklerinin yoluna; Gazabına uğrayan ve sapıtanların (yoluna) değil!” (Fatiha 1/7)

لْٷلِځلْ كَٵكَ٠ لِبڃنُٕلْ٥كَٹلْٴ لِ لْيْكَ٤ لْٷلِځلْ كَٵكَ٠ كَثلْٹكَ١لْټكَ كَٻيفتَّٴ كَٖاكَكلِِ

﴿ كَيُبِّٴۤ تَّٕٴ كَلْكَڂ

7

Bakara suresi 2/1-5

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

1. Elif, Lâm, Mîm.

﴿ ۤۤلۤ

1

2. ġu Kitap, hiç Ģüphesiz sorumluluk

bilincinde olanlar için bir yol

göstericidir.

﴿ كَيُ٭تَّحنُٹلْٵلِٴ ڄلًاؿنُڀ لِٿ ٨ كَبلْيكَق كَلْ نُب كَحلِٱلْل كَٯلِٴٰـ

2

3. Onlar, görünmeyene (gayba) inanırlar,

namazı dosdoğru kılarlar ve

kendilerine verdiğimiz rızıklardan

hayır ve iyilik yolunda harcarlar.

تَّٹلِٸكَڂ كَ ڃٰٵتَّّٴ كَٺڃنُٹ ٭نُيكَڂ لِبلْ كَ٥لْٴ لِ كَٺڃنُٽلِٸلْإنُي كَٻيفتَّٴكَ

﴿ كَٺڃنُ٭لِ٩لْٽنُي لْ نُهُ كَٽلْ٬كَلكَق

3

4. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar, ahiret konusunda da hiç Ģüphe etmezler.

لْٻلِٸ كَٲلِملْټنُ ۤ كَٸكَڂ كَٯلْ كَٴلِ كَٲلِملْټنُ ۤ كَٹلِ كَٺڃنُٽلِٸلْإنُي كَٻيفتَّٴاكَڂ

﴿ كَٺڃنُٽلِ٬ڃنُي لْ نُهُ لِ كَكلِؼٰ لْلْ لِ كَڂ كَٯلِٵلْ كَ٬

4

5. ĠĢte onlar Rablerinin doğru yolu üzerindedirler ve kurtuluĢa erecekler de onlardır.

كَٺڃنُعلِٵلْ٩نُٹلْٴ نُ نُهُ كَٯلِئٰۤٴڂنُاكَڂ لْٷلِ لِبِّبّكَق لْٻلِٸ ڄلًاؿنُڀ ٰ كَ٠ كَٯلِئٰۤٴڂنُ

﴿

5

Bakara 2/255. Ayet (Ayete‟l-Kürsi)

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

123. Allah birdir. Ondan baĢka hiçbir

tanrı yoktur. O diridir. Yaratıklarını daima koruyup gözetendir. Onu ne uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde bulunan her Ģey O‟nundur. O‟nun katında izni olmadan hiçbir kimse Ģefaat edemez. O, olmuĢ ve olacak her Ģeyi bilir. Bilinmesini dilediğinin dıĢında O‟nun ilminden hiçbir kimse herhangi bir Ģey bilemez. O‟nun kürsüsü gökleri ve yeri kuĢatmıĢtır. Göklerin ve yerin korunması O‟na zor gelmez. O yüce ve büyüktür.

كَلْكَڂ صٌةكَٽلِو نُپنُفنُؼلْ كَج كَلْ نُٶڃُّ كَ٭لْٴ ُّ كَحَلْٴكَ كَڃنُڀ تَّلْلِ كَٿٰٴلِ ۤ كَلْ نُ هللّٰكَ

فتَّٴ كَـ لْٻكَٸ لِْلْقكَ لْلْ لِفِ كَٸكَڂ لِتاكَڃٰٹتَّىٴ لِفِ كَٸ نُٿكَٴ صٌٶلْڃكَټ

كَٸكَڂ لْٷلِيهؿلْيكَ كَ لْيُكَ كَٸ نُٷكَٵلْ١كَي ٿلِټلْـلِ لِ تَّلْلِ ۤنُپكَؿلْٽلِ٠ نُٟكَ٩لْ كَيَ

كَءۤ كٌَ كَٹلِ تَّلْلِ ۤٿلِٹلْٵلِ٠ لْٻلِٸ ٍءلْيكَ لِبِ كَٺڃنُٙ عنُي كَلْكَڂ لْٷنُځكَ٩لْٵكَؼ

كَٹنُځنُٝلْ٩لِظ نُپنُؾنُإكَي كَلْكَڂ كَْلْقكَ لْلْاكَڂ لِتاكَڃٰٹتَّىٴ نُٿُّ لِولْكنُٰ كَٟلِوكَڂ

﴿ نُيمٝكَ١لْٴ ُّ لِ كَ١لْٴ كَڃنُڀكَڂ

255

Bakara 2/285-286 (Amenerrasulü)

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

124. Peygamber, Rabbinden kendisine

indirilene inandı, müminler de inandılar. Hepsi Allah‟a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine inandılar: “O‟nun elçileri arasında hiçbir fark gözetmiyoruz. Ey Rabbimiz, emrini duyduk ve uyduk. BağıĢlamanı istiyoruz, sonunda dönüĢ sanadır” dediler.

ٌّٳنُٰ كَٺڃنُٽلِٸلْإنُٹلْٴاكَڂ ٿلِبِّ كَق لْٻلِٸ لِٿلْ كَٴلِ كَٲلِملْټنُ ۤ كَٹلِ نُٲڃنُوتَّكٴ كَٻكَٸٰ

كَ لْيُكَ نُ٪لِبِّككَ٩نُټ كَلْ ٿلِٵنُونُقكَڂ ٿلِ نُحنُٰكَڂ ٿلِحكَٱلِئٰۤٵكَٸكَڂ لِ هللّٰ لِ كَٻكَٸٰ

كَٽتَّ كَق كَٯكَټاكَكلْ٩نُ٤ كَٽلْ١كَ٘كَاكَڂ كَٽلْ١لِٹكَو اڃنُٴ كَ٬كَڂ ٿلِٵنُونُق لْٻلِٸ ٍؿكَظكَ

﴿ نُيّْكَٹلْٴ كَٯلْ كَٴلِاكَڂ

285

125. Allah, hiçbir kiĢiyi, gücünün

yetmediği bir Ģeyle sorumlu tutmaz. Herkesin yaptığı iyilik kendi yararına,

kötülük de kendi zararınadır. “Ey

Rabbimiz, eğer unutursak ya da hata edersek bizi cezalandırma! Ey Rabbimiz, - bizden öncekilerin üzerine yüklediğin gibi- bize taĢıyamayacağımız bir yük yükleme! Ey Rabbimiz, altından kalkamayacağımız bir yükü bize yükleme! Bizi affet, bizi bağıĢla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Seni inkar eden topluluğa karĢı bize yardım et!”.

لْثكَ كَىكَٰ كَٸ كَځكَٴ كَځكَ١لْونُڂ تَّلْلِ لًاىلْ٩كَټ نُ هللّٰ نُ٧لِبِّٵكَ نُيُ كَلْ

لْڂكَ ۤ كَٽ كَنَ لْٺلِ ۤ كَټلْفلِؼ كَإنُج كَلْ كَٽتَّ كَق لْثكَ كَىكَحلْٰ كَٸ كَځلْ كَٵكَ٠كَڂ

نُٿكَحلْٵكَ كَحم كَٹكَٰ الًاكلِْلِ ۤ كَٽلْ كَٵكَ٠ لْٳلِٹلْعكَج كَلْكَڂ كَٽتَّ كَق كَټلْ كَٙلْؼكَ

كَةكَ٬ كَ٘ كَلْ كَٸ كَٽلْٵلِبِّٹكَعنُج كَلْكَڂ كَٽتَّ كَق كَٽلِٵلْ كَ٬ لْٻلِٸ كَٻيفتَّٴ كَ كَ٠

كَثلْټكَ كَٽلْكَحملْقاكَڂ كَٽكَٴ لْكلِ٩لْ٤اكَڂ تَّٽكَ٠ نُ٧لْ٠اكَڂ ٿلِ كَٽكَٴ

﴿ كَٻيكلِ٨ كَٱلْل لِٶلْڃكَ٭لْٴ كَ كَ٠ كَټلْكنُّلْټ كَ٨ كَٽ ٰٴلْڃكَٸ

286

HaĢr suresi 59/18-24

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

Ey inananlar, Allah‟a karĢı gelmekten sakının. Her nefis, yarın için ne hazırladığına bir baksın. Allah‟a karĢı sorumluluğunuzu yerine getirin. Çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (HaĢr 59/18)

لْثكَٸتَّؿكَ٬ كَٸ صٌهلْ٩كَټ لْكنُٝلْٽكَحلْٴكَڂ كَ هللّٰ اڃنُ٭تَّج اڃنُٽكَٸٰ كَٻيفتَّٴ كَ ُّيهكَ ۤ كَي ﴿ كَٺڃنُٵكَٹلْ١كَج كَٹلِ صٌيْ كَؼ كَ هللّٰ تَّٺلِ كَ هللّٰ اڃنُ٭تَّجاكَڂ ٍؿكَ٥لِٴ

18

Allah‟ı unutup, Allah‟ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. ĠĢte onlar, yoldan çıkmıĢ kimselerdir. (HaĢr 59/19)

نُ نُهُ كَٯلِئٰۤٴڂنُ لْٷنُځكَىنُ٩لْټكَ لْٷنُځ ٰ لْنَكَ كَ٨ كَ هللّٰ اڃنُ كَنَ كَٻيفتَّٴ كَٰ اڃنُټڃنُ كَتَ كَلْكَڂ ﴿ كَٺڃنُ٭لِو كَ٩لْٴ

19

Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler asıl kazananlardır. (HaĢr 59/20)

نُب كَعلِْكَ لِةتَّٽكَصلْٴ نُب كَعلِْكَاكَڂ لِق تَّٽٴ نُب كَعلِْكَ ۤ ڃكَحلْ كَيَ كَلْ ﴿ كَٺڂنُملِئۤ كَ٩لْٴ نُ نُهُ لِةتَّٽكَصلْٴ

20

Eğer Biz bu Kur‟an‟ı bir dağa indirseydik kesinlikle, sen, onu, Allah korkusundan erimiĢ ve parçalanmıĢ görürdün. ĠĢte bunlar düĢünsünler diye insanlara verdiğimiz örneklerdir. (HaĢr 59/21) لًا٠لِبِّؿكَّكَحنُٸ لًا١لٌِ كَؼ نُٿكَحلْيكَاكَككَٴ ٍٳكَ كَش ٰ كَ٠ كَٺٰالْكنُ٭لْٴ كَفٰڀ كَٽلْٴكَملْټكَ لْڃكَٴ لْٷنُځتَّٵكَ١كَٴ لِن تَّٽٵلِٴ كَ نُبّلِكلْٕكَټ نُٲ كَرلْٸكَ لْلْ كَٯلْٵلِجكَڂ لِ هللّٰ لِةكَ لٍْكَؼ لْٻلِٸ ﴿ كَٺڂنُكتَّٱكَ٩كَحكَي 21

O Allah, kendisinden baĢka tanrı olmayandır. Görülen ve görülmeyen her Ģeyi bilir. O, esirgeyen ve bağıĢlayandır. (HaĢr 59/22)

كَڃنُڀ لِةكَؾ كَځتٍَّٴاكَڂ لِبلْ كَ٥لْٴ نُ لِلۤ كَ٠ كَڃنُڀ تَّلْلِ كَٿٰٴلِ ۤ كَلْ فتَّٴ نُ هللّٰ كَڃنُڀ ﴿ نُيمظتَّكٴ نُٻٰ لْحمتَّكٴ

22

O Allah, kendisinden baĢka tanrı olmayandır. O, mülkün tek sahibidir (melik), her türlü eksiklikten beridir (kuddus), barıĢ sever (selam), güven verir (mümin), görüp gözetir (müheymin), güçlü (aziz), her Ģeyin üstesinden gelir (cebbar) ve hiçbir konuda hiçbir kimseye ve hiçbir Ģeye muhtaç değildir (mütekebbir). Allah onların koĢtukları ortaklardan beridir. (HaĢr 59/23)

نُٶ كَيتَّىٴ نُنڂُّؿنُ٭لْٴ نُٯلِٵكَٹلْٴكَ كَڃنُڀ تَّلْلِ كَٿٰٴلِ ۤ كَلْ فتَّٴ نُ هللّٰ كَڃنُڀ لِ هللّٰ كَٺ كَعلْ نُو نُ لِبِّ كَٱكَحنُٹلْٴ نُق تَّ كَصلْٴ نُميمكَ١لْٴ نُٻلِٹلْ كَځنُٹلْٴ نُٻلِٸلْإنُٹلْٴ ﴿ كَٺڃنُٰلِكلْ نُيَ تَّٹكَ٠

23

O Allah, yaratan, yoktan var eden ve yaratıklarına Ģekil verendir. En güzel isimler O‟nundur. Göklerde ve yerde her Ģey O‟nu övgüyle anar. O‟nun her Ģeye gücü yeter ve her iĢinde hikmet vardır. (HaĢr 59/24)

نُطلِبِّ كَ نُيَ ٰنٰلْىنُعلْٴ نُءۤ كَٹلْوكَ لْلْ نُٿكَٴ نُقلِبِّڃكَّنُٹلْٴ نُئلِق كَ لْٴ نُ٫لِٴ كَؽلْٴ نُ هللّٰ كَڃنُڀ ﴿ نُيمٱكَعلْٴ نُميمكَ١لْٴ كَڃنُڀكَڂ لِْلْقكَ لْلْاكَڂ لِتاكَڃٰٹتَّىٴ لِفِ كَٸ نُٿكَٴ

24

Buruc Suresi (85)

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبس

لِﷲ

لِٻكَ لْحمبِّكَق

يملِظبِّكَق

Burçları olan bu göğe, (Buruc 85/1)

﴿ لِزڂنُ نُ لْٴ لِت كَـ لِءۤ كَٹتَّىٴاكَڂ

1

Vadedilen o güne, (Buruc 85/2)

﴿ لِؾڃنُ٠لْڃكَٹلْٴ لِٶلْڃكَ لْٴاكَڂ

2

Tanık olan ve tanık olunana and olsun ki (Buruc 85/3)

﴿ ٍؾڃنُځلٍْكَٸكَڂ ٍؿلِڀ كٌَكَڂ

3

Lanete uğramıĢlardır, hendek sahipleri. (Buruc 85/4)

﴿ لِؾڂنُؿلْؼنُ لْلْ نُب كَعلِْكَ كَٳلِحنُ٬

4

O çıralı ateĢin sahipleri. (Buruc 85/5)

﴿ لِؾڃنُ٬كَڃلْٴ لِت كَـ لِق تَّٽٴكَ

5

Onlar onun çevresinde oturmuĢlar. (Buruc 85/6)

﴿ صٌؾڃنُ١نُ٬ كَځلْ كَٵكَ٠ لْ نُهُ لْـلِ

6

Onlar inananlara yaptıklarını

izliyorlardı. (Buruc 85/7)

ٻلِٸلْإنُٹلْٴ لِ كَٺڃنُٵكَ١لْ٩كَي كَٸ ٰ كَ٠ لْ نُهُكَڂ

﴿ صٌؾڃنُځنٌُ كَٻي

7

Onlar inananlara sırf her Ģeye gücü yeten ve her türlü övgüye layık olan Allah‟a inanmıĢ olmalarından dolayı iĢkence ediyorlardı. (Buruc 85/8)

مكَ١لْٴ لِ هللّٰ لِ اڃنُٽلِٸلْإنُي لْٺكَ ۤ تَّلْلِ لْٷنُځلْٽلِٸ اڃنُٹكَ٭كَټ كَٸكَڂ

لِؿ ٹكَعلْٴ لِمي

﴿

8

Ki Allah, göklerin ve yerin tek

sahibidir. Allah her Ģeyi görüp

durmaktadır. (Buruc 85/9)

فتَّٴكَ

كَلْلْاكَڂ لِتاكَڃٰٹتَّىٴ نُٯلْٵنُٸ نُٿكَٴ

ٍء لْ كَشَ لِبِّٳنُٰ ٰ كَ٠ نُ هللّٰاكَڂ لِْلْق

ٿكٌَ

﴿ صٌؿي

9

KuĢkusuz inanan erkek ve kadınların böylece akıllarını çelmeye çalıĢıp, ardından tevbe etmeyenler, bilsinler ki kendileri için hem cehennem azabı hem de inananları yakmalarının azabı vardır. (Buruc 85/10)

فتَّٴ تَّٺلِ

اڃنُ ڃنُحكَي لْكَلۤ تَّ نُثُ لِت كَٽلِٸلْإنُٹلْٴاكَڂ كَيُٽلِٸلْإنُٹلْٴ اڃنُٽكَحكَ٨ كَٻي

﴿ لِ٫يككَعلْٴ نُب كَفكَ٠ لْٷنُځكَٴكَڂ كَ تَّنَّكَځكَش نُب كَفكَ٠ لْٷنُځكَٵكَ٨

10

KuĢkusuz inanıp yararlı iĢler yapanlar için içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. ĠĢte en büyük baĢarı budur. (Buruc 85/11)

فتَّٴ تَّٺلِ

كلْصكَج صٌت تَّٽكَش لْٷنُځكَٴ لِت كَعلِٴ تَّّٴ اڃنُٵلِٹكَ٠كَڂ اڃنُٽكَٸٰ كَٻي

﴿ نُيْ كَٱلْل نُللْڃكَ٩لْٴ كَٯلِٴٰـ نُق كَ لْنْكَ لْلْ كَځلِحلْعكَج لْٻلِٸ

11

KuĢkusuz Rabbinin zorbaları yakalayıĢı çok sert olacaktır. (Buruc 85/12)

ؿكٍَكَٴ كَٯلِبِّ كَق كًَلْٙكَ تَّٺلِ

﴿ صٌؿي

12

Ġlk defa yoktan yaratan da sonra bunu tekrarlayacak olan da O‟dur. (Buruc 85/13)

ٟنُيكَڂ نُئلِؿلْ نُي كَڃنُڀ نُٿتَّټلِ

﴿ نُؿي

13

O çok bağıĢlayıcı ve inanan kullarını çok sevendir. (Buruc 85/14)

﴿ نُؾڂنُؾكَڃلْٴ نُقڃنُ٩كَ٥لْٴ كَڃنُڀكَڂ

14

Yüce Taht'ın (ArĢın) sahibidir. (Buruc 85/15)

سكَٹلْٴ لِيلْككَ١لْٴ ڂنُـ

﴿ نُؿي

15

Ġstediği her Ģeyi yapandır. (Buruc 85/16)

كنُي كَٹلِٴ صٌٲ تَّ١كَ٨

﴿ نُؿي

16

O orduların haberi sana geldi mi? (Büruc 85/17)

ؿكَظ كَٯ ٰجكَ لْٳكَڀ

﴿ لِؾڃنُٽنُصلْٴ نُدي

17

Firavun ve Semud ordularının haberi. (Büruc 85/18)

﴿ كَؾڃنُٹكَذكَڂ كَٺلْڃكَ٠لْكلِ٨

18

Doğrusu inkâr edenler, yalanlama

içerisindedirler. (Büruc 85/19)

فتَّٴ لِٳكَ

﴿ ٍبيفلْ كَتَ فِ اڂنُككَ٩كَٰ كَٻي

19

Oysa Allah onları her taraftan kuĢatmıĢtır. (Buruc 85/20)

طنُٸ لْٷلِ لِئِۤاكَقكَڂ لْٻلِٸ نُ هللّٰاكَڂ

﴿ صٌٗي

20

Doğrusu bu, yüce değere sahip bir Kur‟an‟dır. (Buruc 85/21)

سكَٸ صٌٺٰالْكنُ٬ كَڃنُڀ لْٳكَ

﴿ صٌؿي

21

KorunmuĢ bir levhadadır. (Buruc 85/22)

فِ

﴿ ٍٚڃنُ٩لْعكَٸ ٍضلْڃكَٴ

22

﴿

86

لِ٪لِق تَّٙٴ قڃو ﴾

Tarık Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

Göğe ve Tarık‟a and olsun; (Tarık 86/1)

﴿ لِ٪لِق تَّٙٴاكَڂ لِءۤ كَٹتَّىٴاكَڂ

1

Tarık‟ın ne olduğunu sen ne bileceksin! (Tarık 86/2)

﴿ نُ٪لِق تَّٙٴ كَٸ كَٯيٰقلْؾكَ ۤ كَٸكَڂ

2

O, ıĢığı karanlığı delip geçen yıldızdır. (Tarık 86/3)

﴿ نُبلِ٬ تَّرٴ نُٷلْصتَّٽٴكَ

3

Üzerinde gözetleyicisi olmayan hiçbir kimse yoktur. (Tarık 86/4)

﴿ صٌٛلِ٨ كَظ كَځلْ كَٵكَ٠ تَّٹكَٴ ٍهلْ٩كَټ ُّٳنُٰ لْٺلِ

4

“Artık insan neden yaratıldığına bir baksın. (Tarık 86/5)

﴿ كَ٫لِٵنُؼ تَّٷلِٸ نُٺ كَ لْنَلِ لْلْ لِكنُٝلْٽكَ لْٵكَ٨

5

O spermli bir sudan yaratılmıĢtır. (Tarık 86/6)

﴿ ٍ٫لِ٨ كَؾ ٍءۤ كَٸ لْٻلِٸ كَ٫لِٵنُؼ

6

Bel ve göğüslerin arasından çıkan bir sudan. (Tarık 86/7)

﴿ لِبلِئۤاكَ تَّتَّٴاكَڂ لِبلْٵُّّٴ لِ لْيُكَ لْٻلِٸ نُزنُكلْؽكَي

7

KuĢkusuz Allah‟ın insanı tekrar yaratmaya da gücü yeter. (Tarık 86/8)

ٿلِ١لْشكَق ٰ كَ٠ نُٿتَّټلِ

﴿ صٌقلِؾ كَ٭كَٴ

8

Bütün gizliliklerin ortaya çıkacağı gün. (Tarık 86/9)

﴿ نُكلِئۤاكَكتَّىٴ كَ لْ نُج كَٶلْڃكَي

9

O gün, insan için hiç bir güç ve yardımcı bulunmayacaktır. (Tarık 86/10)

﴿ ٍكلِِ كَټ كَلْكَڂ ٍ تَّڃنُ٬ لْٻلِٸ نُٿكَٴ كَٹكَ٨

10

Yağmurlu göğe, (Tarık 86/11)

﴿ لِٟلْشتَّكٴ لِت كَـ لِءۤ كَٹتَّىٴاكَڂ

11

Yarılan toprağa and olsun ki (Tarık 86/12)

﴿ لِٞلْؿتَّّٴ لِت كَـ لِْلْقكَ لْلْاكَڂ

12

KuĢkusuz bu Kur‟an doğruyla yanlıĢı ayıran son sözdür. (Tarık 86/13)

﴿ صٌٳلّْكَ٨ صٌٲلْڃكَ٭كَٴ نُٿتَّټلِ

13

O, asla Ģaka değildir. (Tarık 86/14)

﴿ لِٲلْمكَځلْٴ لِ كَڃنُڀ كَٸكَڂ

14

KuĢkusuz inkâr edenler ellerinden gelen her türlü hileye baĢvuruyorlar. (Tarık 86/15)

ٯكَي لْٷنُ تَّنْلِ

﴿ لًاؿلْ كَٰ كَٺڂنُؿي

15

Ben de onların hilelerine karĢılık vereceğim. (Tarık 86/16)

ٮكَاكَڂ

﴿ لًاؿلْ كَٰ نُؿي

16

Ġnkâr edenlere bir miktar daha süre tanı. Onları biraz daha kendi hallerine bırak. (Tarık 86/17)

كلِ٨ كَٱلْل لِٳلِبِّځكَٹكَ٨

﴿ لًاؿلْيكَڂنُق لْٷنُځلْٵلِځلْٸكَ كَٻي

17

﴿

87

ٰ لْ٠كَ لْلْ قڃو ﴾

A‟la Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبس

لِﷲ

لِٻكَ لْحمبِّكَق

يملِظبِّكَق

Yüce Rabinin ismini övgüyle an. (A‟la 87/1)

﴿ ٰ لْ٠كَ لْلْ كَٯبِّلِ كَق كَٷلْو لِطبِّلِ كَو

1

Yaratıp en güzel Ģekli veren O‟dur. (A‟la 87/2)

فتَّٴكَ

﴿ ڄهڃكَىكَ٨ كَ٫كَٵكَؼ

2

Her Ģeyi ölçüyle yapıp doğru yolu gösterendir. (A‟la 87/3)

فتَّٴاكَڂ

﴿ ڄٰؿكَځكَ٨ كَقتَّؿكَ٬

3

Otları bitirendir. (A‟la 87/4)

فتَّٴاكَڂ

﴿ ٰعٰلْككَٹلْٴ كَزكَكلْؼكَ ۤ

4

Sonra onları kupkuru siyah çerçöp haline getirendir. (A‟la 87/5)

﴿ ڄٰڃلْظكَ لًاءۤ كَرنُ٤ نُٿكَٵكَ١كَصكَ٨

5

Sana okutacağız, artık hiçbir Ģeyi unutmayacaksın. (A‟la 87/6)

﴿ ٰسٰلْٽكَج كَيكَ٨ كَٯنُئلِكلْ٭نُٽكَو

6

Allah‟ın diledikleri dıĢında. KuĢkusuz O, açığı da gizli olanı da bilir. (A‟la 87/7)

﴿ ٰفٰلْؽكَي كَٸكَڂ كَكلْځكَصلْٴ نُٷكَٵلْ١كَي نُٿتَّټلِ نُ هللّٰ كَءۤ كٌَ كَٸ تَّلْلِ

7

“Seni kolay olanı yapmaya muvaffak kılacağız.” (A‟la 87/8)

﴿ ڄٰكلْىنُ لْٵلِٴ كَٮنُكلِبِّىكَ نُټكَڂ

8

Artık öğüt ver, Ģayet öğüt fayda verirse. (A‟la 87/9)

﴿ ڄٰكلْٰلِبِّفٴ لِثكَ١كَ٩كَټ لْٺلِ لْكلِبِّككَفكَ٨

9

Allah‟tan korkan senin öğüdünden yararlanacaktır. (A‟la 87/10)

﴿ ٰشٰلْؽكَي لْٻكَٸ نُكتَّكتَّفكَ كَو

10

Bedbaht olanlar ise öğüdü dinlemekten uzak duracaklardır. (A‟la 87/11)

﴿ ٰقٰلٌْكَ لْلْ كَځنُ تَّٽكَصكَحكَيكَڂ

11

Öyleleri en büyük ateĢe atılacaklardır. (A‟la 87/12)

فتَّٴكَ

ٲ كَ لّْكَي

﴿ ڄٰ لْ نُٱلْل كَق تَّټ

12

Sonra orada ne ölecek ve ne de dirileceklerdir. (A‟la 87/13)

٦ نُتڃنُٹكَي كَلْ تَّ نُثُ

﴿ ٰيٰلْعكَي كَلْكَڂ كَيه

13

Kendini arındıran, kesinlikle kurtuluĢa erecektir, (A‟la 87/14)

﴿ هكّٰكَمكَج لْٻكَٸ كَطكَٵلْ٨كَ لْؿكَ٬

14

Rabbinin adını anıp O‟na dua eden de. (A‟la 87/15)

ٿلِبِّ كَق كَٷلْو كَككَككَـكَڂ

﴿ ه كَّكَ٨

15

Aksine siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. (A‟la 87/16)

﴿ كَ لْټُّؿٴ كَ ڃٰ كَعلْٴ كَٺڂنُكلِذلْإنُج لْٳكَ

16

Oysa ahiret hayatı daha yararlı ve daha kalıcıdır. (A‟la 87/17)

﴿ ٰقٰلْ كَاكَڂ صٌ لْيْكَؼ نُ كَكلِؼٰ لْلْاكَڂ

17

KuĢkusuz bunlar önceki sayfalarda da vardır. (A‟la 87/18)

وۧڂنُ لْلْ لِ٧نُعُّّٴ لِفٰكَٴ كَفٰڀ تَّٺلِ

﴿ ٰلٰ

18

Ġbrahim‟in ve Musa‟nın sayfalarında. (A‟la 87/19)

پٰكلْ لِ لِ٧نُعنُِ

﴿ ٰسٰڃنُٸكَڂ كَٷي

19

﴿ 88 لِةكَ لٌِ كَ٥لْٴ قڃو ﴾ ĞaĢiye Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبس

لِﷲ

لِٻكَ لْحمبِّكَق

يملِظبِّكَق

Her Ģeyi kuĢatacak olan kıyametin haberi sana geldi mi? (ĞaĢiye 88/1)

ؿكَظ كَٯ ٰجكَ لْٳكَڀ

﴿ لِةكَ لٌِ كَ٥لْٴ نُدي

1

O gün birtakım yüzler öne eğilecek. (ĞaĢiye 88/2)

﴿ صٌةكَ١لٌِ كَؼ ٍفلِئكَٸلْڃكَي صٌپڃنُشنُڂ

2

Çok çabalayıp yorgun düĢecek. (ĞaĢiye 88/3)

﴿ صٌةكَ لِِ كَټ صٌةكَٵلِٸ كَ٠

3

Kızgın ateĢe girecek. (ĞaĢiye 88/4)

﴿ لًاةكَ لِٸ كَظ الًاق كَټ ٰ لّْكَج

4

Son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. (ĞaĢiye 88/5)

﴿ ٍةكَ لِټٰ ٍ لْيُكَ٠ لْٻلِٸ ٰقٰلْ نُتُ

5

Onların pis, kötü kokulu ve acı cehennem otundan baĢka yiyecekleri de olmayacak. (ĞaĢiye 88/6)

ككَٔ لْٻلِٸ تَّلْلِ صٌٶ كَ١كَ٘ لْٷنُځكَٴ كَهلْ كَٴ

﴿ ٍٟي

6

Besin değeri olmayan ve açlığı gidermeyen ottan. (ĞaĢiye 88/7)

نٰلْ٥نُي كَلْكَڂ نُٻلِٹلْ نُيَ كَلْ

﴿ ٍٞڃنُش لْٻلِٸ

7

O gün birtakım yüzler de Ģen olacaklar. (ĞaĢiye 88/8)

﴿ صٌةكَٹلِ٠ كَټ ٍفلِئكَٸلْڃكَي صٌپڃنُشنُڂ

8

ÇalıĢmalarından dolayı memnun

kalacaklar. (ĞaĢiye 88/9)

﴿ صٌةكَ لِٔاكَق كَځلِ لْ١كَىلِٴ

9

Yüksek bir cennette. (ĞaĢiye 88/10)

فِ

﴿ ٍةكَ لِٴ كَ٠ ٍةتَّٽكَش

10

Orada boĢ söz iĢitmeyecekler. (ĞaĢiye 88/11)

٦ نُٟكَٹلْ كَتُ كَلْ

﴿ لًاةكَ لِ٤ كَلْ كَيه

11

Orada akan pınarlar olacak. (ĞaĢiye 88/12)

٦

﴿ صٌةكَيلِق كَش صٌ لْيُكَ٠ كَيه

12

Orada, yüksek divanlar olacak. (ĞaĢiye 88/13)

٦

﴿ صٌةكَ٠ڃنُ٨لْككَٸ صٌقنُكنُو كَيه

13

KonulmuĢ kadehler de, (ĞaĢiye 88/14)

﴿ صٌةكَ٠ڃنُٔلْڃكَٸ صٌباكَڃلْككَاكَڂ

14

DizilmiĢ yastıklar da. (ĞaĢiye 88/15)

﴿ صٌةكَ٨ڃنُ٩لّْكَٸ نُ٪لِق كَٹكَټكَڂ

15

SerilmiĢ, halılar da. (ĞaĢiye 88/16)

﴿ صٌةكَذڃنُرلْ كَٸ ُّ لِبِاكَقكَلكَڂ

16

Deveye bakmazlar mı nasıl yaratılmıĢ? (ĞaĢiye 88/17)

﴿ لْثكَ٭لِٵنُؼ كَ٧لْ كَٰ لِٳلِ لِ لْلْ كَلٰلِ كَٺڂنُكنُٝلْٽكَي كَيكَ٨كَ

17

Gök, nasıl yükseltilmiĢ! (ĞaĢiye 88/18)

﴿ لْثكَ١لِ٨نُق كَ٧لْ كَٰ لِءۤ كَٹتَّىٴ كَلٰلِاكَڂ

18

Dağlar, nasıl dikilmiĢler! (ĞaĢiye 88/19)

﴿ لْثكَ لِّنُټ كَ٧لْ كَٰ لِٲ كَ لِصلْٴ كَلٰلِاكَڂ

19

Yer, nasıl yayılmıĢ! (ĞaĢiye 88/20)

﴿ لْثكَعلِٙنُو كَ٧لْ كَٰ لِْلْقكَ لْلْ كَلٰلِاكَڂ

20

Sen öğüt ver! Çünkü sen sadece bir öğüt vericisin. (ĞaĢiye 88/21)

﴿ صٌكلِبِّككَفنُٸ كَثلْټكَ ۤ كَٹتَّټلِ لْكلِبِّككَفكَ٨

21

Sen, onların üzerinde zorlayıcı değilsin. (ĞaĢiye 88/22)

﴿ ٍكلِٙلْ كَّنُٹلِ لْٷلِځلْ كَٵكَ٠ كَثلْىكَٴ

22

Ancak kim yüz çevirir, inkâr ederse, bilsin ki (GaĢiye 88/23)

﴿ كَككَ٩كَٰكَڂ هلٰكَڃكَج لْٻكَٸ تَّلْلِ

23

Allah onu en büyük cezaya

çarptıracaktır. (GaĢiye 88/24)

﴿ كَ كَ لْٰكَ لْلْ كَب كَفكَ١لْٴ نُ هللّٰ نُٿنُ لِبِّفكَ١نُ كَ٨

24

KuĢkusuz onların dönüĢleri yalnız Bize‟dir. (GaĢiye 88/25)

﴿ لْٷنُ كَبّ كَيلِ ۤ كَٽلْ كَٴلِ تَّٺلِ

25

Sonra onları hesaba çekmek de yalnız Bize aittir. (GaĢiye 88/26)

﴿ لْٷنُ كَبّ كَىلِظ كَٽلْ كَٵكَ٠ تَّٺلِ تَّ نُثُ

26

﴿

89

لِكلْصكَ٩لْٴ قڃو ﴾

Fecr Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

ġafak vaktine, (Fecr 89/1)

﴿ لِكلْصكَ٩لْٴاكَڂ

1

On geceye, (Fecr 89/2)

﴿ ٍكلٍْكَ٠ ٍٲ كَ كَٴكَڂ

2

Çifte ve teke, (Fecr 89/3)

﴿ لِكلْجكَڃلْٴاكَڂ لِٟلْ٩تٍَّٴاكَڂ

3

Geçip giden geceye and olsun! (Fecr 89/4)

﴿ لِكلْ كَيَ كَـلِ لِٳلْ تَّٴاكَڂ

4

Bu zikredilenlerde akıl sahipleri için gerçekten bir yemin değeri yok mudur? (Fecr 89/5)

فِ لْٳكَڀ

﴿ ٍكلْصلِظ فلِٴ صٌٷكَىكَ٬ كَٯلِٴٰـ

5

Senin Rabbin, o ülkelerde benzerleri yapılmamıĢ yüksek binalara sahip Ġrem halkına; Ad toplumuna ne yaptığını bilmez misin? (Fecr 89/6-8)

﴿ ٍؾ كَ١لِ كَٯُّ كَق كَٳكَ١كَ٨ كَ٧لْ كَٰ كَككَج لْكَلۤكَ

6

لِؾ كَٹلِ١لْٴ لِت كَـ كَٶكَقلِ ﴾

﴿

7

تيتَّٴكَ

﴿ لِؾ كَيلِ لْٴ لِفِ كَځنُٵلْرلِٸ لْ٫كَٵلْؽنُي لْكَلۤ

8

Vadide kayaları yontup evler yapan Semud kavmine, (Fecr 89/9)

فتَّٴ كَؾڃنُٹكَذكَڂ

لِؾاكَڃلْٴ لِ كَكلْؽتَّّٴ اڃنُ كَش كَٻي

﴿

9

Saltanat sahibi Firavun‟a, (Fecr 89/10)

﴿ لِؾ كَجلْڂكَ لْلْ لِـ كَٺلْڃكَ٠لْكلِ٨كَڂ

10

O ülkelerde haddi aĢanlara. (Fecr 89/11)

فتَّٴكَ

﴿ لِؾ كَيلِ لْٴ لِفِ الْڃكَ٥كَ٘ كَٻي

11

Onlar oralarda çok bozgunculuk

yapıyorlardı. (Fecr 89/12)

٦ اڂنُ كَثَلْٰكَ كَ٨

﴿ كَؾ كَىكَ٩لْٴ كَيه

12

Bundan dolayı Rabbin onların üzerine azap kırbacını indirmiĢti. (Fecr 89/13)

﴿ ٍب كَفكَ٠ كَٖلْڃكَو كَٯُّ كَق لْٷلِځلْ كَٵكَ٠ تَّبكَّكَ٨

13

KuĢkusuz Rabbin kesinlikle

gözetlemektedir. (Fecr 89/14)

﴿ لِؾ كَِلْكلِٹلْٴ لِ كَٴ كَٯتَّ كَق تَّٺلِ

14

Ġnsana gelince, Rabbi onu deneyip, ardından ona değer verip, bolluk içinde yaĢatırsa: “Rabbim bana değer verdi!” der. (Fecr 89/15)

نُٲڃنُ٭كَ كَ٨ نُٿكَٹتَّ١كَټكَڂ نُٿكَٸكَكلْٰكَ كَ٨ نُٿُّ كَق نُٿ ٰٵكَحلْ كَٸ كَـلِ نُٺ كَ لْنَلِ لْلْ تَّٸكَ كَ٨

ۤبِّبِكَق

﴿ لِٻكَٸكَكلْككَ

15

Ancak Rabbi onu sınayıp rızkını ölçü ile verince: “Rabbim beni aĢağıladı!” der. (Fecr 89/16)

ۤبِّبِكَق نُٲڃنُ٭كَ كَ٨ نُٿكَ٬لْللِق لِٿلْ كَٵكَ٠ كَقكَؿكَ٭كَ٨ نُٿ ٰٵكَحلْ كَٸ كَـلِ ۤ تَّٸكَاكَڂ

لِٻكَټ كَڀكَ

﴿

16

Hayır, öyle değil. Doğrusu sizler yetime değer vermiyorsunuz? (Fecr 89/17)

ثكَ لْٴ كَٺڃنُٸلِكلْ نُتَ كَلْ لْٳكَ تَّيكَٰ

﴿ كَٷي

17

Yoksulu doyurmaya teĢvik

etmiyorsunuz? (Fecr 89/18)

ٯلْىلِٹلْٴ لِٶ كَ١كَ٘ ٰ كَ٠ كَٺڃُّٔۤ كَعكَج كَلْكَڂ

﴿ لِٻي

18

Mirası kesinlikle gaddarca yiyorsunuz. (Fecr 89/19)

﴿ ًّٹكَٴ لًايلْككَ كَخاكَ ُّتَّٴ كَٺڃنُٵنُٰلْ كَجكَڂ

19

Malı çok seviyorsunuz. (Fecr 89/20)

﴿ ًّ كَجَ ًّ نُظ كَٲ كَٹلْٴ كَٺڃُّ لِعنُجكَڂ

20

Hayır, öyle değil. Doğrusu yeryüzü Ģiddetle sarsılıp dümdüz olduğunda, (Fecr 89/21)

﴿ ًّٰكَؾ ًّٰكَؾ نُْلْقكَ لْلْ لِثتَّٰنُؾ كَـلِ ۤ تَّيكَٰ

21

Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiğinde, (Fecr 89/22)

﴿ ًّ٩كَِ ًّ٩كَِ نُٯكَٵكَٹلْٴاكَڂ كَٯُّ كَق كَءۤ كَشكَڂ

22

O gün, cehennem getirildiğinde, iĢte o gün insan hatırlar ama bu hatırlamanın ona ne yararı olur? (Fecr 89/23)

ۤ كَڂ

نُٿكَٴ هنّٰكَاكَڂ نُٺ كَ لْنَلِ لْلْ نُكتَّككَفكَحكَي ٍفلِئكَٸلْڃكَي كَ تَّنَّكَځكَصلِ ٍفلِئكَٸلْڃكَي كَء

﴿ ڄٰكلْٰلِبِّفٴ

23

“KeĢke bu yaĢamım için önceden bir Ģeyler yapsaydım” der. (Fecr 89/24)

نٰكَحلْ كَٴ كَي نُٲڃنُ٭كَي

﴿ تي كَ كَعلِٴ نُثلْٸتَّؿكَ٬

24

O gün, O‟nun vereceği cezayı hiç kimse veremez. (Fecr 89/25)

﴿ صٌؿكَظكَ ۤنُٿكَ كَفكَ٠ نُبلِبِّفكَ١نُي كَلْ ٍفلِئكَٸلْڃكَ كَ٨

25

O‟nun yakalayıp bağladığı gibi hiç kimse bağlayamaz. (Fecr 89/26)

﴿ صٌؿكَظكَ ۤنُٿكَ٬ كَذكَڂ نُ٫لِذڃنُي كَلْكَڂ

26

“Ey güven içerisinde olan nefs (kiĢi)!” (Fecr 89/27)

﴿ نُةتَّٽلِئكَٹلْٙنُٹلْٴ نُهلْ٩تَّٽٴ كَځنُحتَّيكَ ۤ كَي

27

“Rabbine dön, sen O‟ndan, O da senden hoĢnut olarak!” (Fecr 89/28)

ۤ لِشلْقلِ

﴿ لًاةتَّ لِٔلْككَٸ لًاةكَ لِٔاكَق لِٯلِبِّ كَق ٰلٰلِ

28

“Kullarımın arasına katıl”. (Fecr 89/29)

نُؼلْؾ كَ٨

﴿ ؾ كَ لِ٠ فِ

29

“Cennetime gir”. (Fecr 89/30)

نُؼلْؾاكَڂ

﴿ تيتَّٽكَش

30

﴿

90

لِؿكَٵكَ لْٴ قڃو ﴾

Beled Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ لِؿكَٵكَ لْٴ كَفٰلِبّ نُٷلِىلْ٬نُ ۤ كَلْ

1

Bu beldeye and olsun, (Beled 90/1)

﴿ لِؿكَٵكَ لْٴ كَفٰلِبّ ٌّٳلِظ كَثلْټكَاكَڂ

2

-Sen bu beldede oturmaktasın-,

(Beled 90/2)

﴿ كَؿكَٴكَڂ كَٸكَڂ ٍؿلِٴاكَڂكَڂ

3

Anne-babaya ve çocuğa da and

olsun, (Beled 90/3)

فِ كَٺ كَ لْنَلِ لْلْ كَٽلْ٭كَٵكَؼ لْؿكَ٭كَٴ

﴿ ؿكَ كَٰ

4

Biz insanı, kesinlikle sıkıntılara

90/4)

﴿ صٌؿكَظكَ لِٿلْ كَٵكَ٠ كَقلِؿلْ٭كَي لْٻكَٴ لْٺكَ نُبكَىلْعكَيكَ

5

Ġnsan, kendisine hiç kimsenin güç

yetiremeyeceğini mi sanıyor?

(Beled 90/5)

﴿ لًاؿكَ نُٴ لًالْ كَٸ نُثلْٱكَللْڀكَ نُٲڃنُ٭كَي

6

“Çokça mal harcadım” diyor.

(Beled 90/6)

﴿ صٌؿكَظكَ ۤنُپكَككَي لْكَلۤ لْٺكَ نُبكَىلْعكَيكَ

7

Kendisini hiçbir kimsenin

görmediğini mi sanıyor? (Beled 90/7)

﴿ لِ لْيُكَٽلْ كَ٠ نُٿكَٴ لْٳكَ١لْصكَټ لْكَلۤكَ

8

لِ لْيُكَحكَ٩كٌَكَڂ لًاټ كَىلِٴكَڂ ﴾

﴿

9

Biz ona; iki göz, dil ve iki dudak vermedik mi? (Beled 90/8-9)

﴿ لِٻلْيكَؿلْصتَّٽٴ نُپ كَٽلْيكَؿكَڀكَڂ

10

Biz ona iki yol gösterdik. (Beled

90/10)

﴿ كَةكَ كَ٭كَ١لْٴ كَٷكَعكَحلْ٬ كَيكَ٨

11

Böyle iken, o, bu sarp yolu aĢmaya

giriĢemedi. (Beled 90/11)

﴿ نُةكَ كَ٭كَ١لْٴ كَٸ كَٯيٰقلْؾكَ ۤ كَٸكَڂ

12

Sen ne bileceksin o sarp yolun ne

olduğunu? (Beled 90/12)

﴿ ٍةكَ كَ٬كَق ُّٯكَ٨

13

Köle azat etmektir. (Beled 90/13)

فِ صٌٶ كَ١لْ٘لِ لْڂكَ

﴿ ٍةكَ كَ٥لْىكَٸ ـ ٍٶلْڃكَي

14

Kıtlık gününde doyurmaktır, (Beled

90/14)

ثكَي

﴿ ٍةكَ كَكلْ٭كَٸ كَـ لًاٹي

15

Akraba olan yetimi.(Beled 90/15)

ٯلْىلِٸ لْڂكَ

﴿ ٍةكَ كَ لْتَّكَٸ كَـ لًاٽي

16

Muhtaç olan yoksulu. (Beled

90/16)

فتَّٴ كَٻلِٸ كَٺ كَٰ تَّ نُثُ

لِ لْ تَّّٴ لِ الْڃكَِاكَڃكَجكَڂ اڃنُٽكَٸٰ كَٻي

لِب الْڃكَِاكَڃكَجكَڂ

﴿ لِةكَ كَحملْككَٹلْٴ

17

Sonra, inanıp birbirlerine sabırlı ve

merhametli olmayı tavsiye

edenlerden olmaktır. (Beled 90/17)

ڂنُ

﴿ لِةكَٽكَٹلْ كَٹلْٴ نُب كَعلِْكَ كَٯلِئٰۤٴ

18

ĠĢte onlar, yararlı kiĢilerdir. (Beled

90/18)

فتَّٴاكَڂ

نُب كَعلِْكَ لْ نُهُ كَٽلِج كَيٰ لِ اڂنُككَ٩كَٰ كَٺ

﴿ لِةكَٹكَئلٍْكَٹلْٴ

19

Ayetlerimizi inkâr edenler ise zararlı kiĢilerdir. (Beled 90/19)

﴿ صٌةكَؿكَِلْإنُٸ صٌق كَټ لْٷلِځلْ كَٵكَ٠

20

AteĢ onları kaplayacaktır. (Beled

90/20)

﴿

91

لِهلْٹتٍَّٴ قڃو ﴾

ġems Suresi

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

GüneĢe ve onun aydınlığına, (ġems 91/1)

﴿ كَځ ٰعنُٔكَڂ لِهلْٹتٍَّٴاكَڂ

1

Ġzlediğinde aya. (ġems 91/2)

﴿ كَځ ٰٵكَج كَـلِ لِككَٹكَ٭لْٴاكَڂ

2

Onu açığa çıkardığında gündüze. (ġems 91/3)

﴿ كَځ هٵكَش كَـلِ لِق كَځتَّٽٴاكَڂ

3

Onu örttüğünde geceye. (ġems 91/4)

﴿ كَځ ٍٰلْ٥كَي كَـلِ لِٳلْ تَّٴاكَڂ

4

Göğe ve onu yapana. (ġems 91/5)

﴿ كَځ ٰٽكَ كَٸكَڂ لِءۤ كَٹتَّىٴاكَڂ

5

Yere ve onu yayana and olsun. (ġems 91/6)

﴿ كَځ ٰعكَ٘ كَٸكَڂ لِْلْقكَ لْلْاكَڂ

6

Nefse ve onu Ģekillendirene, (ġems 91/7)

﴿ كَځيهڃكَو كَٸكَڂ ٍهلْ٩كَټكَڂ

7

Ve ona kötülüklerini ve iyiliklerini bildirene and olsun ki: (ġems 91/8)

﴿ كَځيٰڃلْ٭كَجكَڂ كَڀكَقڃنُصنُ٨ كَځكَٹكَځلْٴكَ كَ٨

8

Nefsini arındıran kurtuluĢa ermiĢtir. (ġems 91/9)

﴿ كَځ هٰكَل لْٻكَٸ كَطكَٵلْ٨كَ لْؿكَ٬

9

Nefsini günahlara boğan da kuĢkusuz kaybeder. (ġems 91/10)

﴿ كَځ هوكَؾ لْٻكَٸ كَب كَؼ لْؿكَ٬كَڂ

10

Semud toplumu, taĢkınlıklarından

dolayı peygamberlerini

yalanlamıĢlardı. (ġems 91/11)

﴿ كَځيٰڃلْ٥كَٙلِ نُؾڃنُٹكَذ لْثكَ تَّفكَٰ

11

En azgınları deveyi boğazlamaya atıldığında. (ġems 91/12)

﴿ كَځ ٰ٭لٌْكَ كَدكَ١كَ لْټ لِـلِ

12

Allah‟ın elçisi onlara: “Allah‟ın devesini bırakın, onun su içmesine engel olmaktan sakının” demiĢti. (ġems 91/13)

﴿ كَځ ٰ لْ٭نُوكَڂ لِ هللّٰ كَةكَ٬ كَټ لِ هللّٰ نُٲڃنُوكَق لْٷنُځكَٴ كَٲ كَ٭كَ٨

13

Buna rağmen elçiyi yalanladılar ve deveyi kestiler de Rableri, suçlarından dolayı onların ülkelerini harap edip yerle bir etti. (ġems 91/14)

كَځيهڃكَىكَ٨ لْٷلِځلِ لْټكَفلِ لْٷنُ ُّبّكَق لْٷلِځلْ كَٵكَ٠ كَٶكَؿلْٸكَؿكَ٨ كَڀڂنُككَ٭كَ١كَ٨ نُپڃنُ تَّفكَٱكَ٨

﴿

14

O, yaptığının sonucundan korkmaz. (ġems 91/15)

﴿ كَځ ٰ لْ٭نُ٠ نُ٦ كَؽكَي كَلْكَڂ

15

﴿

92

لِٳلْ تَّٴ قڃو ﴾

Leyl

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ ٰشٰلْ٥كَي كَـلِ لِٳلْ تَّٴاكَڂ

1

Karanlığı kapladığında geceye. (Leyl 92/1)

﴿ ه كَصكَج كَـلِ لِق كَځتَّٽٴاكَڂ

2

Aydınlığı ortaya çıktığında gündüze, (Leyl

92/2)

﴿ ٰثٰلْټنُ لْلْاكَڂ كَككَكتَّفٴ كَ٫كَٵكَؼ كَٸكَڂ

3

Erkeği ve diĢiyi yaratana and olsun ki: (Leyl

92/3)

﴿ هتيكٍَكَٴ لْ نُكُكَ لْ١كَو تَّٺلِ

4

KuĢkusuz çalıĢmalarınız elbette farklı

farklıdır. (Leyl 92/4)

﴿ ٰقٰتَّجاكَڂ ٰطٰلْ٠كَ لْٻكَٸ تَّٸكَ كَ٨

5

ٰنٰلْىنُعلْٴ لِ كَ٪تَّؿكَِكَڂ ﴾

﴿

6

Kim harcamada bulunur, (aĢırılıktan) sakınır ve en güzel olanı da onaylarsa, (Leyl 92/5-6)

﴿ ڄٰكلْىنُ لْٵلِٴ نُپنُكلِبِّىكَ نُٽكَىكَ٨

7

Biz ona en kolay olanı yapma imkânı

sağlayacağız. (Leyl 92/7)

﴿ ٰنٰلْ٥كَحلْواكَڂ كَٳلِؽكَ لْٻكَٸ تَّٸكَاكَڂ

8

ٰنٰلْىنُعلْٴ لِ كَبتَّفكَٰكَڂ ﴾

﴿

9

Kim de cimrilik yapar, kendini hiçbir Ģeye muhtaç görmez ve en güzel olanı da onaylamayıp karĢı çıkarsa, (Leyl 92/8-9)

﴿ ڄٰكلْىنُ١لْٵلِٴ نُپنُكلِبِّىكَ نُٽكَىكَ٨

10

Biz ona da en zor olanı kolayca yapma imkânı

sağlayacağız. (Leyl 92/10)

نٰلْ٥نُي كَٸكَڂ

﴿ ڄهؾكَككَج كَـلِ ۤنُٿنُٴ كَٸ نُٿلْٽكَ٠

11

Yok olmakla yüz yüze geldiğinde malı

kendisine hiçbir yarar sağlamaz. (Leyl 92/11)

﴿ ڄٰؿنُځلْٵكَٴ كَٽلْ كَٵكَ٠ تَّٺلِ

12

Bize düĢen sadece doğruyu göstermektir.

ڂنُ لْلْاكَڂ كَ كَكلِؼٰ لْيكَٴ كَٽكَٴ تَّٺلِاكَڂ

﴿ ٰلٰ

13

Doğrusu son da baĢlangıç da Bizim‟dir. (Leyl

92/13)

﴿ هظّٰكَٵكَج الًاق كَټ لْٷنُ نُتَلْقكَفلْټكَ كَ٨

14

Ben sizi alevli ateĢe karĢı uyarıyorum. (Leyl

92/14)

﴿ ٰقٰلٌْكَ لْلْ تَّلْلِ ۤ كَځ ٰٵلّْكَي كَلْ

15

Oraya, en azgından baĢkası girmez. (Leyl

92/15)

فتَّٴكَ

كَتكَڂ كَبتَّفكَٰ

﴿ هلٰكَڂ

16

Yalanlayıp yüz çeviren en azgından. (Leyl

92/16)

﴿ ٰقٰلْجكَ لْلْ كَځنُ تَّٽكَصنُ كَوكَڂ

17

فتَّٴكَ ﴾

نُٿكَٴ كَٸ تيلْإنُي

﴿ هكّٰكَ كَتَكَي

18

Malını arınmak için harcayarak sakınan ateĢten uzak kalacaktır. (Leyl 92/17-18)

﴿ ڄٰملْصنُج ٍةكَٹلْ١لِټ لْٻلِٸ نُپكَؿلْٽلِ٠ ٍؿكَظكَ لِلْ كَٸكَڂ

19

تَّلْلِ ﴾

﴿ ٰ لْ٠كَ لْلْ لِٿبِّلِ كَق لِٿلْشكَڂ كَءۤ كَ٥لِحلْ

20

Yüce Rabbinin rızasını kazanmak arzusundan baĢka onun hiçbir kimseden beklediği herhangi bir karĢılık yoktur. (Leyl 92/19-20)

﴿ ٰضٰلْككَي كَ٦لْڃكَىكَٴكَڂ

21

O kesinlikle ileride memnun olacaktır. (Leyl

92/21) Duha suresi 93/11

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ ٰحَُّٕٴاكَڂ

1

ٰ كَو كَـلِ لِٳلْ تَّٴاكَڂ ﴾

﴿

2

KuĢluk vaktine ve karanlığı

bastığında geceye and olsun ki (Duha 93/1-2)

﴿ ٰ كَ٬ كَٸكَڂ كَٯُّ كَق كَٯكَ٠تَّؾكَڂ كَٸ

3

Rabbin seni ne bıraktı ne de sana

darıldı. (Duha 93/3)

﴿ ٰلٰڂنُ لْلْ كَٻلِٸ كَٯكَٴ صٌ لْيْكَؼ نُ كَكلِؼٰ لْيكَٴكَڂ

4

Doğrusu sonun baĢlangıcından daha iyi olacaktır. (Duha 93/4)

﴿ ٰضٰلْ كَتَّكَ٨ كَٯُّ كَق كَٯ ٙلْ١نُي كَ٦لْڃكَىكَٴكَڂ

5

Rabbin sana verecek ve sen de razı

olacaksın. (Duha 93/5)

﴿ ڄٰڂٰ كَ٨ لًاٹ حكَي كَٮلْؿلِصكَي لْكَلۤكَ

6

Seni öksüz bulup, barındırmadı mı?

(Duha 93/6)

﴿ ڄٰؿكَځكَ٨ ًّلْۤ كَٔ كَٮكَؿكَشكَڂكَڂ

7

Seni ĢaĢkın bir halde bulup da,

93/7)

﴿ ٰنٰلْ٤كَ كَ٨ لًايلِئۤ كَ٠ كَٮكَؿكَشكَڂكَڂ

8

Seni fakir bulup da

zenginleĢtirmedi mi? (Duha 93/8)

﴿ لْككَځلْ٭كَج كَيكَ٨ كَيمحكَ لْٴ تَّٸكَ كَ٨

9

Öyleyse yetimi aĢağılama, (Duha

93/9)

﴿ لْككَځلْٽكَج كَيكَ٨ كَٳلِئۤ تَّىٴ تَّٸكَاكَڂ

10

Dilenciyi azarlama, (Duha 93/10)

﴿ لْخبِّلِؿكَعكَ٨ كَٯلِبِّ كَق لِةكَٹلْ١لِٽلِ تَّٸكَاكَڂ

11

Rabbinin nimetini anlat. (Duha

93/11) ĠnĢirah Suresi 94/1-8

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ كَٮكَقلْؿكَِ كَٯكَٴ لْضكَكلْ كَنَ لْكَلۤكَ

1

Senin gönlünü açmadık mı? (ĠnĢirah 94/1)

﴿ كَٮكَقلْللِڂ كَٯلْٽكَ٠ كَٽلْ١كَٔكَڂكَڂ

2

كَٓكَ٭لْټكَ ۤ فتَّٴكَ ﴾

﴿ كَٮكَكلْځكَٜ

3

Belini büken yükünü kaldırmadık mı? (ĠnĢirah 94/2-3)

﴿ كَٮكَكلْٰلِـ كَٯكَٴ كَٽلْ١كَ٨كَقكَڂ

4

Senin ününü yükseltmedik mi?

(ĠnĢirah 94/4)

﴿ الًاكلْ نُيَ لِكلْىنُ١لْٴ كَٟكَٸ تَّٺلِ كَ٨

5

KuĢkusuz sıkıntıdan sonra kolaylık

vardır. (ĠnĢirah 94/5)

﴿ الًاكلْ نُيَ لِكلْىنُ١لْٴ كَٟكَٸ تَّٺلِ

6

Sıkıntıdan sonra kesinlikle kolaylık

vardır. (ĠnĢirah 94/6)

﴿ لْبكَّلْټ كَ٨ كَثلْ٤كَككَ٨ كَـلِ كَ٨

7

Öyleyse, bir iĢi bitirince baĢka bir

iĢe koyul! (ĠnĢirah 94/7)

﴿ لْبكَ٤لْق كَ٨ كَٯلِبِّ كَق ٰلٰلِاكَڂ

8

Yalnız Rabbinin rızasını iste.

(ĠnĢirah 94/8) Tin Suresi 95/1-8

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ لِٺڃنُحلْيتَّمٴاكَڂ لِيُبِّحٴاكَڂ

1

Tîn ve Zeytûn‟a , (Tin 95/1)

﴿ كَيُٽ و لِقڃنُ٘كَڂ

2

Tur-i Sina‟ya, (Tin 95/2)

﴿ لِيُٸكَ لْلْ لِؿكَٵكَ لْٴ كَفٰڀكَڂ

3

Bu güvenli beldeye and olsun ki (Tin 95/3)

﴿ ٍٷيڃلْ٭كَج لِٻكَىلْظكَ ۤفِ كَٺ كَ لْنَلِ لْلْ كَٽلْ٭كَٵكَؼ لْؿكَ٭كَٴ

4

﴿ كَيُٵلِ٨ كَو كَٳكَ٩لْوكَ نُپ كَټلْؾكَؾكَق تَّ نُثُ

5

Sonra onu en aĢağı dereceye indirdik. (Tin 95/5)

نُ لْيْكَ٤ صٌكلْشكَ لْٷنُځكَٵكَ٨ لِت كَعلِٴ تَّّٴ اڃنُٵلِٹكَ٠كَڂ اڃنُٽكَٸٰ كَٻيفتَّٴ تَّلْلِ

﴿ ٍٺڃنُٽلْٹكَٸ

6

Ancak inanıp yararlı iĢ yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir ödül vardır. (Tin 95/6)

﴿ لِٻيبِّؿٴ لِ نُؿلْ١كَ كَٯنُ لِبِّفكَ نُيُ كَٹكَ٨

7

Bundan sonra din konusunda seni yalancı kılan nedir? (Tin 95/7)

﴿ كَيُٹلِٰ كَعلْٴ لِكَكُلْظكَ لِ نُ هللّٰ كَهلْ كَٴكَ

8

Allah, hâkimlerin en iyi hüküm vereni değil midir? (Tin 95/8)

Alak Suresi 96/1-19

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

Yaratan Rabbinin adıyla oku! (Alak 96/1)

﴿ كَ٫كَٵكَؼ فتَّٴ كَٯلِبِّ كَق لِٷلْو لِ لْاكَكلْ٬لِ

1

O, insanı bir embriyondan (alaktan) yaratmıĢtır. (Alak 96/2)

﴿ ٍ٫كَٵكَ٠ لْٻلِٸ كَٺ كَ لْنَلِ لْلْ كَ٫كَٵكَؼ

2

Oku! Rabbin, son derece cömerttir. (Alak 96/3)

﴿ نُٶكَكلْٰكَ لْلْ كَٯُّ كَقكَڂ لْاكَكلْ٬لِ

3

Kalemle yazmayı öğretmiĢtir. (Alak 96/4)

﴿ لِٷكَٵكَ٭لْٴ لِ كَٷتَّٵكَ٠ فتَّٴكَ

4

Ġnsana bilmediğini öğretmiĢtir. (Alak 96/5)

﴿ لْٷكَٵلْ١كَي لْكَلۤ كَٸ كَٺ كَ لْنَلِ لْلْ كَٷتَّٵكَ٠

5

Gerçekten bu insan haddi aĢmıĢtır. (Alak 96/6)

﴿ ٰغٰلْٙكَ كَٴ كَٺ كَ لْنَلِ لْلْ تَّٺلِ ۤ تَّيكَٰ

6

Çünkü kendinin hiçbir Ģeye ihtiyacı olmadığını düĢünmektedir. (Alak 96/7)

﴿ ٰنٰلْ٥كَحلْو نُپٰاكَق لْٺكَ

7

KuĢkusuz dönüĢ yalnız Rabbinedir. (Alak 96/8)

﴿ ٰ لْشُّكٴ كَٯلِبِّ كَق ٰلٰلِ تَّٺلِ

8

Sen engelleyeni gördün mü? (Alak 96/9)

﴿ څٰځلْٽكَي فتَّٴ كَثلْيكَاكَقكَ

9

Elçiyi. Ġbadet ettiğinde. (Alak 96/10)

﴿ ه كَِ كَـلِ لًاؿلْ كَ٠

10

Hiç düĢündün mü, Ģayet o engel olunan insan (kul) doğru yolda ise. (Alak 96/11)

﴿ ڄٰؿنُځلْٴ كَ كَ٠ كَٺ كَٰ لْٺلِ كَثلْيكَاكَقكَ

11

Veya Allah‟a karĢı gelmekten

sakınmayı emrediyorsa. (Alak 96/12)

﴿ ڄٰڃلْ٭تَّحٴ لِ كَككَٸكَ لْڂكَ

12

Hiç düĢündün mü, bu engel olan da yalanlayıp yüz çeviriyorsa. (Alak 96/13)

﴿ هلٰكَڃكَجكَڂ كَبتَّفكَٰ لْٺلِ كَثلْيكَاكَقكَ

13

O, Allah‟ın, yaptıklarını kesinlikle gördüğünü bilmez mi? (Alak 96/14)

﴿ ڄٰككَي كَ هللّٰ تَّٺكَ لِ لْٷكَٵلْ١كَي لْكَلۤكَ

14

Yaptığı doğru değil, eğer buna son vermezse, and olsun onu perçeminden yakalayacağız. (Alak 96/15)

﴿ لِةكَ لِِ تَّٽٴ لِ لًا١كَ٩لْىكَٽكَٴ لِٿكَحلْٽكَي لْكَلۤ لْ لِئِكَٴ تَّيكَٰ

15

Yalancı ve suçlu perçeminden. (Alak 96/16)

﴿ ٍةكَئلِ٘ كَؼ ٍةكَ لِـ كَٰ ٍةكَ لِِ كَټ

16

Haydi o meclisini toplantıya çağırsın! (Alak 96/17)

﴿ نُٿكَيلِؾ كَټ نُٞلْؿكَ لْٵكَ٨

17

Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak 96/18)

﴿ كَةكَ لِټ كَ تَّمٴ نُٞلْؿكَٽكَو

18

Hayır, hayır, sakın ona uyma, secde et ve Rabbine yaklaĢ. (Alak 96/19)

﴿ لْبلِ كَتَّلْ٬اكَڂ لْؿنُصلْواكَڂ نُٿلْ١لِٙنُج كَلْ تَّيكَٰ

19

Kadir Suresi 97/15

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ لِقلْؿكَ٭لْٴ لِةكَٵلْ كَٴ فِ نُپ كَٽلْٴكَملْټكَ ۤ تَّټلِ

1

Biz, onu Kadir gecesinde indirdik. (Kadr 97/1)

﴿ لِقلْؿكَ٭لْٴ نُةكَٵلْ كَٴ كَٸ كَٯيٰقلْؾكَ ۤ كَٸكَڂ

2

Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne

bileceksin? (Kadr 97/2)

﴿ ٍكلْځكٌَ لِ٧لْٴكَ لْٻلِٸ صٌ لْيْكَؼ لِقلْؿكَ٭لْٴ نُةكَٵلْ كَٴ

3

Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. (Kadr

97/3)

﴿ ٍكلْٸكَ لِبِّٳنُٰ لْٻلِٸ لْٷلِ بِّلِبّكَق لِٺلْـلِ لِ كَځ ٨ نُضڂُّكٴاكَڂ نُةكَٱلِئٰۤٵكَٹلْٴ نُٲتَّ كَنَكَج

4

O gecede melekler ve Ruh Rablerinin izniyle

her türlü iĢ için inerler. (Kadr 97/4)

﴿ لِكلْصكَ٩لْٴ لِٟكَٵلْٙكَٸ هتيكَظ كَ لِهِ صٌٶ كَيكَو

5

Beyyine Suresi: 98/1-8

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

Kitap sahiplerinden ve ortak koĢanlardan inkâr edenler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar tavırlarından vazgeçecek değillerdi. (Beyyine 98/1)

كَيُٰلِكلٍْنُٹلْٴاكَڂ لِب كَحلِٱلْل لِٳلْڀكَ لْٻلِٸ اڂنُككَ٩كَٰ كَٻيفتَّٴ لِٻنُ كَيُ لْكَلۤ

﴿ نُةكَٽبِّلِ كَ لْٴ نُٷنُځكَ لِجلْ كَج هتيكَظ كَيُبِّٱكَ٩لْٽنُٸ

1

(O apaçık delil), Allah katından gönderilmiĢ, tertemiz sayfaları okuyan bir elçidir. (Beyyine 98/2)

﴿ لًا كَكتَّځكَٙنُٸ لًا٩نُعنُِ اڃنُٵلْحكَي لِ هللّٰ كَٻلِٸ صٌٲڃنُوكَق

2

Onlarda değerli yazılar vardır. (Beyyine 98/3)

﴿ صٌةكَٹبِّلِ كَ٬ صٌبنُحنُٰ كَځ ٨

3

Ssayfalarda kitap verilenler, ancak o apaçık delil kendilerine geldikten sonra ayrılığa düĢmüĢlerdir. (Beyyine 98/4)

نُٷنُ لْتْكَءۤ كَش كَٸ لِؿلْ١كَ لْٻلِٸ تَّلْلِ كَب كَحلِٱلْل اڃنُجڂنُ كَٻيفتَّٴ كَ٪تَّككَ٩كَج كَٸكَڂ

﴿ نُةكَٽلِبِّ كَ لْٴ

4

Oysa onlar, batıl inançlardan uzaklaĢarak yoluna (dinine) samimiyetle bağlanarak Allah‟a ibadet etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuĢlardı. ĠĢte gerçek doğru yol (din) budur. (Beyyine 98/5)

كَءۤ كَ٩كَٽنُظ كَٻيبِّؿٴ نُٿكَٴ كَيُّلِٵلْؽنُٸ كَ هللّٰ اڂنُؿنُ لْ١كَ لِٴ تَّلْلِ اۤڂنُكلِٸنُ ۤ كَٸكَڂ

﴿ لِةكَٹلِبِّ كَ٭لْٴ نُٻيؾ كَٯلِٴٰـكَڂ كَ ڃٰٰتَّمٴ اڃنُجلْإنُيكَڂ كَ ڃٰٵتَّّٴ اڃنُٹ ٭نُيكَڂ

5

Kitap sahiplerinden ve ortak koĢanlardan inkâr

edenler, sonsuza dek cehennem ateĢinde

kalacaklardır. ĠĢte bunlar, yaratıkların en

kötüleridir. (Beyyine 98/6)

لِق كَټ فِ كَيُٰلِكلٍْنُٹلْٴاكَڂ لِب كَحلِٱلْل لِٳلْڀكَ لْٻلِٸ اڂنُككَ٩كَٰ كَٻيفتَّٴ تَّٺلِ

﴿ لِةتَّيلِ كَ لْٴ ُّككٌَ لْ نُهُ كَٯلِئٰۤٴڂنُ كَځ ٨ كَٻيؿلِٴ كَؼ كَ تَّنَّكَځكَش

6

Ġnanıp yararlı iĢler yapanlar, kesinlikle onlar yaratıkların en iyileridir. (Beyyine 98/7)

نُ لْيْكَؼ لْ نُهُ كَٯلِئٰۤٴڂنُ لِت كَعلِٴ تَّّٴ اڃنُٵلِٹكَ٠كَڂ اڃنُٽكَٸٰ كَٻيفتَّٴ تَّٺلِ

﴿ لِةتَّيلِ كَ لْٴ

7

Onların Rableri katındaki ödülleri sonsuza dek

kalacakları içlerinden ırmaklar akan Adn

cennetleridir. Allah onlardan razı olmuĢtur. Onlar da Allah‟tan razı olmuĢlardır. ĠĢte bu ödül, Rabbinden korkanlar içindir. (Beyyine 98/8)

كَځلِحلْعكَج لْٻلِٸ كلْصكَج ٍٺلْؿكَ٠ نُت تَّٽكَش لْٷلِ بِّلِبّكَق كَؿلْٽلِ٠ لْ نُهُنُؤۤ كَمكَش

نُٿلْٽكَ٠ اڃنُٔكَقكَڂ لْٷنُځلْٽكَ٠ نُ هللّٰ كَ لِضٰكَق لًاؿكَ كَ ۤ كَځ ٨ كَٻيؿلِٴ كَؼ نُق كَ لْنْكَ لْلْ

﴿ نُٿتَّ كَق كَ لِشٰكَؼ لْٻكَٹلِٴ كَٯلِٴٰـ

8

Zilzâl Suresi 99/1-8

لِٷــــــــــــــــــــــلْ لِبسلِﷲ

يملِظبِّكَق لِٻكَ لْحمبِّكَق

﴿ كَځكَٴ كَملْٴلِل نُْلْقكَ لْلْ لِثكَٴلِملْٴنُل كَـلِ

1

Yer Ģiddetli sarsıldığında. (Zilzal 99/1)

﴿ كَځكَٴ كَ٭لْذكَ نُْلْقكَ لْلْ لِثكَشكَكلْؼكَاكَڂ

2

Yer, ağırlıklarını dıĢarıya çıkardığında. (Zilzal 99/2)

﴿ كَځكَٴ كَٸ نُٺ كَ لْنَلِ لْلْ كَٲ كَ٬كَڂ

3

Ġnsan: “ona ne oluyor?” dediğinde. (Zilzal 99/3)

﴿ كَڀكَق كَ لْؼكَ نُخلِبِّؿكَعنُج ٍفلِئكَٸلْڃكَي

4

O gün, Rabbinin ona vahyetmesiyle, yer, kendi

haberlerini anlatır. (Zilzal 99/4)

﴿ كَځكَٴ ٰحٰلْڂكَ كَٯتَّ كَق تَّٺكَ لِ

5

Yaptıkları iĢleri görmek için o gün insanlar darmadağınık bir Ģekilde ortaya çıkarlar. (Zilzal

Belgede Kur'an-ı Kerim (sayfa 82-103)

Benzer Belgeler