• Sonuç bulunamadı

Evre 1 GMK+ Kistik PVL Evre 1 GMK+ Kistik PVL Anormal USG

GEREÇ VE YÖNTEMLER

İSTATİSTİKSEL ANALİZ

46 Evre 1 GMK+ Kistik PVL Evre 1 GMK+ Kistik PVL Anormal USG

47 Normal Normal Normal USG

48 Normal Normal Normal USG

49 Normal Normal Normal USG

50 Normal Normal Normal USG

51 Normal Normal Normal USG

52 Normal Normal Normal USG

53 Normal Normal Normal USG

54 Evre 1 GMK Normal Normal USG

55 Evre 2 GMK Normal Normal USG

56 Evre 2 GMK Normal Normal USG

57 Normal Normal Normal USG

58 Normal Normal Normal USG

59 Normal Normal Normal USG

60 Normal Normal Normal USG

61 Normal Normal Normal USG

62 Normal Normal Normal USG

63 Normal Normal Normal USG

64 Normal Normal Normal USG

28

Olguların GMs değerlendirme sonuçları ile kranial USG sonuçları karşılaştırıldı ve birbirlerine olan uyumları değerlendirildi. Sonuç olarak; GMs değerlendirme sonuçları ile kranial USG sonuçları arasında mükemmel derecede (kappa= 0.857) uyum bulundu (Tablo 6).

Tablo 6. Kranial USG ve GMs değerlendirme sonuçlarının karşılaştırılması

Normal USG (n=55) Anormal USG (n=9)

Normal GMs (n=57) 55 2

Anormal GMs (n=7) 0 7

n:Olgu sayısı , USG: Ultrasonografi

Kappa testi (kappa= 0.857)

Olguların GMs analiz sonuçlarının, prematürite derecelerine göre dağılımına Ki Kare testi ile bakıldı. Ancak analiz sonucunda, tablolarda üç gözde gözlenen frekansların beşten az olması sebebiyle, bu test güvenilir bulunmadı ve analiz için Kolmogorov Smirnov testi kullanıldı. Anormal GMs görülen olguların %57.1’i ileri derecede prematüre grubunda, %14.3’ü orta derecede prematüre grubunda, %28.6’sı sınırda prematüre grubunda idi. Sonuç olarak, prematürite dereceleri arasında GMs analiz sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p=0.99) (Şekil 6).

İleri (24-31 hafta), Orta (32-35 hafta), Sınırda (36-37 hafta). p>0.05, Kolmogorov Smirnov testi

29

Olguların GMs analiz sonuçlarının, doğum ağırlığı düzeylerine göre dağılımına Ki Kare testi ile bakıldı. Analiz sonucunda, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamakla birlikte (p>0.05) tablolarda üç gözde gözlenen frekansların beşten az olması sebebiyle bu test güvenilir olarak değerlendirilmedi. Analiz için, Kolmogorov Smirnov testi kullanıldı. Anormal GMs görülen olguların %57.1’i DDA grubunda, %28.6’sı ÇDDA grubunda, %14.3’ü ADDA grubunda idi. Sonuç olarak, doğum ağırlığı düzeyleri arasında GMs analiz sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p=1.0) (Şekil 7)

Düşük doğum ağırlığı (DDA):2500-1501 gram, Çok düşük doğum ağırlığı (ÇDDA): 1500-1001 gram, Aşırı düşük doğum ağırlığı (ADDA): 1000 gram altı.

p>0.05, Kolmogorov Smirnov testi

30

TARTIŞMA

Prematürite ve düşük doğum ağırlığı öyküsü olan yenidoğanlar, riskli bebekler olarak değerlendirilmektedirler. Bu bebekler, minör ve majör nörolojik bozukluklar da dahil olmak üzere birçok farklı sistemi ilgilendiren tıbbi sorunlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar (2, 26). Başta SP olmak üzere gelişebilecek nörolojik bozukluklar açısından erken tanı, bu bebeklerde erken müdahaleye ve erken rehabilitasyona olanak tanıması açısından oldukça önemli bir konudur. SP tanısı, öykü ve klinik bulgular temelinde konulur. Tanı yaşı ile ilgili farklı görüşler olmakla birlikte en az 2 yaşın beklenmesi önerilmektedir (36). Tanı ve değerlendirmede kranial USG ve beyin MRG gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulmaktadır. MRG’nin, myelinizasyonun tamamlanmasıyla orantılı olarak 2 yaş civarında yapıldığında daha güvenilir olduğu belirtilmektedir (6). Bu açıdan erken tanı amacıyla farklı metodlara ihtiyaç duyulmuştur. Prechtl analizi ile GMs değerlendirmesi, bu amaçla kullanılan ve öne çıkan bir yöntemdir. Bu yöntem; GMs olarak adlandırılan ve postmenstrual 9. haftadan, postterm 5-6. aya kadar devam eden hareketlerin video analiz yöntemi ile değerlendirilmesi temeline dayanır (4). Kranial USG ve MRG ile karşılaştırıldığında; daha hızlı, noninvaziv ve düşük maliyetli olduğu görülmüştür (5). Biz çalışmamızda, Prechtl analizi ile GMs değerlendirmesini yaptığımız olguların sonuçlarının, kranial USG sonuçları ile uyumunu araştırmayı amaçladık.

Serebral palsi, multifaktöriyel etiyolojiye sahip bir hastalıktır. Risk faktörleri arasında, prematürite ve DDA en önemli yeri tutmaktadır. SP prevalansı, ülkelere göre değişebilmekle birlikte ortalama olarak 1000 canlı doğumda 2.11 şeklinde belirtilmektedir (31). Prematüre ve DDA bebeklerde bu oranlar değişim göstermektedir. Ancel ve ark. (78) yaptıkları bir prospektif çalışmada, doğum haftaları 22-32 hafta arasında olan bebeklerin %8,2’sinde SP

31

geliştiğini göstermiştir. Oskoui ve ark. (31) yaptıkları bir sistematik derlemede, SP’nin doğum haftası ve doğum ağırlığı değişenlerine göre prevalansını araştırmıştır. Bu çalışma sonucunda; doğum ağırlığı 1500-2499 gram arasında olan çocuklarda SP prevalansının, doğum ağırlığı 1500 gramın altında olanlara göre anlamlı olarak daha düşük olduğu belirtilmiştir. 28 hafta altında doğan bebeklerde prevalans, 1000 canlı doğumda ortalama 82.25 olarak saptanırken, 36 hafta üzeri doğanlarda bu oran 1.35 olarak belirtilmiştir. Doğum haftası 32-36 hafta arasında olan çocuklarda, daha erken doğmuş olanlara göre anlamlı olarak daha düşük prevalans saptanmıştır. Çalışmamıza alınan olguların doğum ağrılıkları 705-2004 gram arasında, doğum haftaları ise 24-36 hafta arasında değişmekteydi. Olgulara ait bu bilgilere, değerlendirme sonucunu etkilememesi için, video kayıtları GMs değerlendirmesi amacıyla izlendikten sonra bakıldı. Çalışmamızda, olguların normal ve anormal GMs sonuçlarının, prematürite derecelerine ve doğum ağırlığı düzeylerine göre dağılımını değerlendirdik. Anormal GMs sonuçları açısından bu gruplarda anlamlı fark saptamadık.

Prechtl analizi ile GMs değerlendirmesi yapılırken, hareketlerin birtakım özelliklerine dikkat edilmektedir. Hareketler, ekstremiteler, gövde ve boyun dahil olmak üzere tüm vücudu içermelidir. Yoğunlukları ve hızları artıp azalmalıdır. Aynı zamanda karmaşık, akıcı ve değişken bir paterne sahip olmalıdır (5). Bu özelliklerin kaybolduğu GMs, anormal olarak değerlendirilir. Prechtl analizi ile beş farklı anormal GMs paterni tanımlanmıştır. Bunlar; özellikle preterm veya term dönemde görülebilen, Ch, CS ve PR ile postterm dönemde izlenen F- ve anormal FMs şeklindedir (7). Hadders ve ark. (79) tarafından GMs kalitesi için, temeli karmaşıklığa ve değişkenliğe dayanan farklı bir sınıflandırma da yapılmıştır. Buna göre; normal optimal, normal suboptimal, hafif anormal ve belirgin anormal GMs sınıfları belirlenmiştir. Bu değerlendirmede akıcılık en az öneme sahip bileşen olarak alınmıştır. Biz çalışmamızda, anormal GMs paterlerini, ilk tanımlanan olması ve çalışmalarda sıklıkla kullanılması sebebiyle Prechtl analizine göre belirledik. Çalışmamızda 18 olguda PR veya CS, 7 olguda ise F- anormal GMs paterni saptadık.

“General movements” değerlendirmesinin, yapan kişiye göre değişebileceği ve bu sebeple objektif ve güvenilir olmadığı düşünülebilir. Ancak yapılan çalışmalarla, standardize edilmiş eğitim programlarının ardından yapılan Prechtl analizinin, genç sinir sisteminin fonksiyonel değerlendirmesinde güvenilir, geçerli ve objektif bir yöntem olduğu gösterilmiştir (4, 80). Einspieler ve ark. (81) yaptıkları çalışmada, gözlemcilerin %92 oranında aynı görüşte olduğunu bulmuşlardır. Valentine ve ark. (82), 4-5 günlük kurs programlarına katılan 700 uzmanın gözlem sonuçları üzerinden çalışmalarını yürütmüşlerdir. Sonuç olarak yapılan

32

değerlendirmelerin %83’ünün doğru olduğunu, normal ve anormal GMs ayrımının ise %92 oranında doğru yapıldığını göstermişlerdir. Cioni ve ark. (83) ise yaptıkları çalışmada, gözlemciler arasında yüksek güvenilirlik (kappa=0,91) bulmuşlardır.

“General movements” değerlendirmesinin, SP ve diğer nörolojik bozuklukları öngördürme özelliğine yönelik literatürde birçok çalışma göze çarpmaktadır. Bosanquet ve ark. (42) yaptıkları çalışmada, GMs’nin %98 sensitivite ve %91 spesifite ile SP için güçlü bir öngördürücü olduğunu göstermişlerdir. Bu konuda, Romeo ve ark. (84) ile Prechtl ve ark. (85)’nın yaptıkları çalışma incelediğinde; GMs için %95 ile %100 arasında sensitivite, %96 ile %98 arasında ise spesifite tanımlandığı görülmektedir. Öte yandan bu oranların, preterm, term ve postterm dönemlere göre değiştiğini gösteren çalışmalar da mevcuttur. Yapılan bazı çalışmalarda; sensitivite ve spesifitenin, preterm ve term dönemlerde de yüksek olmakla birlikte, postterm 8-20. haftalarda en yüksek değerlere ulaştığı gösterilmiştir (86-88). Paro- Panjan ve ark. (89) yaptıkları çalışmada, 12-15. ayda nörolojik sonuçları öngörmede term dönemin %96, postterm 8-20. haftaları içeren dönemin ise %100 sensitiviteye sahip olduğunu göstermişlerdir.

Nakajima ve ark. (90), PR anormal hareket paterninin, nörolojik sonuçları tahmin değerine yönelik bir çalışma yapmışlardır. PR hareket gözlenen 18 preterm bebeğin, 8-10 yaş nörolojik sonuçlarına bakılmış ve 6 bebekte SP, 6 bebekte hafif nörolojik anormalliklerin geliştiği, 6 bebeğin ise normal nörolojik gelişim gösterdiği saptanmıştır. Sonuç olarak, PR anormal hareket paterninin detaylı skorlamasının nörolojik sonuçlar ile ilişkili olmadığını göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda da PR anormal GMs paterni saptanan 13 olgunun 11’inde takip eden dönemde normal hareket paterni geliştiği görüldü.

Ferrari ve ark. (86) yaptıkları çalışmada, preterm bebeklerde CS hareketlerin %92,5- %100 oranında spesifiteye sahip olduğunu göstermişlerdir ve özellikle ısrarlı CS paterninin, SP için önemli bir öngördürücü olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmamızda, 9 olguda CS hareketi görüldü ve bu olguların 7’si devam eden dönemde F- paternine sahipti. Çalışmamız, retrospektif olarak yapılmış olup, olguların 2 yaş üzeri takip sonuçları ile kesin SP tanıları olup olmadığına dair veriler bulunmamaktadır. Bu yüzden, GMs paternlerinin sensitivite ve spesifite değerleri hesaplanamamıştır. Ancak özellikle CS hareketi gözlenen olguların, “fidgety” dönemde de yüksek oranda F- paternine sahip olabilmeleri sebebiyle sıkı takiplerinin gerektiği düşünülmektedir.

Literatür incelendiğinde; “fidgety” dönemde normal hareketlerin, normal nörolojik sonuçlarla ilişkili olduğu, özellikle F- paterninin ise başta SP olmak üzere anormal nörolojik

33

sonuçlarla bağlantılı olduğu sonuçlarına rastlanmaktadır (4, 7). Burger ve Louw (91) GMs analizinin, 12-24 aylardaki nörolojik sonuçları öngörme derecesine yönelik verileri incelemek amacıyla yaptıkları sistematik derlemede, 17 çalışmayı incelemişlerdir. Sadece postterm 8-20. haftalardaki GMs’nin öngörme değerinin incelendiği 5 çalışma sonucunda; çok yüksek sensitivite (%93-%100) ve spesifite (%92-%99) değerleri bulunmuştur. 17 çalışmanın on beşinin sonucunda ise, postterm 8–20. haftalardaki GMs’nin (FMs dönemi) kalitesi ile bebeklerin nörogelişimsel sonuçları arasında yüksek bir ilişki (sensitivite % 92, spesifite % 82) olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak; özellikle FMs dönemi olmak üzere GMs değerlendirmesinin, nörolojik bozukluklukların gelişebileceği bebekleri belirlemede prognostik bir yöntem olarak kullanılabileceği belirtilmiştir. Darsaklis ve ark. (92) yaptıkları sistematik derlemede, 39 çalışmayı incelemiş ve “fidgety” ile “writhing” dönem tahmin değerlerinin karşılaştırma sonuçlarını vermişlerdir. Elde edilen veriler sonucunda, düzeltilmiş 12. haftada F- ve/veya anormal FMs paterlerinin saptanmasının, anormal “writhing” dönem bulgularına göre olumsuz sonuçları daha iyi öngördüğü belirtilmiştir. İlk dönemlerin daha düşük öngörme oranına sahip olması sonucu; preterm veya “writhing” dönemde gözlenen anormal hareket paternlerinin “fidgety” dönemden önce veya “fidgety” dönemde normale dönebilmelerine bağlanabilmektedir (5). “Fidgety” dönemde tahmin değerlerinin yüksekliği, bu dönemin kortikal aktivitenin “subplate” yapısından kortikal alana kaydığı dönemle eş zamanlı olması ile de ilişkilendirilebilmektedir (49). Bizim çalışmamızda da literatür ile uyumlu olarak, preterm veya “writhing” dönemde anormal hareket gözlenen olguların %61,11’inde normal FMs saptandı.

“General movements” değerlendirmesi yapılırken, tek video çekimi yerine farklı dönemlere ait birden fazla çekimin yapılmasının tahmin değerini artırdığı bilinmektedir (4). Doğru bir analiz için her bebeğe özel bir takip çizelgesi yapılmalıdır. Bizim çalışmamızda da 2-4 arasında video çekimi olan bebekler değerlendirmeye alınmıştır. Ancak çalışmamızın retrospektif olması ve sadece ulaşılabilen çekimlerin değerlendirilebilmesi sebebiyle; 64 olgudan 6’sının “fidgety” dönem sonuçları bilinmemektedir.

Literatür incelendiğinde, anormal GMs sonuçları ile gelişebilecek minör nörolojik disfonksiyonlar arasında ilişki olduğunu belirten çalışmalara rastlanmaktadır. Hadders ve ark. (79) yaptıkları çalışmada, “fidgety” dönemde görülen hafif anormal GMs paterninin, minör nörolojik disfonksiyonların, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluklarının gelişimi ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Ancak öngörü oranının artırılması amacıyla GMs analizinin mutlaka nörolojik muayene sonuçları ile kombine edilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

34

Einspieler ve ark. (93) GMs değerlendirmesi yapılmış olan preterm doğan çocukların bilişsel sonuçlarını içeren çalışmaları inceledikleri sistematik derlemede; CS ve F- paternlerinin SP için iyi bir tahmin değerlerinin olduğunu, PR ve anormal FMs bulgularının ise minör nörolojik disfonksiyonlar ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Bu nedenle, anormal GMs paterlerinden herhangi birinin görüldüğü bebekler ileride gelişebilecek minör ve majör nörolojik bozukluklar açısından takibe ve gereklilik halinde erken rehabilitasyon programlarına alınmalıdırlar.

Nöroplastisitenin oldukça aktif olduğu yaşamın ilk yılları, erken rehabilitasyon uygulamalarının etkinliği açısından son derece önemli bir dönemdir. Novak ve ark. (94) yaptıkları sistematik derlemede, SP’nin erken tanısı için kullanılacak yöntemlere ve takiben uygulanan erken müdahale metodlarına yönelik kanıtları incelemişlerdir. Motor korteksi aktif olarak kullanmayan infantlarda, kortikal bağlantılarda kayıp olabileceği belirtilmiş ve bu nedenle erken aktif hareket ile erken müdahale yöntemlerinin bu dönemde oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır. Gelişimsel süreçlere dayanan erken müdahale yöntemlerinin, özellikle 3 yaşa kadar bilişsel fonksiyonlar üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu belirtilmektedir (95). Bu sebeple, özellikle GMs analizi ile erken rehabilitasyona ihtiyaç duyan riskli bebeklerin belirlenmesi, olumlu nörogelişimsel sonuçlara ulaşabilmek açısından önemlidir.

Literatürde, GMs değerlendirmesi ile kranial görüntüleme yöntemleri arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmalar mevcuttur. Ivanov ve ark. (96) 35 bebeğin prospektif olarak incelendiği çalışmalarında, olgularının 31’inde normal FMs, 4’ünde ise F- paterni saptamışlardır. Normal FMs görülen olgularda, normal veya hafif derecede kranial USG anormalliklerinin olduğunu, F- saptanan olguların kranial USG’lerinde ise ciddi anormalliklerin görüldüğünü belirtmişler. Sonuç olarak, iki değerlendirmenin sonuçlarının yüksek oranda (%91 üzerinde) benzer olduğunu saptamışlardır. Mutlu ve ark. (97) yaptıkları çalışmada, 28 preterm bebeği değerlendirmiş ve GMs sonuçları ile kranial USG sonuçları arasında tam uyum saptamışlardır. Bizim çalışmamızda da literatür ile uyumlu olarak, 64 olgunun GMs analiz sonuçları ile kranial USG sonuçları arasında mükemmel derecede uyum (kappa=0,857) saptanmıştır.

Bosanquet ve ark. (42) yaptıkları sistematik derlemede, çocuklarda okul öncesi yaşta SP’yi öngörücü değerlendirmelerin sensitivite ve spesifite oranlarını araştırmıştır. GMs analizi için %98 sensitivite ve %91 spesifite tanımlanırken, bu oranlar kranial USG için sırasıyla %74 ve %92, nörolojik muayene için ise %88 ve %87 olarak gösterilmiştir. Bu çalışmada, MRG’nin SP için güçlü bir belirleyici olduğu ve %86-%100 arasında değişen

35

sensitiviteye, %89-%97 arasında değişen spesifiteye sahip olduğu belirtilmiştir. Novak ve ark. (94) SP’nin erken, doğru ve kesin tanısı için mevcut en iyi kanıtları gözden geçirmek ve erken müdahale için en iyi yöntemleri özetlemek amacıyla yaptıkları sistematik derlemede, 2 kanıta dayalı klinik rehber ve 6 sistematik derleme değerlendirmişlerdir. Sonuç olarak, düzeltilmiş 5 aydan önce SP’yi saptamak için en iyi öngörü geçerliliğine sahip 3 yöntem belirlenmiştir. Bu yöntemler ve sensitivite oranları; neonatal MRG (% 86-89 sensitivite), Prechtl analizi ile GMs değerlendirmesi (% 98 sensitivite) ve Hammersmith infant nörolojik değerlendirmesi (% 90 sensitivite) şeklinde belirtilmiştir. Yaşamın ilk yıllarında myelinizasyon sürecinin devam etmesi sebebiyle, özellikle 2 yaşından sonra yapılan MRG’nin SP değerlendirmesi için daha anlamlı olduğunu belirten çalışmalar da mevcuttur (6). Bizim çalışmamızın retrospektif olarak yapılmış olması ve kayıtlarda tamamı 2 yaşa ulaşmış olmayan olgulara ait MRG sonuçlarının mevcut olmaması sebebiyle, çalışmada bu verilere yer verilememiştir.

Sonuç olarak; çalışmamızda GMs analizi ve kranial USG sonuçları arasında mükemmel derecede uyum saptadık. GMs analizi, prematürite ve düşük doğum ağırlığı gibi risk faktörleri olan bebeklerin gelişebilecek nörolojik bozukluklar açısından değerlendirilmesinde, kranial görüntüleme ve nörolojik muayene yöntemlerine önemli derecede katkı sağlamaktadır. GMs analizinin, riskli bebeklerin uzun dönem takip edilmesine ve gerektiğinde erken dönem rehabilitasyona yönlendirilerek, bu bebeklerde gelişebilecek nörolojik bozuklukların neden olacağı engelliliklerin azaltılmasına yarar sağlayacağı kanısındayız.

36

SONUÇLAR

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniğinde değerlendirilen prematürite ve düşük doğum ağırlığı öyküsü olan bebeklerin, Precthl analizi ile GMs değerlendirme sonuçları ve kranial USG sonuçları arasındaki uyumu araştırmak amacıyla yaptığımız bu çalışmanın sonuçlarına göre:

1. Preterm ve/veya “writhing” dönemlerde anormal GMs paterni gözlenen olguların %61.11’inin “fidgety” dönemde normal hareket paternine ulaştığı görüldü.

2. Anormal GMs analiz sonuçlarının, ileri, orta ve sınırda prematürite olarak belirlenen prematürite derecelerine göre dağılımında anlamlı fark saptanmadı.

3. Anormal GMs analiz sonuçlarının, düşük, çok düşük ve aşırı düşük doğum ağırlığı şeklinde belirlenen doğum ağırlığı düzeylerine göre dağılımında anlamlı fark saptanmadı.

4. GMs değerlendirme sonuçları ile kranial USG sonuçları arasında mükemmel derecede (kappa= 0.857) uyum bulundu.

37

ÖZET

“General movements”, spontan hareketlerin en sık ve en karmaşık paterni olarak bilinir. Bu spesifik paternlerin kalitesindeki ve şeklindeki değişiklikler, infantlarda gelişebilecek nörolojik disfonksiyonlar için önemli bir belirteçtir. Çalışmamızın amacı, düşük doğum ağırlığı ve preterm doğum öyküsü olan bebeklerin video çekimlerini inceleyerek, Prechtl analizi ile hareket paternlerini belirlemek ve sonuçların, kranial ultrasonografi sonuçlarıyla uyumlarını araştırmaktır. Kesitsel retrospektif araştırmamıza; preterm (<37 hafta) ve düşük doğum ağırlığı (<2500gr ) ile doğum öyküsü olan 64 bebek dahil edildi. Olgular prematürite ve doğum ağırlığı düzeylerine göre gruplandırıldı. Video kayıtları incelenen bebekler “general movements” değerlendirme sonuçlarına göre iki gruba ayrıldı. Tüm video değerlendirmeleri normal olan olgular ve ilk video kayıtlarında anormal patern görülmesine rağmen takip eden kayıtlarda normal patern saptanan olgular “normal” grubu, ilk ve devam eden video kayıtlarında anormal patern gözlenen olgular ise “anormal” grubu oluşturdu. Olguların 57’si (%89.1) “normal”, 7’si (%10.9) “anormal” gruptaydı. Kranial ultrasonografi sonuçlarına göre ise olguların 9’u (%14.1) “anormal”, 55’i (%85.9) “normal” olarak belirlendi. İstatistiksel analiz sonucunda, “general movements” analiz sonuçları ile kranial ultrasonografi sonuçları arasında mükemmel derecede (kappa= 0.857) uyum saptandı. Anormal “general movements” sonuçlarının prematürite ve doğum ağırlığı düzeylerine göre dağılımına bakıldı ve istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Çalışma sonucunda, “general movements” değerlendirmesinin, riskli bebeklerin uzun dönem takip edilmesine ve gerektiğinde erken dönem rehabilitasyona yönlendirilerek, bu bebeklerde gelişebilecek

38

nörogelişimsel bozuklukların neden olacağı engelliliklerin azaltılmasına yarar sağlayacağı kanısındayız.

39

ASSESSMENT OF PRETERM AND LOW BIRTH WEIGHT INFANTS

Benzer Belgeler