• Sonuç bulunamadı

Bireyler yalnız yaĢamaya değil, bir topluluk içinde diğer insanlarla iliĢki içinde bulunmaya göre kurgulanmıĢ varlıklardır. KarĢı cinsle olan iliĢkilerine de diğer insanlarla olan iliĢkilerine olduğu gibi ihtiyaçları vardır ve karĢı cinsle iliĢkilerinin daha kabul gören ve toplum tarafından onaylanan bir hale gelmesi için de beraberliklerini evlilik kurallarıyla onaylatması gerekir (Çaplı,1992; akt: Yavuzer, 2009:48).

Ġnsana özgü ilk toplumsallaĢma davranıĢı olan evlilik sistemi ilkel toplumlarda fiziksel hayatı sürdürmenin pratik bir sebebi olarak kabul edilse de insanın ihtiyaçları Ģu anki dünyada da evliliğe götüren yollar olarak görülmektedir. Bunlar fiziksel olarak varlığını sürdürme, ekonomik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı ve duygusal ihtiyaçlardır. Ġnsanlar bu ihtiyaçları doğrultusunda evliliğe yönelmektedir (Woody ve Woody, 1973:20). Bu belki de Yalom (2006:14)‟un dile getirdiği gibi insanoğlunun evlilikle birlikte önceden görülebilir bir gelecek için bir arada kalma niyetine sahip olmasından kaynaklanmaktadır.

Kayıtlara göre antik çağlarda evlilik ve aile, toplumun köĢe taĢları olarak kabul edilirdi. Aile toplumun hedeflerini yerine getirerek kültür aktarmak ve sürekliliği sağlamak için ana araç olarak görülürdü. Bu yüzden evliliğe, dini ve diğer kurumlar tarafından tören, kural ve sınırlamalar eklenmiĢti. Ancak evlilik kurumu her ne kadar tarih boyunca büyük değiĢiklikler geçirmiĢ olsa da bir formdan diğerine geçerek ayakta kalmıĢtır. Direnci insanoğlunun bir baĢkasına bağlanma ihtiyacına dayanıyor olabilir (Yalom, 2006:19,33).

Evliliğin çeĢitli tanımları bulunmaktadır. Her yazarın evliliği farklı tanımladığı görülmektedir. Farklı tanımları olsa da toplumsal, kültürel ve hukuki boyutu tüm tanımlar için ortak payda olarak kabul edilebilir. Yavuzer (2009:114) evliliği iki yabancının farklı değerler, farklı kültürlerle ve iki ayrı aile öyküsüyle bir araya geldikleri ve kendilerini yeniden tanımladıkları yeni ve özel bir yapı olarak tanımlarken, Özgüven (2000:19) evliliği karĢı cinsten iki kiĢinin birlikte yaĢamak, yaĢantıları paylaĢmak, çocuk yapmak ve yetiĢtirmek gibi amaçlarla kurdukları bir iliĢkiler sistemi olarak tanımlamaktadır. BaĢka bir tanımda evlilik her ne kadar birbirinden farklı özellikler gösterse de aile kurmak ve neslinin devamını sağlamak amacıyla iki insanın sürekli bir arada kalma amacıyla oluĢturdukları bir kurumdur. Evlilikte kiĢiler birbirlerine ve çocuklarına karĢı ortak sorumluluklar alırlar ve yerine getirmeye çalıĢırlar. Evlilik birbiri ile girift iliĢki içerisinde olan yapılardan oluĢan evrensel bir kurumdur (Saxton, 1982:216).

Evlilik, aile kavramına göre daha belirgin bir kavramdır. Evlilik, kurumsallaĢmıĢ bir yol, bir iliĢkiler sistemi, bir kadınla bir erkeği „karı-koca‟ olarak birbirine bağlayan, doğacak çocuklara belli bir statü sağlayan toplumsal yönden „devletin‟ kontrol, hak ve yetkisi bulunan yasal bir iliĢki biçimidir (Özgüven, 2000:19).

Yalom (2006:21) „un aktardığı gibi evlilik ve ailenin, eĢlerin cinsel ve kiĢisel ihtiyaçlarını tatmin etmesinin yanı sıra arkadaĢlık, romantik aĢk, koruma, sırdaĢlık ve sosyal yabancılaĢmayı da tamamen telafi etmesi beklenir.

Evliliğin ailenin kurulması ve sürdürülmesi dıĢındaki iĢlevlerini açıklayabilmek için „neden evlilik?‟ sorusuna baĢka yanıtlar da getirilmiĢtir. Kephart (1966), bu sorunun cevabını, cinsel gereksinimlerin karĢılanmasının ve neslin devamının yanı sıra, dört maddeye daha dayandırmıĢtır. Bunlar: 1- AĢk (aĢk, evliliğe giden yolda önemli bir nedendir). 2- EĢlik etme, bir baĢka deyiĢle arkadaĢlık (aĢk, evlilik sürecinde zamanla yok olma eğilimindedir ve yerini eĢlik etmeye, arkadaĢlık etmeye bırakabilmektedir). 3- Ekonomik nedenler (evlilik yolu ile ekonomik güvence sağlanmaktadır). 4- Toplumun beklentileridir (evlenmemek, evde kalmıĢ olmak gibi onur kırıcı nitelemelere yol açabilmektedir (Akt: Çelik, 2006:10).

Evlilik insan yaĢamındaki en önemli kiĢilerarası iliĢkilerden biri olarak kabul edilir ve bazı insanlar için önemli bir doyum ve mutluluk kaynağıyken, bazıları için pek çok olumsuz sonucu beraberinde getirir (Hawkins, 2005:445). Evlilikteki mutluluk, bireyin evliliği hakkındaki doyum hissidir. KiĢinin hem evlilik hakkındaki genel duygularını hem de iliĢkisinin belirli yönleri hakkındaki duygularını içerir (Yılmaz, 2001:50).

Aile ve evlilik iliĢkilerinin niteliği ile ilgili yapılan ilk çalıĢmalar, evlilikteki mutluluk, tatmin ve ya doyum kavramlarını evlilikte uyum kavramı ile birlikte kullanmıĢlardır. Ancak daha sonra aralarındaki farklar netleĢtirilerek, ayrı değiĢkenler olarak ele alınmıĢlardır (Kastro, 1998: 15).

Evlilik bireylerin yaĢamında önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkiden dolayı son yıllarda evlilik doyumu ve iliĢkisine dayalı araĢtırmalar yaygın bir Ģekilde çalıĢılmaktadır. Bunun yanı sıra yaĢam doyumu, çatıĢma yönetimi, cinsel doyum, iletiĢim ve evlilik doyumu gibi faktörler fonksiyonel aileyi etkileyen çok önemli belirleyici etkenler olarak karĢımıza çıkmaktadır (Greef, 2000; akt: Çelik, Ġnanç, 2009:248).

Evlilik insana özgü bir yapıdır. Ġnsanoğlu bazı temellere dayanarak bir düzen oluĢturur. Hayvanlar ve bitkilerde ürerler ve çoğalırlar ancak bunu evlilik yoluyla yapan tek canlı insanoğludur. Buna bağlı olarak insanoğlu yine kendisini diğer

canlılardan ayıran bir öğe olan evlilik ve evlilikle ilgili diğer değiĢkenler konusunda birçok çalıĢma yapmıĢ ve son zamanların popüler konusu haline gelmiĢtir. AraĢtırmacılar neden bazı evliliklerin daha sağlıklı sürdürüldüğünü merak etmiĢler ve alanda geniĢ bir literatür oluĢturmuĢlardır. Evlilik iliĢkisinin sağlıklı bir Ģekilde sürdürülmesini sağlayan bazı değiĢkenler vardır. Bunlar evlilik istikrarı, evlilik kalitesi, evlilik uyumu ve evlilik doyumu gibi kavramlardır. AĢağıda evlilik doyumuna ve bu konu ile ilgili açıklamalara yer verilmiĢtir.

Hawkins (1968; akt: Çelik, 2006:11), doyumlu bir evliliği, çiftlerin evlilik yaĢantısında kendilerini mutlu olarak hissetmeleri olarak tanımlar. Evlilik doyumu, kiĢinin çift iliĢkisine dayalı olarak duyduğu tatmin ve mutluluk duygusunun derecesidir (Nicholas, 2005:35).

Çelik (2006:11)‟in aktardığı diğer tanımlarda ise Rusell (1983) evlilik doyumunu, eĢlerin eĢitlik duygusuna sahip olması, düĢünsel ve bedensel yakınlık geliĢtirmesi koĢuluyla gerçekleĢebilen bir iliĢki olarak nitelerken, Collins ve Coltrane (1991) genelde evlilik mutluluğu ile birlikte cinsel doyum, olumlu iletiĢim ve eğer yeniden evlenilecek olunsa yine aynı kiĢiyle evlenme isteği gibi farklı evlilik doyumu ölçütleriyle belirlenen durum olarak tanımlar. Genel olarak evlilik doyumu evlilik birliği içerisinde mutlu olma ve evliliğinden tatmin olma olarak özetlenebilir.

Evlilik doyumu ile ilgili olarak yapılan araĢtırmalarda, evlilik doyumunun yordanan değiĢken olduğu durumlarda iki tür değiĢken de yordayan değiĢkenler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunlardan birinci gruptaki değiĢkenler, daha çok iliĢkinin niteliğini belirlemeye yönelik olan iletiĢim, yaĢanan çatıĢmalar ve çatıĢmanın sıklığı, nedensel yüklemeler gibi değiĢkenler iken, ikinci gruptaki değiĢkenler ise cinsiyet, eğitim düzeyi, aile yaĢam döngüsü gibi kiĢisel değiĢkenlerdir (Tezer, 1994; akt., Güven, 2005:12).

Daha önce belirtildiği gibi evlilik doyumu ve eĢ anlamlı olarak kullanılan diğer kavramlara iliĢkin geniĢ bir literatür mevcuttur. Bu alanda çalıĢılan değiĢkenlere

iliĢkin birçok araĢtırmacı, gözden geçirme (derleme) çalıĢmaları yapmıĢtır (Curun, 2006:5).

Evlilik doyumu ile ilgili yapılan çalıĢmalara aĢağıda yer verilmiĢtir.