• Sonuç bulunamadı

Evaluation of Forensic Psychiatric Report for Sexual Assault Cases

Belgede Tam PDF (sayfa 32-40)

Ender Şenol1, Orhan Meral2, Özen Önen Sertöz3, Ayşe Ender Altıntoprak3, Hakan Coşkunol3, Hülya Güler1

1Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir

2Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir

3Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, İzmir

ARAŞTIRMA / RESEARCH ARTICLE

Sorumlu Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ender Şenol

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir E-mail: eeesenol@yahoo.com

Geliş: 24.04.2016 Düzeltme: 11.10.2016 Kabul: 31.10.2016

doi: 10.17986/blm.2016323749

1. Giriş

Cinsel suçların cinsel dokunulmazlığına yönelik suç- lar başlığı altında toplanması nedeni ile bireysel hak ve özgürlükler açısından oldukça önemsenen ve 1 Haziran

2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK (1), 102/5 ve 103/6. maddelerinde yer alan “ruh ve beden sağlığının bozulma- sı” kavramı ile uygulamada sorunlara neden olmuş, dü- zenleme 28 Haziran 2014 tarihinde Resmi Gazete yayın- lanan 6545 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir (2).

Bilindiği gibi, cinsel saldırı gibi kişinin kendisini ya- şamı boyunca etkileyebilecek ağır travmatik olaylar ya- şanan bu olayla son bulmayıp, olaydan sonraki süreçte

Özet

Amaç: Cinsel suçlar, tüm dünyada her yaş grubundaki insanı

tehdit eden toplumsal bir sorundur. Cinsel suçların, mağdurda birçok ruhsal hastalığa zemin hazırladığı bilinmektedir. Bu çalışmada, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Erişkin Adli Kurul’da raporla- rı düzenlenen cinsel saldırı mağdurlarının demografik özellikleri, suç konusu olayların özellikleri ve düzenlenen raporların sonuçları değer- lendirilerek literatürdeki diğer çalışmalarla karşılaştırılması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Adli Makamlar tarafından 2012 – 2014 yıl-

ları arasında EÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Eriş- kin Adli Kurul’a rapor düzenlenmesi nedeniyle dosyası ile birlikte gönderilen olgulara ait kayıtlar; olguların demografik özellikleri, rapor istem makamı, olayın türü ve tarihi, saldırgana ait bilgiler, olguların muayene bulguları ile düzenlenen raporların sonucu açıla- rından retrospektif olarak incelenerek, elde edilen veriler Windows için SPSS 18 istatistik programı ile değerlendirildi.

Bulgular: 01 Ocak 2012 – 31 Aralık 2014 tarihleri arasında

rapor düzenlenen 311 olgunun 12’si (%3,9) erkek, 299’u (%96,1) kadındı. Olay tarihindeki yaşları 6 ila 89 arasında ve ortalaması 26,58+12,22 idi. Raporların %37’sinin (n=115) Ağır Ceza Mah- kemeleri tarafından istendiği görüldü. Gerçekleştiği beyan edilen cinsel saldırıların %56,9’u (n=177) nitelikli olup, mağdurların %80,7’sinin (n=251) kendisinin şikâyetçi olduğu, saldırganların tümünün erkek olduğu, bunların %70,1’inin (n=218) mağdurun çevresindeki kişilerden olduğu tespit edildi. Olay sonucunda olgu- ların %61,4’ünde (n=191) bir, %34,1’inde (n=106) ise birden fazla psikiyatrik bozukluk meydana geldiği saptandı.

Sonuç: Cinsel saldırı mağdurlarında tespit edilen ruhsal rahat-

sızlıklar ile cinsel saldırıların her yaş grubundaki başta kadın ve çocuklara karşı, çoğu zaman erkekler tarafından gerçekleştirildiği bilgisi literatürdeki diğer çalışmalarla uyumlu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Cinsel saldırı; Cinsel istismar; Ruh sağlı-

ğının bozulması; Adli rapor.

Abstract

Objective: Sex crimes remain a social concern affecting people

of all ages globally. It is known that sex crimes pave the way for many mental disturbances. In this study, it was aimed to investigate the demographics of sexual assault victims, features of sexual as- saults and the results of the reports evaluated by Ege University Faculty of Medicine Adult Judicial Council and to compare those to other studies in literature.

Materials and Methods: Records of cases sent with their files

for report preparation to Ege University, Faculty of Medicine, De- partment of Psychiatry, Judicial Council between 2012 - 2014 were examined retrospectively and the data were evaluated with SPSS 18 for Windows.

Results: 12 (%3.9) of 311 cases which were reported between

01.01.2012-31.12.2014 were male and 299 (%96.1) were female. Ages at the time of the event ranged between 6 and 89 and the aver- age was 26.58+12.22 %37 (n=115) of the reports were requested by High Criminal Courts. %56.9 (n=177) of the sexual assaults claimed to occur were qualified/aggravated, %80.7 (n=251) of the victims presses charges themselves, all of the offenders were male, %70.1 (n=218) of the offenders were people from the neighbor- hood of the victim. As a result of the event, %61,4 (n=191) of the victims developed one, %34.1 (n=106) developed more than one psychiatric disorders.

Conclusion: Mental disorders sexual assault victims are diag-

nosed with and the fact that sexual assaults are performed by mostly men against women and children of all ages were consistent with the literature.

Keywords: Sexual Assault; Sexual Abuse; Mental Health De-

de karşılaşılan olumsuzluklarla devam etmekte, etkileri katlanarak artan kalıcı ruhsal ve sosyal sorunlara yol aç- maktadır (3,4,5). 2005 yılında yürürlüğe giren TCK da cinsel saldırı sonrasında ortaya çıkması muhtemel bu ağır ruhsal sonuçları “ruh sağlığının bozulması” kavramı ile cezayı artırıcı bir unsur (neticesi sebebiyle ağırlaşmış cin- sel saldırı) olarak tanımlamaktaydı. Şüphesiz ki ruh sağlı- ğında bozulmadan kasıt, ruhsal hasarın, “uluslararası tanı kriterleri dolduran, tedaviye rağmen mağdurun işlevselli- ğini ciddi derecede bozan günlük hayatını ve iş yaşamını önemli oranda sınırlayan ya da engelleyen ruhsal hasta- lıklardır. Bu hastalıklar yeterli takip ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı hale gelebilmektedir.

Birçok çalışmada, cinsel saldırıların çocuk ve genç- lerde çok sayıda fizyolojik, psikolojik ve sosyal sorunlara zemin hazırladığı, travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon, anksiyete bozukluğu, dikkat eksikliği ve hipe- raktivite bozukluğu, dissosiyatif kişilik bozukluğu, cinsel istek bozukluğu, cinsellikten korkma ve cinsel aktivite ile ilişkili pelvik ağrı şeklinde kendini gösteren cinsel bo- zukluklar, yeme bozuklukları, intihar davranışında artış, gastrointestinal bozukluklar, hamilelik, cinsel yolla bula- şan enfeksiyonlar gibi ciddi ve bazen de kronik sorunlar doğurduğu, bunların yanı sıra benlik saygısında azalma, alkol vb. madde bağımlılığı, antisosyal davranışlar sergi- leme, suç işlemeye ve istismara yatkınlık yaratabileceği, bu sorunların geçici olabileceği gibi kalıcılık gösterebile- ceği vurgulanmıştır (5,6,7). Cinsel saldırı, başta kadın ve çocuklara karşı, genellikle de erkekler tarafından gerçek- leştirilmekte olup, erkeklere yönelik de meydana gelebil- mektedir (4).

Ülkemizde yapılan çalışmalara göre cinsel saldırı suç- ları, tüm suçların yaklaşık %3’ünü oluşturmaktadır (8). Cinsel saldırı suçu tüm yaş gruplarında görülebilmekle birlikte, daha çok çocuk yaş gurubundakiler cinsel saldı- rıya maruz kalmaktadır (8). Yapılan çalışmalarda, cinsel istismara uğrayanların sadece %15›inin bildirimde bu- lunduğu (9), bildirimde bulunan mağdurlarda erkeklerin %5-8, kadınların %12-17, çocukların ise %10-40 oranın- da tespit edildiği belirtilmektedir (10,11).

Cinsel saldırı sonucu yapılan muayenelerin standardi- ze olmaması, muayene eden sağlık personelinin tecrübesi ve muayene zamanı gibi birçok etken, fiziksel kanıtların ve istismarın saptanmasını güçleştirmekte (7), mağdurun çeşitli kurumlarda tekrar tekrar muayene edilmesi de bir anlamda kişinin re-travmatize olmasına sebebiyet ver- mektedir (8,12). Bu nedenle cinsel saldırı mağdurlarının muayene sürecinde multidisipliner yaklaşım gerekmekte olup, bu süreçte görevli kolluk kuvvetlerine, sağlık perso- nellerine ve diğer adli merci mensuplarına büyük görev- ler düşmektedir (8).

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 102, 103, 104 ve 105’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, cinsel amaçla gözle veya sözle gerçekleştirilen cinsel tacizi, vücuda temasın söz konusu olduğu basit cinsel saldırıyı, vaginal, anal ya da oral penetrasyonun söz konusu olduğu nitelikli cinsel sal- dırıyı kapsamaktadır (4,8,13).

Eylemin cinsel tatmin amaçlı ve mağdurun iradesi dışında gerçekleşmesi esas unsur olup, ayrıca yaşının kü- çüklüğü veya psikiyatrik bozukluğunun bulunması gibi mağdurun rızasının geçersiz olduğu durumlarda da söz konusu olabilmektedir (4,8). Cinsel saldırı suçunun nite- likli halleri ise, suçu işleyenin konumu ve bu suçu belli vasıtalarla işlemesi, cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir (1).

28 Haziran 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınla- nan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı “Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da yapılan düzenleme ile Türk Ceza Kanunu’nun mevcut halinde olan ve cinsel saldırılar sonucu meydana gelen “ruh sağlığının bozulması” durumunun, cezai mü- eyyidede artış sağlayan kanun normu iptal edilmiş, cin- sel saldırı suçları için belirlenen cezalarda da ciddi artışa gidilmiştir (2). Yeni düzenlemede özellikle eylemin ruh veya beden sağlığının bozulup bozulmadığı hususunun kaldırılmış olması dikkati çekmektedir.

Bu çalışmada, adli makamlar tarafından maruz kaldı- ğı cinsel suç sonrasında TCK 102/5. maddesi kapsamında rapor düzenlenmek üzere Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Adli Kurul’a gönderilen olgular, cinsel suçların birey, aile ve toplum üzerinde uzun yıllar sürebilecek et- kilerini ortaya koymak amacı ile risk etkenleri, demogra- fik- klinik özellikler ve ortaya çıkan ruhsal bozukluklar açısından incelenmiştir.

2. Gereç ve Yöntem

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) Klinik Araştır- malar Etik Kurulu’ndan izin alınarak, 2012 – 2014 yılları arasında adli makamlar tarafından dosyası ile birlikte Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana- bilim Dalı Erişkin Adli Kurul’a gönderilen tamamı erişkin 311 cinsel saldırı mağduruna ait kayıtlar geriye dönük ola- rak incelendi. Olguların tümü çalışma kapsamına alındı.

Çalışmamızda, ruh sağlığının bozulup bozulmadığı ile ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.04.2011 tarih- li, 2011/56 Esas nolu ve 2011/76 sayılı “Üniversitelerde de Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’na benzer heyetler kurulup, ruh sağlığının bozulup bozulmadığına dair rapor düzenlenebilir.” kararı sonrası, Türkiye’de ilkler arasında yer alan, ikisi Adli Tıp uzmanı, üçü de Ruh Sağlığı ve Has-

talıkları uzmanı olmak üzere toplam beş kişiden oluşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Adli Kurulu’nda görülen olgularından, yeni yasanın yürürlüğe girdiği tari- he kadar değerlendirmeye alınan olgular sunulmuştur.

Hazırlanan “Olgu Rapor Formu”na mağdurların cin- siyeti, yaşı, doğum yeri, eğitim düzeyi ve medeni durumu gibi demografik özelliklerinin yanı sıra, düzenlenen ra- porun tarihi, raporu isteyen makam, rapor istem nedeni, saldırganın mağdura yakınlık derecesi, tutuklu olup ol- madığı, olayın türü (basit / nitelikli cinsel saldırı), tarihi, yeri, adli makamlara bildirilme şekli, sonuç olarak mağ- dura konulan teşhis, ruh sağlığının bozulup bozulmadığı, ruhsal açıdan kendisini savunup savunamayacağı, zekâ düzeyi ve sözlerine itibar edilip edilemeyeceği hususla- rında verilen kararlar kaydedildi.

Çalışmada elde edilen verilerin tanımlayıcı istatistik- leri bilgisayar ortamında (SPSS programı, versiyon 18.0) yapılmış olup, kategorik verilerin değerlendirilmesi için ki-kare testi kullanıldı. P<0,05 değeri anlamlı olarak ka- bul edildi.

3. Bulgular

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hasta- lıkları Erişkin Adli Kurul’da 2012-2014 yılları arasında- ki üç yıllık sürede rapor düzenlenen 311 olgunun 12‘si (%3,9) erkek, 299’u (%96,1) kadındı. Muayene tarihin- deki yaşları 18 ila 90 arasında değişmekte olup ortalaması 28,29 ve standart sapması 11,82 olarak bulundu. Ayrıca olguların olay tarihindeki yaşları ise 6 ila 89 arasında de- ğişmekte olup ortalaması 26,58 ve standart sapması 12,22 olarak bulundu.

Raporların büyük çoğunluğunun Ağır Ceza Mah- kemeleri (n=115, %37) ve Cumhuriyet Başsavcılıkları (n=90, %28,9) tarafından doğrudan istendiği, ayrıca ekte talimat kararı da bulundurulmak suretiyle, başka adli ma- kamların da savcılık veya mahkeme talimatı doğrultusun- da rapor isteminde bulunduğu belirlendi. Rapor isteyen adli makamların dağılımı Tablo 1’de gösterildi.

Tablo 1. Rapor isteyen makamların dağılımı.

İstek Makamı Sayı Yüzde

Ağır ceza Mahkemesi 115 37,0 Cumhuriyet Başsavcılığı 90 28,9 Polis Merkezi Amirliği 53 17,0 Asliye ceza mahkemesi 24 7,7 İlçe emniyet müdürlüğü 22 7,1 Jandarma karakol komutanlığı 4 1,3 Cezaevi müdürlüğü 2 0,6 İl emniyet müdürlüğü 1 0,3

Toplam 311 100,0

Olguların tümü için “ruh sağlığında kalıcı bozul- ma gerçekleşip gerçekleşmediği” hususu sorulmakla birlikte, diğer rapor istek nedenlerine baktığımızda, 95 (%30,5) olgu için “zekâ geriliğinin bulunup bulunmadı- ğı”, 49 (%15,8) olgu için “zekâ geriliği var ise bu duru- mun hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı”, 51 (%16,4) olgu için “sözlerine itibar edilip edilemeyeceği”, 50 (%16,1) olgu için “kendisini ruhsal açıdan savunup savunamayacağı”, 24 (%7,7) olgu için “kendisine karşı işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algı- layamayacağı” ve 10 (%3,2) olgu için ise “davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği” hususların- da rapor düzenlenmesinin istendiği görüldü.

İncelenen mahkeme evrakı ve muayene bulgularına göre, gerçekleştiği beyan edilen cinsel saldırıların 177’si (%56,9) organ ve sair cisim sokulmak suretiyle nitelikli şekilde gerçekleşmiş olup, olayların bildirilme şekli de- ğerlendirildiğinde; 251 (%80,7) vaka sonrası mağdurla- rın bizzat kendilerinin şikâyetçi olduğu, 56 (%18) vaka sonrası aile bireyleri, 4 (%1,3) vaka sonrası ise sağlık ku- rumları tarafından olayların adli makamlara ihbar edildi- ği, ayrıca cinsel saldırı olaylarının 1991 ile 2014 tarihleri arasında gerçekleşmiş olmakla birlikte, büyük çoğunlu- ğunun 2012 (n=122, %39,2) yılında gerçekleştiği, bunu 2013 (n=82, %26,4) ve 2011 (n=42, %13,5) yıllarının iz- lediği, cinsel saldırıların 93’ünün (%29,9) İzmir dışında bir ilde gerçekleştiği, İzmir sınırlarında meydana gelen 218 olayın 159’unun (%72,3) İzmir şehir merkezinde gerçekleştiği tespit edildi.

Cinsel saldırı mağdurlarının doğum yerlerine bakıl- dığında çoğunluğunun İzmir (n=141, %45,3) doğumlu olduğu, bunu Manisa (n=51, %16,4), Balıkesir (n=20, %6,4), Aydın (n=12, %3,9) ve yurtdışı (n=10, %3,2) do- ğumluların izlediği, eğitim durumları incelendiğinde 82 (%26,4) olgunun ortaokul, 75 (24,1)’inin lise, 69’unun (22,2) ilkokul, 32’sinin (%10,3) üniversite mezunu oldu- ğu, 40’ının (%12,8) ise hiç okula gitmediği, okula git- meyen 40 kişiden 3’ünün okuryazar olduğu belirlenmiş olup, 13 (%4,2) olgunun eğitim bilgilerine kayıtlarda rastlanmadı.

Cinsel saldırı mağdurlarının medeni durumları göz önüne alındığında, olguların 163’ünün (%52,4) bekâr, 92’sinin (%29,6) evli, 43’ünün (%13,8) boşanmış olduğu, 7’sinin (%2,3) eşinin vefat etmiş olduğu anlaşılmış olup, 6 (%1,9) kişinin medeni durumuna kayıtlardan ulaşıla- madı. Muayenesinin yapıldığı tarihte olguların 186’sının (%59,8) çalışmadığı, 116’sının ise çalışıyor olduğu belir- lenmiş olup, ancak 9 (%2,9) kişinin çalışıp çalışmadığı hakkında bilgiye ulaşılamadı.

Cinsel saldırı olayını gerçekleştirdiği belirtilen sal- dırganların tümü erkek olup, bunların 90’ının (%28,9)

mağdurlar tarafından daha önce tanınmayan veya karşıla- şılmayan kişilerden olduğu, 218’inin (%70,1) mağdurun çevresindeki kişilerden olduğu tespit edildi. Mağdurun daha önce tanıdığı veya karşılaştığı kişiler incelendi- ğinde, saldırganın en yüksek oranda (n=53, %17) cinsel saldırıya uğrayan mağdurun komşusunun olduğu, bunu sırasıyla sevgilisinin (n=47, %15,1), akrabasının (n=43, %13,8) ve diğer tanıdığı kişilerin (n=35, %11,3) izledi- ği görüldü. Mağdur ve saldırganın yakınlık ilişkisi Tablo 2’de gösterildi. Saldırganların tutukluluk durumu ince- lendiğinde, muayene tarihinde saldırganlardan 99’unun (%31,8) tutuklu durumda olduğu, 185’inin (%59,5) ise tutuksuz yargılandığı bilgisine rastlanmış olup, 27 kişinin (%8,7) tutukluluk durumu belirlenemedi.

Tablo 2. Mağdur ve saldırganın yakınlık ilişkisi.

Saldırgan Sayı (n) Yüzde (n)

Tanımadığı biri 90 28,9

Komşusu 53 17,0

Sevgilisi 47 15,1

Akrabası 43 13,8

Diğer tanıdığı kişiler 35 11,3

İş arkadaşı 18 5,8

Eşi 13 4,2

Patronu 9 2,9

Belirtilmemiş 3 1,0

Toplam 311 100,0

İncelenen evraklarda 62 (%19,9) olguda cinsel saldırı esnasında fiziksel şiddet kullanıldığı, 81 (%26) olguda hi- leli yollara (evlenme vaadi veya direncini kıracak ölçüde alkol ya da madde kullanımı) başvurulduğu, 302 (%97,1) olgunun ilişkiye rızasının konusu olmadığı, rıza gösteren 9 (%2,9) kişinin tamamının tanıdığı kişiler tarafından istismar edildiği bilgisine ulaşıldı. Cinsel saldırı sonrası 101 olgunun (%32,5) şikâyetleri nedeniyle psikiyatrik destek için bir sağlık merkezine başvurduğu belirlendi.

Muayene sonucunda olguların 14’ünde (%4,5) her- hangi bir psikiyatrik bozukluğa rastlanmadığı, 191 (%61,4) olguda bir, 106 (%34,1) olguda ise birden fazla psikiyatrik bozukluk saptandığı tespit edilmiş olup, en sık Travma Sonrası Stres Bozukluğu geliştiği belirlendi. Mağdurlara gelişen psikopatiler Tablo 3’te gösterildi.

Adli makamlarca zekâ düzeyleri sorulan 95 olgunun 87’sinden (%91,6) WAIS-R (Wechsler Adult Intelligence

Scale - Revisted) testi istenmiş olup, 8’inin (%8,4) zekâ düzeyinin ise klinik olarak belirlendiği görüldü. Zekâ dü- zeyi belirtilen 95 olgudan 37’sinin (%39) zekâ geriliğinin olmadığı (IQ>90), 19’unun (%20) sınır düzeyde mental

kapasiteye (IQ:70-90) sahip olduğu, 23’ünde (%24,2) ha- fif (IQ:50-69), 14’ünde (%14,7) orta (IQ:35-49), 2’sinde (%2,1) ise ağır (IQ<35) düzeyde zekâ geriliği tespit edil-

diği görüldü. Zekâ geriliği var ise bu durumun hekim ol- mayanlar tarafından anlaşılıp anlaşılamayacağı sorulan 49 olgudan 32’sinde (%65,3) zekâ geriliği saptanmamış olup, zekâ geriliği saptanan 17 kişinin 10’unda (%58,8) bu du- rumun hekim olmayanlarca anlaşılabileceğinin, 7’sinde (%41,2) ise anlaşılamayacağının belirtildiği görüldü.

Tablo 3. Mağdurlara konulan teşhisler.

Teşhis Sayı (n)*

Travma Sonrası Stres Bozukluğu 221

Major Depresyon 42

Depresyon 30

Anksiyete Bozukluğu 30 Hafif Düzeyde Mental Retardasyon 23 Akut Stres Bozukluğu 20 Sınırda Mental Kapasite 16 Orta Düzeyde Mental Retardasyon 13

Diğer 3

Şizofreni 2

Alkol Bağımlılığı 2

Ağır Düzeyde Mental Retardasyon 2

* Bazı olgulara birden fazla teşhis konulması nedeniyle toplam sayı ve yüzde verilmemiştir.

Adli makamlarca sorulan diğer hususlar değerlendi- rildiğinde; sözlerine itibar edilip edilemeyeceği sorulan 51 olgudan 3’ünün (%5,9) sözlerine itibar edilemeyeceği belirtilmiş olup, 2’sinin (%3,9) sözlerine kısmen, 46’sının (%90,2) sözlerine ise tamamen itibar edilebileceğinin tes- pit edildiği, ruhsal açıdan kendisini savunup savunamaya- cağı sorulan 50 olgudan 33’ünün (%66) kendisini savuna- bileceğinin belirtildiği, kendisine karşı işlenen fiilin huku- ki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı sorulan 24 olgudan 13’ünün (%54,2) algılayamayacağı belirtilmiş olup, 2’sinin (%8,3) kısmen, 9’unun (%37,5) ise tamamen algılayabileceğinin tespit edildiği, davranışlarını yönlen- dirme yeteneğinin gelişip gelişmediği sorulan 10 olgudan 8’inde (%80) bu yeteneğin gelişmiş olduğunun, 2 (%20) kişide ise gelişmediğinin tespit edildiği görüldü.

Muayene edildiği tarih itibarı ile ruh sağlığının etki- lenip etkilenmediği göz önüne alındığında; 311 olgunun 287’sinin (92,3) etkilendiğinin, 24’ünün (%7,7) ise etki- lenmediğinin belirtildiği, ruh sağlığının etkilendiği be- lirtilen 287 kişiden 110’unda (%38,3) kalıcı ruh sağlığı bozukluğunun geliştiği, 128 (%44,6) kişinin psikiyatrik

açıdan yeterli süre takip edilmemeleri ve tedavi almama- ları nedeniyle 1 yıllık takip ve tedavi sonrası tekrar değer- lendirilmesinin önerildiği, 49 (%17,1) kişide ise kalıcı bo- zulmanın meydana gelmediğinin belirtildiği tespit edildi. Çalışmamızda olayın basit ya da nitelikli olma durumu- na göre ve saldırganın mağduru tanıyıp tanımadığına göre yapılan karşılaştırmada; basit cinsel saldırı olgu sayısı 134 olup, 79’unun (%59) mağdurun tanıdığı, 54’ünün (%40,3) tanımadığı biri tarafından yapıldığı saptandı, 1 (%0,7) olgu- da saldırganın mağdur ile yakınlığı hakkında bilgiye ulaşı- lamadı. Nitelikli cinsel saldırı olgu sayısı 177 olup, bunların 139’unun (%78,5) mağdurun tanıdığı, 36’sının (%20,4) ise tanımadığı biri tarafından yapıldığı saptandı, 2 (%1,1) ol- guda saldırganın mağdur ile yakınlığı hakkında bilgiye ula- şılamadı. Mağdurun, tanıdığı biri tarafından saldırıya uğ- raması, nitelikli cinsel saldırıda, basit cinsel saldırıya göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazla bulundu (p<0,05).

Ruh sağlığının kalıcı olarak bozulduğu veya bozul- madığı hususunda kesin kanaate varılan 159 olgu kendi içinde ayrı olarak değerlendirildiğinde (Tablo 4);

Ruh sağlığı kalıcı olarak bozulan 110 olgunun 85’i (%77,3) nitelikli, 25’i (%22,7) basit cinsel saldırıydı. Ka- lıcı olarak bozulma gerçekleşmemiş olan 49 olgunun 15’i (%30,6) nitelikli, 34’ü (%69,4) basit cinsel saldırıydı. Nite- likli cinsel saldırı sonucu meydana gelen ruh sağlığındaki kalıcı bozukluk basit cinsel saldırı sonucu meydana gelen kalıcı bozukluğa göre çok daha fazla olduğu tespit edilmiş olup, bu fark istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0,05).

Cinsel saldırının beraberinde fiziksel şiddet kullanılan 38 olgudan 33’ünün (%86,8) ruh sağlığındaki bozulmanın kalıcı olduğu, 5’inin (%13,2) kalıcı olmadığı saptandı. Fi- ziksel şiddet kullanılmayan 121 olgudan 77’sinde (%63,6) ruh sağlığındaki bozulmanın kalıcı olduğu, 44’ünde (%36,4) ise kalıcı olmadığı saptandı. Fiziksel şiddete uğra- mış kişilerde görülen kalıcı ruh sağlığı bozukluğunun şid- det görmeyenlere göre çok daha fazla olduğu tespit edilmiş olup, bu fark istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0,05).

Mağdurlara konulan teşhisler değerlendirildiğinde; birden fazla psikopatolojik teşhis konulan 63 olgunun

51’inin (%81), bir teşhis konulan 96 olgunun ise 59’unun (%61,5) ruh sağlığının kalıcı olarak bozulduğu saptandı. Bir teşhis ve birden fazla teşhis konulan kişilerde kalıcı bozukluk saptanmasındaki bu oransal fark istatistiksel olarak da anlamlıdır (p<0,05).

Nitelikli cinsel saldırıya maruz kalan ve muayene ta- rihinde saldırganı tutuklu olmayan 48 olgudan 37’sinin (%77,1) ruh sağlığında kalıcı bozukluk meydana geldi- ği, basit cinsel saldırıya maruz kalan ve muayene tari- hinde saldırganı tutuklu olmayan 43 olgudan ise 18’inin (%41,9) ruh sağlığında kalıcı bozukluk meydana geldiği tespit edildi (Tablo 5).

4. Tartışma

Cinsel saldırılar ile ilgili olarak 765 sayılı mülga ceza kanununa göre 5237 sayılı kanunda yapılan en dikkat çe- kici değişikliklerden biri, cinsel saldırı sonrası mağdurda görülebilen ruh sağlığının bozulması durumunun cezayı artıran bir faktör olmasıdır (12,14).

Cinsel saldırıların başta kadın ve çocuklara, nadiren erkeklere karşı ve çoğu zaman da erkekler tarafından gerçekleştirildiği belirtilmekte (4), cinsel saldırı suçunun tüm yaş gruplarında görülebildiği, bunların başında da çocuk yaş gurubunun geldiği bildirilmektedir (8).Çalış-

Belgede Tam PDF (sayfa 32-40)