• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: DİLBİLİMSEL BİR MALZEME OLARAK SÖZLÜK, ETİMOLOJİ ve ETİMOLOJİK SÖZLÜKLER ÜZERİNE

2.4. Etimoloji Kavramı ve Etimolojik Sözlükler

Türkçe Sözlük (2005: 1228-1229)‟te köken bilimi madde baĢı ile kavram Ģu Ģekilde açıklanmaktadır: “Bir dildeki kelimelerin kaynağını gösteren, ne zaman ortaya çıktıklarını, nereden geldiklerini, hangi evrelerden geçtiklerini araĢtıran, kelimelerin hem biçim, hem anlam tarihini ele alan dil bilici dalı, etimoloji.” Ġngilizce etimology, Almanca etimologie, Fransızca étimologie olarak geçen kelime etymos (gerçek) ve logos (bilim) kelimelerinin birleĢiminden doğmuĢtur. “Kelimelerin kökünü araĢtırma çok eskidir. Eski Ahit‟te özel adların kökleri açıklanır. Eflatun “Kratyles” adlı diyaloğunda etimolojiye yer verir. Arap dilciler kabile adlarının kökünü araĢtırmıĢlardır. Zamanımızda kabul gören ilmî çalıĢmalar ilk XIX. ortaya çıkmaya baĢladı” (Tekin, 2010: 388). Diğer taraftan “en eski dilcilerin yetiĢtiği yer olduğunu kabul ettiğimiz Eski Hint‟te Sanskrit metinleri üzerindeki dilbilgisi çalıĢmaları arasında, Ġ.Ö. V. yüzyılda yaĢamıĢ olan Yāska‟nın “Nirukta” (Köken bilgisi) adlı bir yapıtının bulunduğunu, bu bilginin nesnelerle adlar arasında, nesnelerin niteliklerine uyan bir iliĢkinin olup olmadığı konusunu Eski Yunan‟dan önce irdelediğini biliyoruz” (Aksan, 1996: 15). Yukarıda tanımını yaptığımız ve ilk örneklerine değindiğmiz etimolojinin amacı sözcüklerin köklerine inerek, en eski Ģekilleri ortaya çıkarmak sözcüklerin zaman içerisinde gösterdikleri değiĢiklikleri, geliĢmeleri tespit edebilmektedir. Bu nedenle etimolojik bir çalıĢma yapılırken pek çok konuda bilgi sahibi olmak gerekir. Etimolojisi yapılan dilin lehçe ve ağız özellikleri ile fonetik, morfolojik ve semantik yönü çok iyi bilinmelidir. Çünkü etimolojisi yapılan bir sözcük zamanla hem bağlı bulunduğu dil ailesinden farklı olarak geliĢmiĢ hem de morfolojik ve fonetik olarak değiĢikliğe uğramıĢ ayrıca anlam kaymaları ya da geniĢlemeleri yaĢamıĢ olabillir. Bilindiği gibi bir kelimenin köküne inebilmek için yapılan çalıĢmalar art ve eĢ zamanlı olarak sürdürülür. Bu nedenle araĢtırmacı bir dilin yazılı belgeleri ıĢığında sahip olduğu en eski dönemlerinden itibaren günümüze gelinceye kadar ki bütün dilbilgisel özelliklerini öğrenmiĢ olmalı, etimolojisini yaptığı dilin mensuplarının sahip olduğu kültürel özellikleri ile dile karĢı tutumlarını anlamıĢ olmalıdır. Demek ki etimoloji çeĢitli zorlukları olan ve uzmanlık gerektirecek çeĢitli bilim dallarıyla çalıĢan çetrefilli bir alandır. Bu nedenle etimolojisi yapılan her sözcük doğru açıklanmamıĢ olabilir. Eldeki yazılı kaynakların, fonetik, morfoloji gibi bilim dalları ile ilgili lehçe ve ağızların bize

34

sunduğu imkânlar doğrultusunda bir kelimenin etimolojisini yapabilir ve yorumlayabiliriz.

Türk Dilinin ve Özel Olarak Türkiye Türkçesi’nin Etimoloji Sözlükleri

Dilbilimsel çalıĢmaların hız kazanması ve XVIII. yüzyıl sonlarında karĢılaĢtırmalı dilbilim ıĢığında çeĢitli dil ailelerinin tespit edilmesiyle birlikte Türk dilinin de mensubu olduğu Ural-Altay dil ailesinin varlığı ortaya çıkarılmıĢ ve bu grubun içerisinde yer alan dillerin benzeĢen ve faklılaĢan yönleri incelenmeye baĢlanmıĢtır. Böylelikle diller üzerinde yapılan çalıĢmalar daha sağlıklı bir bilimsel zeminde yapılmaya baĢlanmıĢ, araĢtırmacılar dilbilimin çeĢitlenen ve geliĢen hareket alanıyla dili tüm yönleriyle incelemeye baĢlamıĢtır. Bu bağlamda sözlükbilimsel çalıĢmaların sayısı artmıĢ, karĢılaĢtırmalı dilbilimin geliĢmesiyle birlikte etimolojik sözlükleri hazırlamak artık daha gerçekçi ve daha doğru bir ortamda hazırlanmaya baĢlanmıĢtır. Böylelikle izlerini Sümerce de dahi görebildiğimiz yaklaĢık 5000 yıllık bir maziye sahip olan Türk dili üzerinde etimolojik pek çok çalıĢmanın yapılması için uygun Ģartlar oluĢmaya baĢlamıĢtır. Yapılan ilk çalıĢma “karĢılaĢtırmalı ilk örnek de olsa, Hermann Vámbéry‟nin Türk-Tatar Dillerinin Etimoloji Sözlüğü‟dür. 1878 yılında yayımlanmıĢ olan çalıĢma Türkolojinin daha baĢlangıç dönemine ait bir üründür” (Ölmez, 1998: 175). Hermann Vámbéry‟nin ardından “Türk Dilleriyle ilgili ikinci etimoloji sözlüğü olarak Bedros Keresteciyan‟ın Materiaux pour un dictionnaire étymologique de la langue turque adlı çalıĢmasıdır” (Ölmez, 1998: 176). Fakat bu iki çalıĢma da ilk örnekler olmaları hasebiyle bir takım yanlıĢlıklar ve eksiklikler göstermekte, ayrıca sınırlı belgeler ıĢığında hazırlandıkları düĢünülmektedir.

Bu bakımdan “Türk Dillerinin ilk etimoloji sözlüğü olarak anabileceğimiz en önemli çalıĢma Martti Räsänen‟in “Türk Dillerinin Etimoloji Sözlüğü Üzerine Bir Deneme baĢlıklı çalıĢmasıdır. Räsänen, 1969‟da yayımlanan bu önemli çalıĢmasında, varsa, sözcüğün en eski biçimi (Eski Türkçe, Orta Türkçe vb.) ya da günümüzdeki biçimi (Azerî Türkçesi, Kumukça vb.) maddebaĢı yapılmıĢ, sözcüğün yaĢadığı diller, farklı anlamları varsa bunlarla birlikte tek tek gösterilmiĢtir. Yeri geldikçe kimi sözcükler Ural ve Altay dillerindeki biçimleri karĢılaĢtırılmıĢ, özellikle Moğolcadan, Mançu-Tunguz dillerinden, Koreceden ve Finceden akraba olması olası örneklere yer vermiĢtir”

35

(Ölmez, 1998: 176-177). ĠĢte bu nedenlerden dolayı Räsänen‟in sözlüğü derli toplu olması bakımından Türk dillerinin ilk etimolojik sözlüğü olarak sayılır. Bunlar dıĢında yapılan etimolojik çalıĢmaların baĢlıcaları Ģöyledir: Sir Gerard Clauson, An Etymological Dictionary of the 13th Century Turkish (Oxford 1972). E. V. Sevortyan, Etimologiçeskiy Slovar Tyurkskih Yazıkov (3 cilt, 1979-1980). Hasan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü (1999). Andreas Tietze, Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati (Cilt: 1, 2002). Sevan NiĢanyan, Sözlerin Soyağacı: ÇağdaĢ Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002). Ġsmet Zeki Eyuboğlu,Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü (2004). Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü (A-N) (2011). Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü (O-Z) (2011).