• Sonuç bulunamadı

Tablo 2. 1 Etik Sistemler ve Tanımları

Etik Sistem Tanımı

Amaçlanan Sonuç Etiği (John Stuart Mill) Bir eylemin ahlaki olarak doğru olmasını amaçlanan sonuçları belirler.

Kural Etiği (Immanuel Kant) Standartlar ve yasalar bir ahlaki eylemin doğruluğunu belirleyici etkenlerdir.

Toplumsal Sözleşme Etiği (Jean Jack Rousseau)

Bir davranışın ahlaki olarak doğru olmasını toplumun normları ve gelenekleri belirler. Kişisel Etik

(Martin Buber)

Kişinin vicdanı bir eylemin ahlaki doğruluğunu belirleyici kriterdir.

Etik sistemler etik davranışların nasıl yorumlandıkları ve hangi temel ilkeler çerçevesinde var olması gerektiği ile alakalıdır. Dört tür etik sistem varlığından söz edebiliriz. Bu dört tür etik sistem, farklı insan yaradılışlarını temsil etmektedir (Aydın, 2010).

2.4.1 Amaçlanan sonuç etiği

Genellikle amaçlanan sonuç etiği faydacılık olarak bilinir. Problemlere uygulamada kolay bir yaklaşım gerektirir ve elde edilecek sonuçlara odaklaşır. Bu tür etik haz arama ve acıdan uzaklaşma üzerine kurulmuştur. Temsilcisi John Stuart Mill dir. Mill’in faydacılığı on ilkeye ayrılır (Aydın, 2010; Kınay, 2006):

1) Bir eylemin durumlara uygun olup olmadığına karar verebilmek için meydana gelebilecek sonuçlara bakılması gerekir.

2) Davranış kuralları, onlara itaat edecek kişilerin sahip oldukları özelliklerden kaynaklanmaktadır.

20

3) Davranışların doğruluk oranı artıkça, mutluluk da artış gösterir, azaldıkça mutluluk da azalır. Yani davranışın doğruluğu ve mutluluk doğru orantılıdır.

4) Mutluluk acının hiç olmaması ya da hazzının var olması olarak tanımlanabilir.

5) Her insan kendi mutluluğunu istediği sürece, bu onların nihai mutluluğa varmaları için son derece yeterli bir sebeptir.

6) Mutluluk, insan eylemlerinin tek amacıdır ve onun koşul ahlaki oluşudur.

7) Mutluluk, kişinin kendi mutluluğunda değil, davranışın uygunluğunda belirleyicidir. Zaten bunlar birbiriyle ile ilişkilidir.

8) Eylemin fayda derecesi, mutluluğun oluşumunda ya da mutluluğun önlenmesinde etkileyici olabilir.

9) Bir eylemin etik olarak uygun sayılması için, o eylemin topluma sağladığı faydanın, kişinin yapacağı diğer bir davranışın sağlayacağı total faydadan daha fazla olması gerekir.

10) Faydacılık birbirine karşıt olan etik sorumluluklar arasından seçim yapmada bir hakemlik işlevi görür.

2.4.2 Kural etiği

Kant tarafından geliştirilen kural etiği felsefeci Konigsberg tarafından ele alınmıştır. Kant, etik gerçeklerin herkesçe uzun zamandır bilindiğini, evrensel ve nesnel olduklarını belirtmiştir. Kural etiğinin ilkeleri Kant tarafından şu şekilde belirtilmiştir (Kınay, 2006; Aydın, 2010):

1) Etiğin bütün kavramları tümü ile öncüllere dayanır ve bu sebeple deneysel bilgiden ayrı düşünülemez.

2) İnsanlar zorlamalardan kaynaklı ya da davranışın gerçekten iyi olması sebebi ile davranış gösterebilir.

3) Kişilerin kendilerini engelleyen ilke ve kuralları kriter olarak almaları gerekir.

21

5) Nihai mutluluk, hazzın fazlaca olduğu bir yaşam değil, erdem dolu bir yaşamdır.

6) Erdem bir amaçtır ve kişiler bu amaca olabildiğince varmak için çalışmalıdırlar.

7) Kişiler kendilerini diğer insanlar ile değil, kendi mükemmelliyetçilik ideali ile karşılaştırarak bunun sonucunda bir değerlendirme yapmalıdırlar.

8) Kişilerin ahlak kurallarını kendi davranışlarına uyarlaması değil, kendilerinin sahip oldukları davranışlarını var olan ahlak kurallarına uygun olmasını sağlamaları gerekir.

9) Davranışların temelinde bulunan ilkeleri, bütün insanlık için geçerli genel kurallar olarak görmek ve böyle davranmak gerekir.

10) Kişilere yönelik olan davranışlarda sadece kendi hedeflerini değil, karşının da hedeflerini dikkate almak ve bireyleri amaçlara giden yolda araçlar olarak görmemek gerekir.

2.4.3 Toplumsal sözleşme etiği

Bu etiğin lideri Jean Jack Rousseau’dur. Rousseau için önemli olan olgu, otorite ve özgürlük arasında kurulan dengedir. Devletin otoritesi, bütün bireylerin görüş birliği sonucunda alınan kuralların sadece devlet tarafından korunmasıyla oluşturulabilir. Bireyler ve toplumlar karşılıklı olarak birbirlerine katkıda bulunurlar. Yapılan düzenlemeler, her iki tarafın da, bu bağlayıcı sözleşmeden faydalanmaları anlayışına dayanmalıdır. On ilkeye sahiptir (Aydın, 2010; Kınay, 2006):

1) İnsanlar doğada eski usul ve kendi başlarına yaşadıkları zaman yok olurlar. Bundan dolayı birlikte yaşayarak toplum haline gelmeleri ve önceden belirledikleri ilkelerle yönetilmeleri gerekmektedir.

2) Doğal olan hayattan, uygar olan hayata geçiş, davranışlara ve içgüdülere daha öncesinde ihtiyaç duyulmayan, ahlaki bir özellik kazandırır.

3) Kolektif ve ahlaki bir organ olarak toplumun genel olarak benimsediği prosedürlerine uygun davranılır.

22

4) Toplumda bulunan bireylere, ödevler ve yargılar eşit olarak verilir ve toplumun içerisinde yer alan üyeler birbirine yardım ederler.

5) Toplumun standartları, kişilerin ne yapacağına yönelik karar vermesine yardımcı olur.

6) Toplumsal sözleşme, toplumun yönetimini, yine toplumca belirlenen kişilere verir.

7) Toplumun sahip olduğu ahlak kuralları ve anlayışı, bir köprünün mihenk taşı olarak işlev görürken, hukuki yasalar bu köprüyü oluşturan diğer yapı taşlarıdır.

8) Kişiler kendilerine bir şeyler katmaya çalışmalı ve yasaları ortaya koyma hususundan dolayı hoşnut olmalıdır.

9) Toplumda bulunan bütün üyeler yasalara, onların inkarına karşın kabul edilmiş olsalar bile tamam demek ve bu duruma uygun davranmak zorundadırlar.

10) Kişiler toplumsal sözleşmeyi inkar ederlerse, kişilerin bu inkarı toplumsal sözleşmeyi pasif kılmaz, sadece topluma olan aitliklerini engeller.

2.4.4 Kişisel etik

Kişisel etiğin doğduğu yer, kişinin içinde var olan sestir. Bu sesin “vicdan” olduğu söylenir. Martin Buber’in kişisel etik sistemi on ilkeden oluşmaktadır (Aydın, 2010; Kınay, 2006):

1) Bilginin kapsamı gerçeğin yerini oluşturmaz bilgi sadece insanın varlığındadır.

2) Vicdan, kişisel niyetleri gerçekleştirmek için girişilen eylemlerde, doğru ve yanlışı ayırıp, doğru kararlar verebilmesine yardım eden, bireyin içinden gelen sestir.

3) Kişilerin vicdanları, kişilerin nasıl davranması gerektiğine yönelik karar vermesine rehberlik eden en üst düzeyde kalıp standartlar geliştirmeye yardımcı olur.

4) Birey, karşılaştığı her durumda kendisiyle yüz yüze gelebilmeli ve standartlardan hangilerini muhafaza edeceğini belirlemelidir.