• Sonuç bulunamadı

Eski Kayıt Numaraları: Yazma ve eski basma eserler için yanlış çeviri ve

WORKS CITED

9. Eski Kayıt Numaraları: Yazma ve eski basma eserler için yanlış çeviri ve

yorumdan kaynaklanan bir diğer hatalı terim ve niteleme alanı kullanımı da eski yer numarasıdır. Çalışma kapsamında yapılan araştırmalarda bu terim için “old call number” veya “old catalogue number” ifadeleri kullanılmıştır. Bilindiği gibi yazma ve eski basma eserler geleneksel kütüphane kayıt/sınıflama sisteminde öncelikle mevrûde kaydı (geliş-giriş kaydı) olarak bilinen bir uygulama ile defterlere kaydedilmektedir. Bu bilgi kitapların kütüphaneye geliş sırasına göre verilen silsile numarasıdır.31 Bu

numara süreç içerisinde yapılan düzenleme ve değişikliklerle “demirbaş numarası” olarak yeniden tanımlanmıştır. Yazma eserler büyük oranda kapalı raf/depo sistemi ile hizmete sunulduklarından konu sınıflama numarası verilse dahi demirbaş/koleksiyon/derme numaralarına göre yerleştirilmektedir. Eserlerin raflardaki/depolardaki “yeri” de bu numaralar ile belirlenmekte, basılı ve çevrimiçi kataloglarda da temel niteleme alanı olarak kullanılmaktadır. Bu numaralar yazma eser terminolojisinde “eski kayıt/yer numarası” olarak da ifade edilmektedir. “Eski yer/kayıt numarası(ları)”, diğer basılı kitaplar ve bilgi kaynakları için de kullanılmakta ve materyalin bilgi merkezindeki yerini/numarasını ifade etmektedir. Bu nedenle yazma eserlerin geçmişi/tarihi ile ilgili alanın nitelenmesinde yardımcı olabilecek bu bilgi 500(a) Genel Notlar alanında değil, MARC’ın bilgi merkezindeki yeri/numarası -elektronik kayıtlar hariç- ilişkin nitelemelerin yapıldığı 852 Yer (Location)32 alanındaki eski yer/raf

numarası 852(d) (Former Shelf Number) alt alanında verilmektedir. Bunun için önerilen terim, “old call number” değil, “former call/shelf number” olmalıdır33.

Kütüphanesi’ndeki Arapça Akaid ve Kelam Yazmalarının Tanıtım ve Değerlendirmesi. İstanbul: [yayl.y.], 1969 (Tam olarak katalog formatında olmayan belirli bir dil ve derke/koleksiyondaki eserleri kapsayan monograf çalışmasıdır). (h) Tercüman Gazetesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu I.

Haz. Günay Kut. İstanbul: Tercüman Gazetesi, 1989 (Kütüphanedeki diğer nüshalar bilgisine yer verilmiştir). (i) Hüseyin Türkmen. Türkiye Kütüphaneleri Yazma Eserler Katalogları. İstanbul:

Kitabevi. 2006. (j) Yale University Library Manuscript Cataloging Guidelines. http://web.library. yale.edu/cataloging/manuscript/5xx#562.

31 Daha ayrıntılı bilgi ve örnekler için bakınız; Defter-i Kütübhane-i Es’ad Efendi. İstanbul: [Mahmud Bey Matbaası]. 1262 [1845-46]; Defter-i Kütübhane-i Ragıb Paşa. Dersaadet. 1310 [1892-93]; Fatih Rukancı, Hakan Anameriç ve Kemal Tuzcu. Yazma Eserlerin Bibliyografik Denetimi. İstanbul:

85

Sonuç

Yazma eserlerin (Doğu/İslam yazmaları) kataloglanmasındaki farklı düzeydeki uygulamalar ülkemizde bu konuya ilişkin birlikteliği, standart bir uygulama geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Söz konusu uygulama, dermesinde yazma eser bulunduran her ölçekteki kütüphaneyi ve her tür yaz eseri kapsayacak biçimde oluşturularak kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Yazma eserlerimizin uluslararası bilgi kaynakları paylaşım platformlarında (Europeana, OCLC v.b.) görünür ve erişilebilir kılınması yazma eserlerimizin uluslararası MARC standardında nitelenmesi, ancak bu standarda ilişkin niteleme alanlarının doğru kullanımıyla mümkündür. Yazma eserlerimize ilişkin MARC alanlarına uyumlu (doğru uyarlanmış) ve AAKK2 ye uygun, nizami katalog kayıtlarından söz etmek istiyorsak; yazma eser terminolojisinin bu çalışmada açıklanan örneklerde ve önerilerde olduğu gibi doğru uyarlanması kaçınılmaz bir gereklilik olarak karşımıza çıkar. Bu konuda çalışacak, rehberlik edecek araştırmacı ve uygulamacıların Doğu/İslam yazmalarının özelliklerini ve kendine özgü terminolojisini bunun yanı sıra MARC alanlarından hangilerinin bu tür kaynaklar için kullanılabileceğini oldukça iyi bilmeleri ve uyarlamaları doğru biçimde gerçekleştirmeleri gerekir. Bu çoğu zaman bilgi ve belge yöneticilerinin denetiminde ve/veya işbirliği içinde yürütülmesi gereken özenli bir çalışma olmalıdır.

KAYNAKÇA

561 Ownership and Custodial History Field Definition and Scope. 2016. Web. 20

Aralık 2016.

A Manual for Creating Single-Item Manuscript Records in HOLLIS. Harvard:

Houghton Library of the Harvard College Library. [2007].

Anameriç, Hakan. “Yazma Eserlerin Kataloglanmasında MARC Standardı ve 500 Genel Notlar Alanı ve Bileşenlerinin Kullanımı.” Ankara Üniversitesi Dil ve

Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 55.2 (2015): 27-58.

Anglo-American Cataloguing Rules Second Edition 2002 Revision. A Committee for

Revision of AACR, [y.y.]: 2002.

Bağdatlı Vehbi Efendi Kütüphanesi’ndeki Önemli Arapça Yazmalar Kataloğu, (Diğer Kütüphanelerdeki Nüshalar Dâhil). Haz. Nail Bayraktar. İstanbul: [yayl.y.],

1982.

Bilgin, Orhan. “Ferâğ Kaydı.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.12. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1995. 351-356.

---. “Temellük-Tehâsüb Kaydı.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.40. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2011. 411-412.

---. “Yazma.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.43. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2013. 370-372.

Bozkurt, Nebi. “Nakkaş.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.32. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2006. 326-328.

Coşkun, M. Es’ad. “Bazı Yazmalarda Görülen Bilmeceli Tarih Kayıtları.” İslam

İlimleri Enstitüsü Dergisi 2 (1975): 55-65.

Çetin, Atilla. “Derkenâr”. TDV İslam Ansiklopedisi. c.9. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1994. 179.

Çetin, Nihad M. “Aklâm-ı Sitte.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.2. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1989. 276-280.

Derman, M. Uğur. “Hat.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.16. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1997. 427-438.

---. “Hattat.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.16. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1997. 493-499.

Deroche, François. Islamic Codicology: An Introduction to the Study of Manuscript in

Arabic Script. London: Al Furqan Islamic Heritage Foundation, 2005.

Dünya Kütüphanelerinde Mevcut İslam Kültür Tarihi ile İlgili Eserler Ansiklopedisi. c.

1-6. Haz. Ali Rıza Karabulut ve Ahmet Turan Karabulut. Kayseri: Mektebe Yayınları, 2006.

Gacek, Adam. Arabic Manuscripts A Vademecum for Readers. Leiden; Boston: Brill, 2009.

---. “Ownership Statements and Seals in Arabic Manuscripts”. Manuscripts of the

Middle East 2 (1987): 88-95.

---. The Arabic Manuscript Tradition: A Glossary of Technical Terms and

Bibliography. Leiden; Köln; Boston: Brill, 2001.

87

Guidelines for the Use of Field 856. 2016. Web. 25 Aralık 2016. IASA Cataloguing Rules. 2016. Web. 2 Aralık 2016.

ISBD (A): International Standard Bibliographic Description for Older Monographic Publications (Antiquarian). Web. 10 Aralık 2016.

ISBD International Standard Bibliographic Decription Consolidated Edition. [yayl.y.]:

[y.y.], 2011.

İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Manzum Eserler I: Üniversite ve Nuruosmaniye Kütüphaneleri. Haz. Ahmet Ateş ve Nihad M. Çetin. Ankara: Milli Eğitim

Bakanlığı, 1982.

Kayseri Umumi Kütüphanesi Reşit Efendi Kısmı Usul-i Hadis ve Hadis İlmine Ait Arapça El Yazma Eserler Kataloğu. Haz. Ahmet Okutan. İstanbul: Milli Eğitim

Bakanlığı,1964.

Kütüphanelerde Yazma ve Eski Basma Eserlere İlişkin Çalışma Yönergesi. 2010.

Web. 26 Aralık 2016.

Manisa İl Halk Kütüphanesi Türkçe El Yazmaları Kataloğu. Haz. Güler Gönültaş.

Manisa: Türk Kütüphaneciler Derneği Manisa Şubesi, 1986.

Mollaibrahimoğlu, Süleyman. Yazma Eserler Terminolojisi. İstanbul: Ensar Neşriyat, 2007.

Nichols, Margaret. “Cataloging a Bound Manuscript (LTS Procedure #82).” 2016. Web. 25 Aralık 2016.

Oxford Advanced Learner’s Dictionary of Current English. Web. 22 Şubat 2017.

Özen, Mine Esener. Yazma Kitap Sanatları Sözlüğü. İstanbul: [yayl.y.], 1995.

Pass, Gregory A. Descriptive Cataloging of Ancient, Medieval, Renaissance, and Early

Modern Manuscripts. Chicago: Bibliographic Standards Committee, Rare Books

and Manuscripts Section, Association of College and Research Libraries, American Library Association, 2003.

Rukancı, Fatih, Hakan Anameriç ve Kemal Tuzcu. Yazma Eserlerin Bibliyografik

Denetimi. Ankara: Hiperlink, 2016.

Schmidt, Jan. Catalogue of Turkish Manuscripts in the Library of Leiden University

and Other Collections in the Netherlands vol. 1-3. Leiden: Leiden University

Shailor, Barbara A. Catalogue of Medieval and Reaissance Manuscripts in the

Beinecke Rare Book and Manuscript Library Volume III: Marston Manuscripts.

Binghampton, New York: Medieval and Renaissance Texts and Studies, 1992. Sharpe, Richard. “Accession, Classification, Location: Shelfmarks in Medieval

Libraries.” Scriptorium 50 (1996): 279-287.

Souahah, Mohammed Ourabah, and Mohamed Hassoun. “Which Metadata for Ancient Arabic Manuscripts Cataloguing?” In Proceedings of International

Conference on Dublin Core and Metadada Applications DC-2011 (137-146).

Eds. Thomas Baker, Diane I. Hillmann, and Antoine Isaac. Hague: Dublin Core Metadata Initiative, 2001.

Swietochowski, M. L. “Drawing.” Encyclopaedia Iranica VII/5. 537-547. Web.6 Ocak 2016

Şensoy, Sedat. “Ta’likât.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.39. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2010. 508-509.

Tercüman Gazetesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu I. Haz. Günay Kut.

İstanbul: Tercüman Gazetesi, 1989.

Topuzoğlu, Tevfik Rüştü. “Hâşiye.” TDV İslam Ansiklopedisi. c.16. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1997. 419-420.

---. “Kıra’ât ve Sema’ Kaydı.” TDV İslam Ansiklopedisi. c. 25. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2002. 436-437.

Türkmen, Hüseyin. Türkiye Kütüphaneleri Yazma Eserler Katalogları. İstanbul: Kitabevi, 2006.

Witkam, Jan Just. “Cataloguing Islamic Manuscripts.” Al Furqan Cataloguing

Course. İstanbul, 1994. (Metin ayrı basımdır).

Yale University Library Manuscript Cataloging Guidelines. Web. 27 Aralık 2016. Yazma Kitaplar. 2016. Web. 12 Aralık 2016.

Yazma ve Eski Basma Kitapların Tasnif ve Fişleme Kılavuzu ve İslam Dini İlimleri Tasnif Cetveli. Haz. Aziz Berker ve İsmet Parmaksızoğlu. İstanbul: [Maarif

Makale Bilgisi

Anahtar sözcükler

20. yüzyıl; Birinci Dünya Savaşı; Trianon Antlaşması; Macar Şiiri; İrredantizm

Gönderildiği tarih: 9 Şubat 2017 Kabul edildiği tarih: 17 Mart 2017 Yayınlanma tarihi: 21 Haziran 2017

th

20 century; World War I; The Treaty of Trianon; Hungarian Poetry; Irredentism

Keywords: Article Info

Date submitted: 9 February 2017 Date accepted: 17 March 2017 Date published: 21 June 2017

TRIANON AND ITS REFLECTION ON HUNGARIAN POEMS

Öz

20. yüzyıl olaylarına baktığımızda bu dönemde Macar tarihi açısından son derece önemli iki hadisenin yaşandığını görmekteyiz. Birinci Dünya Savaşı ve ardından büyük güçlerin Macaristan'a imzalattıkları Trianon Antlaşması ile birlikte Macarların kaderinin yeniden yazıldığına şahit oluyoruz. Macaristan, Birinci Dünya Savaşı gibi büyük bir yenilginin ardından bitap düşmüş, Trianon Antlaşması'yla darmadağın edilmiştir. Trianon, Macaristan'ın sadece topraklarının geniş bir bölümünü ve ekonomisini elinden almamış, Macarların büyük bir kısmının başka devletlerin egemenliği altında yaşamalarına da neden olmuştur. Dolayısıyla bu kayıplarla birlikte Macarların zihninde ve bedeninde derin yaralar açılmış, Macarlar toplumsal açıdan büyük bir travma yaşamışlardır. Bu çalışmada, yaşanan bu tarihsel ve trajik olgunun genel çerçevesi çizilmeye ve bunun Macarlar üzerinde bıraktığı etki ile Macar şiirine nasıl yansıdığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ancak bu konuyla ilintili sayısız şiir kaleme alındığından ve bu şiirler bir makaleden ziyade bir şiir kitabı oluşturacak nicelikte olduğundan, bilhassa 1920'li yıllarda irredantizm/kurtarımcılık ideolojisiyle kaleme alınan Macar şiirleri üzerinde durulacaktır.

th

When we look at 20 century events, we see exrtemely two important developments in Hungarian history. With World War I and the Treaty of Trianon which Hungary was made to sign by great powers , we witness that the fate of Hungarians has been rewritten. Hungary became exhausted after World War I and was shattered with the Treaty of Trianon. This treaty led Hungary not only to lose a big part of land and their economy, but it also caused a large part of the Hungarians to live under the sovereignty of other states. Hence, with these losses, the Hungarians suffered profound wounds in their minds and bodies, and they experienced a great social trauma. This study aims to examine the general frame of this historical and tragic phenomenon and to point out how this has been reected on Hungarian poetry with its effects on the Hungarians. However, since there have been as many poems on this subject as in a book of poetry, this study mainly engage with the Hungarian poetry written from the irredentist ideological perspective in the 1920s.

Abstract Ayşe ÖZ

Arş. Gör., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Hungaroloji Anabilim Dalı, ayoz@ankara.edu.tr

“Magyar az, akinek fáj Trianon” “Macar, Trianon'dan acı duyandır”

Illyés Gyula

Genel dünya tarihinde 20. yüzyılın en önemli tarihsel ve siyasal olaylarından biri hiç kuşkusuz Birinci Dünya Savaşı'dır. Bu küresel savaş, dünya milletleri tarihinde büyük ve önemli değişmelere sebebiyet vermiş ve bunun neticesinde Avrupa'nın ve dünyanın ekonomik ve siyasi haritası yeniden çizilmiş, savaşın cereyan ettiği toprakların yazgısı yeniden biçimlenmiştir.

28 Haziran 1914'te patlak veren Birinci Dünya Savaşı, kısa sürede büyük güçlerin yanında önceleri tarafsız olan devletlerin de katılmasıyla bir cihan harbine dönüşmüş ve dört yıl boyunca neredeyse bütün dünyayı ateş çemberi içine almıştır.

89 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000001504

Bu savaş, esasen İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya gibi büyük güçlerin emellerine ulaşmayı hedeflediği ve milyonlarca insanın ölümü pahasına birbirleriyle hesaplaştığı Büyük Savaş olarak adını tarihe yazdırmıştır.

Esas sebebi Avrupalı büyük güçlerin çıkar çatışmaları ve güç rekabeti olan bu savaşın patlak vermesine, bir Sırp milliyetçisi olan Gavrilo Princip’in Avusturya- Macaristan İmparatorluğu veliahdını kurşunlaması sebep olmuş ve bunun akabinde dünya bir anda büyük bir savaşın eşiğine sürüklenmişti. Saraybosna ziyaretleri sırasında Arşidük Franz Ferdinand ve yanında bulunan eşi Hohenberg Düşesi Sophie’nin, aynı gün içinde ilk suikast girişimini gerçekleştiren Cabrinovic’in başarısız olmasının ardından esas suikastçı Princip tarafından katledilmesiyle savaşın fitili ateşlenmiştir.1 Dünya Savaşı’nın görünür sebebi olan bu silahlı

suikast, Avusturya-Macaristan’ın 1908 yılında Osmanlı Devleti’nden aldığı Bosna Hersek’i İmparatorluğu’na dâhil etmesi ve Sırbistan’ın Avusturya-Macaristan’ın egemenliği altında yaşayan Sırpları kışkırtması neticesinde, milliyetçi bir örgüt olan Kara El tarafından gerçekleştirilmiştir.2

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bu suikastın ardından 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a savaş ilan etmiş ve kısa bir süre sonra İngiltere, Almanya, Rusya gibi büyük güçlerin yanında Osmanlı, İtalya, Bulgaristan, Romanya gibi tarafsız ülkelerin de dâhil olmasıyla bu savaşın etki alanı genişlemiş, Avrupa’da patlak veren bu savaş neredeyse bütün dünyayı büyük bir kaosa sürüklemiştir. Bu uzun soluklu siper savaşı, devletler üzerinde sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik bakımdan yıkıcı ve yıpratıcı etkiler yaratmıştır. Bir hayli yorgun düşen ülkelerin birbiri ardına savaştan çekilmesi üzerine 1918’de Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, fakat dünya bu savaşın sonuncunda ağır bedeller ödemiştir.

91

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun savaşı kaybetmesinin ardından 1918 ve 1919 yıllarında, Almanya ve Rusya’da olduğu gibi, Macaristan’da da çeşitli ayaklanmalar ve devrimler yaşanmıştır.3 İç çatışmaların yoğun yaşandığı bu

dönemde komünistlerin ülke yönetiminde söz sahibi olması Macaristan’daki iç kargaşayı daha da arttırmıştır. Böylesi kaotik ortama sahne olan Macaristan’ı yaşanabilir bir hale getirebilmek adına barış antlaşması bir çözüm olarak görülmüş, ancak Birinci Dünya Savaşı’nın ardından savaştan mağlup çıkan devletlerle barış antlaşmaları imzalanmasına karşın4, Macaristan’da istikrarlı ve muktedir bir

yönetimin olmaması Macaristan ile yapılacak barış antlaşmasının imzalanmasını geciktirmiştir (Güngörmüş 65-66; Romsics, Trianon okai; Saral 82-121; Üçok 235). 4 Haziran 1920’de savaşın galibi olan itilaf devletleri ile Macaristan arasında imzalanan Trianon Barış Antlaşması, Macar kaynaklarının ifade ettiği bir başka deyişle trianoni békediktátum5 bu antlaşmalar içerisinde en ağır sonuçları

barındırmıştır. Barış antlaşması olarak nitelenen Trianon, barış getirmekten ziyade, yeni bir savaşın çıkmasına ortam hazırlamıştır adeta. Macaristan’ın parçalanmasına, deyim yerindeyse darmadağın bir ülke olmasına sebep olmuş, Macarları derinden etkileyen büyük bir ulusal felaket olarak hafızalarda yerini almıştır. Macarların belleğinden günümüzde dahi silinmeyen Trianon, Macarlar

3 1918 yılının Ekim ayında Monarşi’nin büyük şehirlerinde Ulusal Konseyler oluşturulmuştur. 23-24 Ekim 1918 tarihinde Budapeşte’de oluşturulan ve kurucu üyeleri arasında Mihály Károlyi’nin de bulunduğu Ulusal Konsey, savaşın derhal son bulmasına, ülkenin bağımsızlığının oluşturulmasına, demokratik reformların uygulamaya konulmasına ve iç barışın sağlanmasına yönelik 12 maddelik bir bildirge yayımlamıştır. Bu gelişmeyle birlikte umutlanan halk, Kral Károly’un, hükümet kurması için Mihály Károlyi’yi görevlendireceğini düşünmüş, ancak beklentileri suya düşmüştür. Bunun üzerine bir grup kalabalık, 28 Ekim’de Peşte’den Buda Kalesi’ne hareket etmiş ve homo regius (kral emini) olarak atanan Arşidük József’ten, Károlyi’yi atamasını istemiştir. Arşidük József’in bu talebi yerine getirmemesi üzerine büyük bir kalabalık tekrar 30 Ekim’de Budapeşte’de toplanmıştır. Askerler, şapkalarından Avusturya-Macaristan Monarşisi’ne ait şapka gülünü çıkartmış, yerine Macarcada őszirózsa olarak zikredilen güz gülünü ve milli renklerden oluşan kokartı iliştirmişlerdir. Bu devrim Macar tarihinde őszirózsás forradalom olarak adlandırılmıştır. Budapeşte’deki bu devrim hareketi Monarşi’nin diğer büyük şehirlerine ve bölgelerine de ulaşmış, Monarşi’nin bünyesinde yer alan milletler birbiri ardına Monarşi’den ayrıldıklarını ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 28 Ekim’de Çekoslovakya devletinin kurulduğu, 29 Ekim’de Zagreb’te Sırp, Hırvat ve Slovenlerden oluşan Yugoslavya devletinin, 30 Ekim’de Viyana’da yeni Avusturya devletinin kuruluşu ilan edilir. 31 Ekim’de ise Lemberg’te Galiçya’daki Ukraynalılar Monarşi’den ayrıldıklarını bildirmişlerdir. Aynı dönemde İtalya cephesinin yıkılması üzerine 3 Kasım 1918’de İtalyanlarla Padova’da savaşın sonunu bildiren bir mütareke imzalanmıştır.

11 Ocak 1919 tarihinde Ulusal Konsey tarafından cumhurbaşkanı seçilen Mihály Károlyi, ülkedeki sorunları çözmede başarısızlık göstermiş ve bu durum da halkın tepkisine yol açmıştır. Bu sebeple halk yüzünü devrimcilere dönmüş ve Károlyi hükümeti dağılmıştır (Romsics, Magyarország története 775-782).

4 28 Haziran 1919’da Almanya ile Versailles Antlaşması, 19 Eylül 1919’da Avusturya ile St. Germain Antlaşması, 27 Aralık 1919’da ise Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması imzalanmıştır. Osmanlı Devleti ile gecikmeli olarak 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması imzalanmış ve bu antlaşma da Trianon Antlaşması’na benzer şekilde ağır hükümler içermiştir. Her iki antlaşma birçok açıdan benzer özellikler taşımaktadır, ancak antlaşmalar arasındaki en büyük fark Trianon’un yürürlüğe girmiş, Sevr’in ise girmemiş olmasıdır.

5 Macarlar, savaştan galip çıkan devletler tarafından bu antlaşmayı imzalamaya mecbur bırakılmış, dolayısıyla bu antlaşma Macar kaynaklarında daha ziyade barış emri olarak yer almıştır.

açısından pek çok trajik maddeyi ihtiva ettiğinden antlaşmanın uygulanmasıyla birlikte Macaristan, etkisi uzun yıllar silinemeyecek sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan büyük kan kaybına uğramıştır.

Macaristan, nüfusunun ve topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş, Macar devletinin sınırları değişmiştir. Macaristan’ın sınırları, 14 bölümden ve 364 maddeden oluşan Trianon Antlaşması’nın ikinci kısmında belirlenmiş, burada Macaristan topraklarının üçte ikisinin kaybedildiği, Hırvatistan hariç 282 bin kilometrekarelik topraklardan geriye 93 bin kilometrekarelik bir toprak parçasının kaldığı, bununla birlikte ülkenin nüfusunun da 18,2 milyondan 7,9 milyona düştüğü kaydedilmiştir (Romsics, Magyarország története 796; Romsics, A trianoni

békeszerződés 201). Bir zamanlar geniş bir etki alanına sahip Macaristan küçük bir

ülke haline getirilmiş ve Macarlar kadim topraklarında azınlık durumuna düşmüş, tedricen oradaki diğer milletlerle entegre olmak durumunda kalmışlardır. Bir zamanlar tarihî Macaristan’ın Erdel bölgesinde yaşayan bir topluluk olan Sekellerin bu antlaşmayla birlikte6 Romanya’nın Székelyföld olarak adlandırılan bölgesinde

ulusal azınlık konumunda yaşaması bu duruma verilebilecek örneklerin en başında yer alır.

Trianon Antlaşmasıyla Romanya, Macaristan’ın en büyük bölgesi olan Erdel’i almasının yanı sıra Tisza nehrinin ve Bánát’ın doğusunun bir kısmına da sahip olmuştur. Macaristan ayrıca, Hırvatistan ve Slovenya’nın yanı sıra Bánát’ın batı kısmını ve Bácska’nın büyük bir bölümünü ise o zamanki adıyla Yugoslavya’ya terk etmek zorunda kalmıştır. Kárpátalja7 ve bütün Kuzey Macaristan o dönemde oluşan

Çekoslovakya’ya verilmiştir. Polonya ve İtalya da tarihî Macaristan bölgesinden pay almıştır. Polonya’ya Tátra’dan kuzeye uzanan küçük Szepes bölgeleri bırakılmış, İtalya’ya ise Fiume (Rijeka) ve civarı verilmiştir (Romsics, Magyarország története 794,797). Bu bölgelerin elden çıkmasıyla Macarlar Erdel’in yanı sıra çoğunlukla Vajdaság’da (Voyvodina) ve Kárpátalja topraklarında azınlık konumunda yaşamaya mahkûm edilmişlerdir (Bkz. Harita (Bori, István 152).

93

Harita

Trianon Antlaşması aynı zamanda Macarları ekonomik açıdan da ağır şartlara mahkûm etmiştir. Ülke bu antlaşmayla birlikte yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin büyük bir kısmını da kaybetmiştir. Dolayısıyla bu kayıplarla birlikte Macarların zihninde ve bedeninde derin yaralar açılmış, Macarlar toplumsal açıdan büyük bir travma yaşamışlardır. Trianon’un yarattığı söz konusu bu travma ve şok, geniş çapta ve şiddetli hissedilen habis bir ulusal hastalık olarak yorumlanmıştır (Várdy 22). Trianon’un Macar toplumu üzerinde yarattığı şok etkisi, tarihçi Péter Hanák’ın satırlarında da yer bulmuş, Hanák Macarların ruhuna işleyen bu antlaşmayı şu şekilde değerlendirmiştir (Akt. Várdy 24):

Savaştaki başarısızlığımız ve Trianon, ulusu hazırlıksız yakalamıştı. Salt, gerçek ve kesin olduğuna alışılan her şey birden paramparça olmuştu. Ülkenin ve ulusun birliği yok olmuş…aynı zamanda bütün