• Sonuç bulunamadı

ESKİÇAĞ TARİHİ ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ

Eskiçağ Tarihçilerinin çalışmalarında yazılı kaynaklar gibi arkeolojik materyal de çok önemli bir yer tutmaktadır. Bundan dolayı bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Eskiçağ Tarihçiliği alanında çalışan bir kısım bilim insanı, alanlarıyla ilgili materyale bizzat kendilerinin yaptığı kazı ve yüzey araştırmalarıyla ulaşmışlardır. İstanbul Üniversitesi’nden Afif Erzen başta olmak üzere Türkiye’de uygulanan bu yöntem daha sonra diğer üniversitelere de yayılmıştır.

4.1.Arkeolojik Çalışmaların Eskiçağ Tarihçiliğindeki Yeri

Arkeoloji bir bilim dalı olarak, XIX. yüzyıldan bu yana kendi içinde gelişim ve değişim geçirerek, diğer bilim dalları arasında yerini almıştır. “Arkeoloji” sözcüğü, Yunanca archeeos eski ve logos(bilim) sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiş bir sözcüktür ve “Eskinin Bilimi anlamına gelmektedir. Arkeoloji kendi içerisinde birçok bilim dalını barındırmaktadır. Bunlar arasında tarihöncesi (prehistorya) arkeolojisi, klasik arkeoloji, protohistorya ve önasya arkeolojisi, Mısır arkeolojisi, Tevrat arkeolojisi vb. Arkeolojinin amacı, müzeleri güzel ve değerli eserlerle doldurmak değil, geçmiş uygarlıkların sorunları üzerine eğilerek insanoğlunun karanlık geçmişini öğrenmeye çalışmaktır.99 Bundan dolayı tarih öncesi dönemden günümüze kalan çanak- çömlek parçaları, taş parçalar, mimari kalıtılar ya da organik kalıntılar çok önem taşır. Ülkemizde sadece kazı bilimi olarak anlaşılan arkeoloji aslında toplumların her yönü (savaşlar, maddi kalıntılar, beslenme alışkanlıkları, ürettikleri ürünler vb.) ile ilgilenen bir bilim dalıdır.

Kısaca arkeoloji eldeki veri ve malzemenin yorumlanmasıyla elde edilen bilgiler bütünüdür. Bu açıdan Eskiçağ Tarihinin en önemli yöntemleri arasındadır. İlk arkeolog olan Sir William Ramsay’ın şu sözü arkeolojik yöntem açısından oldukça önemlidir: “Evvel zamanı” ocak başında ve birkaç eski kitabı okuyarak tetebbu ediyorum zannetmek herkesin düştüğü cazip bir hatadır; fakat bunu dilsiz taş ve toprak yığınlarına söyleterek dinlemek ancak dahilere müyeser olan bir kabiliyettir.

99

Sevin 1999, 13. Sevin’in bu eserinde Kazı Sistemleri, Farklı Kazı Yöntemleri, Kayıt Tekniği gibi konular hakkında bilgi verimektedir.

39

4.1.1.Yazılı Kaynakların Eskiçağ Tarihçiliğindeki Yeri

Yazılı yöntem daha çok tercüme yahut yazılı kaynakların ve arkeolojik malzemenin bir arada kullanımı ile elde edilen bilgilerin bir araya getirilmesiyle yapılan bir yöntemdir. Özellikle bu alan için Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Sumeroloji, Hititoloji, Asuroloji vb. birçok dil bölümü açılır. Bu dillerde yazılan çivi yazılı eserlerin incelenmesi ile o dönem halkının gelenek, görenek, kültür ve yaşayışı hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.

Eğer bir dönem ile ilgili hiçbir yazılı kaynak yok ise bu da ister istemez araştırmacıları arkeolojik çalışmaya itmektedir. Böylelikle o dönem ile ilgili malzemeler incelenip, bilgiler elde edilerek bir sonuca varılır. Ülkemizde iki şekilde Eskiçağ Tarihçiliği yapılmaktadır. Birincisi arkeolojik malzemeye bağlı Eskiçağ Tarihçiliği, bunun en güzel örneği İstanbul Üniversitesidir. İkincisi ise literatüre bağlı Eskiçağ Tarihçiliğidir. Ankara Üniversitesi daha çok Mezopotamya ve literatüre bağlı çalışmalar yapılmaktadır. Konumuz itibariyle ilk kısımda arkeolojiye bağlı çalışanlar, daha sonra hem arkeoloji hem literatüre bağlı çalışanlar ve son olarak da sadece literatüre bağlı çalışanlara ve bu kişilerin yöntem olarak ne getirdiklerine değinilecektir.

Arif Müfit Mansel100 İstanbul’daki Saint Benoit Lisesi’ni bitirdikten sonra 1925’te Almanya’ya giderek Berlin Üniversitesi’nde Arkeoloji öğrenimi görmüştür. 1930 yılında yüksek öğrenimini ve doktorasını tamamlayarak Türkiye’ye döndü. 12 yıl sonra İstanbul Arkeoloji Müzeleri müdürü Aziz Ogan’ın yardımcısı olmuştur. Mansel Türk arkeolojisinin kurucularından birisidir. Kendisinin Lüleburgaz, Kırklareli ve Vize Tümülüslerinde gerçekleştirdiği kazılar Türkiye’nin Klasik Arkeoloji alanında yaptığı ilk metodik ve sistemli alan araştırmalarıdır.

100 1945 yılında liseler için Arif Müfit Mansel-Cavit Baysun ve Enver Ziya Karal’ın ortak çalışması olan İlk Çağ Tarihi adlı eser basılmıştır. Bunun yanında Mansel, A. A. Vasiliev’in Bizans

İmparatorluğu Tarihi adlı eserini tercüme etmiştir. Eskiçağ çalışmaları için Bibloğrafya bkz. Mansel’e Armağan

40

Afif Erzen101, ülkemizde arkeolojik malzemeye bağlı Eskiçağ Tarihçiliği yapan kişilerin en başında gelen isimlerden birisidir. Gerek batılı düşünce sistemi ile gerekse yapmış olduğu çalışmalar ile adından çokça söz ettirmiştir. Batı düşünce tarzına göre herkes kazı yapabilir, maalesef ülkemizde kazı yapabilmek için ya Arkeolog ya da Sanat Tarihçisi olmak gerekiyor. Erzen, Eskiçağ Tarihçiliği yapacak olan kimsenin bizzat kazılara katılarak hem arkeolojik hem de yazılı kaynaklardan yararlanılması gerektiğini düşünmektedir. Zaten onun bu düşüncesi Batı sistemine göre yapılan, Eskiçağ Tarihçiliğinin bir yansımasıdır.

Oktay Belli, özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde “Urartular” üzerine çalışan Belli, 1970 yılından beri Ulaşım Şebekesi, Madencilik Faaliyetleri, ve Baraj, Gölet ve Sulama Kanalları konusunda araştırmalar yapmaktadır. Son zamanlarda ise Kırgızistan ve Nahçıvan bölgesinde incelemeler yaparak bu bölgelere ait incelemelerini yayınlamıştır.102

Mehmet Özsait, bir yandan arkeolojik çalışmalar diğer yandan da yüzey araştırmaları yapmaktadır. Özellikle Burdur, Isparta bölgelerinde yüzey araştırması yapmıştır.

M. Taner Tarhan, 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Klasik Arkeoloji Bölümü’nü bitiren Tarhan, Antik Kilikya Araştırmaları(1962), Aydın-Aphrodisias(1963), Antalya-Side(1964), Van- Çavuştepe(1965) kazılarına stajyer; Van-Çavuştepe, Van Kalesi, Edirne- Enez kazılarında başkan yardımcısı; Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazıları (1987-91) ve Gevaş kazıları başkanı olarak akademik çalışmalar yapmıştır.

Süleyman Özkan, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi’nde Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi öğrenimi gören Özkan, Eskiçağ Tarihçiliği ve Arkeolojik çalışmaları bir arada yürütmektedir.

Veli Sevin, 1968 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Kürsüsü'nden mezun olan Sevin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürlüğü (1993-1999) ve Türk

101 Erzen’in yapmış olduğu en önemli çalışmalar Doğu Anadolu ve Urartular, Çavuştepe ve Batı

Trakya’da Enez kazıları önemlidir. Erzen’in bu çalışmaları onun arkeolojik yönünü ortaya koyduğu gibi kendinden sonra gelenler içinde rehber olmuştur.

102

Belli, Nahçıvan Bölgesi’nde Orta ve Son Tunç Çağı Boya Bezemeli Çanak Çömlek Kültürü;

41

Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Genel Sekreterliği (1993-1995) görevlerinde bulundu. Sevin Eskiçağ Tarihçiliğinde yöntem açısından İstanbul ekolünün bir uygulayıcısı olmuştur. Gerek Batı tarzında yapmış olduğu sistematik çalışmalar gerekse literatüre bağlı çalışmaları ile arkeolojiden literatüre geçişin öncüsüdür. Üç Tepe kazıları onun arkeoloji, Yeni Asur Sanatı adlı eseri sanat tarihi ve Anadolu Arkeolojisi çalışması onun tarihçilik yönünü göstermektedir. Bu bağlamda Sevin hem arkeoloji hem de eskiçağ tarihçiliği yapmaktadır. Sevin gibi Oğuz Tekin ve Mustafa Hamdi Sayar( her ikisi de Batı Tarihçisidir)’ı da bu noktada örnek olarak gösterebiliriz.

Firuzan Kınal, Ankara merkezli yetişen Kınal, tamamen literatüre bağlı çalışmalar yapmıştır. Eski Anadolu Tarihi ve Eski Mezopotamya Tarihi o dönem için en yeni bilgi ve malzemeler kullanılarak hazırlanmıştır. Eksikleri olmasına rağmen her iki kitapta kendisinden sonra gelenler için rehber niteliğinde olmuştur. Örneğin Anadolu Tarihi adlı eseri bugün dahi önemli bir kaynak eserdir.

Halil Demircioğlu, Batı Tarihçiliği yapan Demircioğlu’nun bugün dahi faydalanılan en önemli eseri Roma Tarihi adlı eseridir. Demircioğlu, bu eserinde kendisinin de bahsettiği gibi Roma Tarihi’nin kuru bir bilgisini vermekten ziyade siyasi tarihi ön planda tutup, medeniyet ve kültür başarılarını da tarihi oluş içerisinde vermeye çalışmıştır.

Oktay Akşit, Batı Tarihçisi olan Akşit, literatüre bağlı olarak çalışmakta olup Latince ve Grekçe yazılı belgeleri okumaktadır. En önemli eserleri Likya Tarihi ve Roma İmparatorluk Tarihidir.

Ömer Çapar, 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Eskiçağ Kürsüsü’nde öğrenime başlayan Çapar, “Homeros Destanlarına Göre Anadolu’nun Sosyo- Ekonomik Yapısı” konulu doktora çalışması ile akademik çalışma hayatına başlamış olup halen aynı bölümde çalışmalarını sürdürmektedir. Çalışmalarında yöntem açısından literatüre bağlı kalan Çapar, gerektiği durumda da arkeolojik malzemeyi kullanmıştır. Örnek olarak “Ahhiyava Sorunu”103 makalesinde

103

Çapar 1983. Hitit belgelerinde adı geçen “Ahhiyava” ismi ve buna ilişkin pek çok soru günümüze kadar tarihçiler ve arkeologlar tarafından tartışılmıştır. Çapar sorunun çözülememesinin nedenini ise Hitit belgelerinin tek yönlü ve belirsiz açıklamaları yanında araştırmacıların nesnellikten uzak duruşuna bağlamaktadır. Herkes gibi genel bir yöntem izleyen Çapar, sorunun çözümünde yeni yaklaşımlar getiriyor. Öncelikle arkeolojik verileri irdeleyerek hangi noktaların( çünkü Troad, Aiolis, Ionia ve Karia, Anadolu’nun Batı sahili, Pamhylia, Kıbrıs, Girit ve Hellas gibi çoğu yer Ahhiyava merkezi olarak gösteriliyordu) yerleşim alanı olabileceğini sonra ise bunu yazılı kaynaklara(Milawata

42

genel bir yöntem izleyerek sorunu çözmeye çalışmıştır. Makalesinde öncelikle çeşitli görüşleri dile getiren Çapar, daha sonradan arkeolojik verileri ve yazılı belgeleri kullanarak muhakeme ve mukayese yöntemine giderek sorunun çözümüne gitmiştir.

Sabahat Atlan, cumhuriyet dönemimizde yetişen ilk kadın nümismatlarından biri olan Atlan, 1936 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirmiş, 1936-39 yılları arasında Berlin Üniversitesi’nde arkeoloji ve eskiçağ tarihi öğrenimi görmüştür.

1940-50 yıllar arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Roma- Hellenizm Tarihi ile Grek ve Roma sikkeleri dersi veren Prof. Clemens E. Bosch’un asistanı olmuştur. Genel olarak literatüre bağlı olarak çalışan Atlan, makale ve eserlerinde Roma Tarihi, Grek ve Roma özelliklede 1948’den sonra Side Sikkeleri104 üzerine yoğunlaşmıştır. Onun bu çalışmaları gerek Eskiçağ Tarihi için gerekse kendinden sonra gelenler için önemli bir deneyim olmuştur. Örneğin aynı yolda çalışmalar Nezahat Baydur105 ve ondan numismatik dersleri alan Oğuz Tekin tarafından yapılmaktadır.

Adnan Pekman, ülkemizin tarihi coğrafyasını ve arkeolojisini incelerken başvurulan antik kaynakların ilk sıralarında yer alan Strobon’un “Geographika”(Coğrafya) adlı eserini dilimize çeviren Pekman, bunun yanında epigrafik çalışmalar yapmıştır. Anadolu’nun tarihi coğrafyası açısından en önemli kaynak Strabon’un on yedi kitaptan oluşan Georaphika’sıdır. Bu eser batıda Atlas Okyanusu, doğuda İndus Nehri ile sınırlanan bütün Eskiçağ dünyasının coğrafyası üzerine bilgiler vermektedir.106

Mektubu, Tagawalaş Mektubu..vb) dayandırarak mukayese yöntemiyle sorunun çözümüne gitmiştir. Sonuç olarak Çapar’da kesin olamamakla birlikte Ahhiyava merkezinin Karia ve Güney Ionia olmasının daha muhtemel olduğunu ancak kesin diyebilmemiz içinse seramik kanıtı yanında, mezarlıkların, saraylarının ve yazılı metinlerin olması gerektiğini söylemektedir.

104

Atlan 1976. Antik Sikkeler Grek, Roma ve Bizans olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Bunların birbirinden çok ayrı özellikleri ve görünümleri olduğu için üzerlerindeki yerli yazı ve resimler itibariyle Eskiçağ Tarihine ışık tutmaktadır.

105 Baydur 1998. Nümismatik birisi olan Baydur aynı zamanda çalışmalarında değişik bir metot uygulamıştır. Örneğin Kültepe/kanes’de çalışan Baydur kaynak olarak antik yazarların eserlerini, sikkeleri ve yazıtları kullanmasına karşın daha sondan aynı bölgede çalışan Tahsin Özgüç ise kaynak olarak maden, taş, kemik ve fayans objeler, tablet ve zarf parçaları kullanmıştır.

106 Strabon, Geographika XII: I-II Coğrafyanın tarihçesi ve eski coğrafyacılar; III-XI İspanya, Galya, Britanya, İtalya, Sicilya Kuzey ve Doğu Avrupa, Kuzey Balkanlar, Yunanistan, Karadeniz, Hazar Denizi; XII-XIII-XIV Anadolu; XV-XVII Hindistan, İran, Mezopotamya, Arabistan, Mısır, Etiyopya ve Kuzey Afrika

43

5. BAZI ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ ESKİÇAĞ TARİHİ LİSANS

Benzer Belgeler