• Sonuç bulunamadı

6. NEDEN KLEĠST VE GÜNDERRODE ?

6.3. Eserde Fransız Devrimi ve Romantizm

Wolf içinde bulunduğu karamsarlık ve umut ikilemini gerçekleri idealleriyle birleĢtirerek aĢmaya çalıĢıyor. Romanda geniĢ bir montaj tekniği uygulanmıĢtır. Eser otantik, edebi, biyografik ve tarihsel malzemeyi kurgu katında birleĢtirmiĢtir.

Wolf‟un sahip olduğu sadece kendi iç dünyası vardı ama içinde yaĢadığı dönem bu iç dünyasını ortaya çıkarmaya müsait değildi. Zamanın yazına aktarılması ve ona politik bir görüntü kazandırılması romantik devrin ve Wolf‟un içinde yaĢadığı zamanın birbirlerini tamamlanmasına imkân vermemektedir. Ġki dönem arasında kurulan bağ yazarın kullandığı yöntemle sağlanır.

122 Sandra Frieden, “Falls es Strafbar Ġst, die Grenzen zu verwischen. Autobiographie, Bibliographie

und Christa Wolf”, Christa wolf: Ein Arbeitsbuch;Studien, Dokumente, Bibliographie, Editör:Angela Drescher, 1.Baskı, Berlin/Weimar 1989, s.133

“Ama yalnızca büyüklüktür, kurallara karşı işlenen suçu haklı çıkaran ve suçluları aklayan."124

Burada Fransız Devriminden bahsediliyor. Köylüler ve burjuvalar köle gibi çalıĢıp soyluları doyurmaktan bıktığını, devletin onlardan aldıkları yüklü vergileri kaldıramadığını, asıl suçluların onlar olduğunu ve bundan dolayı din adamlarına ve devlete karĢı isyan çıkardıklarından bahsediyor. Dolayısıyla bu suçu haklı çıkaran devlet din adamları, soylular, suçluları aklayan ise burjuva sınıfı olarak yorumlanabilir.

“Tanrılarla senli benli olunmaz! Ölümlü olmak gerek, dindarca bir istek soytarılık. Buradaki sözüm ona dindarların hiçbirinin bir şeyden haberi yok. Neden onların arasına katılamıyorum sanki. Çaya ve sohbete; bu bir davet değil mi?”125

Burada yine Fransız Devrimindeki kiliseye ve din adamlarına karĢı bir eleĢtiri söz konusudur. Soytarılık derken; din adamlarının aslında kralın soytarısı olduğunu ve dinle alakalı hiçbir Ģey bilmediklerini, dini kullandıklarını vurguluyor. Neden onların arasına katılamıyorum sanki, sözü ile ben niye onların zevk ve sefa sürdüğü, gülüp eğlendiği ortamlarına giremiyorum. Ben niye onların kölesi oluyorum? Bu öbür dünya dedikleri yer sadece soylulara ve köylülere mi ait? Din adamları niye sadece burjuvalara bu vaatleri veriyor gibi çıkarımlarda yapılabilir ki o zamanlar yine Amerika ve Ġngiltere de kurulan devletlerin halkına geniĢ imtiyazlar vermesi yani özgürlükleri vermiĢ olması, Fransız halkının da gördüğü bu yönetime özenmiĢ olması bu bilinci uyandırmıĢtır.

“Yaşam söz konusu olunca ölümü kavramak daha da kolaylaşır. Hiç kuşkuya yer bırakmayan o gizli güçlerin baskısı yok edebilir insanı. Kabul etmek istemediğimizde başkaldırırız.”126

124

Christa Wolf, Hiçbir Yerde, s.28

125 Christa Wolf, a.g.e., s.7 126 Christa Wolf, a.g.e., s.11

Bu cümlede gizli güçlerin baskısı derken din adamlarının vaatleri ve kralın burjuvalara ve köylülere yaptığı baskılardan dolayı halkın artık bunu kabul etmek istemediğini ve Fransız Devrimi ile onlara baĢkaldırdığını söylüyor.

Christa Wolf‟un yazdığı bu eleĢtiri de tekrar Fransız Devriminde bahsedilmektedir. O dönemdeki katı kurallardan, gereksiz yasalardan, insanın özgür olamayıĢından bahseder. Sanata egemen yalnızca derken, sanatla özgürce kendini ifade edebildiğini ve ifade ettikçe iyileĢtiğini anlatıyor. Ama bu iyileĢmenin ne kadar gerçek olduğunu sorguluyor; çünkü o zamanlar ferdiyetçilik ilkesi hakim değildi, kiĢinin kendi hak ve özgürlükleri yoktu. Her özgürce yazan, eser veren, devleti açıkça eleĢtiren her yazar sürgün ediliyordu. Bunun en önemli örneği olarak Junges Deutschland ve Vormärz döneminin önemli yazarı Heinrich Heine gelir. Eserlerinde devleti eleĢtirmesinden dolayı Paris‟e sürgün edilmiĢtir. Bu sürgün Almanya‟da özgürce yazamadığı için hoĢuna da gitmiĢtir. Yine de Heinrich Heine memleket hasreti çeken bir yazardı ve buna rağmen sürgün edildiği yerde ölmüĢtür. Birçok eserinde Almanya‟nın sosyal ve politik durumunu eleĢtirmiĢtir. Romantik devrin önemli yazarlarından olan Heine‟nin bu durumu bile Christa Wolf‟un, Doğu Almanya‟daki uygulamayı eleĢtirmesine, bu eleĢtiriyi yaparken de Romantizmi, Kleist ve Günderrodeyi seçmesi için iyi bir sebepti. Romantizmi açıkça eleĢtirmekten çekinmiyordu ve bunu yaparken de adeta Doğu Almanya‟daki ters giden uygulamalara gönderme yapıyordu.

“Rousseau‟nun fikirlerini bugünün Fransa‟sında mı arıyorsunuz? Bunun üzerine Kleist, soğuk ve alaycı bir tavırla yine de yanıt verecekti: Bir bakıma. Gerçekleştirilmesi amaçlanmayan fikirler neden ortaya atılıyordu öyleyse?”127

Burada ise o dönemin rahatına ve Ģöhretine düĢkün soylularından bahsediyor. Onları yozlaĢmıĢ bir topluluk olarak görüyor ve burada yine o dönemi eleĢtiriyor.

Günderrode, Frankfurt sosyetesinin kendisi için neler söylediğini, onu şımarıklıkla suçladıklarını biliyordu.

Erkeklerin hiç hoşlanmadıkları o burjuva kadınlarına özgü kıskançlık belirtileriydi bunlar. Hiç kuşkusuz, ama Günderrode‟yi etkiliyordu.128

Bu cümlede daha çok, o burjuva kadınlarına özgü kıskançlık belirtileriydi sözü dikkatleri üzerine çekmektedir. Fransa‟da, soylular geniĢ imtiyazlara hak ve özgürlüklere sahipti. Burjuvalar ise tek yaptıkları köle gibi çalıĢmaktı, hiçbir hakka sahip değillerdi ve bu onları olumsuz yönde etkiliyordu. Haliyle soylu gibi yaĢamak isteyip, onları kıskanıp, onlara özenebiliyorlardı.

“Dünyada olup bitenler beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Geçerli kurallar, amaçlar ve istekler tümüyle bana ters.”129

Romantizm de akla mantığa ve kuralcı düĢünceye karĢıdır ve duygulara, özgürce düĢünceye önem verir. Burada romantizmin bu özelliğini görebiliriz.

“Kendi kendinin efendisi olmadı hiçbir zaman. Zorluyor kendini; sanata egemen yalnızca ve bu süre içinde iyileşiyor ancak. Böyle bir iyileşme nasıl gerçek olabilir ki?”130

Romantikler için en önemli kural özgün olmaktı, yazar dediğin kimseyi taklit etmemeli, kendi baĢına düĢünmeli, kendi yüreğiyle duymalı, kendi diliyle söylemeliydi; onlar için özgünlük büyük bir üstünlüktü. Burada da Romantizmin özgünlük kavramına vurgu yapıyor. (ne kadar eserlerinde özgün bir Ģekilde yazdıklarını ifade etseler de aslında özgün değillerdir).

Beni çok garip buluyorlar. Biliyorum ama bir türlü nedenini söyleyemiyorlar. Onların arasında ben bir yabancıyım. Sevgiyi ölüm pahasına bulduğum her yerde varım.131

128 Christa Wolf, a.g.e., s.25 129

Christa Wolf, a.g.e., s.8

130 Christa Wolf, a.g.e., s.12 131 Christa Wolf, a.g.e., s.34

Yazar burada Romantizmin konusu olan özgünlüğe ve de sevgiye değiniyor. Biliyorum ama bir türlü nedenini söyleyemiyorlar, derken insanların yeteri kadar özgür olmadıklarını vurguluyor. Sevgiyi ölüm pahasına bulduğum her yerde varım” bu ifadesinde de sevgiyi yüceltiyor.

Benzer Belgeler