• Sonuç bulunamadı

4. DOĞU ALMAN YAZINI

4.1. Doğu Almanya ve Yazın

II. Dünya SavaĢı sonrası Almanya‟nın teslim olmasıyla beraber, Almanya Devleti dağılmıĢ, yönetimi ise iĢgal devletleri tarafından paylaĢtırılmıĢtı. Dönemin siyasi karıĢıklıkları, ideolojik ters düĢümleriyle beraber 7 Ekim 1949‟da Sosyalist Birlik Partisinin, Doğu tarafının yönetimini ele almasıyla resmi olarak Doğu-Batı Almanya ortaya çıkmıĢtı. Eski Doğu Almanya'nın kurulmasıyla birlikte sanatçılar kendilerini büyük bir çıkmazın içinde bulmuĢlardı. Parti halka ve yazarlara iyi imkânlar sunarken karĢılığını da bekliyordu. Sanatçılardan biçimsel açıdan sosyalist gerçekliğe uygun eserler üretmeleri ve yabancılık, karamsarlık, Ģüphe uyandıran konulardan çekinmeleri bekleniyordu. Diğer bir uygulama ise yurttaĢlıktan çıkarmak, derneklerden atmak veya parti üyeliğinden çıkarmaktı.

1976 yılında ozan Wolf Biermann,1982 yılında Joachim Seyppel yurttaĢlıktan çıkarılır. 1979 yılında Collin baĢlıklı romanını ilkin Batı‟da yayınladığı için ve döviz yasasına uymadığı gerekçesiyle 9000 DM para cezasına çarptırılan Stefan Heym‟e verilen cezayı doğru bulmadıklarını belirten yazarlar arasından dokuz yazar, Berlin‟deki Doğu Alman Yazarlar Derneği‟nin toplantısında toplu olarak atılırlar. Alman Yazın Tarihinde “Biermann Olayı” olarak da bilinen Wolf Biermann‟ın yurttaĢlıktan çıkarılmasına karĢı bir bildiride imzası bulunan pek çok kiĢi DAC‟de Sosyalist Birlik Partisi‟nden (SED) atılırlar: Bunların

32 ġahbender Çoraklı, “Doğu Alman Yazını ve Jurek Becker”, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat

arasında yazar Christa Wolf‟un eĢi olan Gerhard Wolf da bulunmaktaydı.33

O zamanların Doğu Almanya‟sındaki yazının ve yazarların durumunu en iyi Ģekilde özetleyen Christa Wolf‟un Ģu cümlesidir: “Wir waren lange sprachlos, und unsere

Zunge war gefesselt. (Uzun zaman sessizdik ve dilimiz bağlanmıĢtı).”34 Ġnsan, bu zorlukları yaĢamak acaba Christa Wolf ve yazar çevresinin yaĢamak zorunda olduğu bir deneyim miydi, diye sormaktan da kendini alamıyor.35

4.1.1. Bitterfelder Weg

Christa Wolf, 1959 ile 1964 yılları arasında kültür programı olarak lanse edilen Bitterfelder Weg‟de önemli rol almıĢtır. Nihayet 1964‟te II. Bitterfeld‟de yapılan bir konferansta Christa Wolf, hakikat sorununu ele alır ve “Peki hakikat nedir?”36sorusunu ortaya atarak, gerçekleri gizleyen bir gerçekçilik anlayıĢını eleĢtirir. Manfred Jäger‟in de iĢaret ettiği gibi Wolf bu konuĢmasında birçok yazarın genel ruh halini yansıtmıĢtır.37

Birinci Bitrerfelder Weg olarak da bilinen bu toplantıda yazarlardan fabrikalara gidip izlenimlerini ve deneyimlerini gerçekçi bir dille kaleme almaları çalıĢmanın olumlu yönlerini yansıtmaları istendi. Esasen amaç, hedeflenen ekonomik programı sanatçıların yardımıyla güçlendirmekti. Ayrıca iĢçilerin kendilerinin de bizzat yazma iĢiyle ilgilenmeleri, yazınla uğraĢmaya özendirilmesi kararı alınmıĢtır. “Bu karara göre bir taraftan kültür yaratıcıları, yani yazar ve şairler sosyalist yapılanmaya ve üretime katkıda bulunacaklar (Yazarlar Üretime: Dichter zur Produktion), diğer taraftan işçiler kendi yazınlarını kendileri yapsınlar diye harekete

33 Yıldız Aydın, “Doğu Alman Yazınında Göç ve Sürgün”, Sosyal Bilimler Dergisi, Erzurum 2016,

s.29

34

Almuth Berger, “Wir waren zu lange stumm”, In:Räumt die Steine hinweg, DDR Herbst 1989,

Geistliche Reden im politischen Aufbruch. Hg. v. Andreas Ebert/Johanna Habarer/Friedrich Kraft,

München 1989, S.72

35 Text+Kritik Heft 46 Christa Wolf Fünfte Auflage:Neufassung Oktober 2012. (2012). München:

edition text+kritik im Richard Booberg Verlag. S.65,66

36 Manfred Jäger, “Kultur und Politik in der DDR 1945-1990”, Edition Deutschland Archiv, Köln

1995, s.94

37 Yıldız Aydın, Yıldız Aydın, “EleĢtirilerin Odağında Bir Yazar Christa Wolf”, İstanbul Üniversitesi

geçirilecekti(işçi yoldaş kaleme sarıl: Greife die Feder Kumpel).”38

Bu oluĢum yazarı iĢ dünyasına, iĢçi emekçileri de sanat-yazın dünyasına yönlendiriyordu. Devrim niteliği taĢıyan bu hareket maalesef uzun soluklu olamamıĢtır. Zamanla bir takım güçlükler baĢ göstermeye baĢlar. Kimi yazarlar bir program için yazmayı uygun bulmaz ve çalıĢmanın olumlu yönleri yerine, iĢçilerin içinde bulundukları ağır koĢulları ve yaĢanan zorlukları iĢlerler, yani kendilerinden istenenlere uymazlar.

1964 yılında ikinci Bitterfelder Weg Kongresinde iĢçi yazarlardan söz edilmez artık ancak bu toplantıların Doğu Alman Yazınındaki yeri yadsınamaz. Yazarlar bu kongrelerde sosyalist gerçekçiliğin, devrimci bir romantizme daha doğrusu romantik bir devrimciliğe yönelttiği yazın anlayıĢını sorgulamaya, ütopik optimizm ve gerçekçi eleştiri ya da eleştirel gerçekçilik konularını yeniden tartıĢmaya baĢlarlar.39

4.1.2. Doğu Alman Yazını ve Christa Wolf

Christa Wolf‟un da üyesi olduğu Sosyalist Birlik Partisi'nin 1965‟teki ünlü 11. Genel Kurulu'nda, yazına uygulanan sansüre karĢı mücadele çağrısı yapması Doğu Almanya'daki kariyerinin sonu olmuĢtur.

Demokratik Alman Cumhuriyeti yıkıldığında “Bu ülkeyi sevmiştim” diyen Wolf, bu sözleriyle Christa Wolf eski Doğu Almanya‟ya ne kadar yakın olduğunu gösterdi. Toplum onun yıkılan rejime karĢı eleĢtirel tutumunu sorgulamaya baĢladı. 1990 yılında yayınladığı “Was bleibt” adlı otobiyografik eserinde 70‟li yıllarda Doğu Alman Devlet Güvenlik TeĢkilatı (STASI) görevlileri tarafından haftalarca takip ediliĢini anlatmaktadır. STASI döneminde kontrol ve casusluk mekanizmalarının nasıl çalıĢtığını konu aldığı bu eseriyle yoğun bir tartıĢma baĢlattı. 1960 yıllarında Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı (MfS) ile gayri resmî iĢbirliği yaptığını itiraf etmesi ile Federal Almanya Cumhuriyeti'ndeki siyasi ağırlığını kaybetti. Doğu Alman rejimi altında muhalif tavrını sürdürmüĢ olmasına

38 ġahbender Çoraklı, Doğu Alman Yazını ve Jurek Becker, s. 213 39

rağmen 1990‟daki yeniden birleĢmeden sonra, duyarsız ve günün siyasi eğilimlerinden beslenen tartıĢmaların kurbanı olmaktan kurtulamadı.40

Doğu Alman rejiminin devlet güvenlik kurumu Stasi‟nin arĢivlerinde isminin “gayri resmi istihbarat elemanı” olarak görünmesi üzerine, tartıĢmalar acımasız bir kampanyaya dönüĢtü. Ancak Christa Wolf her Ģeye rağmen Alman Yazınında kendisine bir yer açmayı baĢardı. DDR Yazını ve Christa Wolf iliĢkisini ġener Bağ bir çalıĢmasında Ģöyle özetler: “Başarılı olma aşkına genel geçerli kalıba uymak yerine, yazında özgünlüğe büyük önem veren Christa Wolf‟un yapıtları, bu özgünlüğe karşın, aynı zamanda DDR-Yazını‟n gelişimiyle büyük bir koşutluk sergiler.”41

Benzer Belgeler