• Sonuç bulunamadı

Eser Sahibinin Haklarına İktibas Serbestîsi İle Getirilen

C. İktibas Serbestîsinin Kanunda Düzenleniş Şekli ve Nitelikleri

2. Eser Sahibinin Haklarına İktibas Serbestîsi İle Getirilen

a. İktibas Serbestîsi Eser Sahibinin Mali Haklarına Getirilmiş Bir Sınırlandırmadır

(1) Genel Olarak

İktibas aracılığıyla, yararlanılan fikri ürün, kendisine iktibas yapılan eserin bir

parçası haline gelir ve onun gelecekteki kaderini paylaşarak, onunla birlikte değerlendirilir. Bu açıdan iktibas imkânı, eser sahibinin kendisine ait fikri ürünün kaderini belirleme ve onu değerlendirme hakkı bakımından bir kısıtlama oluşturur34.

FSEK madde 18/f.1 hükmüne göre, bir eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. FSEK bu noktada, alenileşmiş ve henüz alenileşmemiş eserlerden doğan mali hakları birbirinden ayırmıştır35. Henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı eser sahibine aittir (FSEK madde 20/f.1-c. 1). Alenileşmiş bir eserden ise faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine ait olmakla birlikte, bu hak, FSEK’de mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. (FSEK madde 20/f.1-c. 2). Alenileşen eserler üzerindeki mali haklar, kanunda sınırlı olarak sayılmış mali haklardan ibarettir. Bu mali haklar FSEK madde 21 ve 25 arasında sayılmıştır36. Bu haklar işleme hakkı(FSEK madde 21), çoğaltma hakkı(FSEK madde 22), yayma hakkı (FSEK madde 23), temsil hakkı(FSEK madde 24) ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkıdır (FSEK madde 25). Buna göre, bir eser veya bir eser parçasının, işlenmesi, çoğaltılması, yayılması, temsili ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

34 Ekrutt, s. 1.

35 Öğretide, bu ayrımın yapılmasının gereksiz olduğu, zira alenileşmemiş bir eserin zaten sahibinin

gizli çevresinden çıkmadığı ve eser sahibinin bunlar üzerinde egemenliğinin tam olduğu ifade edilmiştir. Ayiter, s. 126.

36

Öğretide FSEK madde 45 de yer alan “pay ve takip hakkı”nın da mali haklardan olduğu belirtilmektedir, Ateş, (Sınırlandırma), s. 194 vd.; Bazı yazarlar ise pay ve takip hakkını “diğer haklar” kapsamında açıklamışlardır(Karahan, Sami/Suluk, Cahit/Saraç, Tahir/Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, Ankara, 2007, s.80).

FSEK madde 35’de iktibas serbestîsine ilişkin olarak getirilen düzenleme ise esasen, eser sahibinin mali haklarına getirilen bir sınırlandırma niteliğindedir. Zira iktibas yoluyla, kendisinden iktibas yapılan eser ya da parçaları, iktibası yapan eserle birlikte çoğaltılabilir, yayılabilir, temsil edilebilir veya işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilebilir37. Kullanılan eser ya da eser parçaları, başka bir eser içerisinde çoğaltıldığında, iktibas serbestîsi eser sahibinin çoğaltma hakkına(FSEK madde 22) getirilen bir sınırlandırma niteliği taşır38. Koruma konusu olan bir eser parçasının kopyalanması çoğaltma niteliğinden olacağından39, bir eser parçasının da iktibas edilmesi eser sahibinin çoğaltma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olacaktır. Nitekim eser sahibinin hakları, eserin bütününde olduğu kadar parçaları hakkında da geçerlidir(FSEK madde 13/f.2).

Bir eser ya da eser parçası, kendisine iktibas edilen eser aracılığıyla yayılabilir. FSEK’e göre bir eserin aslını ya da çoğaltılmış nüshalarını kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir(FSEK madde 23/f.1). İktibas edilen eser ya da eser parçalarının, iktibası yapan eser kapsamında dağıtılması durumunda da, eser sahibinin yayma hakkına getirilmiş bir sınırlandırmanın bulunduğundan söz edilecektir.

Bir eserden iktibas yapılmak suretiyle münhasıran eser sahibine ait olan temsil hakkı da sınırlamaya uğrayabilir. Örneğin bir tiyatro oyununa, başka bir şairin

şiirinin birkaç dizesinin iktibas edilerek, oyunda okunması durumunda da, eser

sahibine ait olan temsil hakkı sınırlandırılmaktadır. Yine iktibas yolu ile eser sahibine ait olan işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkının da sınırlandırılması niteliğini taşıyabilir.

37 Erel, (İktibas Serbestîsi), s. 340: iktibas olunan eser parçaları içinde yer aldıkları eser vasıtasıyla

çoğaltılıp, yayımlanıp veya temsil olunduklarından, iktibas serbestîsinin eser sahibinin mali haklarına getirilmiş bir sınırlandırma olduğunu ifade etmiştir; Belirtmek gerekir ki, bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı da münhasıran eser sahibine aittir(FSEK madde 21). Bir eserin işlenmesinden amaç bağımsız bir eser yaratmak değil, fakat mevcut bir eseri başka bir biçime dönüştürerek ifade etmektir (Erel, Fikir ve Sanat Hukuku, s. 76). İşlenme eserler, asıl esere bağımlı bir nitelik gösteren eserlerdir(FSEK madde 6/f.1). Buna karşılık FSEK madde 35 kapsamında kendisine iktibas yapılabilecek eserler, bağımsız nitelik taşımalıdır. Bu kapsamda örneğin, yabancı dildeki bir eser ya da eser parçasının, bağımsız nitelikteki bir bilimsel esere tercüme edilerek iktibasında, bir işlenme eserden değil, bağımsız bir esere iktibas yapılabilmesi için kendisinden iktibas yapılan eser ya da eser parçasında FSEK madde 16/f.2 gereğince yapılan bir değişiklikten söz edilebilir.

38 Bkz. Ayiter, s. 132.

(2) İktibas Serbestîsi Eser Sahibinin Manevi Haklarına Getirilmiş Bir Sınırlandırma Değildir

İktibas serbestîsi, esasen yararlanılan eser üzerindeki mali hakların

sınırlanması niteliğinde olup, manevi haklara getirilen bir sınırlandırma niteliği taşımaz. Zira eser sahibinin haklarına getirilen sınırlandırmalar mali haklara getirilmiş olup, kural olarak manevi hakları kapsamazlar40. Eser sahibinin mali haklarına sınırlama getirilmesi, kural olarak manevi hakların sınırlandırılması sonucunu doğurmaz. FSEK’de eser sahibine tanınan manevi haklar 14 ile 17’nci maddeler arasında sayılmıştır. Bu haklar, eseri umuma arz (madde 14); eser sahibi olarak tanıtılma (madde15); eserde değişiklik yapılmasını önleme (madde 16) ve eser sahibinin malik ve zilyede karşı sahip olduğu haklardır (madde 17).

FSEK’in “Umuma Arz Salahiyeti” başlıklı 14’ncü maddesinin birinci fıkrasında, bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını41 ve tarzını münhasıran eser sahibinin belirleyeceği düzenlenmiştir. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmayan bir eserin içeriği hakkında ancak o eserin sahibi malumat verebilir(FSEK madde 14/f.2). Kamuya sunma ya da umuma arz hakkı ile korunan,

ilk sunumdur42.

İktibas serbestîsine ilişkin kurallar, eser sahibinin eserini umuma arz yetkisini

sınırlandırmaz. Zira FSEK madde 35’de düzenlenen iktibas serbestîsinin söz konusu olabilmesi, kendisinden iktibas yapılacak eserin en azından alenileşmiş, bazı durumlarda ise yayımlanmış olmasına(yani nitelikli alenileşmeye) bağlıdır. FSEK’in 7’nci maddesinin birinci fıkrasında hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilmiş eserin, alenileşmiş olacağı belirtilmiştir. Yayımlanma ise alenileşmeden daha dar bir anlam taşır ve bir eserin aslından çoğaltma ile elde edilen nüshaları, hak sahibinin rızasıyla

40Arslanlı, Halil, Fikri Hukuk Dersleri II, İstanbul, 1954, s. 144; Melichar, (Schricker,

Urheberrecht), Vor §§44aff., s. 951, nr.12. Bununla birlikte FSEK’in sınırlandırmalara ilişkin bazı maddelerinde, eser sahibinin manevi haklarına da sınırlandırma getiren bazı düzenlemelere yer verilmiştir. Bkz. FSEK madde 32/f.2;40/f.4; Kamu düzeni düşüncesi ile getirilen FSEK madde 30’da düzenlenen sınırlandırmanın, eser sahibinin manevi haklarına getirilmiş bir sınırlandırma olduğu yolunda görüş için Bkz. Karahan/Suluk/Saraç/Nal, s. 67.

41

Kanunda sadece “yayımlanmadan” söz edilmekte ise de, bu kavramı yayımlama dışındaki

“alenileştirme” yöntemlerini de kapsayacak şekilde anlamak gerekmektedir.(Erel, Fikir ve Sanat Hukuku, s.139).

satışa çıkarılma veya dağıtılma yahut diğer bir şekilde ticaret mevkiine konulma suretiyle umuma arz edilirse, o eser yayımlanmış sayıldığından söz edilebilir(FSEK madde 7/f. 2). Bir eser alenileşmeden, doğrudan yayımlanma yolu ile de umuma arz edilebilir.

FSEK madde 35’in uygulanabilmesi için de, daha önce de ifade edildiği üzere, kendisinden iktibas yapılacak eserin en azından alenileşmiş, yani hak sahibinin rızası ile ilk kez umuma arz edilmiş olması gerekecektir. Henüz alenileşmeyen bir eserden iktibas yapılması geçerli olmayacaktır. Başka bir deyişle, bir eser sahibinin eseri üzerindeki mali haklarının iktibas serbestîsi yolu ile sınırlanabilmesi, ancak alenileşme, yani eserin eser sahibinin rızası ile ilk kez umuma arz anından itibaren söz konusu olabilecektir.(Alenileşmemiş bir eserden istisnai bazı hallerde iktibas yapılıp yapılamayacağı hususu bakımından, İkinci Bölüm, I., B. 2-c). FSEK’in 15’nci maddesinde ise, eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususunda karar vermek yetkisinin münhasıran eser sahibine ait olacağı düzenlenmiştir(FSEK madde 15/f.1).

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 15’nci maddesinin başlığı “Adın Belirtilmesi Salahiyeti” başlığını taşımaktadır. Tekinalp, FSEK madde 15’deki düzenlemenin yetersiz olduğunu; burada anlatılmak istenenin eser sahibinin, eser sahibi olduğunun, belirtilmesi olduğunu, yoksa bu hükümle sadece eser sahibinin adının, eserinde zikredilmesinin ifade edilmek istenmediğini ifade etmiştir. Eser sahibi olarak tanıtılma hakkı, eser sahibinin adının, eserinin üstüne konulmasının yanında, eser sahibinin “eser sahipliğinin” eserin kullanıldığı her yer ve halde yeteri açıklıkla beyanını kapsamaktadır43.

FSEK’in 35’nci maddesinin ikinci fıkrasında, iktibasın belli olacak şekilde

yapılması gerekeceği(FSEK madde 35/f.2-c.1); bilimsel eserlerde kullanılan eserin ve sahibinin adından başka, bu kısmın alındığı yerin de belirtileceği(FSEK madde 35/f.1-c.2) düzenlenerek, başka bir eserden iktibas yapılması durumunda, tüm iktibas türlerinde, iktibasa konu olan eser ya da eser parçasının sahibinin adının da kendisine iktibas yapılan eserde gösterilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Bu bakımdan

43

Tekinalp, s. 158, nr.24; Başka bir deyişle, bu hakkın kapsamı, eser sahibinin eserde bu sıfatını belirtme yetkisinden, üçüncü kişilerin onun bu sıfatını her yer ve halde anma ve açıklama mecburiyetinden ve kendi eserinin haksız yere sahiplenilmesini engelleme yetkilerinden oluşur. Ateş, (Sınırlandırma), s. 141.

iktibas serbestîsine ilişkin kurallar, eser sahibinin eser sahibi olarak tanıtılma hususundaki manevi hakkına(FSEK madde 15) da bir sınırlandırma getirmemektedir. FSEK 16’da belirtilen ve eser sahibinin eserde değişiklik yapılmasını önlemesine ilişkin manevi hakkı da, iktibas serbestîsi yoluyla ihlal edilemeyecektir. FSEK madde 16/f.1’de, eser sahibinin izni olmadıkça eserde veya eser sahibinin adında kısaltma, ekleme ve başka değiştirmelerin yapılamayacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte Kanunun veya eser sahibinin izniyle bir eseri işleyen, umuma arz eden, çoğaltan, yayımlayan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimsenin, işleme, çoğaltma, temsil ya da yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın yapabileceği düzenlenmiştir(FSEK madde 16/f.2). İktibas serbestîsine ilişkin FSEK madde 35’de yer alan düzenleme ile eser sahibi dışındaki üçüncü bir kişiye, Kanunen iktibasa konu eser ya da eser parçasını iktibas yoluyla çoğaltma, yayma vs. haklarının verilmesi söz konusu olduğundan, FSEK madde 16/f.2 anlamında Kanundan kaynaklanan bir durum olarak bu düzenlemenin kapsamında yer alacaktır.

Sonuç olarak, henüz umuma arz edilmemiş, yani alenileşmemiş bir eser ya da eser parçasından, başka bir esere iktibas yapılamayacak; alenileşmiş ya da yayımlanmış bir eser, eser sahibinin adı belirtilmeden iktibas edilemeyecek; iktibas yoluyla kural olarak eserde değişiklik de yapılamayacaktır.

b. İktibas Serbestîsine İlişkin Kuralların Uygulanması, Eserinden

İktibas Yapılacak Eser Sahibinin İznine veya Ona Bir Karşılık Ödenmesine Bağlı Değildir

İktibas serbestîsinin eser sahibinin mali haklarına getirilen bir sınırlandırma

olduğuna yukarıda değinilmişti. Mali haklar, eserden, ekonomik olarak yararlanma ve bunun şeklini tayin etme imkânını münhasıran eser sahibine veren ve ona eserden üçüncü kişilerin bu tarzda faydalanmalarına engel olma yetkilerini bahşeden mutlak haklardandır44. Mali hakların pozitif ve negatif olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Mali hakların pozitif yönü, eser sahibine, meydana getirdiği fikri üründen iktisaden yararlanma konusunda tanınan münhasır yetkileri, negatif yönü ise, üçüncü kişilerin

eser üzerindeki bir takım tasarruflarını engelleme konusundaki yetkileri ifade eder. Üçüncü kişiler, eser sahibinin izni olmaksızın eserden yararlanma yetkisine sahip değillerdir45.

Bununla birlikte FSEK’de, aynı zamanda eser sahibinin söz konusu mali haklarına bazı düşüncelerle bir takım sınırlamalar getirilmiştir. İşte iktibas serbestîsine ilişkin düzenlemeler de bu sınırlandırmalardan birisidir. Zira iktibas yolu ile bir eser veya eser parçasının başka bir eser içerisinde kullanılması, iktibas edilen eserin sahibinin mali haklarından çoğaltma hakkı, yayma hakkı ve temsil hakkı ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkının üçüncü kişilerce kullanılması sonucunu doğurabilir. İktibas serbestîsi ile de FSEK madde 35’de sayılan belirli koşulların gerçekleşmesi durumunda, bir eser ya da eser parçasının, başka bir eser içerisinde kullanılması ve bu suretle kural olarak münhasıran eser sahibine ait olan bir takım mali hakların kullanılması, eser sahibinin iznine veya ona bir karşılık ödenmesine gerek olmadan mümkün olmaktadır. Bu açıdan kural olarak, FSEK madde 35’de belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda, başkasına ait bir eserden iktibas için, eser sahibinin izninin alınmasına gerek olmadığı gibi, ona bir karşılık ödenmesini de gerek bulunmamaktadır.

c. İktibas Serbestîsi Genel Menfaat Yararına Getirilmiş Bir Sınırlandırmadır

FSEK’de eser sahibinin haklarına getirilen sınırlandırmalar genel olarak dört ana başlık altında düzenlenmiştir. Bu sınırlandırmalar, amme intizamı yani kamu düzeni46(FSEK madde 30), genel menfaat(FSEK madde 31–37), özel menfaat(FSEK madde 38–41) ve hükümete tanınan yetkiler(FSEK madde 42–47)47 yönünden getirilen sınırlandırmalar şeklindedir. Bunların dışında, eser sahibinin mali haklarına

45 Ateş, (Sınırlandırma), s. 157.

46 Ateş, “Kamu düzeni” kavramının toplumun sağlık ve güvenliği bakımından “esenlik” içerisinde

olmasını; “genel menfaatin” ise, toplumun menfaatini, yani kamu yararını ifade ettiğini söyleyerek, toplumun güvenlik ve esenlik içerisinde olması da aynı zamanda kamunun yararına bir durum olduğundan, “kamu yararı” kavramının “kamu düzeni” kavramına göre daha geniş ve onu da içine alacak kapsamda olduğunu ifade etmiştir, Ateş, (Sınırlandırma) s. 270.

47

Bununla birlikte “hükümete tanınan yetkiler” başlığı altında yer alan düzenlemelerden bazılarının(madde 42’de düzenlenen meslek birlikleri ve madde 45’de düzenlenen pay ve takip hakkı) teknik anlamda eser sahibinin haklarına getirilen bir sınırlandırma olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı yolunda Bkz. Ateş, (Sınırlandırma), s. 240.

getirilen ve FSEK madde 26’da düzenlenen zamanla ilgili sınırlandırma48 ve diğer bazı maddelerde getirilen bir takım sınırlandırmaların da bulunduğu ifade edilmelidir49. İktibas serbestîsine ilişkin düzenleme ise, FSEK’de genel menfaat

gerekçesi ile getirilen sınırlandırmalar başlığı altında düzenlenmiştir. “Genel menfaat” kavramı, toplumun menfaatini yani kamu yararını ifade eder50.

Eser sahibinin eseri üzerindeki hakları, mutlak nitelikte olmakla birlikte, sınırsız değildir. Zira eser sahibinin hakları da, eşya mülkiyeti gibi, sınırlarını toplumun ağır basan gereksinimlerinde bulması gereken sosyal bağlantılı haklardır51. Toplumun, bir eserden yararlanmada haklı yararları var olduğu ve eser sahibinin yasaklama yetkisi, karşıt üretkenliği tehdit ettiği sürece, eser sahibinin mutlak hakkı sınırlanır52.

İktibas serbestîsine ilişkin kuralların kabul edilmesinin temelinde, karşılıklı

fikri tartışmada, diyalogda, kritik ve en geniş anlamda kültürel gelişimde bulunan toplum yararı yatmaktadır53. Zira başkalarına ait eserlerden iktibas yapılmaksızın, serbest bir fikri tartışma ortamının yaratılması mümkün değildir. Yani iktibas özgür fikri tartışmanın zorunlu bir koşuludur.

Her eser, varlığını içinde yaratıldığı topluma borçludur. Eser sahibi, eserini meydan getirirken yaşadığı toplumun kültür birikiminden ve kendisine sağladığı manevi atmosferden istifade eder. İnsanlığın kültür hayatına ait olan eserlerin büyük

48 Süreler bakımından getirilen sınırlandırma, FSEK’de “Tahditler” başlığı altında değil, “Mali

Haklar” başlığı altında arasında FSEK’in 26’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme bazı yazarlarca, eser sahibinin haklarına kamu yararı bakımından getirilen sınırlandırmalar başlığı altında ele almaktadır. Bkz. Ayiter, s. 148–149.

49 Belirtmek gerekir ki, eser sahibinin mali haklarına getirilen sınırlandırmalar sadece FSEK’in

“Tahditler” başlıklı 30–47. maddelerinde yer alan düzenlemelerden ibaret olmayıp FSEK’ in bazı maddelerinde bir takım başka sınırlandırmalara yer verilmiştir. Eser üzerindeki koruma sürelerinin(FSEK madde 26) dışında, madde 23’de yer alan “yayma hakkının tüketimi” kuralı da bir sınırlandırma niteliği taşıyacaktır, Bu konuda daha geniş bilgi için Bkz. Üstün, Gürsel, Küreselleşmeden Kaynaklanan Eser Sahibi Aleyhine Eğilimler ile Mali Haklardaki Tahditler ve Tahditlerin İstisnaları, Hukuk ve Adalet, Y.1, S.4, Ekim-Aralık 2004, s. 139 vd. , (anılış: Tahditler).

50 Ateş, (Sınırlandırma), s.270.

51Melichar, (Schricker, Urheberrecht,), Vor §§ 44aff., s. 945, nr.1 ; Nordemann, Wilhelm, (Nordemann /Nordemann /Nordemann, Urheberrecht), Vor §§44aff, s. 939, nr.1.

52 Seydel, Thomas, Die Zitierfreiheit als Urheberrechtsschranke, Köln-Berlin-Bonn-München, 2002,

s. 9; Schack, Haimo, Urheber- und Urhebervertragsrecht, 4. neue bearbeitete Auflage, Tübingen, 2007, s. 250, nr. 482, (anılış : Urheberrecht).

53

Hertin, Paul W., (Hertin, Paul W./Schulze, Marcel/Walter, Michel, Kommentar zum deutschen Urheberrecht, Band 1.1, München, 2008), § 51, s. 3, nr. 2; Dreier, Thomas, (Dreier,

Thomas/Schulze, Gernot, Urheberrechtsgesetz, München, 2008), § 51, s. 815, nr.1; Götting, Horst- Peter, (Loewenheim, Ulrich, Handbuch des Urheberrechts, München, 2003), s. 456, nr.124.

bir kısmı, kendilerinden önce yaratılmış bulunan eserlere dayanırlar54. İktibas, başka eser sahiplerine ait eserler ile bu eserlerden yeni ve bağımsız bir eser kapsamında kısmen veya tamamen iktibas yapılmak suretiyle bir ilişki kurulması anlamına gelir55. Nitekim iktibas serbestîsine ilişkin kuralların tanınmasındaki amaç, daha önceden var olan eseri tekrar etmek olmayıp, yeni eserler yaratılmasında kaynak olarak kullanmaktır. İktibas serbestîsi daha önceden var olan eserlerin tekrarlanarak bu eserlere olan ihtiyacın ortadan kaldırılması değil, yeni eserler yaratılmasının sağlanmasıdır56. Belirtmek gerekir ki, iktibas serbestîsine ilişkin kural, başka yaratımlarla sanatsal tartışma yapılabilmesine de hizmet etmektedir57.

Eser sahibinin mali haklarının toplum yararı için sınırlandırılması, aslında Anayasal bir temele dayanmaktadır. Anayasasının 35’nci maddesinin birinci fıkrasında: Herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olacağı düzenlenmiş; ikinci fıkrada ise: Bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği, ifade edilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında ise: Mülkiyet hakkının kullanılmasının

toplum yararına aykırı olamayacağı, düzenlenmiştir. Fikir ve sanat eserleri

üzerindeki hakların da, Anayasa’nın mülkiyet hakkını güvence altına alan 35’nci maddesinin kapsamına girdiklerinin kabul edilmesi gerekir58. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasası döneminde, “1967” yılında verdiği bir kararında, fikri hakların, Anayasada düzenlenen mülkiyet hakkının korumasının kapsamına girmeyeceğini kabul etmişti59.

54 Erel, (İktibas Serbestîsi), s. 339. 55

Schricker, (Schricker, Urheberrecht), § 51, s. 1024, nr.6.

56 Kılıçoğlu, s. 333.

57 Bkz. Hertin, (Hertin/Schulze/Walter, Kommentar zum deutschen Urheberrecht), § 51, s. 3, nr.2. 58 Bkz. Ayiter, s. 148.

59

28.12.1967T., E. 1967/10, K.1967/49, RG., 30.1.1969, S. 13114. Anayasa Mahkemesi, ihtira beratı verilmesini yasaklayan 10 Mart 1296 tarihli İhtira Beratı Kanununun 3. maddesinde yer alan düzenlemenin, Anayasanın mülkiyet hakkını garanti alan düzenlemesine aykırı olup olmadığını incelediği bu kararda, kısaca, Medenî Kanuna göre, mülkiyet hakkının konusunu maddî şeylerin oluşturduğunu; mamelek içindeki diğer hakların mülkiyet hakkı sayılmayıp, Kanunlarda bunlardan, haklar ve alacaklar diye bahsedildiğini; Hattâ maddî eşya üzerinde kurulan ve bu itibarla mülkiyet hakkını etkileyen ve böylece (1961)Anayasası'nın 36. maddesinin kapsamı içinde bulunan bir kısım hakların bile doğrudan doğruya "mülkiyet" hakkı sayılmayarak, "mülkiyetin gayri aynî haklar" adı ile nitelendirildiğini;Nazarî hukuk alanında da mülkiyet hakkının konusunun maddî şey ve mal olan bir eşya hakkı olup, ihtira hakkının ise, mameleke girmekle birlikte aynî hakların ve böylece mülkiyet hakkının dışında kaldığı ve (1961)Anayasası'nın 36. maddesinin açık metni, maddede yer alan "mülkiyet hakkı" teriminin bütün mamelek haklarını kapsadığı yolunda yorumlanmasına ve ihtira hakkının da bir mülkiyet hakkı olduğunun kabulüne elverişli olmadığını ifade etmiştir; Kararda ayrıca (1961)Anayasası'nın 21. maddesinin ilk fıkrasından "Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir" hükmüyle, bilim ve sanat alanında serbestçe açıklama, yayma ve her türlü araştırmayı bir temel hak olarak belirten

Buna karşılık, Alman Hukukunda, yaratılan eser ve bu eserde ortaya çıkan fikri faaliyet, malvarlığına ilişkin haklar bakımından Alman Anayasası madde 14 kapsamında mülkiyet hakkı olarak kabul edilmektedir60. İngiliz Hukukunda da, eser sahibinin eseri üzerindeki hakları mülkiyet hakkı olarak kabul edilmektedir61. Belirtmek gerekir ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “fikri hakları” mülkiyet