• Sonuç bulunamadı

Ermeni Islâhatı Meselesi

Belgede 1909 Maraş olayları (sayfa 54-61)

İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Salisbury, 1878 yılının Ağustosu’nda, İstanbul’daki Elçisi Henry Layard’a uzun bir talimat göndermişti. Talimatta Layard’dan, Osmanlı Devleti’nin yapmayı kabul ettiği ıslâhata bir an evvel başlaması için gerekli teşebbüsü yapması isteniyordu. Layard 8 Ağustos tarihli bu talimat alınca, 19 Ağustos günü Osmanlı hükümetine bir nota vererek talepleri iletti. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti doğu vilâyetlerinde özel bir jandarma kuvveti kurulmasını, bunun Avrupalı subaylar tarafından organize edilmesini, Jandarma Teşkilâtı’nın merkezi bir idâre organı olmasını ve burada Avrupalı subayların istihdamını, adalet sisteminde değişiklik yapılmasını ve bazı merkezi mahkemelerde Avrupalı hakimlerin müfettiş olarak görevlendirilmesini düşündüğünü 24 Ekim 1878 tarihli cevabi notası ile İngiltere Büyükelçisi Layard’a bildirdi.97

II. Abdülhamid, Ermeniler’e muhtariyet anlamına gelecek haklar verilmesine karşıydı. Gerçekten Ermenilerin azınlıkta bulunduğu yerlerde, onların lehine ve Müslümanlar’ın aleyhine görünerek ıslâhat önlemlerini almaya olanak yoktu. Hele Çerkezler’e

ve Kürtler’e karşı sert önlemler alınması çok güçtü. Zira 1875 tarihinden beri Balkanlar’daki Hıristiyan halkın ve Hıristiyan devletlerin Türk ve Müslümanlar aleyhine yaptığı hareketler, Müslüman halk arasında bir dayanışma düşüncesi yaratmıştı. Başta II. Abdülhamid olmak üzere, devlet ileri gelenlerinden pek çoğu bu düşünceye dayanarak devletin geleceğini kurtaracak bir dış politikanın ilkelerini oluşturmuşlardı ki, buna da Panislâmizm denmekteydi.98

Osmanlı hükümeti, bütün bunlara rağmen iyi niyetli olarak reformları hayata geçirmeye hazırdı. Ancak hazinenin durumu bunları tatbike koymaya imkan bırakmıyordu. Osmanlı Devleti, daha 1877-78 Osmanlı – Rus savaşından önce mali iflasını ilân etmişti. Devletin 1874-75 bütçeleri 25 milyon Osmanlı lirası idi. Gelirleri 17 milyon lira olan devlet dış borçlara senede 13 milyon lira ödemekteydi; devletin ihtiyacı için ancak 4 milyon kalmaktaydı. Nitekim, İngilizler’e cevap verilmeden önce bu sıkıntı kendilerine izah edilmişti.99

Diğer taraftan, Mart 1880’de İngiltere’de yapılan seçimleri Gladstone başkanlığındaki Liberal Parti kazanmıştı. Gladstone, Osmanlı Devleti ve Türkler hakkında olumsuz düşüncelere sahipti. Kendisinin iktidara geldikten sonra elinde olan her imkânı Ermeniler

98 Metin, Ermeniler, s.78.

99 Ali Karaca, “Tehcire Giden Yolda Ermeni Meselesi”ne Bir Çözüm

Projesi ve Reform Müfettişliği (1875-1915), Ermeni Meselesi Üzerine

lehine kullanması bekleniyordu. Beklentileri boşa çıkarmamak için harekete geçen Gladstone, 11 Haziran 1880 tarihinde Osmanlı hükümetine diğer beş Avrupa devleti ile birlikte ortak bir nota vererek Doğu Anadolu’daki ıslâhatın geciktirilmemesi istedi. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti büyük devletleri ve Ermeniler’i tutan Avrupa kamuoyunu tatmin etmek için doğu vilâyetlerine bir tahkik heyeti gönderdi. Heyet, Osmanlı hizmetinde bulunan General Baker Paşa, Şura-yı Devlet Reisi Sait Paşa ve Denizci Süleyman Paşa’dan kurulmuştu. Heyetin raporu üzerine 3 Ekim 1880’de büyük devletlere bir muhtıra veren Osmanlı hükümeti, mahkemelerin tanzimini, polis ve jandarmanın ıslâh edilmesini, gümrük, posta ve vasıtalı vergi gelirlerinin dışında diğer vergilerden gelen paraların Erzurum, Van, Bitlis ve Diyarbakır vilayetlerine harcanmasını ve bütün bu ıslâhatın bir Müşir vasıtasıyla kontrol edilmesini vaat etti.100

Büyük devletler bu vaatlerden tatmin olmuş göründüler. Zaten bu esnada onları meşgul edecek çok büyük olaylar meydana gelmiş bulunuyordu. 1881’de Fransa’nın Tunus’u, 1882’de İngiltere’nin Mısır’ı işgali ve daha sonra Doğu Rumeli olaylarının gelişmesi büyük devletleri şiddetle ilgilendirmekteydi. Bundan başka, Almanya Doğu’daki siyasi ve ekonomik yatırımları için iyi niyetine muhtaç olduğu II. Abdülhamid’i kızdırmamaya özen gösteriyordu. Bütün bu sebeplerle Ermeni Islâhatı Meselesi bir

müddet için uluslararası siyasetin gündeminden silindi. Böylece İngiltere’nin Ermeni Islâhatı konusunda Osmanlı hükümetini baskı altına alma teşebbüsleri sonuçsuz kalmış oldu.

Ermeniler, Avrupa’nın dikkatini yeniden üzerlerine çekmek istiyorlardı. 1894 Ağustosu sonunda Hınçak komitesi tarafından çıkarılan Sasun isyanı onlara bu fırsatı verdi. Sasun’daki olaylar dolayısıyla Avrupa’da özellikle de İngiltere’de, Türkler aleyhine şiddetli bir kampanya başlatıldı. 25 kadar köyün tahrip edildiği ve 10.000 – 20.000 civarında Ermeni’nin öldüğü iddia olunmaktaydı. II. Abdülhamid isyanın çıkış sebeplerini araştırmak ve suçluları tespit etmek üzere bir Tahkikat Komisyonu kurulmasını kararlaştırdı.101 Tahkikat Komisyonu 1895 Ocak ayından Temmuz’a kadar çalıştı. Komisyonun hazırladığı 20 Temmuz 1895 tarihli rapor Ermeniler’in suçluluğunu açıklamakta ve katliama uğramadıklarını belirtmekteydi.102

Buna rağmen büyük devletlerin işin peşini bırakmaya niyetleri yoktu. Nitekim, daha Tahkikat Komisyonu’nun çalışmaları devam ederken 1895 Nisanı ortasında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın İstanbul’daki Büyükelçileri İngiliz hükümetinin teşebbüsleriyle bir araya gelerek Vilâyat-ı Sitte diye bilinen Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Harput ve Diyarbakır’da yapılacak ıslâhatın esaslarını tespit

101 Tahkikat Komisyonu’nun üyeleri için bkz. Karaca, “Çözüm Projesi”,

s.22.

102 Ercüment Kuran, “Ermeni Meselesi’nin Milletlerarası Boyutu”,

Osmanlı’dan Günümüze Ermeni Sorunu, Yeni Türk Yay., Ankara 2000,

çalışmalarına başlamışlardı. Çalışmaların sonuna gelindiğinde 40 maddeden oluşan ıslâhat projesinin metni ortaya çıktı. Proje, diğer Avrupa devletlerinin de desteği alındıktan sonra bir notaya ekli olarak 11 Mayıs 1895’de Osmanlı hükümetine verildi. Adı geçen altı vilâyette merkezin idâri adli, askeri ve mali yetkilerini sınırlandıran ve Ermeniler’e aynı konularda imtiyaz tanıyan Islâhat Projesi’ne Osmanlı hükümetinin cevabı gecikti. Çünkü II. Abdülhamid, Doğu Anadolu’yu “Balkanlaştıracak” imtiyazların Ermeniler’e verilmesine şiddetli karşı çıkıyordu. Osmanlı hükümetinin bu direnişi üzerine İngiltere, Rusya’dan Osmanlı Devleti’ne baskı yapılmasını istedi. Ancak bu konuda ne Rusya’dan ne de Fransa’dan beklediği desteği alamadı.103

Ermeniler durumun bu şekil aldığını görünce Avrupalı devletlerin fiili desteğini sağlamak için 30 Eylül 1895 günü Babıâli üzerine bir protesto yürüyüşü yaptılar Hınçak komitesinin üyeleri tarafından hazırlanan bu yürüyüşten dolayı İstanbul 3 gün anarşi içinde kaldı ve iki taraftan da kan döküldü.104

Avrupa devletleri Ermeniler’in bu yürüyüşü üzerine tekrar harekete geçtiler. İngiltere, Fransa ve Rusya’nın İstanbul’daki Büyükelçileri Osmanlı Dışişleri Bakanı Küçük Said Paşa’yı

103 Kuran, “Ermeni Meselesi’nin Milletlerarası Boyutu”, s.59-61;

Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.35.

104 Hamit Pehlivanlı, “Ermeni Terörü: Tehcire Giden Yol”, Ermeni

Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, C.II, Ankara 2003, s.104;

İstanbul olaylarının Anadolu’da da etkileri görülmüştür. Bkz. Gürün,

Ermeniler lehine yapılacak ıslâhatı görüşmeye davet ettiler. 13 Ekim 1895’de başlayan görüşmeler, 20 Ekim 1895 tarihli Islâhat Nizamnamesi’nin ilânıyla sona erdi. 32 maddelik nizamname, Ermenilerin Doğu Anadolu’da yaşadığı altı vilâyette vali, mutasarrıf ve kaza kaymakamları yanına Hıristiyan muavinler tayin edileceği, her vilâyette memurların nüfus oranına göre Müslüman ve Hıristiyanlardan seçileceği, halkı Hıristiyan olan nahiyelerde meclis azalarının da Hıristiyanlar’dan teşekkül edeceği, polis ve jandarmanın halkın nüfusu oranında Müslüman ve Hıristiyan tebaadan olacağı, göçebe aşiretlerin disiplin altında tutularak iskâna teşvik edileceği ve aşarın müteahhitleri aracılığıyla toplanacağını karara bağlıyordu. Ayrıca, Nizamname’nin sonuncu maddesi bir Müslüman’ın reisliğinde eşit sayıda Müslüman ve Hıristiyan azadan teşekkül edecek bir Daimi Teftiş Komisyonu’nun kurulmasını ve yapılacak ıslâhatı kontrol etmesini gerekli görüyordu.105

Avrupa devletlerinin baskısıyla ilân edilen Islâhat Nizamnamesi, beklentileri daha fazla olan Ermeniler’i yine memnun etmedi. Bu sırada faaliyetlerini artmış olan Taşnak ve Hınçak komiteleri, 1895 Haziranı’nda Van’da bir isyan çıkarttılar 418 Müslüman ve 1.715 Ermeni’nin öldüğü isyanı 26 Ağustos 1896’da Taşnak komitecilerinin düzenlediği İstanbul’daki Osmanlı Bankası

105 Kuran, “Ermeni Meselesi’nin Milletlerarası Boyutu”, s.61; Islahat

Projesi, 27 Haziran 1895’de doğu vilayetlerine Genel Müfettiş olarak tayin edilen Müşir Şakir Paşa’ya da tebliğ edilmiştir. Karaca, “Çözüm Projesi”, s.40.

saldırısı takip etti.106 Van isyanı ve Osmanlı Bankası saldırısı

Avrupa’da derin akis uyandırdı. Olanlardan II. Abdulhamid’i sorumlu tutan İngiltere, Rusya’nın da görüşünü aldıktan sonra, 20 Ekim 1896’da Osmanlı hükümetine bir nota verdi Islâhat konusunu yeniden gündeme getiren notaya Avusturya ve İtalya desteklerken Fransa karşı olduğunu açıkladı. Ermeni olaylarından ve siyasi neticelerinden çok ürken II. Abdülhamid, 1896 Aralık’ında Ermeniler’e yönelik bir af kanunu çıkararak büyük devletleri yatıştırmaya çalıştı. Bu ortamda sükunet yavaş yavaş oluşmaya başladı. Bu arada, 1897 Nisanı’nda Girit meselesinden dolayı Osmanlı-Yunan Savaşı’nın başlaması büyük devletlerin ilgisini Balkanlar ve Doğu Akdeniz üzerinde topladı. Doğu Anadolu ıslâhatı da bir süre için önemini kaybetti.

Islâhat Meselesi, Osmanlı Sadrazamı Said Halim Paşa ile Rus Maslahatgüzarı Gulkeviç arasında imzalanan 8 şubat 1914 tarihli tasarıyla son şeklini aldı. Buna göre, Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu vilâyetleri iki genel müfettişlik idâresine bağlanıyordu. Erzurum, Trabzon, ve Sivas vilâyetleri Kuzeydoğu Anadolu genel müfettişliğine; Van, Bitlis, Diyarbakır ve Harput vilâyetleri de Doğu Anadolu genel müfettişliğine bağlı olacaktı. Genel müfettişler Meclis-i Vükelâ’ca 5 yıl müddetle yabancı kişilerden atanacak ve bunların görev süreleri bittiğinde büyük devletlere başvurularak onlardan yeni müfettiş istenecekti. Ayrıca, bu tasarıya göre ıslâhatın

106 Göyünç, Türkler ve Ermeniler, s.111; Pehlivanlı, “Ermeni Terörü”,

yürütülmesi elçiler ve konsoloslar tarafından denetlenecek, ıslâhat esasları ise Osmanlı hükümeti tarafından yabancı devletlerle birlikte tespit edilecekti.107

Genel müfettişlerin seçimi kolay olmadı. Birçok aday arasından güney kesimi müfettişliğine Norveçli Binbaşı Hoff’un, kuzeydoğu kesimine de Hollandalı Westenek’in tayini kararlaştırıldı.108 Osmanlı hükümetinden ayda 400 altın lira maaş

olacak olan bu müfettişlere verilmek üzere 23 maddelik bir talimatname de hazırlandı. Buna göre müfettişlerin idâre, adliye, zabıta ve jandarma üzerinde geniş denetim yetkisi olacaktı. Emniyet kuvvetlerinin yetmemesi halinde, askeri kuvvetler de bunların emri altına girecekti. Gerekli gördükleri takdirde, yüksek memurlar ve valiler hakkında takibat yapabileceklerdi. Müfettişlerden Hoff bir defa Van’a gidip geldiği hâlde, Westenek işe başlamadan Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girdiği için bunların kontratları 29 Aralık 1914 tarihli irade ile iptal edilmiştir.109

E. Ermeni Meselesi Çerçevesinde Maraş’ta Çıkan

Belgede 1909 Maraş olayları (sayfa 54-61)

Benzer Belgeler