• Sonuç bulunamadı

4.1. Konu ve Kahraman Bakış Açılarına Göre

4.1.2. Erkek Kahramanın Ön Planda Olduğu Kitapların Konuları

Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabı, Rasim adlı karakterin iş bulması ile başlar. Rasim’in iş yerinde aynı odayı paylaştığı Raif Efendi’nin Almanya’da yaşadıkları romanın esas konusunu oluşturmaktadır. Raif Efendi’nin defterini okumaya başlayan Rasim karakterinin üzerinden Raif Efendi’nin hikâyesi anlatılmaktadır.

Ray Bradhury ’in Fahrenheit 451 kitabı, Guy Montag adındaki itfaiyeci işini seven biridir. Yanmayan evlerin icadından sonra itfaiyecilere yeni bir görev verilmiştir, yani kitapları yakmak görevi. Montag yirmi yaşından beri on yıldır kitap yakıyor. Öyle eski ve işe yaramayan kitapları değil, tüm kitapları. Çünkü kitaplar insanların düşünmelerine, eleştirmelerine ve sorgulamalarına neden oluyor. Montag, yıllarca gecenin bir yarısında yola çıkışını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamadan işine devam eder. Çünkü kitapları yakmakla toplumun mutlu olmasını sağladığını düşünüyor ve bundan da zevk alır. Çünkü şiirler acıdır, romanlar insanı düşünmeye zorlar. Oysa düşünmeyen eğlenen insanlar mutludur.

Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı kitabının konusu yıllar öncesinden “Körebe” davası olarak adlandırılan bir seri cinayet vakasındakine benzer şekilde işlenmiş bir cinayet üzerine katili yakalanamayan vakanın yeniden gündeme gelmesi üzerine kurulmuştur. Kitapta “Körebe” adındaki seri katil çocuk tacizcilerini hedef alıp ve onları benzer şekillerde öldüren birisidir. Nevzat Başkomiserin ekibi cinayet mahalline gittiğinde gördüğü manzara karşısında oldukça net ve ayırt edilebilir bir ayinle işlenen cinayetler nedeniyle herkes Körebe’nin geri döndüğü konusunda hem fikir olmuştur. Körebenin kim olduğu bulunmaya çalışılırken kitabın değindiği diğer sosyal problemlerden biri de Suriyeli mültecilerdir.

Grıgory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabında bataklıktan gelişmiş bir ülkeye dönüşen Finlandiya’nın, sömürü ve esaretten kurtularak 1800'lerin son döneminde Finlandiya halkının içinde bulunduğu durumu, cehaletten kurtulmak için başta Johan Vilhelm Snellman olmak üzere ülkedeki bir avuç Fin aydının verdiği olağanüstü mücadeleyi anlatmaktadır. Eser, zaman zaman Finlandiya’ya gidip gelen Rusya’nın en tanınmış papazlarından biri olan Grigory Petrov’un (1866, Rusya – 1925, Paris) gözlemlerinden oluşur. Eser, Grigory Petrov’un gözünden Finlandiya’nın ekonomi, sağlık, kültür, bilim, spor, eğitim gibi birçok alanda eski ve yeni Finlandiya’nın değişim ve gelişimi öncesi sonrasını somut örneklerle ortaya koyarak anlattığı bir kitaptır.

Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk kitabının ana karakteri olan İbrahim, İstanbul’da yaşamaktadır. Bir gün çocukluktan beri tanıdığı Hüseyin isimli arkadaşının öldürüldüğünü öğrenmesi üzerine Mardin’e gitmesi ile başlar. Hüseyin’in nasıl öldüğünü öğrenmek isterken de kendisini göçmen sorunları ve bu süreçte mültecilerin yaşadığı acı gerçeklerin içinde bulur. İbrahim Hüseyin’in ölümünü araştırdıkça terör olaylarının gerçek yüzünü de öğrenmesi ve öğrendiklerini okurları ile paylaşması anlatılır.

Stefan Zweig Olağanüstü Bir Gece kitabında 36 yaşındayken tüm ailesini kaybeden Baron, kendisine kalan yüklü miras nedeni ile subaylıktan erken emekli olur.

Soy olarak da Aristokrat sınıfına geçiş yapmıştır. Birbirinden pahalı ve ilginç hobiler edinen Baron, kimsede bulunmayan antikaları toplayarak vakit geçirmeye başlar. Kadınlarla da arası çok iyidir ve hayatta her şeyinin olmasının verdiği boşluğa düşer. 6 ay boyunca durgunlaşır. Ta ki o geceye kadar…

Goethe’nin Genç Werther’in Acıları kitabı aydın bir genç olan Werther’in şehirden ve toplumdan kaçarak sessiz sakin bir yere yerleşir. Romanda Werther, taşındığı küçük yerde tanıştığı Lotte’ye âşık olur. Ancak bir problem vardır ki o da Lotte’nin nişanlı olmasıdır. Romanda Werther’in, Lotte’ye olan imkânsız aşkı yüzünden intihara sürüklenmesini arkadaşı Wilhelm’e yazdığı mektuplardan okuruz.

Ahmet Batman’ın Beni İçinden Sev kitabı Güçlü isimli başkahramanın, 1984 yılında Aydın'da dünyaya geliyor. İkiz kardeşi var. Hasta doğuyor ve yoğun bakıma alınıyor. Babası hayata tutunması için ona Güçlü ismini veriyor. Annelerinin ani ölümü ile babaları ile yalnız kalan iki kardeşin yaşantısı anlatılırken ilerleyen bölümlerde Güçlü karakterinin yaşadığı zorluklar ve bu süreçteki duygusal gelişimi ve değişimi anlatılmaktadır.

Khaled Hosseini’nin Uçurtma Avcısı kitabı Emir ve Hasan isimli iki çocuğun Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüme süreci anlatılmaktadır. Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabında hasta bir çocuğun hikâyesi anlatılmaktadır. Kesilme tehlikesi olan bacağından acı çeken, kendinden yaşça büyük ve oldukça zengin bir paşa kızına âşık olarak onunla evlenmeyi hayal

eden ve ümitleri peşinde rüyalar âleminde yaşayan, bacağının ağrıları ile fiziki, olmayacak rüyalar ve aşklara kapılmasından dolayı da ruhsal manada acılar yaşayan birisi. Kuruntulu karamsar, hastalığın ve acıların çok erken olgunlaştırdığı birisidir. Hasta sakat ve olmayacak düşlerin peşinde koşan yozlaşmış bir karakterdir.

George Orwell’in 1984 kitabında, totaliter ve baskıcı bir iktidarın kontrolünde olan Okyanusya toplumu anlatılır. Toplum parti ve onun lideri Büyük Birader’in diktatörlüğünde sınıflara ayrılmıştır. Hiyerarşik sınıflamada ortalarda yer alan bir memur, romanın başkahramanıdır. Doğruluk Bakanlığı’nda çalışan dış parti üyesi Winston Smith’in gözünden baskı altında yaşayan Okyanusya toplumu anlatılır. 20.yüzyılın en popüler distopik romanlarından biri sayılan roman üç bölümde ele alınabilir. Birinci bölüm toplumda günlük hayat ve Winston’un yeri tasvir edilir. İkinci bölümde Julia adında bir kadınla yaşadığı cinsel ilişki ve parti yönetimine karşı çıkan düşünceleri anlatılırken son bölümde ise Winston’ın parti tarafından ele geçirilerek işkencelerle sisteme uygun bir vatandaş yapılması anlatılmaktadır.

Jose Maura De Vasconcelos’ un Şeker Portakalı isimli kitabı, ailesinden baskı

gören ve istediği sevgiyi görmeyen Zeze isimli bir çocuğun, aradığı sevgiyi diğer insanlarda ve varlıklarda bulmaya başlaması anlatılmaktadır. Hayaller dünyasında yaşayan Zeze, yaramaz, haylaz olmasına rağmen zeki ve duygusal bir çocuktur. Yeni taşındıkları evde karşısına çıkan portakal ağacı ise tam anlamıyla sığınabileceği tek varlıktır. Karşısına çıkan zorlukları aşabilmenin tek yolu portakal ağacının dallarının altındadır; bu ağaç güvenebileceği, sırlarını, korkularını ve sevincini paylaşabileceği tek şey olmuştur artık.

Paulo Coelho’nun Simyacı isimli kitabı, gezgin olma isteyen ve dünyanın farklı yerlerinde yaşarsa mutlu olabileceğine inanan Santiago’nun gördüğü bir rüya ile İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde olduğuna inandığı hazinesini aramaya gitmesi ve bu süreçte yaşadıkları anlatılmaktadır. Endülüslü çobanın çıktığı bu yolculuk fiziki âlemde Mısırdaki Piramitlere doğru, içsel âlemde ise kendini ve mutluluğu arayıp bulma çabasıdır.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç kitabında ki olay örgüsü, dünyaya çarpma ihtimali bulunan bir Kuyruklu Yıldız’ın etrafında gelişir. Defterdar Galip Efendi’nin oğlu olan İrfan Galip’in oturduğu mahalle de Kuyruklu Yıldız nedeniyle korku ve panik içindedir. Kültürlü olan, eğitimli irfan Galip oturduğu mahallenin cahil insanlarla dolu olduğunu düşünür. Hatta evlenilecek bir Türk kızı olmadığından yakınmaktadır. Kendisiyle alay eden kadınlarla hesaplaşmak için de onları toplayarak onlara Kuyruklu Yıldız hakkında bilgiler verir. Konuşmalarıyla onların cahilliğini yüzlerine vurarak mahalleliden intikam alır. Bu toplantıdan birkaç gün sonra İrfan Galib, çok kültürlü bir bayandan mektup alır. İrfan Galip uzun uğraşlar sonucu kendisine mektup yazan kişinin Feriha olduğunu öğrenir. Roman, Hal- ley Kuyruklu Yıldız’ın dünyanın yakınından geçtiği bir gecede Feriha’yla irfan Galip’in evlenmeleriyle son bulur.

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam isimli kitabındaki kahramanın bir adı bile yoktur. Yusuf Atılgan onu C. Olarak adlandırmaktadır. Babasından kalan evlerin kira gelirleri sayesinde dertsiz aylak bir hayat yaşayan C.’in günlük macerasını arkadaşı Sadık’ın atölyesi, kahvehaneler, restoranlar ve en çok da sokaklar oluşturmaktadır. Gününün tümünü aylak aylak dolaşarak geçirir ve kendini sürekli bir arayışın içinde bulmaktadır. Kitap okur, film izler, çevresindeki insanları gözlemler ve tam olarak ne aradığını anlamaya çalışması anlatılmaktadır.

Aldous Huxley’nin distopik romanı olan Cesur Yeni Dünya okurlarını “Ford’dan sonra 632 yılına” götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların doğum yapması yasak ve ayıp olduğu için, “annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülmektedir. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya (uykuda eğitim) ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”

4.1.3. Kadın ve Erkek Kahramanlara Eşit Derecede Yer Veren Kitapların Konuları

Zülfü Livaneli’nin Mutluluk kitabı Van Gölü kıyısındaki bir kasabada, Allah'ın kendisini sevmesinden başka bir şey beklemeyen 17 yaşında bir kız olan Meryem. Hayattan hiçbir beklentisi kalmamış sahip olduğu her şeyi geride bırakarak, teknesiyle amaçsız bir Ege yolculuğuna çıkan Prof. Dr. İrfan Kurudal. Gabar Dağları'nda terörle mücadele etmiş bir komando olan Cemal. Askerliğini bitirip eve döndüğünde ömrünün en zor göreviyle karşı karşıya kalıyor: Ailenin yüzkarası amcakızını töre gereği öldürmesi gerekiyor. Her biri mutluluğu arayan Meryem, İrfan ve Cemal, kendilerinin, birbirlerinin ve ülkenin ruhunun derinlerine doğru çıkılan yolculuğu anlatan bir kitaptır.

Mehmet Rauf’un Eylül isimli kitabı Türk Edebiyatının ilk psikolojik romandır. Romanda evli bir kadın ile bu kadının evine gidip gelen bir akrabasının yasak aşkı anlatılır. Suad bir yanda kocasına duyduğu bağlılık ile diğer yanda Necip'e duyduğu aşk arasında çırpınıp durur. Necip ise bir yanda Süreyya ile devam eden dostluğu diğer yanda ise Suad'a olan aşkı arasında bocalar. Mehmet Rauf Eylül romanında bu iki aşığın psikolojilerini, imkânsızlıklarını, iç çöküşlerini ve vicdan azaplarını detaylı bir şekilde anlatmaktadır.

Suzanne Collins Açlık Oyunları kitabında, uzak ve belli olmayan bir gelecekte Kuzey Amerika’da kıyamet sonrasında kurulmuş Panem’de yaşayan 16 yaşındaki Katniss Everdeen’nın ağzından anlatılmaktadır. Halk, gelişmiş bir şehir olan Capitol tarafından yönetilmektedir. Panem adlı bir ülkede 13 mıntıka vardır ve bu mıntıkaları Capitol yönetmektedir.13. mıntıka yıllar önce Capitol’e karşı bir isyan çıkartmıştır. Bu isyanda Capitol 13. mıntıkayı yerle bir etmiştir ve kalan 12 mıntıka içinse ceza olarak ”Açlık Oyunları” adlı bir bela açmıştır. “Açlık Oyunları” her yıl ülkenin on iki mıntıkasından seçilen 12-18 yaş arası bir kız ve erkeğin tek kişi kalana kadar savaştığı bir televizyon programıdır. Kura ile çekilen kişiler bu oyuna katılmakta, izleyicilerin canlı olarak seyrettiği bu müsabakada ölümüne oynamaktadırlar.