• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEMLER

DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER

E: Erkek, K: Kadın, ASA: American Society of Anesthesiologist

40

Tablo 16. Grup II demografik özellikleri Olgu

No Ad Soyad Protokol No Yaş (yıl) Cinsiyet Ağırlık (kg) Boy (cm) ASA skoru

1 İ.K. 312482 38 E 79 170 I 2 S.E. 258248 20 E 69 175 I 3 N.R. 316680 50 E 67 181 I 4 S.A. 316282 36 E 70 170 I 5 K.K. 307558 24 E 94 183 I 6 M.A. 336177 65 K 65 155 II 7 H.Ş. 302973 65 K 80 155 II 8 S.Ş. 116439 65 K 60 150 II 9 N.C. 111690 61 K 60 150 II 10 F.A. 338996 62 K 55 155 I 11 H.A.K. 340607 52 E 110 175 II 12 A.Ç. 143993 50 K 60 160 II 13 H.A. 336386 36 K 60 160 I 14 M.C. 268611 56 E 80 178 I 15 N.A. 316073 45 E 80 180 I 16 H.E. 96663 65 K 70 160 II 17 M.O.K. 281654 19 E 74 170 I 18 Ş.Ö. 325377 46 E 100 180 I 19 İ.D. 83321 65 E 80 170 II 20 M.G. 318601 57 K 60 156 I 21 S.A. 348205 36 E 76 180 I 22 A.A. 215915 61 K 90 163 II 23 N.A. 320466 52 K 80 154 II 24 F.E. 344534 63 K 75 161 II 25 Z.Ç. 396730 48 E 63 176 I

E: Erkek, K: Kadın, ASA: American Society of Anesthesiologist

41

 

TARTIŞMA

Çalışmamızda major alt ekstremite cerrahisi geçirecek olgularda intratekal kateter yerleştirilerek levobupivakain ve bupivakain ile anestezi sağlanmış, hemodinamik ve yan etki paremetreleri karşılaştırılmıştır.

Major alt ekstremite cerrahisinde rejyonel anestezi, postoperatif komplikasyonlar açısından genel anesteziye göre daha güvenli olduğu ve etkin bir ağrı tedavisine olanak sağladığı için tercih edilen bir anestezi yöntemidir. Spinal anestezi ortopedik girişimlerde hızlı etki başlangıcı, postoperatif erken dönemde derin ven trombozu ve mortalite riskinin daha az olması nedeniyle genel anestezi uygulamasına göre daha yaygın kullanılan bir anestezi yöntemidir (19,42).

Spinal anestezi uygulamaları oldukça güvenli bir anestezi yöntemi olup özellikle alt batın ve alt ekstremite cerrahisinde sık kullanılmaktadır. Spinal anestezide blok oluşturmak için kullanılan lokal anestezikler uygun ve dikkatli kullanıldıkça oldukça az yan etki profiline sahiptirler (5,22,23,30,43,44).

Sürekli spinal anestezi, tek doz spinal anesteziyle karşılaştırıldığında anestezi süresinin ve düzeyinin ayarlanabilmesi, hemodinamik stabilite ve postoperatif analjezi için kullanılabilmesi gibi üstünlükleri olan, daha yeni fakat iyi tanımlanmış bir tekniktir (45).

Favarel-Garrigues ve ark. (19) ortopedik cerrahi uygulanacak yaşlı hastalarda tek doz spinal anestezi ve sürekli spinal anesteziyi karşılaştırmışlar, sürekli spinal anestezi grubunda bloğun segmental ve yavaş oluşması sonucunda kardiyovasküler sistem adaptasyonunun daha kolay olduğunu, böylece hemodinamik değişikliklerin azaltılabildiğini göstermişlerdir. Çalışmacılar, sonuç olarak hemodinamik stabilitenin önemli olduğu yaşlı hastalarda, alt

42

ekstremite cerrahisinde sürekli spinal anestezinin tercih edilecek yöntem olduğunu savunmuşlardır.

Denny ve Selander (46) sürekli spinal anestezi yönteminin primer endikasyonunu alt ekstremite cerrahisinin yanısıra, abdominal cerrahi ve benzer şekilde yaşlı ve yüksek riskli olgular olarak tanımlamışlardır. Araştırmacılar sürekli spinal anestezinin bu olgularda, epidural anestezi ve tek doz spinal anesteziye göre kardiyovasküler ve solunumsal etkileri açısından net bir üstünlüğü olduğunu bildirmişlerdir (46).

Biz çalışmamızda, ortopedik cerrahi anestezisi için güvenilir ve etkili bir anestezi yöntemi olan sürekli spinal anestezi yöntemi ile levobupivakain ve bupivakaini karşılaştırmayı tercih ettik.

Bupivakain aminoasit yapılı uzun etkili bir lokal anestezik maddedir. Bupivakainin kardiyak sodyum kanallarından yavaş ayrılması kardiyak iletide gecikmeye ve ventrikül kontraktilitesinde azalmaya neden olur. Sonuçta depolarizasyonun uzamasına, aberan ventriküler iletilere ve ektopik atımların oluşumunun kolaylaşmasına neden olur. Ayrıca bupivakain yüksek lipofilik özelliği ile miyelinli motor liflere büyük oranda penetre olarak daha yoğun motor blok oluşuma neden olur (47-49).

Levobupivakain yeni kullanım pratiğine girmiş, bupivakainin S(-) enantiomeridir. Levobupivakain rasemik bupivakaine göre benzer farmakokinetik özellikler göstermekte olup yapılan çalışmalarda levobupivakainin kardiyovasküler ve merkezi sinir sistemi yan etkilerinin bupivakaine göre daha az olduğu, etki başlangıç süresinin ve etki süresinin, spinal anestezi sonrası hemodinamik değişikliklerin bupivakainle aynı olduğu belirtilmiştir (47-49). Deney hayvanlarında santral sinir sistemi ve kalp üzerine olan toksisitesinin daha düşük olduğu gözlenmiştir (31).

Alley ve ark. (50) gönüllülerde yaptıkları çalışmalarında, bupivakain ve levobupivakainin klinik etkinliklerini araştırmışlar ve yaklaşık olarak 1:1 olduğunu bildirmişlerdir.

Levobupivakain klinik uygulamaya girmesinden bu yana rasemik bupivakaine göre toksisitesinin az olduğu işaret edilmiştir. Birçok araştırmacı hayvan deneylerinde ve insanlar üzerinde yaptıkları çalışmalarda levobupivakainin bupivakaine göre konvülzyon eşiğini yükselttiğini, strok index ve ejeksiyon fraksiyonuna etkisinin daha az olduğu saptamışlardır (31,32,51).

Gristwood (51) levobupivakain ile bupivakainin kardiyak ve sinir sistemi üzerine olan toksisitelerini karşılaştırmış ve levobupivakainin daha az toksik olduğu sonucuna varmışdır.

43

Lee ve ark. (52) prostatik cerrahi için spinal anestezi uygulamalarında 2,6 mL %0,5 levobupivakainin 2,6 mL %0,5 rasemik bupivakain kadar etkili olduğunu bildirmişlerdir.

Glaser ve ark. (47) elektif kalça protezi operasyonu için spinal anestezi uygulamalarında 3,5 mL %0,5 levobupivakain ve %0,5 bupivakaini karşılaştırdıkları çalışmalarında, her iki ilacın motor ve duyusal blok gibi klinik etkilerinin benzer olduğunu bulmuşlardır.

Fattorini ve ark. (48) kalça cerrahisi anestezisi için 3 mL %0,5 spinal bupivakain ve levobupivakaini karşılaştırdıkları çalışmalarında, spinal anestezinin blok karakteristikleri açısından iki ilaç arasında fark olmadığını bulmuşlardır.

Spinal anestezide levobupivakain ilk olarak Burke ve ark. (38) tarafından uygulanmıştır. Alt ekstremite cerrahisi planlanan 20 hastaya intratekal 3 mL %0,5 levobupivakain uyguladıkları bu çalışmada, 2 hastada başarısız, 18 hastada başarılı cerrahi anestezi sağlayabilmişler, motor ve duyusal blok başlama zamanını 5 dk (2-10 dk) ve 2 dk (2- 10 dk), motor ve duyusal blok süresini 388 dk (295-478 dk) ve 266 dk (170-415 dk) olarak saptamışlardır. Karşılaştırma grubu içermeyen bu çalışmada, levobupivakainin bu dozu ile

çoğu hastada başarılı anestezi sağlanabilse de bloğun maksimum yayılımının (L3-T4

dermatomu) güvenilir olmadığı özellikle vurgulanmıştır (38).

Çuvaş ve ark. (53) transüretral prostat rezeksiyonu operasyonu için spinal anestezide 2,5 mL %0,5 bupivakain ve levobupivakaini intratekal olarak uyguladıkları çalışmalarında, duyusal blok (9 ve 7,9 dk) ve motor blok başlama zamanını (22 ve 17 dk), iki segment gerileme zamanını (100 ve 94 dk), motor blok suresini (280 ve 257 dk) iki grupta benzer olarak bulmuşlardır. Ancak iki grup arasında ortalama maksimum duyusal blok düzeyini

bupivakain grubunda (T7) levobupivakaine (T9) göre daha yüksek bulmuşlar ve bunu

bupivakainin dansitesinin levobupivakainden daha hipobarik olmasına bağlamışlardır (53). Glaser ve ark. (47) elektif kalça ameliyat geçirecek 80 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada, bir gruba 3,5 mL (17,5 mg) %0,5 levobupivakain diğer gruba da 3,5 mL (17,5 mg) %0,5 izobarik bupivakain intratekal uygulamışlardır. Levobupivakain grubunda sensoriyal blokajın başlangıç zamanı 11±6 (9,5-13,4) dk olarak bulunurken motor blok başlangıç zamanı 10±7 (4-8) dk, bupivakain grubunda ise sensoriyal bloğun başlangıç zamanı 13±8(10.4-15.7) dk, motor blok başlangıç zamanı 9±7(3-5) dk olarak bulmuşlar, motor ve sensoriyal blokajın başlangıç zamanı açısından levobupivakain ve bupivakain arasında anlamlı bir fark olmadığını belirtmişlerdir (47).

44

Lee ve ark. (52) ürogenital cerrahi geçireçek 50 hasta üzerinde yaptıkları prospektif, randominize, çift kör çalışmada spinal anestezi için 24 olguya levobupivakain, 24 olguya bupivakain 2,6 mL (13 mg) uygulayarak duysal ve motor bloğun nitelikleri ve hemodinamik değişimleri araştırmışlardır. Sonuç olarak her iki grupta duysal ve motor bloğun niteliğinde ve hemodinamik değişimde herhangi bir farklılık olmadığını saptamışlardır (52).

Üstüner ve ark. (54) ortopedik cerrahi hastalarında 3 mL %0,5 levobupivakain ve 3 mL %0,5 bupivakaini karşılaştırdıkları çalışmalarında levobupivakain ile duyusal ve motor blok başlangıç sürelerini bupivakainden daha uzun, ancak iki segment gerileme zamanını daha kısa bulmuşlardır.

Ulukaya ve ark. (55) inguinal herni onarımı için spinal anestezide 3 mL %0,5 levobupivakain ve 3 mL %0,5 bupivakain kullandıkları çalışmalarında duyusal ve motor blok başlama sürelerinin benzer ancak motor blok süresinin bupivakainde daha uzun olduğunu bildirmişlerdir.

Vercauteren ve ark. (56) doğum için kombine spinal epidural anestezi uygulamalarında 2 mL %0,125 levobupivakain ve rasemik bupivakaini karşılaştırdıkları çalışmalarında, levobupivakain grubunda daha az motor blok oluşması dışında diğer klinik etkilerin her iki ilaçtada benzer olduğunu saptamışlardır.

Van de Velde ve ark. (57) doğum analjezisi için spinal anestezi uygulamalarında bupivakain, levobupivakin ve ropivakaini doz yanıt açısından karşılaştırmışlardır. Bupivakainin S-enantiyomerleri olan levobupivakain ve ropivakainin ED 50 ve ED 95 değerlerinin daha düşük olduğunu ve bupivakaine göre %40-50 daha az etkili olduğunu bulmuşlardır.

Mantouvalou ve ark. (58) alt batın cerrahisinde 3’er mL bupivakain, ropivakain ve levobupivakainin etkinliği ve güvenliğini karşılaştırdıkları çalışmalarında, bupivakain uygulananlarda ropivakain ve levobupivakaine göre motor bloğun daha hızlı başladığını ve efedrin gibi vazoaktif ilaç kullanımının daha fazla olduğunu bildirmişlerdir.

Camorcia ve ark. (59) ropivakain, levobupivakain ve bupivakainin motor blok için ED 50 değerlerini karşılaştırdıkları çalışmalarında levobupivakainin bupivakainden %29 oranında daha az motor blok oluşturduğunu bulmuşlardır.

Gautier ve ark. (60) Sezaryen operasyonu için kombine spinal epidural anestezide 8 mg bupivakain, 8 mg levobupivakain ve 12 mg ropivakaini karşılaştırdıkları çalışmalarında kullanılan dozlarda motor blok ve analjezi süresinin bupivakainde levobupivakaine göre uzun olduğunu saptamışlardır.

45

Burke ve ark. (38) elektif alt ekstremite cerrahisi planlanan 18 hastaya 3 mL (15 mg) %0,5 levobupivakain intratekal uygulamışlar, sensoriyal blok başlangıç zamanını ortalama 3 dk (2-10 dk), motor blok başlangıç zamanını ortalama 5 dk (2-10 dk) olarak bulmuşlardır.

Yapılan çalışmalarda bupivakain ve levobupivakainin anestezik etkinliği açısından iki farklı sonuç bildirilmektedir. Bazı çalışmaların sonuçlarına göre anestezi etkinlik açısından levobupivakainin bupivakainle eşdeğer olduğu (47,48,50), bazı çalışmalara göre ise duysal ve motor bloğun geç oluştuğu ve daha kısa sürdüğü bildirilmektedir (54-60).

Bizim çalışmamızda ise 3 mL %0,5 levobupivakain ve 3 mL %0,5 bupivakain kullanarak yaptığımız sürekli spinal anestezi uygulamasında; duysal ve motor bloğun başlama süresinin levobupivakain kullanılan grupta, bupivakain kullanılan gruba göre uzadığını bulunmuştur.

Kalça kırığı operasyonlarında tek doz spinal anestezi ile sürekli spinal anesteziyi karşılaştıran Favarel-Garrigues ve ark. (19) tek doz spinal anestezi grubundaki olguların tümünde, sürekli spinal anestezi grubundaki olguların ise %37’sinde efedrin gerektiren hipotansiyon saptamışlardır.

Joachim ve ark. (61) yaptıkları çalışmada ortopedik ve genel cerrahi operasyonu olan ve intratekal olarak %0,5 rasemik izobarik bupivakain 3 mL (15 mg) uygulanan 1066 hastayı çalışmaya dahil etmişler ve hipotansiyon görülme sıklığını %23 olarak bildirmişlerdir.

Fattorini ve ark. (48) yaptıkları çalışmada ortopedik major cerrahi alan 60 hastada intratekal olarak bir gruba %0,5 levobupivakain diğer gruba %0,5 rasemik bupivakain 3 mL (15 mg) uygulamışlar, her iki grupta da anestezik etki ve postoperatif ağrı açısından anlamlı bir farklılık yok iken, hem kalp atım hızı hem de ortalama arteriyal basıncın her iki gupta da yavaş bir şekilde düştüğü gözlemişlerdir. Racemik bupivakain yapılan grupta 2 hastada spinal iğne deliğiyle ilişkili olarak şiddetli hipotansiyon ve bradikardi görmüşlerdir. Her iki grupta da hemodinamik tablo sekelsiz olarak başarılı şekilde tedavi edilmiştir (48).

Glaser ve ark. (47) yaptıkları çalışmada kalça protezi operasyonu olan 80 hastada intratekal olarak bir gruba %0,5 levobupivakain 3 mL (15 mg) ve diğer gruba %0,5 rasemik bupivakain 3 mL (15 mg) uygulamışlar. Kalp atım hızı ve ortalama arteriyal basınç her iki gupta da anestezinin ilk 30. dk’sında yavaş bir düşme gözlemişlerdir. Levobupivakain grubunda 1 hastada spinal anestezi sonrası 8. dk’da görülen bradikardi, hipotansiyon ile beraber bulantı hissi olmuş ve efedrin ile sekelsiz olarak başarılı şekilde tedavi edilmiştir (47).

Burke ve ark. (38) elektif alt ekstremite cerrahisi planlanan 18 hastaya 3 mL (15 mg) %0,5 levobupivakain intratekal uygulamışlardır. Kalp hızında ve ortalama arteriyal basınç da

46

hafif düşüşler görmelerine rağmen hemodinamik değişiklikler açısından herhangi bir farklılık saptamamışlardır.

Bizim çalışmamızda, levobupivakain ve bupivakain gruplarında kalp tepe atımlarında başlangıç değerlerine göre hafif düşme görülmüş, bupivakain grubunda bloğun hızlı başlaması nedeniyle hipotansiyon (%60) sıklığının arttığı ve buna paralel olarak efedrin kullanılan olgu sayısının da levobupivakain grubundan fazla olduğu saptanmıştır.

Rodgers ve ark. (62) epidural ve spinal anesteziyi karşılaştıran 158 makaleyi değerlendiren araştırmalarında, mortalite ve morbidite açısından 7 makalede toplam 13 ölüm bildirildiği; bunların 4’ünün spinal anestezi grubunda olduğu saptanmış ancak, spinal ya da epidural anestezi ile ölüm arasında net bir ilişki kurulamamıştır.

Rejyonal anestezinin komplikasyonu olarak perioperatif dönemde görülen nörolojik komplikasyonlar spinal anestezi sırasında sinire direk travma, iskemi, enfeksiyon ve nörotoksisite ile ilişkilidir. İğne veya kateterin yaptığı travma nadiren kalıcı nörolojik hasarla sonuçlanabilir (45). Bizim çalışmamızda hiçbir olguda sinir hasarı veya nörotoksisite ile ilgili semptom görülmedi.

Genel anestezi altında rejyonal blok uygulaması tartışmalıdır, çünkü iğne-kateter yerleştirilmesi veya lokal anestezik enjeksiyonu ile oluşan sinir hasarını tanımlama olasılığı yoktur (63). Horlocker ve ark. (64) genel anestezi altında lomber epidural kateter yerleştirilen 4298 olguda kateter yerleştirilmesine veya epidural infüzyona bağlı nörolojik komplikasyon görülmediğini bildirmişlerdir. Çalışmamızda olgulara intratekal kateter genel anestezi altında uygulanmamıştır. Hiçbir olgumuzda geçici veya kalıcı nörolojik komplikasyon görülmemiştir.

Sürekli spinal anestezide daha kalın kateter kullanıldığında kauda equina sendromu görülme riskinin daha az olduğu bildirilmiştir. Sendromun, yüksek doz ve konsantrasyonda lokal anestezik kullanılması ve bupivakainden daha toksik olan lidokain kullanılmasıyla ilişkili olduğu da bildirilmiştir (65). Çalışmamızda kullandığımız 22 Gauge katetere ve uyguladığmız lokal anestezik ilaca bağlı kauda equina sendromu görülmemiştir.

Horlocker ve ark. (45) 4767 spinal anestezi olgusunun retrospektif değerlendirilmesinde; 1 (%0,02) hastada paraspinal abse, 1 (%0,02) hastada disk aralığında enfeksiyon, 6 (%0,13) hastada persistan parestezi, 1 (%0,02) hastada kulak çınlaması, 93 (%1,95) hastada yetersiz anestezi, 3 (%0,06) hastada sadece kaudal anestezi, 63 (%1,32) dura delinmesi sonrası baş ağrısı görüldüğü bildirilmiştir. Michaloudis ve ark. (20) 48 olgudan 2’sinde SSA sonrasında dural delinme sonrası başağrısı bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda

47

50 olgudan 6’sında hafif başağrısı saptanmış, intravenöz sıvının artırılması ve kafein içeren tabletlerin kullanılmasıyla düzelmiştir.

Çalışmamızın sonucunda, major alt ekstremite kırığı operasyonlarında levobupivakain kullanılarak yapılan sürekli spinal anestezi ile oluşturulan bloğun, bupivakain ile oluşturulan bloğa göre daha yavaş ve ılımlı başladığı; böylece sempatik bloğun etkisinin zamana yayılarak stabil bir hemodinami oluşturduğu, daha az efedrin kullanıldığı ve daha az intraoperatif yan etki görüldüğü saptanmıştır.

                                       

48          

 

 

SONUÇLAR

 

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda yaptığımız çalışmamızda major alt ekstremite operasyonlarında levobupivakain ve bupivakain ile yapılan sürekli spinal anestezi uygulamasının anestezi ve analjezi kalitesi, intraoperatif hemodinami, solunumsal parametreler ile intraoperatif ve postoperatif yan etkiler yönünden karşılaştırmasını amaçladık ve aşağıdaki sonuçları elde ettik;

1- Gruplar arasında demografik veriler ile anestezi ve operasyon süreleri arasında fark saptanmamıştır.

2-Sürekli spinal anestezi için levobupivakain uygulanan grupta duyusal ve motor bloğun daha geç başladığı saptanmıştır.

3-Kalp tepe atımı değerleri, levobupivakain grubunda başlangıç değerlerine göre diğer tüm ölçümlerde düşük; bupivakain grubunda ise 5., 45. dk ve sonraki ölçümlerde başlangıç değerine göre düşük olarak saptanmıştır. Klinik olarak müdahaleyi gerektirmemiştir.

4-Sistolik arter basıncı değerleri ölçümlerinde, bupivakain grubunda levobupivakain grubuna göre lokal anestezik enjeksiyonu sonrası tüm ölçüm zamanlarında düşük olarak saptanmıştır. Levobupivakain grubunda sistolik arter basıncı değerlerinde başlangıç değerine göre sadece 10. dk’da anlamlı düşme saptanırken; bupivakain grubunda ise başlangıç değerine göre tüm ölçümlerde anlamlı düşme saptanmıştır. Başlangıç değerine göre %20 azalma hipotansiyon olarak değerlendirilmiş ve her defasında 10 mg efedrin ile müdahale edilmiştir.

49

5-Diyastolik arter basıncı değerleri karşılaştırıldığında lokal anestezik enjeksiyonu sonrası 20 ve 25. dk’lardaki ölçümler dışındaki diğer tüm ölçümlerde bupivakain grubunda anlamlı düşük olduğu saptanmıştır. Levobupivakain grubunda diyastolik arter basıncı değerlerinde, başlangıç değerine göre 10. dk’dan sonraki ölçümlerde anlamlı düşme saptanırken; bupivakain grubunda ise başlangıç değerine göre tüm ölçümlerde anlamlı düşme saptanmıştır. Bu düşüklüğün sistolik ater basıncı değerleri ile korele olduğu görülmüştür.

6-İki gruptaki intravenöz her defasında 10 mg efedrin uygulanan olgu sayıları karşılaştırıldığında bupivakain grubunda daha fazla efedrin gereksinimi olmuştur. Levobupivakain grubunda 1 olguya 1 kez, 1 olguya 3 kez; bupivakain grubunda ise 8 olguya 1 kez, 3 olguya 2 kez, 3 olguya 3 kez ve 1 olguya 4 kez efedrin uygulanmıştır. 7-Gruplar intraoperatif yan etkiler açısından karşılaştırıldığında; bupivakain grubunda daha fazla hipotansiyon ve bradikardi görülmüş ayrıca daha fazla olguda bulantı saptanmış ama klinik müdahale gerektirmemiştir. Gruplardaki hiçbir olguda kusma görülmemiştir.

Çalışmamızda, major alt ekstremite kırığı operasyonlarında levobupivakain kullanılarak yapılan sürekli spinal anestezi ile oluşturulan bloğun, bupivakain ile oluşturulan bloğa göre daha yavaş ve ılımlı başladığı; böylece sempatik bloğun etkisinin zamana yayılarak stabil bir hemodinami oluşturduğu, daha az efedrin kullanıldığı ve daha az intraoperatif yan etki görüldüğü kanısına vardık.

                           

50            

 

ÖZET

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda yaptığımız çalışmamızda major alt ekstremite operasyonlarında levobupivakain ve bupivakain ile yapılan sürekli spinal anestezi uygulamasının anestezi ve analjezi kalitesi, intraoperatif hemodinami, solunumsal parametreler ile intraoperatif ve postoperatif yan etkileri araştırılmıştır.

Etik Kurulu onayı ve olguların izinleri alındıktan sonra alt ekstremite operasyonu geçirecek, “American Society of Anesthesiologist” skoru I-II, yaşları 20 ile 80 arasında değişen 50 olgu çalışma kapsamına alınmıştır. Grup I’e sürekli spinal anestezi kateteri ile 3mL %0.5 levobupivakain anestezisi; Grup II’ye sürekli spinal anestezi kateteri ile 3 mL %0.5 bupivakain anestezisi uygulanmıştır. Sürekli spinal anestezi uygulamasının anestezi ve analjezi kalitesi, intraoperatif hemodinami, solunumsal parametreler ile intraoperatif ve postoperatif yan etkiler yönünden karşılaştırılmıştır.

Gruplarda duyusal ve motor blok başlangıç süreleri karşılaştırıldığında levobupivakain grubunda duyusal ve motor bloğun daha geç başladığı saptanmıştır.

Kalp tepe atımı ölçümleri her iki grupta başlangıç değerine göre düştüğü ancak gruplar arasında fark olmadığı bulunmuştur. Sistolik arter basıncı değerleri tüm ölçüm zamanlarında bupivakain grubunda anlamlı düşük olduğu saptanmıştır. Diyastolik arter basıncı değerlerinde ise lokal anestezik enjeksiyonu sonrası 20 ve 25. dk’lardaki ölçümler dışındaki diğer tüm ölçümlerde bupivakain grubunda levobupivakain grubuna göre anlamlı düşük olduğu

51

bulunmuştur. Bupivakain grubunda efedrin kullanan olgu sayısının daha fazla olduğu görülmüştür.

Gruplar intraoperatif yan etkiler açısından karşılaştırıldığında; bupivakain grubunda levobupivakain grubuna göre daha fazla hipotansiyon ve bradikardi görülmüştür. Bupivakain grubunda daha fazla olguda bulantı saptanmış ama antiemetik ile müdahale gerektirmemiştir. Gruplardaki hiçbir olguda kusma görülmemiştir.

Sonuç olarak, major alt ekstremite operasyonlarında sürekli spinal anestezide levobupivakain uygulamasının bupivakain uygulamasına göre daha yavaş blok oluşması sonucu stabil bir hemodinami sağladığı ve daha az intraoperatif yan etkiye neden olduğu kanısına vardık.

Anahtar kelimeler: Anestezi, İntratekal anestezi, Levobupivakain, Bupivakain

                                           

52            

 

         

THE COMPARİSON OF INTRAOPERATİVE AND POSTOPERATİVE

Benzer Belgeler