• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL ÇERÇEVE ĐLE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

1.11. Ergenlerde Stres ve Stresle Başa Çıkma

Ergenlik, çoğunlukla yetişkinlik arasında kalan bir “ara dönemdir.” Ergenlik, insanda bedence, boyca büyümenin hormonal, cinsel, sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel değişme ve gelişmelerin olduğu, buluğla başlayan ve bedence büyütmenin sona ermesi ile sonlandığı düşünülen özel bir evredir. (Kulaksızoğlu, 2001:34).

Ergenlik, hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu, kız erkek cinsel özelliklerinin belirlediği 2-3 yıllık ilk gençlik dönemini kapsar (Yörükoğlu,2000:33).

Gençlik ise ergenliği de kapsayan ve üst yaş sınırının daha geniş olduğu bir çağdır. Gençlik deyiminin ergenlik yerine kullanılması yanlış olmaz. Ancak ergenlik derken büyüme ve gelişmenin olduğu özel bir çağ kastedilmektedir. Genç, okuyan veya tam bir meslek sahibi olamamış, evlenmemiş, anne babası ile beraber yaşayan veya anne babasının desteğinde yaşamını sürdüren bir birey olarak da tanımlanabilir. (Kulaksızoğlu, 2000:35).

Ergenlik çağının ruhsal bakımdan çalkantılı olduğu yaygın bir görüş olmakla beraber bu dönemin sanıldığının aksine, bütün ergenler için fırtınalı bir dönem olmayıp küçük bir grup için sarsıntı verici olduğu, çoğunluğu oluşturan gençlerin bu yılları kaygı verici olmayan büyüme ve gelişme krizleri ile atlattığı düşünülmektedir.

Büyüme ve cinsel gelişmenin getirdiği farklılıklara alışma ve yeni duruma uygun davranışlar ve tutumları öğrenme sırasında ortaya çıkan gerginlikler, ergen yaştaki bir kısım bireyleri ruhsal bakımdan hassas yapmaktadır (Kulaksızoğlu, 2001:235).

Gençlik çağında stres, öncelikle bedensel değişme ve gelişmeden kaynaklanmaktadır. Bu değişme ve gelişmeyi yapan iç salgı bezlerinin işlevi, dengeleşimi bozmaktadır. Yeni dengeleşime uyum süreci içinde, strese bağlı belirtiler ve yakınmalar ortaya çıkmaktadır. Öte yandan erinlik ve onu izleyen ergenlik döneminde, bedensel değişme ve gelişme, gencin temel ilgi alanını oluşturmaktadır. Gençte bedensel değişmelere ilişkin birbirine karşıt, çelişik değerlendirmeler oluşur. Kızlarda göğüslerin büyümesi, aybaşı döngüsü; erkeklerde erkeklik organının gelişmesi, sakal çıkması, kızda ve erkekte boy uzaması, kıllanma erişkinlik belirtisi olarak değerlendirilmektedir. Bir yandan bunları ortaya çıkartmak, bunlardan söz etmek, başkalarına göstermek için çaba harcanmakta; öte yandan bunların yüzü, bedeni çirkinleştirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle genç sıkılır, üzülür. Bu çatışma kaygı düzeyini yükseltebilmekte ve stres riskini artırmaktadır (Morgan, 1993:76).

Ergenlik dönemine ayrıcalığını veren niteliklerin birincisi hızlı bir fizyolojik ve psikolojik gelişim, ikincisi ise gencin ailesinin etki alanından çıkarak yaşıtlarının etkisi altına girmesidir. Yapıdaki ve etki odaklarındaki bu değişiklikler kaçınılmaz olarak yeni denemeleri getirmektedir. Sigara, alkol, cinsellik ve bağımsızlık gibi çeşitli davranış ve rolleri sınar. Bu sebeplerle gençlik dönemi gelişimsel streslerin en yoğun olarak yaşandığı dönemdir.

Psikolojik açıdan en önemli değişiklikler yoğun olarak gençlik döneminde yaşanmaktadır. Bu dönemin özü gereği yaşanılması zorunlu olan ve genç bireyi zorlayan gelişimsel streslerin en önemlileri arasında, aile çevresinin yakın ilişkilerinden, arkadaş çevresinin yakın ilişkilerine geçiş; anneden koparak bağımsızlığa yönelme; kimlik arama; sosyal ve cinsel rolüne uyum; ideal beni bulmaya yönelik özdeşleşme çabası; farklı değişik ve yeni bir şeyler arama ve yapma çabası; beden imajını kabullenme, benimseme ve onunla hoşnut yaşama sayılabilir. Görüldüğü gibi psikolojik değişiklikler pek çoktur. Hem duygusal, hem kognitif, hem de davranış düzeyinde genç birey zorlanmakta, yeni uyumları gerektiren stresleri yaşamaktadır. (Batlaş ve Batlaş, 1985:88).

Stres altında olan ergenlerde çevresel etmenlerin rolü önemlidir. Problemli ergenlerin daha çok normal aile koşullarına sahip olmayan ve yoğun stres altında olan ailelerden geldiği belirtilmiştir. Bu gençlerin problemlerle başa çıkma becerilerinde yetersizlik yaşadığı gözlenmiştir. Offer (1986)’a göre, başa çıkma yöntemleri kişilik özelliği olarak değerlendirilir. Bu kişilik özelliği, kişinin tüm yaşamı boyunca devam eder ve sorunlar karşısında kişiye yardım eder. Ergenlikte etkin başa çıkma yöntemleri uygulayan çocuklar, bunu yetişkinlik evresinde de devam ettirmektedirler. Ergenlikte bir kriz dönemi olabilir ve bu krizi atlatamayanlar, ilerideki krizlerde de başarılı olmayabilirler. Uyumsuzluğu belirleyen nokta, hayat koşullarından çok, bireysel baş etme kapasitesiyle ilgilidir; çünkü ergenlikteki stres, yetişkinlikteki rahatsızlıklarla paralellik gösterebilmektedir. Yapılan çalışmalar, ergenlik döneminde yaşanan stresin, okul problemleri, olumsuz arkadaş ilişkileri, olumsuz benlik gelişimi gibi bir çok olumsuzluğa neden olabildiğini ve bu dönemde risk altında olan ergenlerin, stresle ilişkili problemlerle nasıl başa çıktıklarının önemli olduğunu göstermektedir (Akt. Özer, 2001:7).

Ergenlerde gelecekle ilgili kaygılar, okulla ilişkili problemler, akran baskısı, madde bağımlılığı ailevi problemler stres oluşturan durumlardır. Yine de en sık belirtilen stresli olayların başında, kişilerarası ilişkiler gelmektedir. Bunu sırayla akademik sorunlar, önemli birinin ölümü ve sağlık sorunları takip etmektedir (Akt. Aydın, 2003:36).

Ergenler yaşadıkları sorunlarla baş edebilmek için aktif, içsel ve geri çekilme stratejilerini kullanmaktadırlar. Đç kaynaklar ve başa çıkma davranışları arasındaki ilişki

incelendiğinde üç ergen grubu ortaya çıkmaktadır:

a. Birinci grup; enerjik, faal, dost tavırlı ve sosyal,

b. Đkinci grup, sıkıntılı ve pek fazla sosyal olmayan,

c. Üçüncü grup ise daha çekingendir. Bu üç gruptaki ergenlerin farklı başa çıkma yolları kullandıkları gözlenmektedir.

Ergenlik döneminde aile ortamı ve yakın arkadaşlık ilişkileri, yaşanılan stres ile ilişkilidir. Arkadaşlık ilişkileri yönünden kızlar yaşantılarını erkeklerden daha çok arkadaşlarıyla paylaşmaktadırlar.

Ergenlik döneminde aile ortamı ve yakın arkadaşlık ilişkileri, yaşanılan stres ile ilişkilidir. Arkadaşlık ilişkileri yönünden kızlar yaşantılarını erkeklerden daha çok arkadaşlarıyla paylaşmaktadırlar.

Ergenlik döneminde stres negatif sonuçlara da sebep olabilir. Stresin suçlu davranışlarla, okul ve sınıf performansıyla ilişkili olduğu bildirilmiştir. Ergenlik döneminde yaşanana stres, negatif yaşam olaylarına, anksiyete, akademik problemler, devamsızlık düşük fiziksel performans gibi bir veya bir çok olumsuz olayın nedeni olabilir (Akt. Özer, 2001:11).

Ergenlerde aktif problem odaklı başa çıkma tarzının; öz güveni, kontrol algısı ve başarı düzeyi yüksek olanlarda aile üyelerinden hepsine veya herhangi birine yakınlık duyanlarda, kendilerini “kararlı” “mücadeleci”, “becerikli” “mutlu” olarak algılayan ve desteği içten alanlarda, herkes tarafından sevildiğini düşünenlerde, olumluya odaklananlarda ve iyimser karşılaştırmalar yapabilenlerde daha sık kullanıldığı belirlenmiştir. Ayrıca çocuklarda ve ergenlerde sosyal içerikli stres durumlarında daha çok problem odaklı başa çıkma stratejisinin kullanıldığı belirtilmiştir. Annenin eğitim düzeyi de, stresle başa çıkma tarzlarından kendine güvenli yaklaşım, çaresiz yaklaşım, boyun eğici yaklaşım ve sosyal desteğe başvurma davranışını etkilemektedir (Akt. Aydın, 2003:37).

Çeşitli kişilik özellikleriyle, kullanılan başa çıkma stratejileri arasındaki ilişkileri inceleyen çok sayıda araştırmanın bulguları bu iki değişken arasında anlamlı ilişki olduğunu düşündürmektedir. Yani sahip olduğumuz kişilik özelliklerinin bazı başa

çıkma yollarına daha kolay yönelmemize ortam yarattığı söylenebilir (Türküm, 1999:49).

Stres ve stresin yol açtığı problemler kişilerde farklı şekillerde görülebilmektedir. Bu farklılıkların temelinde de insanların birbirinden farklı kişilik özelliklerine sahip olması yatmaktadır. Bu kişilik özelliklerinden biri de denetim odağı sayılabilir. Farklı başa çıkma tarzlarını kullanan bireylerin denetim odaklarının da farklı olacağı varsayılmaktadır. Bu noktada denetim odağı kavramının da ele alınması gerekmektedir.