• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. YATIRIM CARİLERİ KAVRAMI İLE KAMUSAL MALLAR VE DIŞSALLIKLAR

2.2. KAMUSAL MALLAR

2.2.4. ERDEMLİ MAL VE HİZMETLER

Erdemli mallar kavramı, kamu ekonomisine Musgrave tarafından kazandırılmıştır81. Bu tür mallar “toplum için faydalı özel mal” (merit mallar) olarak da bilinir. Söz konusu mal ve hizmetler, büyük ölçüde özel mal niteliklerine sahiptir, ancak tüketilmeleri toplum için faydalıdır. Bu mallar bölünebilen, tüketimden mahrum bırakılma yani dışlama ilkesinin uygulanabildiği ancak bedel karşılığı sunumu mümkün olmayan (arzulanmayan) mallardır. Sayıları günümüzde gittikçe artan bu mallar uygun düzeyde tüketildiğinde, topluma ciddi ölçüde dışsal fayda sağlamaktadır. Ancak dış faydası dikkate alınmadığında özel ekonomide genellikle gerekli olan düzeyin altında üretilmeleri, devletin gelir dağılımı ve ekonomik büyümeye yönelik fonksiyonlarının başarılı olarak yerine getirilmesini engellediği için, ya doğrudan devlet tarafından bedelsiz bir biçimde topluma sunulur yahut piyasa fiyatının altında pazarlanırlar82.

Erdemli malların tedarikini devlet, toplum tarafından uygun düzeyde tüketilmesi için bütçe aracılığıyla sağlar. Üretim, yarı kamusal mallarda olduğu gibi serbest piyasaya bırakılırsa sosyal etkinlikten uzaklaşılacaktır. Öğrenci bursları ve yemek

      

80 Şener, a.g.t., s. 11.

81 Erdem vd, a.g.e., s. 32.

82 Nihat Edizdoğan, Kamu Maliyesi, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 10. Baskı, Bursa, 2008.  

yardımları, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetleri erdemli mallara örnek olarak verilebilir83.

Toplumsal bakımdan önemli olan ve piyasa mekanizması içinde giderilme imkânı olmayan erdemli mal ve hizmet üretimi vazgeçilmez olup, üretilmemesi halinde ciddi sosyal ve toplumsal problemlerle karşılaşılabilir. İşte bu nedenle devlet, toplum içindeki ilişkilerin düzenli ve sağlıklı bir şekilde kurulması ve sürdürülmesine engel olabilecek sorunları giderici uygulamalar yapmaktadır. Bu anlamda, toplumu ilgilendiren, hemen hemen her ülke ya da dönemde az veya çok bazı hizmetlerin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır84. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, eğitim hizmetleri toplumsal refahı arttırması ve yaygınlaştırması ile ortaya çıkardığı olumlu dışsallıklar nedeniyle erdemli mal ve hizmetler grubunda değerlendirilmesi mümkündür85. Aynı şekilde sağlık hizmetleri de erdemli mal ve hizmetlerdendir.

Optimum yaşam seviyesinin sağlanabilmesi için, üretimin tüketici tercihlerine göre ayarlanması, diğer bir deyişle her malın üretiminin sağladığı marjinal sosyal faydanın, o malın üretiminin sebep olduğu marjinal sosyal maliyete eşit olması gereklidir. (Sosyal fayda, bireyin sağladığı fayda ile toplumun sağladığı faydanın toplamına eşittir.) Piyasada üretilen mal ve hizmetlerden bir kısmının marjinal özel faydasının yanı sıra bir de marjinal sosyal faydası vardır. Marjinal özel fayda, mal ve hizmeti satın alan kimsenin o mal ve hizmetin son biriminden sağladığı faydayı, marjinal sosyal fayda ise o mal ve hizmetin topluma ilave bir fayda sağlaması halinde son biriminin ayrıca topluma sağladığı faydayı ifade eder. Bu konuyu eğitim hizmetleri örneğiyle açıklamak yerinde olacaktır86.

Eğitim hizmetleri, sadece o hizmetten yararlanana fayda sağlamaz. Örneğin, yükseköğrenim kurumlarında okuyan bir kişi bu hizmetten yararlanmış, okumayan kimse ise yararlanamamıştır. Hizmetten yararlanan kimse özel bir fayda sağlamıştır.

Çünkü yetenekleri artan birey, en azından gelirinde artış sağlama imkânı elde etmiştir.

Ancak şunu da ilave etmek gerekir ki, toplum içinde eğitimli bireylerin artması, eğitilene sağladığı özel fayda yanında toplum için de sosyal fayda sağlayacaktır. Zira bir       

83 Erdem vd, a.g.e., s. 32.

84 Akdoğan, a.g.e., s. 47-48.

85 Yardımcıoğlu, a.g.t., s. 27-28.

86 Nadaroğlu, a.g.e., s. 56-57. 

ülkede ekonomik, sosyal ve politik bütün sorunların çözümü noktasında eğitimli iş gücünün önemli ölçüde etkisi vardır87.

Aynı konuda sağlık hizmetleri de örnek olarak gösterilebilir. Tedavi edici sağlık hizmetlerinden yararlanan bir kişi hiç kuşkusuz bireysel fayda sağlamıştır. Fakat toplumda sağlıklı kimselerin sayısındaki artış, toplumsal fayda sağlayacaktır.

Toplumdaki bireylerin daha sağlıklı olmaları, emeğin bir üretim faktörü olması nedeniyle, üretim artışına ve maliyetlerin düşmesini sağlayacaktır. Koruyucu sağlık hizmetlerinde ise kamusal nitelik daha belirgin ve ağırlıklıdır. Bu tür mal ve hizmetlerin tüketimiyle oluşan fayda, onu tüketenlerin dışına taşarak belli ölçüde topluma yayılır.

Bu örneklerdeki sosyal fayda, özel faydanın yanı sıra toplumun sağladığı faydayı da içerir88.

Eğitim ve sağlık hizmetlerinden sağlanan faydanın bir bölümü özel fayda sağlaması nedeniyle pazarlanabilir iken, bir kısmı (sosyal faydası) ise pazarlanamaz niteliktedir. Bu tür hizmetlerin yarattıkları özel faydadan ayrı olarak bazı gruplara ve topluma sağladıkları pazarlanamaz nitelikteki faydalara dışsallık denmektedir. Mal ya da hizmet üretimi konusunda karar alan üretim birimleri, sadece pazarlanabilir nitelikteki özel faydayı dikkate alarak hareket edeceklerdir. Yani, kaynak tahsisi sadece pazarlanabilir faydaya göre ayarlanacak, sosyal fayda dikkate alınmayacaktır. Bu durumda, o mal ve hizmetlerin üretiminde toplum için optimum kaynak tahsisi mümkün olmayacaktır. Çünkü karar birimi olan firmalar, kendi iradesi dışında meydana gelen ve istese dahi önlemesi mümkün olmayan dış faydaları pazarlayamamaktadır. Bu durumda, kaynak dağılımında firmanın sosyal faydayı da göz önünde tutmasını beklemek ve istemek, piyasa ekonomisi kurallarına göre hem imkânsızdır hem de haksızdır89.

“Eğitim ve sağlık hizmetlerinin özel marjinal faydası, sosyal marjinal faydasından küçük olduğu için, üretimi piyasaya bırakıldığı takdirde eksik üretilecektir.

Çünkü firma üretim hacmini belirlerken sadece pazarlayabildiği ve dolayısıyla bedelini tahsil edebildiği özel faydayı dikkate alacaktır. Zira tüketicinin ödemeye razı olacağı fiyat kendisinin elde ettiği özel faydanın karşılığıdır. Hiçbir tüketici, kendisine özel fayda sağlamayan, bölünemez, ölçülemez ve pazarlanamaz nitelikte olan, toplumun       

87 Nadaroğlu, a.g.e., s. 57.

88 Nadaroğlu, a.g.e., s. 57.

89 Nadaroğlu, a.g.e., s. 58. 

tümüne ya da bir kısmına yararlı sosyal faydanın bedelini, fiyat süreci gereği istese de ödeyemez. Eğer bir bedel öderse de bu bir fiyat değil, gönüllü olduğu takdirde bağış, zorunlu olduğu takdirde ise vergi olacaktır”90.

Eğitim hizmetinin faydalarından yararlananlardan bir bedelin alınıp alınmayacağı, eğer bedel alınacaksa hangi seviyede alınacağı, her toplumun sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeyine göre farklılık gösterecektir. Eğitim ve gelir düzeyinin nispeten daha düşük seyrettiği gelişmekte olan ülkelerde eğitim hizmetleri devlet tarafından ücretsiz sunulabilmektedir. Ücret alınmıyor olması ya da bedelinin marjinal maliyetin altında belirlenmesi durumunda kuşkusuz vergilerle finanse edilecektir. Fakat vergi ile finansman halinde toplumca katlanılan maliyet, eğitim hizmetlerinden ücret karşılığı faydalanılması sebebiyle oluşacak toplumsal maliyetin altında olacaktır91.

Eğitim hizmetleri alanında, temel eğitimin tam kamusal özelliği baskınken, eğitim kademesi ilerledikçe elde edilen fayda bölünebilmektedir. Eğitimin ilk aşamalarında fayda neredeyse tamamen toplumsal iken yükseköğretimde toplumsal fayda yanında bireysel fayda da oluşmaktadır92.

Eğitim hizmetleri yeterli düzeyde sunulduğunda93;

- İşgücünün verimliliğini arttırarak milli gelir seviyesinin artmasına, - Fırsat eşitliği imkânını arttırarak adil gelir dağılımına,

- Optimal kaynak kullanımını sağlayarak ekonomik istikrara katkıda bulunabilmektedir.

Eğitim hizmetleri eğer önceden planlanmazsa ileride çok önemli sorunlarla karşılaşılabilir. Ülkenin ekonomik yapısına ve endüstrinin ihtiyaçlarına uygun bir biçimde işgücü yetiştirilmezse, ekonomik kalkınma ve istihdam alanlarında darboğazlarla karşılaşmaktan kaçınılamaz. Yani belli bir plan ve programa bağlanmadan eğitim hizmetlerinin yürütülmesi, işgücünün önemli bir kısmının açık ve gizli işsiz

      

90 Nadaroğlu, a.g.e., s. 58.

91 Ortaç, a.g.m., s. 240.

92 Zülküf Ayrangöl, Mustafa Tekdere,” Türkiye ve OECD Ülkelerinde Yapılan Eğitim Harcamalarının Karşılaştırmalı Analizi”, LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, Aralık, s. 4.

93 Orhan Şener, “Eğitim Ekonomisinin Temel İlkeleri”, 3. Türkiye Maliye Eğitimi Sempozyumu - Gebze, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları No: 525, İstanbul, s. 5-6. 

durumuna düşmesine yol açacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, eğitimin planlanmasının ekonomik kalkınma ve işsizlik üzerindeki etkileri daha önemlidir94.

Eğitim kademelerine göre, yatırım ve tüketim malı şeklinde bir ayrım da yapılabilmektedir. Normal şartlarda eğitim kademeleri ve türleri arasında kesin bir ayrım yapmak mümkün olmamasına rağmen, temel eğitim ve klasik mânâda orta öğretim harcaması, eğitim hizmetlerinin tüketim yönünü yansıtmaktadır. Temel eğitim hizmetleri, bireylere spor, edebiyat ve sanat alanlarında bilgi ve beceri kazandırmakta ve daha kaliteli bir yaşam biçimi sağlamaktadır. Böylelikle eğitim hizmetleri, kişilerin fayda fonksiyonlarını diğer tüketim malları gibi etkileyerek özel fayda yaratmaktadır.

Buradan hareketle; temel eğitim hizmetleri ekonomik bağlamda tüketim olarak değerlendirilirken, teknik ve mesleki eğitim ise insan sermayesine yapılan yatırım olarak değerlendirilmektedir95.