• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. YATIRIM CARİLERİ KAVRAMI İLE KAMUSAL MALLAR VE DIŞSALLIKLAR

2.3. DIŞSALLIKLAR

durumuna düşmesine yol açacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, eğitimin planlanmasının ekonomik kalkınma ve işsizlik üzerindeki etkileri daha önemlidir94.

Eğitim kademelerine göre, yatırım ve tüketim malı şeklinde bir ayrım da yapılabilmektedir. Normal şartlarda eğitim kademeleri ve türleri arasında kesin bir ayrım yapmak mümkün olmamasına rağmen, temel eğitim ve klasik mânâda orta öğretim harcaması, eğitim hizmetlerinin tüketim yönünü yansıtmaktadır. Temel eğitim hizmetleri, bireylere spor, edebiyat ve sanat alanlarında bilgi ve beceri kazandırmakta ve daha kaliteli bir yaşam biçimi sağlamaktadır. Böylelikle eğitim hizmetleri, kişilerin fayda fonksiyonlarını diğer tüketim malları gibi etkileyerek özel fayda yaratmaktadır.

Buradan hareketle; temel eğitim hizmetleri ekonomik bağlamda tüketim olarak değerlendirilirken, teknik ve mesleki eğitim ise insan sermayesine yapılan yatırım olarak değerlendirilmektedir95.

dışsallık olduğu durumda malın fiyatı ve dolayısıyla üretim miktarı, bütün faydaları dikkate alan, yani toplumsal optimumu sağlayan düzeyde olmaz. Eğer, özel ve sosyal (dışsal da denebilir) bütün faydalar dikkate alınabilseydi, üretilen miktar daha yüksek olabilirdi. Çünkü özel talebe ilaveten bir de topluma yayılan dış fayda olacaktır ve toplumsal talep eğrisi, özel talep eğrisinin sağında yer alacaktır. Bu demektir ki, toplumsal faydanın olduğu durumda piyasa üretim miktarı, toplumsal optimumu sağlayan üretim miktarından daha düşük olacaktır. Yani; marjinal özel fayda ile marjinal dışsal faydanın toplamı marjinal toplumsal faydaya eşit olacaktır97.

Pozitif dışsallıklarla ilgili güzel bir örnek eğitim faaliyetidir. Eğitim hizmetinin sağladığı fayda sadece bu hizmetten yararlananlara değil; ailesine, topluma ve çevresine de yayılmaktadır. Dolayısıyla eğitim hizmetinin toplam faydası, özel faydayla sosyal fayda toplamından oluşmaktadır. Eğer bu hizmetin üretimi özel sektör tarafından yapılacak olursa sadece özel fayda kısmı dikkate alınarak üretim yapılacaktır. Ancak eğitimin özel faydasının yanında ondan daha büyük bir sosyal faydası da bulunmaktadır. Bu fayda, genellikle hizmet sunulduktan sonraki yıllarda ya da sonraki nesillerde görülmektedir. Nitelikli işgücünün yaratılması, suç oranının düşmesi gibi faydalar bu yönden örnek gösterilebilir. Bu nedenle devlet ya bu hizmeti görene öğrenci başına sübvansiyon vererek ya da bizzat üretimi kendisi üstlenerek eğitim hizmetinin olması gereken düzeyde üretilmesini sağlayabilir98.

Ekonominin daha iyi işlemesi ve gelişen teknolojilerin daha kolay yaygınlaştırılabilmesi için eğitim önemli boyutlarda pozitif dışsallık sağlamakta olup, ekonomi ve dolayısıyla piyasalar, bireylerin eğitim düzeyi arttıkça daha iyi/etkin işlemektedir. Yani çalışanların eğitim düzeyi arttıkça teknik değişimlere uyum sağlamaları kolaylaşmaktadır. Eğitimin neden olduğu en önemli dış faydalardan birisi de demokratik kurumların daha iyi çalışmasına olanak sağlayan “bilgilendirilmiş toplumun” gerçekleştirilmesidir. İyi eğitilmiş insanlardan oluşan toplumlarda suç işleme oranları oldukça düşük seyretmekte, bu durum hem iç güvenlik hizmetlerinin hem adalet hizmetlerinin sunulması için gerekli harcamaların azalmasına yol açmaktadır.

Diğer bir etki de; daha yoksul kesimlerde eğitim düzeyi yükseldiğinde gelir düzeyi de yükselmekte ve yoksul kesimlere yönelik olarak yapılan transfer harcamaları       

97 Kirmanoğlu, a.g.e.,s. 155. 

98 Selçuk İpek, Kamu Maliyesi, Yerleşke Kitap-Kırtasiye, Çanakkale, 2014, s. 18.

azalmaktadır. Eğitim düzeyi yükselen kişilerin gelirleri hızla artmakta, toplumsal yardıma ihtiyaç duyan kişilerin sayısı azalmaktadır. Ayrıca eğitimli insanlar sağlığın korunmasında daha bilinçli ve daha dikkatli davranmaktadırlar. Eğitimle bireylerin gelir/kazanç düzeyinin yükselmesine paralel olarak vergi ödeme kapasiteleri de artmaktadır. Dolayısıyla eğitim harcamalarının yapılması aynı zamanda toplam vergi gelirlerini de yükseltmektedir sonucuna rahatlıkla ulaşılabilir99.

Genel bir değerlendirme yapıldığında; eğitim hizmetleri, kişinin kendine yönelik sağladığı özel faydanın yanında, diğer gruplara ve toplumun tümüne yönelik olarak pazarlanamaz nitelikte dış faydalar da (dışsallıklar) yaymaktadır. Eğitim hizmetlerinin üretimi ve tüketimi sonucu ortaya çıkan bu dışsallıklar toplum refahını olumlu yönde etkilemektedir. Söz konusu dışsallıklar nedeniyle, eğitim hizmetlerinin sunumunda devlet müdahalesi ortaya çıkmaktadır100.

Gelişmiş bir ekonomik düzene ve demokratik bir topluma sahip olmanın ön koşullarından biri, yurttaşların en azından minimum düzeyde eğitim görmeleridir.

Minimum düzeyde dahi olsa verilecek eğitim hizmetleri, kişilere sağladığı özel faydanın yanı sıra topluma da önemli dışsal faydalar yayacaktır. Bu yolla, yeterli düzeyde eğitilecek yurttaşların ekonomik ve sosyal etkinliklere katılmaları sağlanabilecektir.

Yurttaşlara dilbilgisi, temel matematik, kültürel ve sosyal kurumlarla ilgili yeterli bilgi verilerek ekonomik ve sosyal düzenin daha iyi işlemesine katkı sağlanabilecektir. Genel eğitim hizmetleri daha ziyade sosyal fayda yayarken, daha üst düzeyde sunulan eğitim hizmetleri hem bireysel hem de özel fayda yaymaktadır. Ancak temel eğitim hizmetlerinin yaymakta olduğu dışsal ekonomileri tam olarak ölçmek mümkün değildir.

Bununla birlikte, bu tür hizmetlerin topluma yaydığı olumlu dışsal ekonomiler, ekonomik kalkınma, siyasal karar alma mekanizması, suçluluk oranı ve diğer vergi mükellefleri üzerine önemli ölçüde yansırlar. Bu tür olumlu dışsal ekonomi yayıcı özelliği dışında eğitim hizmetleri ayrıca, birçok ülke tarafından etkin bir sosyal politika aracı olarak kullanılmaktadır. Uygun eğitim verilerek pek çok toplumsal sorun çözümlenebilmektedir101.

      

99 Nazım Öztürk, a.g.m., s. 34-35.

100 Yardımcıoğlu, a.g.t., s. 27-28.

101 Şener (b), a.g.t., s. 13-14. 

Eğitim hizmetlerinin yaydığı pozitif dışsallıkları şu şekilde sıralayabiliriz102. 1. Ekonomik kalkınmaya olumlu katkısı: Bu konuyla ilgili açıklamalar yukarıda

yapılmıştır.

2. Siyasal karar alma mekanizmasının daha etkin işlemesi: Yapılan araştırmalar, yeterli ve uygun düzeyde verilen eğitimle toplumdaki suç işleme oranlarının önemli derecede azaldığını göstermektedir. Bu durum, eğitim süresine bağlı olarak kişinin gelir düzeyinin doğrusal bir biçimde artması nedeniyle, suç işlemenin alternatif maliyetinin artacağı şeklindeki ekonomik yoruma dayandırılmaktadır. Eğitimin suçluluk oranını düşürmesinin doğal bir sonucu olarak, adalet hizmetleri için yapılan harcamalar da azalacaktır.

3. Vergi mükelleflerinin vergi yükünün düşmesi: Eğitim hizmetlerinde etkinlik sağlandığında, vergi mükelleflerinin vergi yükleri de giderek düşecektir. Yeterli eğitim görmedikleri için iş bulamayanlara ödenen işsizlik tazminatı gibi fonlar, vergi mükelleflerinin ödedikleri vergilerle karşılanmaktadır. Eğitimli iş gücü haline gelen bireylere tazminat ödenmeyecek ve teorik olarak bu fonlar harcanmayacağı için vergi yükleri de düşecektir.

Eğitim hizmetlerinin kamu sektörü tarafından mı, özel sektör tarafından mı üretileceği uzun yıllardır tartışılmaktadır. Bu tartışmada kullanılacak ölçüler özel getiri ve sosyal getiri oranlarıdır. Eğitim hizmetlerinin yapısı nedeniyle, toplumsal talepleri karşılayacak düzeyde kamu sektörü tarafından üretilmesi gerekir. Çünkü eğitim düzeyindeki yükselme, ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı arttırarak milli geliri de arttıracaktır. Ancak özel sektörün özellikle yükseköğretim alanında eğitim hizmeti sunması, eğitim hizmeti kalitesinin arttırılmasında faydalı olabilir103.

İktisadi gelişmişliğin ölçümlenmesinde pek çok kriter kullanılmaktadır. Bunların içinde en yaygın kullanılanı kişi başına düşen milli gelirdir. Bu ölçüt, hesaplama farklılıklarına ve gelirin nitelik farklılığına rağmen en yaygın kullanılan gelişmişlik ölçülerindendir. Gelişmişlik düzeyinin ölçümünde kullanılan ölçülerden biri de kişi başına düşen eğitim, sağlık ve adalet harcamaları büyüklükleridir. Eğitim ve sağlık harcamalarının kişi başına düşen payları ile bu harcamalar sonucu öğretmen başına       

102 Şener (b), a.g.t., s. 14-15.

103 Ortaç, a.g.e., s. 23-24. 

düşen öğrenci sayısı ve kişi başına düşen sağlık personeli sayısı gibi veriler gelişmişlik göstergesi olarak kullanılmaktadır104.

      

104 Ortaç, a.g.e., s. 24.