• Sonuç bulunamadı

Engelliliğe Dayalı Ayrımcılık

Belgede Pozitif ayrımcılık (sayfa 36-39)

B. Nedenlerine Göre Ayrımcılık Türleri

3. Engelliliğe Dayalı Ayrımcılık

Engellilik, kiĢinin temel yaĢamsal aktivitelerini kısıtlayan fiziksel ya da zihinsel eksikliktir. ILO‟ nun 1958 tarihli 111 Sayılı Ayrımcılık SözleĢmesi, 5.

72 www.balikesir.gov.tr/insanhaklari/mevzuat_belgeler/belgeler_tarihce.doc, EriĢim Tarihi:

05.01.2009.

73 Dennis, Helen (2005): “Evolution of the Link Between Business and Aging”, Generations, Winter,

No 1, s.8-14.

74 Duncan, Colin ve Loretto, Wendy (2004): “Never the Right Age? Gender and Age - Based

Discrimination in Employment”, Gender Work and Organization Volume 11 Issue 1, Blackwell Publishing, Oxford, s.95-115.

maddeye göre engelli kiĢi:

“Uzun bir süre boyunca ya da tekrar Ģekilde fiziksel, zihinsel, psikiyatrik ya da duygusal rahatsızlığı olan ve bu rahatsızlık nedeniyle diğer çalıĢanlardan daha dezavantajlı bir konumda kabul edilen kiĢi” olarak ifade edilmektedir. Bu tanımlama daha önce tedavi görmüĢ alkolikler, kanser hastaları gibi bir süre engelli olarak kabul edilmiĢ kiĢiler ile ciddi yanıklar ya da yüz yaralanmaları gibi durumları temel yaĢam aktivitelerine engel olmamakla birlikte engelliymiĢ gibi davranılan kiĢileri de kapsamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, 2005 yılı verilerine göre dünya nüfusunun %8 - 10‟unun engelli olduğu tahmininde bulunmaktadır. Ancak bu nüfusun yaklaĢık %2‟si yani çok küçük bir bölümü çalıĢma hayatının içinde yer almaktadır. Altyapı yetersizlikleri ve engellilerin ihtiyaçları dikkate alınmadan inĢa edilen yapılar nedeniyle engelli kiĢiler toplumsal yaĢamın dıĢına itilmekte, ancak yasal zorunluluklarla çalıĢma hayatına dâhil olabilmektedirler. Bu durumun temel nedeni ise gerçek ya da algılanan bir engelden etkilenerek, bir çalıĢan hakkında karar verme süreci olarak tanımlanan engele bağlı ayrımcılıktır. ĠĢverenlerin engelli insanların daha az güvenilir ve üretici olduklarına, diğer çalıĢanlar tarafından kabul edilmeyeceklerine inandıkları için iĢe almadıklarını veya iĢverenlerin, engelli insanların özelliklerinden çok engellerine odaklandıklarını söylenmektedir76

.

Doğdukları andan itibaren fiziksel farklılıkları, sosyal politika uygulamaları ve düzenleme eksiklikleri dolayısı ile baĢkalarının yapabildiği birçok faaliyetten mahrum bırakılan engellilerin bu durumunu azaltabilmek adına bazı yasal düzenlemeler yapılmıĢtır. Pozitif ayrımcılık adına, iĢe uygun insan bulmanın yanında iĢ yerini de insana uydurma prensibi benimsenmiĢtir. Bu düzenlemelere göre; iĢverenler engelli çalıĢanlarına, doğrudan ya da dolaylı olarak ayrımcılık yapamazlar.77.

76 Geist ve Calzaretta (1982): s.20. 77 Demirkollu (2007): s.43.

a. GeçmiĢten Günümüze Engelli Ayrımcılık

Bütün problemlerin kendine ait bir tarihi olduğu gibi, engellilerin ve onların yaĢama hakkı ile ilgili tarihî geçmiĢi de vardır78

. Engellilerin hayat mücadelesi diğer sosyal gruplara nazaran her asırda güç olmuĢtur. Bazı dönemlerde ve katı - ırkçı ideolojileriyle idare edilen ülkelerde özellikle zihinsel engellilere yaĢama hakkı bile çok görülmüĢtür. Tarihte bunun ilk örnekleri Ġlkçağ ve Ortaçağ‟ın karanlıklarına gömülen skolastik ve geri kalmıĢ batı toplumlarının uygulamalarında görülmektedir. Eski Yunan yazıtlarında ilk kez engelli karekterlerden bahsedilmektedir. Örneğin bu yazıtlara göre Heredot iĢitme engelli bir kahramanken, Suetonius engelli bir imparatordur. Platon‟un Devlet yapıtında, iyi bir toplumun oluĢturulması için yalnızca ruhsal ve fiziksel sağlığı yerinde bireylerin evlenmesi gerektiği, hekimin iyi olmayacak hastaları tedaviye devam etmemesi gerektiği gibi, engellilere yönelik tutumların olumsuzluğuna iĢaret eden görüĢler belirtilmektedir. Eski Yunan yasaları incelendiğinde bebeklerin doğumlarını takiben, bebek eğer kör, zihinsel engelli ya da herhangi bir biçimde engelli ise nehre atılarak öldürüldüğü görülmektedir79.

Eski Roma‟da ise ekonomik faydaları olabilecek engellilerin yaĢamasına izin verilmiĢtir. Örneğin; görme engelliler dilenci olarak kullanılmak, zihinsel engelliler ise köle ya da konukları eğlendirmek üzere yetiĢtirilmiĢlerdir80.

Ortaçağ‟ın Batı insanı, kendisini çevreleyen tabiatın insanüstü ve bedensiz güçlerle(cin, Ģeytan) dolu olduğuna ve gözle görülmeyen bu varlıkların insanları istilâ edip, onları tedavisi mümkün olmayan hastalıklara sürükleyebileceklerine inanmaktaydılar. Dolayısıyla, bu çağlarda hekimlerce de tam olarak mahiyeti bilinmeyen akıl ve ruh hastalıkları bu gibi metafizik varlıklara atfedilirdi81

. Bununla da kalınmayıp, engelli doğan veya daha sonra değiĢik bedenî veya aklî rahatsızlıklara

78 Seyyar, Ali (2006): Özürlülüğe Sosyal Boyutuyla BakıĢ, Uzmanlık Eğitim Notları, Sakarya

Ü niversitesi, Sakarya, s.47.

79 AktaĢ, Canan (2001): “Ġlköğretim Öğrencilerinin Fiziksel Özürlü YaĢıtlarına Yönelik Sosyal Kabul

Düzeylerinin GeliĢtirilmesi”, Uzmanlık Tezi, BaĢbakanlık Özürlüler Ġdaresi BaĢkanlığı, Ankara, s.39- 41.

80 AktaĢ (2001): s.42. 81 AktaĢ (2001): s.43.

yakalanıp, engelli duruma gelen insanlar da, majik (sihirli) ve doğaüstü güçlerin etkisi altında oldukları inancı ile “cadı” muamelesi görürlerdi. Bunun sonucu olarak, ellerinde olmayan sebeplerden dolayı engelli olanlar, topluma çeĢitli tehlikeler ve zararlar verebilecek bir konuma geldikleri iddiası ile siyasî rejimler tarafından takip altına alınırdı. Engizisyon mahkemelerinin kurulmasıyla, aslında engelli olup “cadı” olarak tanımlanan bu kimselerin yargılanmasına müsaade edilmiĢ ve bu yolla da birçoğuna en ağır cezaların verilmesinin kanunî kılıfı da hazırlanmıĢtır82

.

1910-1940 yılları arasında ayrımcı görüĢleri yaymak maksadıyla özellikle Almanya, Ġngiltere ve ABD‟de değiĢik isimler altında örgütler kurulmuĢtur. Ayrımcı hareket, baĢlangıcından beri beyaz ırkın ve özellikle Anglo - Saksonya kültürüne ait insan tipinin diğer ırklardan daha üstün olduğunu ileri sürmüĢtür. Ġngiltere‟de ayrımcı görüĢleri yayan Darvinizm‟in kurucusu Charles Darwin‟in yeğeni Sir Francis Galton olup kendi aile soyunun çok üstün olduğuna dair araĢtırmalarda bulunmuĢtur83

.

O dönemlerde benzer ırkçı görüĢler, Avrupa yakasında da baĢ göstermiĢtir. Örneğin Almanya‟da Hitler‟in önderliğinde Nasyonal - Sosyalist bir parti, seçimle iktidara gelmiĢ ve faĢist bir rejim kurabilmiĢtir. Hitler Almanyası‟nda toplama kamplarında ırkî ve dinî yönden öteki olarak kabul edilen Yahudiler topluca yakılmıĢ, aynı zamanda, Alman ırkına mensup olduğu halde sağlıklı ve güçlü bir bedene sahip olmayan bunamıĢ yaĢlılar ve ruhsal - zihinsel engelliler de bu despotik rejimin kurbanı olmuĢtur. Hitler‟in sağlıklı nesil oluĢturma hayaline ters düĢen engelli insanlar, temerküz kamplarında hekimler tarafından kobay olarak kullanıldıktan sonra topluca fırınlarda yakılmıĢlardır84

.

Belgede Pozitif ayrımcılık (sayfa 36-39)

Benzer Belgeler