• Sonuç bulunamadı

ENERJĐ ÇEVRE ETKĐLEŞĐMĐ KONUSUNDA YAPILAN

ULUSLARARASI DÜZENLEMELER ve UYGULAMALAR

1973 yılında yaşanan petrol krizinden sonra gündeme gelen “enerjini güvenliği” ve “enerjinin çeşitlendirilmesi” kavramlarıyla birlikte yenilenebilir enerjiler enerji yelpazelerinde yer almaya başlamıştır. Bunun yanında çevre bilincinin gelişmesi, fosil kaynakların üretim ve tüketimlerinin, çevre ve doğal kaynaklar üzerinde yerel, bölgesel ve küresel seviyede doğrudan olumsuz etkilere neden oluşunun anlaşılması sonucu atmosferi kirletmeyen temiz enerjilerin destek görmesine neden olmuştur.465

Enerjinin etkin ve verimli bir şekilde kullanımı, çevre açısından barışık ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve iklim değişimi konusunda bir takım politika hedefleri belirlemek konusunda yapılan ilk uluslararası düzenleme; 1990 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Bölgesinde Sürekli ve Dengeli Kalkınmaya Đlişkin Bergen Bakanlar Bildirgesi’dir. Belge, enerji kaynaklarının kullanımı ve iklim değişikliği gibi konularda bir takım politik hedefler kapsamasının yanında, “ihtiyatlı olmak” ilkesi ile “iklim değişimiyle mücadelede devletlerin ortak ancak farklılaştırılmış sorumlulukları” bulunduğu konusunda ilkelerin kabul edildiği ilk uluslar arası düzenlemedir ve bir dönüm noktasıdır. Bildirge ile üye devletler, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji üretim, iletim ve tüketiminde çevresel açıdan uygun teknolojilerin kullanılması konularını kapsayan “Enerji Etkinliği 2000” programını başlatmayı kabul etmişlerdir.466

Enerji verimliliği; enerji tüketiminde önemli indirimleri yaparak, enerjiyi daha idareli ve etkin kullanarak, karbon emisyonlarını azaltmak verimli teknolojilerle emisyon miktarındaki bu etkiyi hızlandırmaktır. Örneğin, karbon emisyonlarından sorumlu olan soğutucuların miktarı 2010 yılında, nüfus artışına paralel olarak artacaktır. Buna rağmen,

464

Kaygusuz, Sarı, a.g.k., s.354.

465

Büyükmıhcı, a.g.k., s.15

466

yeni teknolojiler yardımıyla soğutucular, daha az enerji kullanıp, karbon emisyon miktarını azaltacaklardır.467

Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda yapılan araştırmaların maliyetleri henüz çok yüksek miktarlardadır. Bu sebeple hükümet politikalarıyla bu enerji kaynaklarının desteklenmesi gerekmektedir.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde enerji politikalarının temel hedefi haline gelmektedir.

Avrupa Birliği ülkelerinde, yenilenebilir kaynakların toplam elektrik üretimine katkısı, 1990 yılında %17,7 iken 2000 yılında bu oran %19,1’e yükselmiştir. Artışta, Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan güçlü yenilenebilir enerji destekleme politikalarının rolü yüksektir. Ayrıca AB Komisyonu “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Beyaz Bildiri” adıyla yayınlamış olduğu bildiriyle birliğe üye ülkelerin ulusal enerji tüketimleri içindeki yenilenebilir kaynakların kullanım oranını 2010 yılına kadar iki kat artırarak, %12’lik miktara ulaşılması öngörülmüştür. 468

ABD’de federal ve eyalet hükümetleri, ya mali yardımlar yaparak, yada enerji şirketlerinin planlarında yenilenebilir enerjiye yer vermeleri şartını koyarak, yenilenebilir enerjiyi desteklemektedirler. Bunun sonucunda da yenilenebilir enerji kullanımı yaygınlaşmaktadır. ABD yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, petrol ithalinden yılda 80 milyar dolarlık bir tasarruf sağlamaktadır.469 Yine Avrupa’da özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi için verilen mali teşvikler elektrik faturalarını arttırmasına rağmen halk tarafından geniş destek bulmaktadır. Güneş enerjisi, elektrik hatları ve jeneratörleri olmayan Afrika toplulukları arasında yaygın kullanım alanı bulmaktadır.470

467

Energy Information Administration, Analysis of The Climate Chance Technology Initiative, Office of Integrated Analysis and Forecasting U.S. Department of Energy, Washington, 1999, s.5

468 Büyükmıhcı, a.g.k., s.17 469 Çengel, a..g.k., s.2 470 Parfit, a.g.k.,s.100

SONUÇ

Đnsanlık tarihini genel olarak değerlendirdiğimiz zaman tüm toplulukların bir takım karmaşık ve birbiri ile bağlantılı süreçlerden geçtiğini görürüz. Geçmişten günümüze kadar yaşanan ve yaşanmaya da devam edecek olan bu süreçler tüm canlı yaşamının temelini oluşturmaktadırlar. Güneşten gelen enerji, yaşamı devam ettirebilmek için gerekli elementler ve bunların döngüsü, kıtaların yerküre üzerindeki jeofizik süreçleri ve iklim değişimlerini düzenleyen bu süreçler hassas bir denge içinde bulunmaktadırlar. Đklim değişimi başta olmak üzere bu süreçlerin bazılarıyla ilgili bilimsel olarak elde edilen veriler çok yeterli değildir. Ancak dünyadaki yaşamın devam edebilmesi için bu duyarlı dengelerin korunması gerekmektedir.471

Doğa, çevreye zarar vermeden tüm insanlığın gereksinimini karşılayacak, dengeli bir yaşam sürmesine olanak verecek yeterli kaynaklara ve olanaklara sahiptir. Fakat doğadan alınanı tekrar doğaya kazandırarak, doğal dengenin kurulmasına imkân ve olanak sağlanması gerekmektedir.

Robert D. Kaplan, “Gezegenimize Yaklaşan Anarşi Üzerine” adlı makalesinde, gelecekteki savaşların ve sivil şiddet olaylarının su kıtlığı gibi doğal kaynakların tükenmesi nedeniyle çıkacağını belirtmiştir. World Watch Ensitüsü tarafından bu görüşü destekleyen “Hayatta Kalmak Đçin Savaşmak” adlı raporda, dünyada etnik farklılıklar yüzünden çıktığı düşünülen çatışmaların temelinde, çoğunlukla çevrenin etkili olduğuna dikkat çekilmekte, geleceğin savaşlarının çevre sorunları nedeniyle ortaya çıkacağı ifade edilmektedir.472

1990’lı yıllardan itibaren, atmosferde meydana gelen değişimler, iklim değişimi konusunda ortaya atılan senaryoların bir oyun olmadığını ve dünyanın gelecekte büyük bir riskle karşı karşıya kalacağını kanıtlar niteliktedir. Đklimde meydana gelen değişiklikler sosyal ve ekonomik sonuçları ile dünyanın geleceğini ciddi boyutlarda tehdit etmektedir.473

Bilim adamlarının, ekolojik dengenin bozulmaması için, fosil yakıtların kullanımının azaltılması gerektiğini belirtmelerine karşın, halen dünyada her gün 56

471 Ponting, a.g.k, s.7 472 Demirer, a.g.k, s.43 473 Đncecik, a.g.k., s.32

milyon ton karbondioksit, 1500 ton kloroflorokarbon bileşimi, 140000 yeni taşıt mevcut 500 milyon vasıtaya katılmaktadır.474

Fosil yakıtların miktarının sınırlı olması ve bir gün tükenecek olmaları alternatif enerji kullanımının gerekliliğini ortaya koysa da ortada bir diğer ciddi sorun daha bulunmaktadır, oda insan faaliyetlerinin atmosfere verdiği zarardır. Araştırmacı Dan Kamen’e göre:“atmosferi fosil yakıtlardan daha hızlı tüketiyoruz”.475 Fosil yakıtlar günün birinde tükenecek ve enerji ihtiyacı bir şekilde başka kaynaklarla ikame edilebilecek ancak yaşam ortamımız olan atmosferi tükettiğimiz zaman herhangi bir çıkış yolu günümüz için mümkün gözükmemektedir.

Teknoloji alternatifleri mutlaka yaratacaktır. Doğal kaynakların miktarı azaldıkça fiyatları artmakta, böylece bu kaynakların korunması ve ikamelerinin bulunması yönündeki yatırımların arttırılması bir zorunluluk olmaktadır. Ancak, ikamelerin de bir sınırı vardır ve bazı doğal kaynakların ikame edilmeleri mümkün değildir. Örneğin ozon tabakasındaki incelmenin bir ikamesi yoktur. Azgelişmiş ülkelerdeki fakirlik insanları, çevreyi kendini yenileyebilme yeteneğinden daha hızlı kullanmaya zorlamaktadır. Kalkınmakta olan ülkelerin nüfusları sürekli artış gösterdiği için bu ülkelerin kaynaklarına olan bağımlılıkları da gün geçtikçe artmaktadır.476

Ekolojik krize yol açan etkenlerin kaynağının “büyüme ekonomisi” ve “teknolojik gelişme” olarak göstererek, azgelişmiş ülkelerin kalkınma hızlarını düşürmelerini istemek ve böylece onları varolan yoksulluklarıyla baş başa bırakmak sorunların daha da büyümesine yol açacaktır.477

Đklim değişimi, günümüzde en fazla zararı az gelişmiş ülkelerdeki çiftçilere vermektedir. Hasatlarının sürekli verimsiz geçmesi nedeniyle birçok çiftçi kentlere taşınmaktadır, çünkü bu onların kullanabilecekleri en son mücadele yöntemidir.478 Böylelikle, altyapı ve nüfusu taşıma kapasitesi bakımından oldukça yetersiz olan azgelişmiş ülke metropolleri için göç önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Sylors’a göre, zamanımızın en büyük problemi azgelişmiş ülkelerde yaşanan yoksulluktur. Bugün dünya üzerinde 840 milyon kişi açlık tehdidi altında yaşamaktadır. 474 Atagündüz, a.g.k., s.255 475 Parfit, a.g.k., s.89 476

Mahir Fisunoğlu, “Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekonomi”, Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayınları, Ankara, 29–30 Kasım 1989, s.40

477

Çukurçayır, a.g.k., s.43

478

Ayrıca dünya nüfusunun onda biri günde 1 doların altında bir miktarla geçimini sürdürmektedir.479

Birkaç sene öncesinde Brezilya suları endüstriyel civa atıkları sonucu kirlenmiştir. Kirlenen bölgenin belediye başkanı ile yapılan bir röportajda, yedikleri balıkların yol açacağı korkunç hastalıkları bildikleri halde, insanların balıkları yemelerinin sebebi, başkan tarafından şöyle açıklanmıştır: “Bizim için bu bir seçimdir; ya şimdi açlıktan öleceğiz yada daha sonra civa zehirlenmesinden”. Aynı durum diğer gelişmekte olan ülkeler için de söz konusudur. Örneğin, Endonezyalı liderler, yağmur ormanlarını korumada ne kadar istekli davranırlarsa davransınlar ülkedeki endüstriyel gelişim için, orman ürünleri ihracatının önemli bir yer tutmakta olduğunun bilincindedirler. Bu tarz ihracatlar aynı zamanda ülkenin dış borç ödenmesinde de yardımcı olmaktadır. Hindistan’daki yeni fabrikalardan yayılan kirlilik ülkedeki kanser ve solunum hastalıklarının artmasına neden olsa da, fabrikalar halkın şimdilik acil ihtiyacı olan istihdamı sağlamaktadır.480 Ancak gelişmekte olan ülkelerde çevre koruma kendi çıkarları için de geçerli olan bir durumdur. Bu sebeple devletler tarafından uygulanan politikalar sayesinde çevre korunabilecektir. Bu da büyüme ile çevre koruma arasındaki dengenin sağlanması ile başarılabilir.

Çevreye zarar vermeyerek sanayileşmenin en önemli yolu, sanayide doğal hammadde yerine atıkların kullanılmasıdır. Bu sayede doğal kaynaklar korunurken, çevrenin atık yükü azaltılmış ve çevre tehlikeli atıklardan korunmuş olur. Aynı zamanda büyük oranda enerji ve su tasarrufu sağlanmış olacaktır.481

Bazı uzmanlarca yapılan araştırmalara göre dünya nüfusu 8 milyar kişi ile dengelenmelidir. Başarılı bir çevre devriminin gerçekleştirilebilmesi, için çevre ve enerji politikalarıyla beraber nüfus politikalarının da önemsenmesi gerekmektedir. Günümüz tüketim alışkanlığının “kullan at” prensibinin yerini, “yeniden kullan, geri dönüştür” ekonomisine dönüştürülmesi ile enerji tasarrufu ve çevre kirliliğinin azaltılması sağlanabilecektir.482

479

Francisco j., Ayala-Corcedo; Manuel Regueiro Y. Barros, “Economic Underdevelopment and Sustainable

Development in The World: Conditioning Factors ,Problems and Opportunities”, Environment Development and Sustainability, s.95

480 Handelman, a.g.k., ss.486–487 481 Doğan, a.g.k., s.247 482 Birkan, a.g.k., s. 146–147

Dünya ikliminin değişim gösterdiği ve bu değişimin dünya için tehlikeli sonuçlar meydana getirdiği ve getirmeye devam edeceği bilim adamlarınca saptanan ve kabul edilen bir gerçektir. Bilim adamları arasında, fosil yakıt kullanım miktarlarının azaltılması gerektiği konusunda bir konsensüs sağlanmıştır. Dünya enerji tüketimi, değiştirilmeden fosil yakıt ikameleri ile sorunlara çözüm bulunabilir. Fosil yakıt ikameleri konusunda önerilen alternatifler ise, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerjidir. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları konusunda ekonomik rekabet gücü gibi henüz tam olarak aşılamayan bir takım problemler bulunmaktadır. Nükleer enerji konusunda ise, nükleer atıkların yok edilmesiyle ilgili problemler söz konusudur.

Đklim değişikliğini durdurmak ya da yavaşlatmak için yapılan uygulamalardan çıkarabileceğimiz sonuç, sorunu çözmek için herhangi bir “sihirli değnek” olmadığı, hiçbir politikanın tek başına sorunu çözmede yeterli olamayacağıdır. Enerji fiyatlarının, fosil yakıt kullanımının, çevre açısından sonuçlarını hesaba katacak şekilde düzenlenmesi durumunda enerji fiyatları önemli bir politika aracı haline gelecektir. Fakat bu düzenleme tek başına yeterli olmamaktadır. Bilgi eksikliği ve kimi endüstrilerdeki pazara giriş engelleri, yeni teknoloji ve uygulamaların işlerlik kazanmasını engellemektedir.483

Yenilenemeyen enerjilerin, yenilenebilir enerji kaynakları ile 2030–2050 yıllarına kadar %50’lik bir kısmının ikame edilebilmesi planları konusunda, merkezi ve yerel yönetimlerden ve sivil toplum kuruluşlarından destek sağlanması gerekmektedir. Aynı zamanda bireylerin de yaşam tarzlarını bu yönde değiştirmeleriyle ilgili bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.484 ABD Ulusal Biyoenerji Merkezi Müdürü Michael Pacheco, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı hakkında şöyle bir yorum yapmaktadır: “Biokütle rüzgâr ve güneşten elde edebileceğimiz enerjinin tümüne gereksinimimiz olacak tüm bu sayılanların bir araya getirilmesi durumunda dahi, fosil yakıtların yokluğu halinde, enerji gereksinimimizin karşılanıp karşılanmayacağı sorusu halen geçerli”.485

Enerji kullanımı gün geçtikçe artarak büyümektedir. Fosil yakıtlara olan bağımlılık ise, gerek gezegenimize verdiği zarar gerekse de miktarlarının sınırlı olması nedeniyle azaltılmak zorundadır. Bu nedenle insanlar, artık eski alışkanlıklarından

483

Flavin; Dunn, a.g.k., s.209

484

Atagündüz, a.g.k., s262

485

vazgeçip yeni bir yaşam tarzı bulmalıdırlar. Bunun içinse Parfit’in ifadesiyle “Büyük bir sıçrayış yapmamız gerekecek, farklı tür bir dünyaya doğru büyük bir sıçrayış”.

Fosil yakıtlara karşı alternatif enerjiler tüm dünyada giderek destek bulmaktadır. Zaten fosil yakıtlara herhangi bir şekilde alternatif bulmak için çok da fazla zamanımız kalmamıştır. (Bazı bilim adamlarına göre en fazla 50 yıl kalmıştır.)

ABD Enerji Bakanlığı tarafından yapılan tahminlere göre, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Çin’de enerji talep artışı hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bu talep dikkate alındığı zaman, dünyadaki enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için, toplam petrol üretiminin 2005 – 2025 yılları arasında %50 oranında arttırılması gerekmektedir. Şayet petrol şirketleri tarafından büyük yeni petrol rezervleri keşfedilmezse, küresel petrol endüstrisi büyük olasılıkla gerekli olan fazladan üretimi gerçekleştiremeyecektir. Böyle bir enerji darboğazı ile ne zaman karşılaşılacağı henüz tartışma konusudur. Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki gelişme hızı değerlendirildiğinde ise alternatiflerin hiçbiri yeterince geniş ölçekli kullanıma hazır olamayacaktır. 486

Ancak sınırlı petrol rezervlerinin, hızla artan tüketim ve enerji ihtiyacını karşılaması yeterli oranda olmayacaktır. Bu sebeple, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve kullanımlarının yaygınlaştırılmasının amacıyla araştırma ve geliştirme faaliyetlerine hükümetlerce daha fazla destek verilmesi gerekmektedir.

Đklim değişikliği konusunda gösterilen kayıtsızlığı değerlendiren G. Monbiot “Neden terörizm karşısında donup kalıyoruz da yaşamımızı mümkün kılan şartların çöküşü karşısında rehavet içindeyiz? Bunun bir nedeni, şüphesiz beklentilerimizle gözlemlerimiz arasındaki mesafedir. Eğer iklim değişikliği yaşamlarımıza dehşet getirecekse bu dehşetin ortaya çıkmasını bekleriz. Çünkü tüm evrimsel tarihimiz boyunca doğada biçimler bularak varlığımızı sürdürdük. Zengin dünyada birkaç bin kişinin seller ve sıcaklar yüzünden öldüğü doğrudur. Fakat hepimizin hemen her gün yaşadığı egemen duygu, kirliliğimizle mutlu ve mesut olduğumuzdur.487 Şeklinde görüş bildirmiş, insanların yaşam standartlarından taviz vermelerinin oldukça zor olacağını belirtmiştir.

Đklim değişimi, sorununun ortaya çıkmasında en önemli neden sanayileşmeyle birlikte yoğun olarak kullanılmaya başlanan fosil yakıtlardır. Bu sebeple sorunun ortaya çıkmasında birinci derece de sorumlu olanlar gelişmiş ülkelerdir.

486

Klare, a.g.k.

487

Sanayileşmiş ülkelerin sorunun çözümüne olan katkıları ise, yalnızca araştırma, kamuoyunu yönlendirme ve küresel yasal çerçeve oluşturma girişimleriyle sınırlı kalmış, uygulama yada bunun ötesinde bir şeyler yapılması ise genelde gelişmekte olan ülkelerden beklenmiştir.488

Öncelikli hedefleri kalkınma olan gelişmekte olan ülkeler ise, kalkınmalarını tamamlamadan yada belirli bir refah seviyesine ulaşmadan çevreyi korumalarının mümkün olmadığını belirtmektedirler.

Đklim değişimi, gündelik hayatımızda henüz çok fazla karşı karşıya olmadığımız bir konudur. Ancak ekstrem hava olaylarıyla karşılaştığımız zaman yada gazete haberlerinde felaket senaryoları olarak karşımıza çıkan bir durumdur. Yaşadığımız zamanda iklim değişimi pek fazla etkilenmeyeceğimiz, ya da etkileri belli bölgelerle sınırlı kalan bir olaydır. Gündelik hayatımızda alıştığımız imkânlardan çok da fazla özveride bulunmak istemediğimizden ve tüketim alışkanlıklarımızda vazgeçemiyor olmamız nedeniyle konuyu çok fazla önemsememekteyiz.

Yapılan değerlendirmelere göre, iklimin bir miktar daha ısınması muhtemeldir. Ancak ısınma ne kadar fazla olursa, sonuçları da o oranda korkunç olacaktır. Bu nedenle emisyonlardaki artışı azaltmak için alınacak her türlü önlem hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesi sonucu azaltılacak olan emisyon miktarı, her ne kadar yetersiz olacağı yönünde eleştirilse de, gezegenimizin kurtarılması açısından atılan en önemli adımdır.

Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesi ve uluslararası hukuk alanında yerini alması iklim değişikliğini önlemede tek başına yeterli olmayacaktır. Bununla birlikte enerji kullanım tarzlarının da değiştirilmesi yenilenebilir enerjilerin kullanımının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Yenilenebilir enerjiler yeni olmaları ve gelişim aşamalarının henüz tam olarak tamamlanmaması sebebiyle fosil yakıtlara göre pahalıdırlar. Bu sebeple yenilenebilir enerjilerin kullanımının yaygınlaştırılmasının hükümetler tarafından desteklenmesi ve enerji verimliliğinin sağlanması gerekmektedir. Bunlara ek olarak insanlar mevcut tüketim alışkanlıklarından vazgeçmeli günlük hayatlarında enerjiyi daha verimli bir şekilde kullanmayı öğrenmelidirler. Enerji tasarrufuna dayalı yeni bir yaşam tarzı oluşturulması çevrenin ve doğal kaynakların korunmasında büyük önem taşımaktadır.

488

Gelecek nesillerimizden ödünç aldığımız dünyayı yaşanabilir bir şekilde bırakmak için değişimin hayatımızın her aşamasında, bir an evvel başlatılması gerekmektedir.

KAYNAKÇA KĐTAPLAR

ABAY, Tezcan, E., S. Uludağ; “Yeni Bir Felaket Eşiğinde Eski Bir Đhanet: Enerji Politikaları ve Nükleer Santraller”, Göksel, N. Demirer,Tezcan, E., Abay, Özgür (Ed.), Küreselleşmenin Ekolojik Sonuçları, Üniversite Kitaplığı:28, Maki Basın Yayın, Ankara, 2000, ss.55-77

BAŞKAYA, Fikret, Kalkınma Đktisadının Yükselişi ve Düşüşü, Đmge Kitapevi, Ankara, 1994.

BROWN, Lester R., “Đktisadi Büyümenin Geleceği”, Dünyanın Durumu 1998, TEMA Vakfı Yayınları, Çev: Đdil Eser, Đstanbul, 1998, ss.3-30

BROWN, Lester, R.; Hal, Kane; Yarını Düşünmek, çev: Nilgün Karuşağı, TÜBĐTAK – TEMA Vakfı Yayınları, Ankara, 1999.

BROWN, Lester R., “Doğanın Sınırları”, Dünyanın Durumu 1995, TEMA Vakfı Yayınları, Çev: Đdil Eser, Đstanbul, 1998, ss. 1- 24

BUDAK, Sevim, “Uluslararası Çevre Düzenlemeleri Bağlamında Politika Adalet ve Katılım”, Marin, Mehmet C., Uğur Yıldırım (Ed.), Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar Ekolojik, Ekonomik, Politik ve Yönetsel Perspektifler, Beta Basım A.Ş., Đstanbul, 2004, ss.385–430

COHEN, Bernard L., Çok Geç Olmadan, Çev. Miyase Göktepeli, TÜBĐTAK Yayınları, Ankara, 1998

ÇEPEL, Necmettin, Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri, TÜBĐTAK Yayınları, Ankara, 2003

DEMĐRER, Temel, “YDD’nin Çevre Faciası”, Ve Kirlendi Dünya, Öteki Yayınevi, Ankara, 1997, ss.35–59

Energy Information Administration; Analysis of The Climate Chance Technology Initiative, Office of Integrated Analysis and Forecasting U.S. Department of Energy, Washington, 1999

ERDOĞAN, Đrfan; Nazmiye Ejder, Çevre Sorunları; Nedenler, Çözümler Egemen ve Marksist Anlayışın Đlettikleri Üzerine, Doruk Yayınevi, Ankara, 1997

EREN, Ender, “Kentlerde Enerji Bilinci”, Đnsan, Çevre ve Kent, Ed: Ferzan Yıldırım, Demokrasi Kitaplığı, Đstanbul, 2002, ss.159-169

ERKAN, Rüstem, Kentleşme ve Sosyal Değişme, Bilimadamı Yayınları, Ankara, 2002 ERTÜRK, Hasan, Çevre Bilimlerine Giriş, Vipaş A.Ş, Ankara, 1998

FALK, Richard, Yırtıcı Küreselleşme Bir Eleştiri, Çev:Ali Çaksu, Küre Yayınları, Đstanbul, 2002

FLAVĐN, Christopher; Seth Dunn, “Đklim Değişikliği Tehlikesini Bertaraf Etmek”, Dünyanın Durumu 1998, Çev: Đdil Eser, Tema Vakfı Yayınları, No:23, Đstanbul, 1998, ss.183–212

GELLER, Howard, Energy Revolution : Policies for a Sustainable Future, Island Pres, Washington, 2002

GIDDENS, Anthony, Elimizden Kaçıp Giden Dünya, Çev: Osman Akınhay, Alfa Yayınları, Đstanbul, 2000

GODREJ, Dinyar, Küresel, Küresel Đklim Değişimi, Çev:Ohannes Kılıçdağı, Metis Yayınları, Đstanbul, 2003

GÖRMEZ, Kemal, Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazi Kitapevi, Ankara, 2003

GÜLMERĐÇ, Filiz Zehra, Đktisat Çevre Đlişkileri Ve Türkiye’nin Çevre Sorunları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Ünv., Ankara, 1997

GÜNAY, Turhan, Orman Ormansızlaşma Toprak Erozyon, TEMA Vakfı Yayınları, Đstanbul, 1997

GÜRLESEL, Can Fuat; M. Faruk, Demir; Dünyada Çok Taraflı Denge ve Türkiye Đçin Yakın Gelecek, Đstanbul Ticaret Odası Yayını, Đstanbul, 2002

GÜRPINAR, Ergun, Çevre Sorunları, Der Yayınları, Đstanbul 1998

GUPTA, Avijit, Üçüncü Dünya Ülkelerinde Çevre Ve Kalkınma, Çev:Şükrü Alpagut, Kabalcı Yayınları, Đstanbul, 1993

HENDELMAN, Howard; Üçüncü Dünyanın Meydan Okuyan Đlerleyişi, Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2004

HERTSGAARD, Mark, “Sürdürülebilir Kalkınma Ve Kapitalizmin Zaferi”, Yeryüzü Gezgini, Çev: Emel Anıl, Tema Vakfı Yayınları, Đstanbul, 2001, ss.222–250

HUN, Ediz, “Canlı Çevrenin Dünü Bugünü ve Yarını”, Đnsan Çevre Toplum, Ed. Ruşen Keleş, Đmge Kitapevi, Ankara, 1992, SSK.25–37

ĐMAMOĞLU, Olcay, “Psikolojik Açıdan Đnsan-Çevre Đlişkileri”, Ruşen Keleş (ed.), Đnsan Çevre Toplum, Đmge Kitapevi, Ankara, 1992, SSK.191–211

ĐNAN, Demir, Geçmişten Bugüne Enerji Kullanımı, Temiz Enerji Vakfı Yayınları, Ankara, 2001

Đzmir Ticaret Odası, Yaşanabilir Bir Çevre Đçin, Đzmir Ticaret Odası Yayını, Đzmir, 1998, Yayın No: 45

KADIOĞLU, Mikdat, Bildiğiniz Havaların Sonu Küresel Đklim Değişimi ve Türkiye, Güncel Yayıncılık, Đstanbul, 2001

KAPLAN, Ayşegül, Küresel Çevre Sorunları ve Politikaları, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları:18, Ankara, 1997

KARABULUT, Yalçın, Türkiye Enerji Kaynakları, A.Ü Basımevi, Ankara, 2000

KEATĐNG, Michael, Değişimin Gündemi, UNEP Türkiye Komitesi Yayını, Ankara,

Benzer Belgeler