• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.3. Eleştirel Düşünme ve Hemşirelik

2.3.4. Eleştirel düşünmeyi etkileyen faktörler

Diğer tutum ve davranışlarda olduğu gibi eleştirel düşünme eğilimi de kendisini belirleyici şekilde etkileyen dış faktörlerden bağımsız değildir. Nitekim eleştirel düşünme becerisi de yaşantılar yoluyla kazandırılmaktadır [132]. Bununla birlikte Kağıtçıbaşı [133]’na göre de düşünme becerilerinin önemli bir kısmının kökeni çocukluk döneminden başlayan yaşantılarla örülmektedir. Hayatın ilk yıllarında anne- baba daha sonrasında ise okul yaşantıları etkili olmaktadır. Bu bağlamda eleştirel düşünme becerisini etkileyen faktörler kalıtımsal ve çevresel olarak ayrılmıştır.

2.3.4.1. Kalıtımsal faktörler

Eleştirel düşünmeyi etkileyen kalıtımsal faktörlerin etkisi çevresel faktörlerin de etkisiyle birlikte ele alınmalıdır. Kadın ve erkek davranışlarındaki farklılaşmaların kökeni hem toplumsal hem de genetik anlamda uzun zamandır tartışılan konulardan olmuştur. Bu bağlamda en fazla öne çıkan tartışma cinsiyet özelliklerinin doğuştan mı yoksa toplumsal eğilimlerle mi oluştuğu sorusudur [134].

Eleştirel düşünmenin bir ekol olarak ortaya çıktığı Frankfurt Felsefe Okulunun temsilcilerinin önemli bir kısmını erkekler oluşturmaktadır. Bu ekol, emeğin bir meta haline gelmesini ve yabancılaşma konusunu eleştirel bir biçimde değerlendirmişlerdir [135]. Ancak eleştirel teoride her ne kadar erkek egemen bir düşünür ekibi olmuş olsa da yaklaşımların eril olmadığı söylenebilir [136].

Cinsiyet değişkenin düşünme becerileri üzerinde etkisi farklı araştırmalarla hem teorik hem de uygulamalı çalışmalarla ortaya konmaktadır. Ancak yapılan araştırmalarda cinsiyet değişkeni üzerinde tam bir bütünlük olmadığı görülmektedir. Nitekim araştırmaların bir kısmında cinsiyet değişkeni eleştirel düşünme becerisinin önemli bir yordayıcısı olarak öne çıkmaktadır [137,138]. Bununla birlikte eleştirel düşünme beceri puanlarının kadınların lehine olduğu birçok farklı araştırma olduğu da gözlemlenmektedir [139-142]. Ancak başka araştırmalarda erkeklerin daha eleştirel düşündüğü de ortaya çıkmıştır [143, 144]. Ayrıca bir başka araştırma grubunda ise eleştirel düşünme eğilimi cinsiyete bağlı olarak değişmemektedir. Bu bağlamda etkili olan şey biyolojik cinsiyet değil toplumsal bakış açılarıdır [145-148].

Bununla birlikte Facione [121]’nin yaptığı çalışmada eleştirel düşünme becerileri ölçeğine göre de cinsiyet değişkeni ölçeğin sonuçlarını farklılaştırmamaktadır. Cinsiyet bağlamında eleştirel düşünme becerisini etkileyen en önemli husus toplumsal rollerdir. Bir toplumun farklı cinsiyetlerden beklediği roller düşünme becerileri üzerinde daha doğrudan etkiler yapabilmektedir [149]. Nitekim kadınlara karşı uygulanan ya da verilen toplumsal roller onların düşünme biçimlerinden etkiler bırakmaktadır. Dünyanın birçok toplumu ataerkil özelliklerin baskın olduğu toplumlardan oluşmaktadır. Bu bakış açıları kadınların akademik ya da ticari hayata atılımı engellemiştir. Bu durumda ise kadınların üst düzey düşünme becerileri geliştirmeleri zorlaşmaktadır. Nitekim hem

geniş bir dünya algısından hem de eğitim haklarından yoksun bırakılan kadınların eleştirel düşünme becerisi geliştirmeleri daha da zorlaşmaktadır [150].

“Sosyal ve kültürel yaşantılardaki bu dönüşüm ve değişimlerin bireylerin düşünme yapıları üzerinde de etki yaratacağı düşüncesi kadın ve erkek arasında düşünme becerileri açısından farklılıklar olabilir mi sorusunu akıllara getirmektedir. Bu noktada bilimsel sonuçlara gereksinim duyulmaktadır. Bu araştırmada da “cinsiyet” kavramı, geçmiş yaşantılar ve öğrenme süreci çerçevesinde şekillenen / şekillenmekte olan eleştirel düşünme tutumunun var olan durumu incelenmiştir. Öğretmen adaylarının geçmişten getirdikleri ve öğrenim sürecinde değişikliğe uğradığı ya da uğramadığı varsayılan eleştirel düşünme tutumları cinsiyete göre ele alınmıştır.” [151].

2.3.4.2. Çevresel faktörler

2.3.4.2.1. Aile

Eleştirel düşünmenin çevresel faktörlerinin birincisini aile oluşturmaktadır. Özellikle bizim gibi toplumlarda ailenin önemli bir sosyolojik kurum olduğu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda ailenin, yapılan iletişimin ve gizil eğitimin eleştirel düşünme becerisine olan katkısı söz konusu olmaktadır. Bir önceki başlıkta ifade edilen kalıtsal değişkenlerin sosyolojik rol olarak değerlendirilmesi de aile tarafından yapılmaktadır. Nitekim bir ailenin kız çocuklarına olan yaklaşımları onların düşünme becerilerine etki etmektedir. Kız çocuklarının okutulmaması ya da ekonomik hayata atılamaması, bununla birlikte aile içinde söz hakkı da tanınmaması onların zihinsel yapılarının oluşmasını ve yapılanmasını etkilemektedir [152].

Ailelerdeki çocuk ilişkileri bireylerin güvenlerini ve ifade becerilerini etkileyecek şekilde gelişebilmektedir. Nitekim ebeveynler tarafından “şimdi değil sonra söyle” ya da “bu çok saçma”, “bu kadar kolay şeyi nasıl yapamadın” gibi söylemler eleştirel düşünme becerisini olumsuz etkilemektedir. Özellikle velilerin “sen sus”, “sen daha çocuksun” gibi ifadeleri, çocukları da ilgilendiren konularda çocukların fikirlerini de sormamak, eleştirel düşünme becerisini kazanılmaması üzerine ciddi bir etki oluşturmaktadır [153].

2.3.4.2.2. Toplum

Toplum bireysel ve eleştirel düşünmenin önündeki en önemli engellerden birisi olarak öne çıkmaktadır. Nitekim en basit tabiriyle kitlelere göre hareket eden insanlar ayıplanma ve dışlanma korkusu yaşarlar. Bu korku onların başkaları ya da daha halk diline göre ifadesiyle el âlem ne der? şeklinde yakıştırmalarla eleştirel düşünme yollarını tıkamaktadır. Toplumun genelinden farklı düşünmek tarihin birçok farklı döneminde sorun olmuştur. Ancak bu durum toplumsal bakışın her zaman kötü ya da bayağı olduğu anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte eleştirel düşünmenin gelişmesi için aşılması gerek düşünme bariyerlerinden en önemli birini yine de toplum oluşturmaktadır. Bu aynı zamanda yaratıcı düşünmeyi geliştirmektedir. Toplumlar süreç içinde birçok farklı şeyi normalleştirebilirler. Bu normalleştirme ya da mantığa bürüme ve sıradanlaştırma birçok farklı alanda olabilir. Ancak özellikle kötülüğün sıradanlaşması konusunda toplumun baskın rolü öne çıkmaktadır. Bu sorunun aşılması adına eleştirel düşünme bir zorunluluğa da dönüşebilmektedir. Kötülüğün üretildiği kaynaklarının doğruluğunun araştırılması eleştirel düşünmenin ilk kuralıdır. Toplumun bir düşünce ve bilgi kaynağı olarak kabul edilmesi aynı zamanda onların kabulünü ve onayını da almak istemektir. Bu noktada düşünmeler toplum merkezli olmamalıdır. Merkeze alınacak olan şey bilgilerin kaynağının doğruluğuna eleştirel yaklaşmaktır [154].

2.3.4.2.3. Okul

Okullar talim ve terbiye kurallarının hazırladığı öğretim programlarıyla eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Ancak okullar tersi bir etki yaparak eleştirel düşünme becerisine ket de vurabilmektedirler. Nitekim okullarda toplumdan bağımsız bir kurum da değildirler. Ayrıca hiçbir kurum ilgili siyasi kurumlardan da bağımsız değildir. Bununla birlikte okullar verdikleri eğitimlerle öğrencilerde eleştirel düşünme becerisini geliştirmeye çalışan profesyonel kurumlar olarak öne çıkmaktadır [155].

Öğrencilere derslerde takınılacak tavır ve tutumlar eleştirel düşünme becerisinde kritik bir değere sahiptir. Öğrencilere söz hakkı verilmeli ve fikirlerini söylemeleri için yüreklendirilmeleri gerekmektedir. Verilen cevaplar yanlış da olsa öğrencileri özellikle

noktada eleştirel düşünmenin gelişmesi sadece bu yönde yapılan eğitimlerle değil gizil öğrenmelerle de mümkündür [155].