• Sonuç bulunamadı

Polat (2002) eleştiriyi kabaca, bir olguyu, durumu ya da süreci tüm iç ve dış bağlantıları ve dinamikleri ile birlikte bir bütün olarak sorgulayarak değerlendirme, tanıma, çözümleme ve ona ilişkin belli bir kesinlikte yargılara ulaşma çabası olarak nitelendirmiştir. Bir olgu ya da olayı, yukarıda belirtilen noktalar temelinde çok yönlü eleştiriye-sorgulamaya tabi tutmadan, o olgunun ya da sürecin sadece görünen (yüzeysel), sınırlı boyutlarıyla değerlendirip yargılara ulaşmaya ise yüzeysel ya da önyargılı eleştiri, önyargılı yaklaşım denir. Bütünlüklü-çok boyutlu ve nesnel verilere dayanan eleştiri gerçeğe, önyargılı yaklaşım ise tıkanmaya ve açmazlara götürür (akt, Demir, 2008, 44). Eleştiri kavramı bizi eleştirel düşünme kavramına götürmektedir. Eleştiri kavramı düşünme kavramından ayrı düşünülemez.

Eğitimde eleştirel düşüncenin hareketi, 1980 yılında California eyalet üniversitesinde eleştirel düşüncede formal eğitimde gereksinimi ilan edilmiştir. Eleştirel düşünce öğretiminin mantığı dil ilişkisinin anlamak için dizayn edilmiştir (Dumke, 1980, 1). Eleştirel düşünme, felsefe ve psikoloji gibi iki ana disiplin temel alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Felsefi yaklaşım iyi düşünmenin normları, insan düşüncesi kavramı ve gerçekçi, tarafsız bir dünya görüşü için gerekli olan zihinsel beceriler üzerinde odaklanırken, psikolojik yaklaşımlar düşünce ve düşünceyi temel alan deneysel çalışmalar, karmaşık görüşlerin öğrenilmesindeki bireysel farklılıklar ve eleştirel düşünmenin bir parçası olan problem çözme kavramı üzerinde odaklanmıştır (Gibson, 1995:27).

Eleştirel düşünme; tenkitçi, şüpheci, değerlendirmeci, analitik, açık, dikkatli, mantıksal ve bağımsız düşünme anlamlarında kullanılmaktadır. Bu tür düşünmede önemli olan yetenekler, önyargı, varsayım, tutarsızlıklar, düşünce ve olguları tanımak olmak üzere aşağıdaki gibi sıralanır.

1) Önyargı ve tutarlılığı değerlendirme

2) Çıkarsamaları ve nedenlerini değerlendirme 3) Birinci el ve ikinci el kaynakları ayırt etme 4) Varsayımları, fikirleri ve iddiaları ayırt etme

6) Tanımlamaların yeterliliğini ve sonuçların uygunluğunu ölçme

Eleştirel düşünme; değerlendirme, problem çözme süreci ve entelektüel gelişme süreci olarak da tanımlanmaktadır (Keser vd., 2002).

Eleştirel düşünme kişinin kendi kendisini eleştirmesiyle başlar. Eleştirel düşünenler, duygu ve düşüncelerini sorgular ve bunlar arasındaki ilişkinin farkına varırlar. Eğitim yoluyla insanların inançlarının oluştuğunu görürler. Bunun devamında ise inançların tutumları belirlediğini, tutumların eylemlere yönelttiğini, eylemlerin ise sonuçlar doğurduğunu fark ederler. Bu yüzden eleştirel düşünen insanlar öncelikle kendilerini eleştirmekle işe başlarlar. Eleştiri denildiğinde akla sadece negatif eleştiri gelmemelidir. Eleştiri asıl olarak olaylara farklı açılardan bakıp farklı boyutlarını görebilmektir. Farklı bakış açılarının olabileceği fark edildiği için diğer insanların düşüncelerine de saygı gösterilir.

Eleştirel düşünme klasik eğitim sisteminde yeri olmayan, öğrenci merkezli eğitim sisteminin ise doğasında olup, nasıl ortaya çıkarılacağı belirsiz bir konudur. Eleştirel düşünme, sanılanın aksine, olguların ya da bulguların sürekli eleştirilmesi ya da sürekli yanlışlar bulmaya çalışmak değil; okunan, bulunan ya da söylenen bilgilerin hakkında mutlak bir sonuca varmak yerine, alternatif açıklamalar olabileceğini de göz önünde bulundurmak anlamına gelmektedir.Eleştirel düşünmenin asıl önemi, özellikle sosyal bilimlerde var olması gereken araştırma ve sorgulama yeteneğini öğrencilere anlatabilmektir. Bu tür bir yetenek sadece ders bazında düşünülmemelidir. Eleştirel düşünme, doğuştan gelen bir özellik değil, öğretilebilir, anlatılabilir ve rahatça uygulanabilir bir sistem olduğundan bir yaşam öğretisi olarak görülmelidir (Kökdemir, tarih yok).

Kürüm (2007)’e göre eleştirel düşünme, ekonomik anlamda rekabet edebilme, insanların karmaşık ve sürekli değişen bir çevreye daha iyi uyum sağlayabilmeleri ve yaşam kalitesini artırma gibi yaşamın her anında yeri olan önemli bir özelliktir. Bu özelliğin, bireylerin hem akademik hem de günlük yaşamları için önemli ve gerekli olduğu kabul edilmektedir. Fakat, eleştirel düşünme kendiliğinden gerçekleşmez, bunun gerçekleşebilmesinde eğitim sisteminin uygulayıcısı olan öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Öğretmenlerin eleştirel düşünebilen bireyler yetiştirebilmesi için de, öncelikle kendilerinin bu becerilere sahip olması gerekmektedir. Eleştirel düşünme

becerilerinin etkili bir biçimde kazandırılabilmesi ya da geliştirilebilmesinin ilk adımı ise, geleceğin öğretmenlerinin eleştirel düşünebilme düzeylerini belirlemek ve bu doğrultuda eğitim etkinliklerini planlamaktır. Ennis (1991)'e göre de, eleştirel düşünme becerilerinin öğretilmesinde en önemli faktör “öğretmen”dir ( akt. Korkmaz, 2009).

İbşiroğlu (2002) ’na göre eleştirel düşünme, düşünmenin en gelişmiş ve en ileri biçimidir. Çünkü eleştirel düşünme saplantısız, nesnel ve derinlemesine düşünme anlamına gelir. Eleştirel düşünme yoluyla nitelikliyi niteliksizden, doğruyu yanlıştan ayırt edebiliriz. Eleştirel düşünme başıboş bir düşünsel etkinlik değil, sorunların özüne inen, çeşitli açılardan irdeleyen, anlamaya çalışan, gerekirse karşı çıkabilen bir düşünce biçimidir. Eleştirel düşünmeyi zevkli kılan sadece bize tattırdığı özgürlük duygusu değil, aynı zamanda bir şeyi yakalama, keşfetme heyecanıdır.

Benzer Belgeler