• Sonuç bulunamadı

Çalışmamızın konusu, giriş ve sonuç bölümleri açısından büyük önem arz eden ekonomi kavramı ve buna bağlı olarak ekonomi başlığı altında ki kriz, enflasyon, stagflasyon, deflasyon, devalüasyon, revalüasyon, resesyon, depresyon ve son olarak spekülasyon kavramlarına kısaca göz atmamız ilerleyen bölümlerde anlam karışıklığına engel olmak açısından önem arz etmektedir.

1.2.1. Ekonomi ve Kriz Kavramı

Ekonomi kavramı Fransızca kökenli ‘economie’’kelimesinden dilimize geçmiştir. Ekonomi ile aynı aynı anlamda kullanılan iktisat kelimesi ise Arapça kökenlidir. Ekonomi, TDK da ki anlamına göre ‘’ İnsanların yaşayabilmek için üretme,

ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü, iktisat’’ (www.tdk.gov.tr, 2019)

Kriz kavramı ise Yunanca kökenli ‘’krisis’’ kelimesinden gelmektedir. Ekonomik anlamda kriz kavramı: Ulusal ya da evrensel düzeyde bir ülkenin içerisinde ya da karşılıklı olarak ülkeler arasında dönemsel olarak yaşanabilen ekonomik bunalım ya da buhrandır. Bunun yanı sıra yerel düzeyde bir toplum ya da kuruluşta yaşanan ekonomik buhran da buna örnek oluşturabilir. Kriz kavramı esas olarak ekonomi, finans, siyaset, sosyoloji vb. birçok alanda karşımıza çıkabilmektedir (Kazgan, 2005).

Ekonomik anlamda kriz kavramı öngörülemeyen finansal çöküntü ve buhranların, ekonomik göstergelerde negatif yönlü, olumsuz sonuçlar doğurmasıdır. Makro düzeyde kriz ülke, bölge, şehir boyutunda olmasını ifade ederken mikro kriz ise sektör, firma vb. ile ilgilidir. Aşağıda ele aldığımız enflasyon ve alt başlıkları birçok ekonomiste göre kriz olarak görülmezken ‘’hiperenflasyon’’ ekonomik kriz olarak görülmektedir (Brunner, 1981). Dünya da büyük ekonomik kriz örnekleri vardır 1929 Buhranı, (Kinleberger, 1973) 2007-2008 Mortgage krizi bunların en bilinenleridir. Burada ilk olarak Makroekonomik krizlerin sınıflandırmasına değinmekte yarar vardır.

Tablo 1: Makroekonomik krizlerin sınıflandırması

Kaynak: Kibritçioğlu, Aykut (2001) ‘’Türkiyede Ekonomik Krizler ve Hükümetler, 1969-2001’’ Tablo-1’de görüldüğü üzere ekonomik krizler, reel sektör krizleri ve finansal krizler olarak sınıflandırılmıştır. Reel Sektör krizleri mal ve hizmet piyasalarında ki krizler ve iş gücü piyasasında ki işsizlik krizlerine ayrılmıştır. Finansal krizler ise döviz krizi, borsa krizi ve bankacılık krizi olmak üzere üç başlık altında değerlendirilmiştir.

1.2.2. Enflasyon

Enflasyon, İngilizce kökenli bir kelime olup ‘’şişmek, şişirmek’’ anlamına gelen ‘’influte’’ kelimesinden türemiştir. TDK’ ya göre ‘’gereğinden fazla artış’’ ya da ‘’pahalılık’’ olarak açıklanmaktadır. Ekonomi literatüründe ise anlam olarak ‘’ fiyatlar genel düzeyinin hızlı ve sürekli bir şekilde yükselmesi’’ olarak açıklanmaktadır. Enflasyon bu nedenle bir olgu ya da durumdan çok o durumun devam ettiği süreci ifade etmektedir. Fiyatlar genel düzeyinde ki düzensiz ve büyük oranlı olan artışlar ekonomi de istikrarsızlık ve ekonomik küçülmeyi beraberinde getirir (Karaçor, 2007: 100; Cukrowski;Kavelashvili, 2002: 6; Tylecote, 1981: 1). Fiyatlar genel düzeyinde ki artış, büyük oranlarda olmadığı durumlar ise üretim ekonomileri açısından faydalıdır. Çünkü rekabeti ve üretimi destekler ancak fiyatlar genel düzeyinin büyük oranlarda artıyor olması alım gücünü düşürür, maliyetleri yükseltir.

Her fiyat artışını enflasyon olarak açıklamamakta yarar vardır çünkü enflasyon kavramı fiyatlar genel düzeyinde ki artış ile ilgilidir. Bir malın fiyatının bir kez ya da bir kaç kez artmış olması enflasyon ile açıklanamaz bu durumu enflasyon ile açıklayabilmek için genel düzeye bakmak gerekmektedir. Ekonomik süreci etkilemeyen küçük oranlarda ki fiyat oynamaları enflasyona örnek oluşturmaz (Frisch, 1989). Enflasyon oranı ve fiyatlar genel düzeyinde ki artış, fiyat endeksi ile 8

ölçülmektedir. Fiyat endeksi, cari yıl içerisinde ki fiyatlar genel düzeyinde oluşan değişiklileri ve paranın alım gücünde ki düşüşü hesaplar. Fiyat endeksleri:

TÜFE: Tüketici fiyat endeksi, hane halkının baz alınan bir yıla göre yaptığı harcama sepetine göre ürün fiyatlarında ki değişimi gösteren ölçüttür. Dar bir ürün grubunu kapsar.

ÜFE: Üretici fiyat endeksi, ülke içinde ki satışa konu olan hammadde ya da yarı mamul malın incelendiği ölçüttür.

TEFE: Toptan eşya fiyat endeksi.

1.2.2.1. Talep Enflasyonu

Toplam talebin, toplam arzdan fazla olduğu durumlar da ortaya çıkan bir enflasyon türüdür. Bir mala talebin artması ve arzın yetmemesi o malın fiyatını artırır. Bu enflasyon türünün ortaya çıkışında Keynesyen modelin maliye ve para politikaları etkili görülmektedir (www.tcmb.gov.tr, 2019) (Frish, 1989).

1.2.2.2. Maliyet Enflasyonu

Ülkemizde ki enflasyonu açıklarken kullandığımız bir enflasyon türüdür. Ürünün üretim maliyetlerinin ve üretim girdi maliyetlerinin satış fiyatına yansıtılması ile ortaya çıkmaktadır. Samuelson ve Nordhaus, maliyet enflasyonunu işsizlik seviyelerinin yüksek, arzın yetersiz olduğu dönemlerde ortaya çıkan enflasyon türü olarak açıklamıştır (Samuelson, Nordhaus, 1992).

1.2.2.3. Fiyat Enflasyonu

Her zaman piyasada aktif olarak talebi olan mal ve ürünlerin fiyatının; üretici veya satıcı kişiler tarafından piyasa da ki benzer ya da farklı diğer ürünler de ki fiyat artışına göre belirlenmesidir (www.tcmb.gov.tr, 2019) (Frish, 1989).

1.2.3. Stagflasyon

Stagflasyon kavramı diğer kavramlara kıyasla literatürde daha yeni bir kavramdır. Enflasyon dönemlerinde ekonomi de durgunluk görülmesi olarak açıklanmaktadır. Fiyatlar genel düzeyi yükselirken işsizlik artar ve ekonomik büyüme hızı düşer, bu durum stagflasyon ya da ekonomik durağanlık, durgunluk olarak adlandırılır (www.tr.euronews.com, 2018).

1.2.4. Deflasyon

Enflasyonun tam tersinin yaşandığı durumdur. Belirli bir süre içerisinde fiyatlar genel düzeyinin azalma eğilimi göstermesi olarak açıklanabilir. Piyasada para arzının azalması, tüketim talebinde ki düşüş, kamu harcamalarının azalmasına bağlı olarak üretim ve yatırım harcamalarında belirgin olarak düşüşe neden olur bu da fiyatlara yansır. Deflasyon dönemleri ekonomik büyüme ile ters orantılıdır (www.tcmb.gov.tr, 2019).

1.2.5. Devalüasyon-Revalüasyon

Devletlerin ekonomi politika araçlarından birisidir. Sabit döviz kur fiyatlarını yükseltmek için piyasaya para arzı yapılarak milli paranın değeri düşürülür. Değişken kur sistemi kullanan ülkelerde ise kur fiyatları arz-talep dengesine göre belirlenmektedir. Devalüasyon yapan ülkelerin ilk politikaları dışardan yatırımcı çekerek ülkeye döviz girdisi sağlamayı amaçlamaktır. İthal ürünlerin fiyatları artarken ihraç edilen ürünlerin fiyatları düşer. Bu durumda rakamsal verilere bakıldığı zaman ithalat hacminin küçüldüğü, ihracat hacminin ise büyüdüğü gözlenebilir (www.tcmb.gov.tr, 2019).

Revalüasyon ise devalüasyon kavramının tam tersinin yaşandığı durumdur. Ödemeler bilançosunda fazla veren ülke ekonomisini dengelemek için hükümetler tarafından yapılır. Bu yöntem uygulandığında ihracat hacmi daralır, ithalat hacmi artar. İthal ürünlerin fiyatları düşerken, ihraç edilen ürünlerin fiyatları artar.

1.2.6. Resesyon-Depresyon

Resesyon, en az altı aylık bir süreç içerisinde ekonominin küçülmesi ve ekonomik faaliyetler de daralma yaşanması ve ekonomik büyüme hızının nüfus artış hızının altında kalması olarak ifade edilir (www.tcmb.gov.tr, 2019).

Eğer bu daralma yavaş ve stabilize bir şekilde gerçekleşirse resesyon, ani ve beklenmedik şekilde oluyor ise depresyon olarak adlandırılır. Bu iki durumda da enflasyon ve stagflasyon da görüldüğü gibi işsizlik oranları artar, satın alma gücü düşer, GSYH yavaşlar sürecin devamında ise gerilemeye başlar. Finans sektörü etkilenir, piyasalarda belirgin kayıplar yaşanır.

1.2.7. Spekülasyon

Bu kavram, Türkçe de genel olarak negatif çağrışımlar yapsa da aksine para ve varlık arasında pozitif işlemler yapmaya verilen isimdir. Spekülasyon; olası fiyat artışı beklentisi ile paranın ya da varlığın bir yatırım aracına kısa ya da uzun vadeli olarak yatırılması. Fiyat artışı olmaz ve varlığın fiyatının düşeceği beklentisi olduğu durumda ise yatırım aracı olan varlık satılarak, fiyatı düştüğünde alınarak fiyat farkı gelir olarak elde edilecektir (www.tcmb.gov.tr, 2019).

Benzer Belgeler