• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Alandan Dışlanma

2.5. Sosyal Dışlanmanın Nedenleri ve Türleri

2.5.2. Sosyal Dışlanma Türleri

2.5.2.2. Ekonomik Alandan Dışlanma

Ekonomik alandan dışlanma emek piyasasının dışında kısa veya uzun süre yaşanan işsizlikten dolayı ortaya çıkan durumu ifade etmektedir. Ekonomik dışlanmanın önlenmesi sosyal politikanın işsizlik sigortası, emeklilik ve sosyal yardımlar gibi iyi bir biçimde çalıştığı

162 Ekim, 2007: 81. 163 Sapancalı, 2005a: 195. 164 Şahin, 2009: 77. 165 Şahin, 2009: 77.

durumlarda söz konusu olabilmektedir. Ekonomik dışlanma beraberinde iyi beslenememe, olumsuz sağlık koşulları gibi durumları getirebilmektedir166

.

Ekonomik yapının dışlayıcı etkileri sebebiyle dışlanma ile ilgili olarak en çok ekonomik dışlanmanın çeşitli boyutlarına vurgu yapılmaktadır. Ekonomik alandan sosyal dışlanmayı mal ve hizmet piyasasından dışlanma, tüketim toplumundan dışlanma ve iş gücü piyasasından dışlanma olmak üzere üç başlık altında ele almak mümkündür167

.

2.5.2.2.1. Mal ve Hizmet Piyasalarından Dışlanma

Sosyal dışlanmanın ekonomik alana yansıyan mal ve hizmet piyasalarından dışlanma geçinme olanaklarından yoksunluk olup, yaşam düzeyini belirlemede önemli bir göstergedir. Geçimden dışlanma farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Asgari düzeydeki temel gereksinimlerden özellikle beslenme gibi yoksunluk biçiminde olabileceği gibi eğitim, sağlık, konut, enerji, iletişim ve ulaşım gibi kişiye daha iyi bir gelecek sağlayacak imkânlardan yoksun olma şeklinde de gerçekleşebilir. Bu durumda ekonomik görünümün toplumsal görünümü etkilediği söylenebilir168.

Mal ve hizmet piyasasından dışlanma ekonomik bakımdan “tüketimden dışlanma” anlamına gelmektedir. Tüketim minimum düzeyde belirli mal ve hizmetlerin tüketilmesi anlamına gelir ve geleneksel yoksulluk ölçüleriyle ilişkili bir kavram olarak değerlendirilmektedir169

. Mal ve hizmet piyasasından dışlanma gelir yoksulluğuna paralel bir durum olup tüketilmesi gerekli olan mal ve hizmetlerin tüketilmemesinden kaynaklanmaktadır170

. Böylece birey sosyal dışlanma riski ile karşı karşıya kalmaktadır.

2.5.2.2.2. Tüketim Toplumundan Dışlanma

Tüketim toplumu eski bir kavram olmakla birlikte sanayileşme sonrasında önem kazanmıştır. Sanayileşme ile birlikte üretimin artması ekonomik dengenin sağlanması için tüketimin de artması gerekliliğini beraberinde getirmiştir. Bu durumda kişileri daha fazla tüketmeye yönelten ekonomik politikalar izlenmiş ve izlenen ekonomik politikalar tüketim toplumunun ortaya çıkmasına yol açmıştır 171.

Tüketim toplumunda bireylere aşılanan ve önemli olan şey tüketmektir, tüketilen şeyin kişi için ihtiyaç olup olmaması ikinci plandadır. Kitle iletişim araçlarının da etkisiyle

166

http://ec.europa.eu/employment_social/social_inclusion/docs/2006/stud y _turkey_tr.pdf, (erişim tarihi: 30.01.16). 167 Şahin, 2009: 70. 168 Sapancalı, 2005a: 130. 169 Sapancalı, 2005a: 130. 170 Şahin, 2009: 71. 171 Şahin, 2009: 71.

vurgulanan tüketim, tüketimi yapamayacak olan kesimin sosyal dışlanma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır172

.

Tüketim toplumundan dışlanma kapitalist ekonominin bir çıktısı olarak ele alınabilir. Kapitalist ekonomi kişilerin bir kısmını yoksulluğa terk ederken diğer yandan tüketime özendirerek yoksulluğun dışlayıcı etkisini daha da arttırıcı hale getirecek mekanizmaları ortaya çıkarmaktadır. Bununla birlikte küreselleşen ve teknolojik olarak yeniden yapılanan dünya ekonomisi içinde uyum sağlayamayan kişi ve gruplar daha kolay dışlanabilmektedirler173

.

Sosyal dışlanmayı tüketim toplumunda ortaya çıkan yoksulluk biçiminde değerlendirmek mümkündür. Sosyal dışlanmış birey küresel anlamda tüketim kalıplarından ve kültüründen yoksun kalmaktadır. Bu bağlamda sosyal dışlanma özellikle refah devletin olanaklarından faydalanmadaki azalmalarla başlayan giderek sosyal hizmetlerin maliyetini karşılayamama ve küresel tüketim kalıplarına uygun olarak tüketememenin pekiştirdiği bir süreçtir174

. Böylece tüketimden uzak kalan birey toplumun genel kabullerinin dışında kalarak dışlanma riski ile karşılaşabilmektedir.

2.5.2.2.3. İşgücü Piyasasından Dışlanma

İş gücü piyasasında dışlanma temelde iki boyutta değerlendirilmektedir. İlk olarak işsizlik, ikinci olarak ise iş gücü piyasası içinde ortaya çıkan sosyal dışlanmadır. İşgücü piyasası dışında kalanların bir kısmını işsizler bir kısmını da ev kadınları, öğrenciler, yaşlılar, emekliler gibi heterojen bir grup oluşturmaktadır. İşsizlerin bir alt gurubu uzun süreli işsizlerdir. İş gücü piyasasının dışında kalan işsizler ve özellikle de uzun süreli işsizlerin büyük bir kısmı sosyal dışlanmışları oluşturmaktadır175

.

İşsizlik; sosyal dışlanmanın en belirgin biçimini oluşturmaktadır. İşsizlik üretimden dışlanmadır. Uzun süreli işsizler, ilk defa iş arayan ancak işgücü piyasasında niteliklerine uygun iş bulamayan genç nüfus, farklı etnik azınlıklara üye niteliksiz iş gücü ile işletmelerin sayısal esneklik veya yeni teknolojileri uygulamaları sonucu işten çıkardığı ve yeniden iş bulma olasılıkları düşük olan çok geniş bir grup sosyal dışlanmanın ilgi alanını oluşturmaktadır176

.

Çalışma bireye gelir sağlaması hem de bireyin toplumda bir statüye sahip olması açısından işlevseldir. Toplumdaki en basit sosyal ilişkilerde dahi birey kendisini ya da

172 Şahin, 2009: 71. 173 Tekeli, 2000: 144. 174 Sapancalı, 2005a: 145. 175 Sapancalı, 2005a: 142. 176 Sapancalı, 2005a: 143.

ailedeki diğer bireylerin işi ile kendisini tanıtmakta ve kendisine yer bulmaktadır. Yapılan işin niteliği toplumsal statünün ve bireyin yaşam standartlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır177

.

İşsizlik ve sosyal dışlanma arasındaki ilişkinin çeşitli boyutları söz konusudur. İlk olarak işsizlik üretken işgücünün atıl kalması ile toplumsal açıdan bir olumsuzluk taşır. Uzun süre işsiz kalan bireyin yetenekleri ve bilgisi azalabilir veya kaybedebilir. İşsizler sigorta, emeklilik ve sağlık güvencesi gibi ekonomik imkânlardan uzak kalabilir. Bununla birlikte depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklardan zarar görenlerin arasında işsizlerin oranı yüksektir. Ayrıca işsizleri gelir yetersizliği dolayısıyla fizyolojik hastalıklara yakalanma riski bulunduran gruba dâhil etmek mümkündür. İşsizlerin sosyal hayata katılma imkânlarının da az olduğu söylenebilir. Aile ilişkileri ve diğer sosyal ilişkilerinde olumsuzluklar yaşanabilir ve böylelikle işsiz bireyler zamanla suça meyilli hale gelebilirler178.

İşsiz bir bireyin işsiz oluşunu; bir işe yaramadığı, güvenilir bulunmadığı, kendisine ihtiyaç duyulmadığı veya yeteneksiz görüldüğü şeklinde kendisine yönelik bir “suçluluk duyma” biçimi ile açıklama tutumu, o bireyde belirli düzeylerde psikolojik sorunlara yol açması mümkündür. Çoğunlukla işsiz bir insan toplum tarafından “sosyal olarak başarısız” veya “ikinci sınıf vatandaş” olarak algılanır. Bu bağlamda, damgalanan işsiz bireylerin, yasal unsurlara aykırı davranış geliştirmeleri daha da kolaylaşmaktadır. Çünkü etiketlenme veya dışlanmışlık duygusu, bireyde, topluma ve yasal unsurlara karşı agresif bir tutum sergilemeye yol açarak suç işlemeye teşvik edici bir motivasyon oluşturmaktadır179

.

Ekonomik dışlanma, yani sürekli bir işsizlik durumu giderek kültürel dışlanmaya yol açmaktadır, özellikle de bu insanların göçmen, farklı etnik kökenli oldukları durumlarda, siyasi dışlanmayla pekişmektedir. Bu insanlar devletin kentlerin çevrelerinde yaptırdığı sosyal konutlarda ikamet ettiklerinde ise bir de mekânsal dışlanma ile karşılaşmaları söz konusu olabilmektedir180.

Günümüzde işgücü piyasasından dışlanma bireyin ekonomik alandan dışlanma durumunu açıklamada kullanılan önemli bir sosyo ekonomik gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. 177 Şahin, 2009: 73. 178 Şahin, 2009: 73. 179 Ata, 2011: 121. 180 Buğra ve Keyder, 2003: 25.

Benzer Belgeler