• Sonuç bulunamadı

5. İN1AAT PROJELERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ

5.3 Ekonomik Çevre

5.3.1 Makro ekonomik çevre ve enflasyon

Makro ekonomik olaylar tüm ekonomik faaliyetler için risklerin ana kaynaklarıdır. Makro ekonomik olayların sebep olduğu riskler diye genellediğimiz faktörlerin aslında tamamı, fiyat değişiklikleri ve enflasyondur. Enflasyon doğal afetler hariç, sektör için söz konusu olan en ciddi risktir. Fakat maalesef üzerinde en az durulan risk faktörü de yine enflasyondur.

Enflasyonlu ortamlarda iktisadi değerler ikiye ayrılmaktadır, "Nominal Değerler" ve "Reel Değerler". Nominal değerler basitçe o anki piyasa değerleridir. Reel değerler ise piyasa değerlerinin fiyat seviyelerinden dolayısı ile enflasyondan arındırılmış olan değerlerdir. Ekonomideki gelişmeler ve göstergeler kesinlikle reel olarak incelenmelidir, aksi takdirde bu değerler yanıltıcı olur. Enflasyonun bir çeşit illüzyon olmasından ötürü reel değerlerin düşünülmeden yanlış yargılara varılması, zincirleme problemleri beraberinde getirir. İşte enflasyonun incelenmesindeki amaç bu aldatıcılığı mümkün olduğu kadar ortadan kaldırabilmektir.

Sürekli sabit olarak devam eden bir enflasyona karşı tedbir almak nispeten kolaydır. Beklenen enflasyona göre şahsi programlar yapılabilir, kurumlar kendilerini adapte etme yolları arayabilirler.

Enflasyonist ortamlarda genel ekonomideki durum, inşaat sektörünü de doğrudan etkilemektedir. İnşaat sektörüne yapılan etkileri iki kısıma ayırmakta fayda vardır. Bunlardan birincisi dolaylı yoldan inşaat sektörünün maruz kaldığı etkilerdir. Bu etkiler genelde ekonominin makro seviyesindeki dengeler ve uygulamalar ile ilgilidir ve de bertaraf edilebilmeleri için ekonominin bütünüyle ilgili uygulamalar ve kararlar

çözebilmeleri mümkün olmamakla beraber hükümetlerin bu doğrultudaki yaklaşımlarını ve de genel piyasa hareketlerini takip etmekte büyük yarar vardır. Örneğin, enflasyona karşı önlem almak isteyen hükümet para arzını kısmaya karar verebilir. Bunu yapmanın ilk ve en kestirme yollarından biri altyapı (inşaat) yatırımlarını azaltmak ya da durdurmaktır. Bunun neticesinde sektörde öncelikle firma bazında işsizlik anacak böylece sektör içinde de mevcut işler için rekabet artacaktır. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta inşaat üretimi sipariş üzerine gerçekleştirilen özel bir üretimdir. Dolayısıyla aynen hizmet sektöründe olduğu gibi stok yapabilmek mümkün olmamaktadır. Bunun sonucunda daha da ağırlaşan rekabetle birlikte işsiz kalan firmalar bir daha başlamamak üzere faaliyetlerini durdurmak durumunda kalabilirler. Yukarıda belirtilen senaryonun gerçekleşmesinin sinyalleri aylar öncesinden ortaya çıkmaktadır. Yine bahsedildiği gibi piyasayı genelinde takip edebilen firmalar kendilerinin aleyhine olabilecek bu gibi durumları en aza indirebilmek için önlem almaya çalışacaklardır. Fakat diğer firmalar sürpriz şoklar yaşayıp büyük kayıplar vereceklerdir. Söz konusu önlemler uluslararası müşterilerle iş yapma yollan aramak, ya da mevcut konumlarının finansman uzmanlarının çalışmaları ışığında kaynak kullanımları ve de iş programlan açısından tekrar gözden geçirerek pozisyon almak olarak sıralanabilir.

Bir ikinci tip etki ise, sektörün direk olarak maruz kaldığı etkilerdir. Bu etkiler mikro ekonomik seviyede problemler yaratır. Yöneticilerin ve de kurumların çözüm üretebileceği problemler de bunlardır. Bu problemler fiyat dalgalanmaları, bütçenin aşılması, maliyet hesaplarının şaşması, dolayısıyla risk faktörünün büyümesi olarak karşımıza çıkar.

Sektörde enflasyondan (direk olarak) en fazla etkilenen faaliyetler şöyle sıralanabilir: 1. İşveren Yönünden

a) Proje Değerlendirme - Yatırım Kararları b) Mali Bütçeleme

c) Yatırımların Sağlıklı Gerçekleşmesi 2. Yüklenici Yönünden

a) Proje Değerlendirme b) Teklif Hazırlama

c) Proje Yönetimi - Kaynak Yaratma d) Maliyet Muhasebesi

İlgili problemlerin ve çözüm önerilerinde, konunun işveren yönü bu çalışmada kısmen göz ardı edilecektir. Çünkü özellikle ülkemizde inşaat projelerinin büyük bir kısmının kamu kurum ve kuruluşları tarafından ihale edildiği ve de hükümetlerin yasama yetkileri ile aleyhlerine olabilecek durumları kolaylıkla önleyebilecekleri varsayımı yapılmıştır.

5.3.2 Mikro ekonomik çevre

Ekonominin bütünü için son derece önemli olan inşaat sektörünün çok çeşitli faktörlere dayanan bir iç dinamiği vardır. Bu karmaşık yapının içinde en önemli nokta arz ve talep dengesizlikleridir. Önceden belirtildiği üzere inşaat talebinin ana kaynağı resmi kurum ve kuruluşlardır. Duruma, ülkemiz ve diğer gelişmekte olan ülkeler açısından bakıldığında, yüklenicilerin daha şanslı oldukları görülmektedir. Çünkü gelişmekte olan ülkeler alt yapı yatırımlarını en azından belli bir dönem için yüksek bir tempoda sürdürmek zorundadırlar. Yüklenicilerin inşaat sektöründe talep dengesizliklerine karşı sürekli hazır olmaları çok önemlidir. Bu amaçla sabit kadroların mümkün olan en az sayıda tutulmaları ve istihdamın proje bazında yapılması çok önemlidir. Aynı çerçevede işlerin mümkün mertebe uzman alt firmalara yaptırılması da firmanın belirsizliklere karşı koyabilmesi açısından çok önemlidir.

İnşaat projeleri genelde, tekil bazda incelendiği takdirde, muhtemel kâr marjlarının diğer sektörlere göre daha yüksek olduğu intibası edinilmektedir. Oysa işlerin sürekli olmaması, proje tipi üretimin belirsizliklerinin fazla olması nedeniyle ve de pazarlama faaliyetlerine ayrılan bütçelerden dolayı, genel bazda inşaat sektörü dışarıdan görüldüğü kadar cazip değildir. Özellikle orta ölçekli firmalar çok ciddi bir rekabet ortamı içinde hareket etmektedirler. Bu yoğun rekabet neticesinde işverenler ihale aşamasında çok düşük teklifler ile karşılaşabilmektedirler. Bu düşük teklifler işverenin uygun bedeli sağlıklı bir şekilde seçmesini zorlaştırmakta ve işin yapımı sırasında büyük sıkıntılara yol açabilmektedirler. Bu sıkıntılar beklenen maliyetin çok üstüne çıkılabilmesinin yanında geri dönüşü çok zor olan kalite problemlerine de yol açabilmektedirler.

Benzer Belgeler