• Sonuç bulunamadı

Ekim Devrimi ve Türkiye

✓ ✓

Genç Türkiye devleti, Sovyet Rusya’nın

■ ■

diplomatik desteği sonucunda dış politik

ilişkilerini genişletti, uluslararası forumlara katılma

olanağı buldu. Buna karşılık, 1932 Cenevre Uluslararası

Silahsızlanma Konferansı’hda olduğu gibi, Sovyetlerin

b arışa önerilerini de Türkiye hararetle destekliyordu.”

CELAL A.KANAT

B

U YIL 7 Kasım’da, Ekim Devrimi 70 yaşına basacak. 1917 Ekim Devrimi’nin, salt tarihçi gözüyle bakıldığında bile, dünya çapında önem taşıyan bir olay olduğu ortadadır. Dünya tarihini ikiye ayıran; bir anlamda, insanlı­ ğın tarih-öncesine son veren bir dö­ nemeçtir o. “Dünya sosyalist devri.

minin başlangıcıdır.”1 Uluslararası işçi sınıfı hareketi, bu tarihsel olay­ la birlikte, tümüyle yeni bir aşama­ ya sıçramış, uluslararası politika ve diplomasi sahnesine ilk kez olarak çıkmıştı. Ulusal kurtuluş hareket­ leri, Ekim Devrimi sonucunda orta­ ya çıkan genç Sovyet devletinin ki­ şiliğinde, kararlı ve ardıcıl bir bağ­ laşığa kavuştular. Artık onlar için emperyalizm yenilmez bir güç ol­ maktan çıkmıştı; ona karşı savaşım,

bu savaşımda gerekli birliği sağla­ mak ve kazanımları koruyup, geliş­ tirmek, eskisine göre çok daha ko­ laylaşmış oluyordu. Ve Ekim Devri­ mi, genç Sovyet devletine karşı yö­ nelen emperyalist saldırı politikası­ na karşı uluslararası eylemlerde ve dayanışmada anlatımım bülan ve daha sonraları, yeni boyutlar kaza­ narak güçlü bir barış hareketine dö­ nüşen geniş, demokratik yığın hare­ ketlerine de eşsiz bir atılım kazan­ dırdı.

Yankıları böylesine geniş ve an­ lamlı olan Ekim Devrimi, yakın komşu Türkiye üzerinde nasıl bir»et- ki yaptı?

Resmi, okullarda okutulan tarih kitaplarına bakılacak olursa, Ekim Devrimi sanki başka bir dünyada gerçekleşmiş, ülkemizdeki durum ya hiç etki yapmamış ya da pek az ve genelde olumsuz bir etki yapmış­ tır! Ama, resmi el kitaplarından çı­ kıp, gerçek tarihsel olgulara yöne- lindiğinde, durumun çok farklı oldu­ ğu ve Ekim Devrimi’nin Türkiye üzerinde köklü etkiler yaptığı görül­ mektedir. Burada, bu etkilerin en bellibaşlı olanları özetlenecektir.

EK İM DE VR İM İ VE TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ POLİTİK ETKİSİ

1917 Ekim Devrimi’nin ülke­ mizdeki en belirgin etkilerinden bi­ ri, ülkenin o dönemdeki verdiği ulu­ sal kurtuluş savaşı üzerinde oldu. .Buna ulusal-politik etki diyeceğiz.

Bu etkinin çapını tam anlamıy­ la değerlendirebilmek için, Türkiye1 nin o yıllarda yaşadığı koşulları anımsamak gerekiyor. Ülkeye dalan emperyalist saldırganlara ve kukla­ larına karşı, bir ulusal kurtuluş sa­ vaşı örgütlenmektedir. Emyeryalist Batı devletleri Türkiye’yi paylaşma isteğinde iken, devrimden sonra Sovyet hükümeti, eskiden Çarlığın yaptığı gizli anlaşmaları açıklamış ve bunları geçersiz ilan ederek, böy- lesine pis bir savaşta yer almayaca­ ğını, tersine ulusal kurtuluş hareke­ tini destekleyeceğini açıklamıştır. Daha devrimin ertesi günü, 26 Ekim (yeni takvimle 8 Kasım) tari­ hinde yayımlanan Barış Kararna- m esi’nde Sovyet devleti şöyle diyor­ du; “Hükümet, boyunduruk altına alınmış zayıf milliyetlerin güçlü ve zengin uluslar arasında nasıl pay­ laştırılacağı sorunu konusundaki bu sav^a.1 sürdürmeyi, insanlığa karşı işlenen suçların en büyüğü olarak görür...” Ve şunu da ekliyordu; “Hü­ kümet, bu gizli anlaşmalarda, çoğu kez olduğu gibi Rus toprak sahiple­ riyle kapitalislerine çıkar ve ayrıca­ lık sağlamak ve Büyük Rusların gaspettiği şeyleri korumak ya da ge­ nişletmek amacı güden ne varsa hepsini şu andan başlayarak, kayıt­ sız koşulsuz geçersiz ilan eder.”2 Bu tutum, yokolmanın eşiğine gelen ül­ kemizin ulusal kurtuluş savaşına eşsiz bir katkı oluşturmuştur.

Ekim Devrimi’nin Türkiye üze­ rindeki ulusal-politik etkisi, kendi­ sini en somut bTçimde Sovyet devle­ tinin politik tutumunda ortaya koy­ muş olmakla birlikte, yalnızca bu­ nunla sınırlı kalmadı. Ekim Devri­ mi düşüncelerinden esinlenen ve uluslararası işçi hareketinin o dö­ nemdeki en üst temsilcisi olan Üçüncü • Enternasyonal’in politik desteğinde de somutlandı; Enter­ nasyonal, yaptığı bir çağrıda, “Tür­ kiye halkının cellat bağlaşık sürü­ lerine karşı verdiği yiğit savaşımı özel bir sempatiyle izlediği”ni açık­ lıyordu. Enternasyonal, “dünyanın

tüm ilerici işçilerinin, özellikle de Sovyet Rusya işçilerinin dikkatini, sürekli olarak, Türkiye işçi ve köy­ lülerinin devrimci savaşımına çek­ miş ve onları bu savaşımı destekle­ meye çağırmıştır.”

Sovyet devleti Anadolu’ya silah, cephane, donatım, ilaç, para ve ben­ zeri maddeler göndererek, bu çağrı­ ya en somut ve en coşkun biçimde yanıt vermesini bildi.3 Bu koşul - larda, ulusal kurtuluş savaşının ön­ deri Mustafa Kemal’in, V.I. Lenin’e 26.4.1920 tarihli mektubunda şun­ ları yazmasına şaşmamak gereki­ yor: “Türkiye, Sovyet Rusya’yla bir­ likte emperyalist hükümetlere karşı savaşmak zorundadır... ve Türkiye^ ye saldıran emperyalist düşmanlar­ la mücadelede Sovyet Rusya’nın yar­ dımına umud bağlamaktadır.”4

Ekim Devrimi’nin Türkiye üze­ rindeki bir başka önemli etkisi de, Sovyet devletinin dış politikasında

görülebilir.

O yıllarda, Ankara Hükümeti uluslararası alanda yalnızca tek bir büyük devletle ilişki içindeydi: Sov­ yet Rusya. Batılı devletler ülkeyi parçalamaya çalışırlarken, Sovyet devletinin bu yaklaşımı Türkiye’de büyük bir coşku uyandırdı. M.Ke­ mal Çiçerin’e yazdığı 29.11.1920 ta­ rihli mektubunda bu coşkuyu şöyle dile getirir: “Kendi zincirlerini ko­ parmakla yetinmeyip, iki yılı aşkın süreden beri bütün dünyanın kurtu­ luşu uğrunda eşit olmayan bir mü­ cadeleye girişen ve zulmünebediyen

dünya yüzünden kaldırılması için şevkle bahtsızlık ve acılara katla­ nan Rus halkına karşı Türk halkı­ nın duyduğu hayranlığı size bildir­ mekle büyük bir haz duymakta­ yım.”9 16 Mart 1921 Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması bu ruhla ha­ zırlandı. 13 Ekim 1921 Türkiye ve Kafkasötesi Cumhuriyetler Dostluk Antlaşması bu yaklaşımla imzalan­ dı. 2 Ocak 1922’de Türkiye-Ukrayna Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması da bu tutumun bir sonucuydu.

Genç Türkiye devleti, Sovyet Rusya’nın diplomatik desteği sonu­ cunda dış politik ilişkilerini geniş­ letti, uluslararası forumlara katıl­ ma olanağı buldu. Buna karşılık, 1932 Cenevre Uluslararası Silahsız­ lanma Konferansı’nda olduğu gibi, Sovyetlerin barışçı önerilerini de Türkiye hararetle destekliyordu.

Bu tür ilişkileri kendisi için za­ rarlı bulan uluslararası emperyalist çevreler, iki devletin arasını açmak, gerginlikler yaratmak için çok çaba harcadılar. 1922’de Lord Curzon, Dı­ şişleri Bakanı Y.K.Tengirşenk’e “Bolşevikler Ankara’ya maddi yar­ dımda bulunuyorlar. Para ve silah veriyorlar ve verdiler” diyor ve ek­ liyordu: “Sovyetler’le aranızdaki iç­ ten ilişkiler bizi kaygılandırıyor.” Emperyalistler hem Türkiye’ye hem de Sovyet Rusya’ya yoğun diploma­ tik baskı yapmalarına karşın, bu da­ yanışmayı kıramadılar.Uzun bir sü­ re yaşayan bu dostluk ve dayanışma­ nın gerçek niteliğini, M.Kemal şöy-

İnönü. SSCB Dışişleri Halk Komiseri Maksim Litvinov tarafından karşılanıyor, Moskova, 1932.

Benzer Belgeler