• Sonuç bulunamadı

Ege Bölgesi Geleneksel Kültür Çevresinde Kadının Yeri

Y. Ö.K DÖKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU

2.2. Ege Bölgesi Geleneksel Kültür Çevresinde Kadının Yeri

Osmanlı döneminde, saray ve saray çevresiyle kentlerde dört duvar içindeki Türk kadınına göre, kırsal kesim kadını her zaman evde ve bağ, bahçe, tarla işinde çalışan, ev ekonomisine ortak katkıda bulunan dinamik bir yaşantı içindedir. Anadolu kırsalındaki bir çok Türk aşiretinde, kadın erkek arasında kaç göç yaşanmaması ve çok evliliğe rastlanmaması, İslâmiyetin benimsenmesinden sonra da eski Türk âdet ve geleneklerinin büyük ölçüde canlılığının sürdüğünü göstermektedir331

. Bu olgu günümüzde de devam etmektedir.

Buna karşın, geleneksel kültürümüzde erkek ağırlığı söz konusudur. Bu üstünlüğü ilk doğan çocuğun erkek olması isteğinin yaygınlığı da vurgulamaktadır. Yapılan araştırmalarda da kadınların kız çocuk yerine erkek çocuk sahibi olmak istediklerini ortaya koymuştur. Çünkü, kızlar tam işe yarayacakları sırada evlenerek ele gitmekte ve erkek tarafının soyunun devamını sağlayarak onların ocağını tüttürmektedir332. Kadın-erkek rollerinin içeriğinin de bireyin içinde yaşadığı toplumun kültürüne göre tanımlandığı görülmektedir. Geleneksel Türk toplumunda görüldüğü gibi, erkeğin belirli bir iş yapmaya yeterliliğinin tartışması söz konusu bile olmazken, bir genel kanı olarak kadının bu işlerin üstesinden gelecek yetenekten yoksun olması gerekçesiyle, o toplumda erkek işi şeklinde nitelendirilen işlere karıştırılmaması dikkati çekmektedir333. Türkiye’de kentlerdeki kadınlar haklarını

kazanmış durumdayken, köylerde yaşayan kadınlar çok haklarından yoksundurlar334.

331Leyla Kırkpınar, Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Kadın, T.C. Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri,

Ankara, 2001, 88 s.

332

Zafer İlbars, “Türkiye’de Geleneksel Kadın Rolü”, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi

Bildirileri, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1987, 182 s. 333

y.a.g.m., 181 s.

Türkiye’de kırsal kesimde hiç evlenmeyen kişi yok denecek kadar azdır ve bu olgu zaman içinde de pek değişmemiştir335. “Genelde kadınlar arasında yüksek

doğurganlığın önemi büyük ölçüde azalmıştır. Aile içinde karar verme mekanizmasının kilit rollerinde olan aile büyüklerinin önemi azaldıkça ve kadınların kararlı katılımları arttıkça doğurganlıkta daha önemli düşmeler görülebilecektir. Bu değişmenin biçimini ve hızını kuşkusuz ataerkil aile ilişkilerinin zayıflamasını gerektiren toplumsal ve ideolojik gelişmeler belirleyecektir”336. Ege Bölgesi’nde de

evlilik ve doğurganlık hâlâ kırsal kesimde tüm sosyal topluluklarda önemini korumakta, hiç evlenmeyene çok ender rastlanmaktadır. Genellikle evlenme yaşının ortalaması kentlere göre daha küçüktür.

Türk geleneklerinde, köyde ya da kentte olsun, analık değeri önemsenmektedir. Bunun yanında, ikinci bir değer de nâmus kavramıdır. Bu kavram, etik açıdan dürüst olmak, başkalarının haklarına saygı göstermek demektir. Nâmus, ikinci bir anlam olarak da kadının bekâret değerini yansıtmaktadır. Özellikle köylerde bu değere önem verilmektedir337.

Ege Bölgesi kırsalında görülen aile yapıları çeşitlilik göstermektedir. “Ataerkil Geniş Aile” baba soyuna dayanmaktadır. Egemenlik erkeğin elindedir. Bu aile toprağa bağlıdır ve hareketliliği sınırlıdır. Çokça rastlanan bir başka model de “Klasik Geniş Aile”dir. Bu aile tipinde de egemenlik erkeğin elindedir. Evlilik kadınla erkeğin anlaşmasından çok iki ailenin işbirliği anlamına gelmektedir. Bu ailelerde babanın mesleği asal meslek kabul edilmektedir. Ege Bölgesi’nde sanayileşme ve kentleşmenin doğal bir sonucu olarak “Bağımsız Çekirdek Aile” tipi yaygınlık kazanmıştır. Bu aile tipinde çocuklar eş seçiminde serbesttirler. Gençlerin evlenme yaşının belirleyicisi, gençlerin kendi geçimlerini sağlama yetisine ulaşmalardır338.

Günümüzün Ege Bölgesi geleneksel kültür çevresinde, kadın, erkeğe oranla daha içe dönük bir yaşam sürdürmektedir. Kadınlar ev içi işler ve çocuk bakımı yanında tarımla ilgili işlerle de uğraşmaktadırlar. Ayrıca dokuma, dikiş, nakış, oya

335Leyla Kırkpınar, a.g.e., 276 s. 336Kırkpınar, a.g.e., 283 s. 337Nermin Erdentuğ, a.g.e., 89 s.

338Sertaç Karaoğlu, Ege Bölgesi Kırsal Kesiminde Kız İsteme, Söz Kesme, Nişan Törenleriyle Bireyin Çatışması ve Bir Oyun “Düğün”, D.E.Ü. G.S.F. Tiyatro Anasanat Dalı Lisans Tezi, İzmir,

gibi uğraşlarla da zamanlarını geçirmektedirler. Bu üretim bazen kendi gereksinimlerini karşılamaya yönelik olurken, bazen de ev ekonomisine katkı amacıyla dışarıya yapılıp satılmaktadır. Kadınlarda okuma oranı genellikle düşüktür. Orta yaşın üzerinde hiç okuma yazma bilmeyen çok sayıda kadın vardır. Öteden beri kızlar erken yaşta evlendirildiklerinden çeyiz için dikiş ve benzeri el işleri hazırlamaktadırlar. Ancak; son yıllarda kız çocuklarının okuma oranı eskiye oranla önemli ölçüde artmıştır.

Özel gün ve kutlamalarda, kadın, geleneksel davranış kalıpları içinde yine kadınlar arasında yerini alabilmektedir. Düğün öncesi hazırlıkları, çeyiz serme, kına yakma, gelin alma, düğün ve düğünden sonraki bazı törenler kadınların dayanışmasıyla gerçekleşmektedir. Düğünden önce hediyelerle okuntu (davetiye) dağıtımı, nişan tepsilerinin gitmesi, nişan töreni, kına gecesi eğlencesi, gelini giydirme ve süsleme, yemeklerin hazırlanması ve dağıtımı ve benzeri, gelin baba evinden koca evine gidene kadar yapılan tüm etkinliklerde tüm köy kadınlarının emeği geçmektedir. Bu gibi törenlerde bazı kadın rolleri öne çıkmaktadır. Yörüklerin gelin alma töreninde, gelin alıcılarla kızı almaya gelen “yenge” önemli bir statüye sahiptir. Tahtacı Türkmenlerinde baş bağlama töreninde, kızı giydiren kadın bazen dede eşi, bazen de törenler konusunda en bilgili ve tecrübeli bilinen evli bir kadındır.

Benzer Belgeler