• Sonuç bulunamadı

Efsanelerin Teşekkülü ve İşlevi

2. BİR TÜR OLARAK EFSANE VE MOTİFLERİ

2.1. Efsane ve Motif

2.1.2. Efsanelerin Teşekkülü ve İşlevi

Halktan derlenen sözlü anlatmaların her birinin nasıl ki yapısı, işlevi, konusu farklılık gösteriyorsa oluşum süreci de aynı şekilde farklılık arz etmektedir. Beslendikleri kaynakların farklılıkları her bir türü alt sınıflara ayırmayı zorunlu kılar. Yukarıda verilen tanım ve açıklamalarda yer yer değinilen efsanelerin teşekkülü meselesini burada kısaca özetleyeceğiz.

Her milletin, kültürün ve halk topluluğunun farklılık gösteren inanışları, değerleri,

132 Pınar Dönmez Fedakar, a.g.t., s.101.

47

kutsalları, kendi içlerinde oluşturdukları yazılı ve sözlü ürünleri de etkiler. Efsaneler konularını gerçek hayattan aldıkları içindir ki oluşumları en ufak bir farklılıktan dahi etkilenmektedir. Batılı araştırmacıların konuyla ilgili görüşlerini değerlendiren Saim Sakaoğlu, R. Rosière’in efsanelerin teşekkülüyle ilgili öne sürdüğü kaideleri şöyle sıralar:

1. Menşelerle ilgili kaide: Aynı aklî kapasiteye sahip olan bütün milletlerde muhayyile aynı şekilde tezahür eder. Böylece benzer efsanelerin yaratılışına sebep olur.

2. Birinin yerine diğerinin geçmesi kaidesi: Bir kahramanın hatırası zayıfladıkça onun şerefine yaratılmış olan efsane bu kahramanı terk eder ve daha meşhur birine mal olur.

3. Adapte olabilme kaidesi: Çevre değiştiren her efsane yeni çevrenin sosyal ve etnografik şartlarına kendisini adapte eder.134

Konuyu daha geniş bir bakış açısıyla değerlendiren Metin Ergun, efsanelerin teşekkülünün açıklanabilmesi için ilk olarak köklerinin araştırılması gerektiğini belirtmiştir. “Çünkü efsaneler teşekkül ederlerken beslendikleri kaynaklara, köklerine göre farklılık arz etmektedirler.”135 Efsanelerin beslendikleri kökleri bakımından “1.Mitolojik kökler, 2.

Tarihî kökler, 3. Dinî kökler, 4.Hayalî, fantastik kökler” olmak üzere dört gruba ayıran Ergun, bunların hepsinin her efsanede görülmediği gibi, bazen birkaç kökün bir efsanede toplanmış olabileceğinin altını çizer.136 Ancak efsane türünün “kısa halk anlatması” olarak

tanımlanmasından yola çıkarsak, birkaç kökten beslenen efsanelerin sayıca az olduğu görülür. Ayrıca diğer nesir anlatılarının içine karışmış efsane anlatılarının varlığı da zaman zaman yanıltıcı olmaktadır. Linda Dégh ise efsaneleri, teşekkül süreçleri bakımından “1. Tarihî efsaneler, 2. Etiyolojik efsaneler, 3. Demonolojik efsaneler” olmak üzere üçe ayırmaktadır.137

Ali Berat Alptekin de çalışma hayatı boyunca edindiği deneyimler ve yaptığı araştırmalar neticesinde efsanelerin oluşumunu üç ana başlık altında değerlendirdiğini söyler. Alptekin’in konuyla ilgili görüşleri şöyledir:

1. Efsanelerin kaynağı dinîdir: Her semavi dinin bir kitabı vardır. Hemen hemen bunların hepsinde bugünkü efsane motiflerinin ilk örneklerini bulabiliriz.

2. Efsanelerin kaynağı mitolojidir.

3. Efsaneler gerçek hayatın artıklarıdır: Halk arasında inanış veya gelenek görenek olarak da bilinen hikâyeler zamanla efsaneleşmektedir.138

134 Saim Sakaoğlu, a.g.e., s.21.

135 Metin Ergun a.g.e., s.40. 136 Metin Ergun, a.g.e., s.41.

137 Pınar Dönmez Fedakâr, a.g.t., s.121. 138 Ali Berat Alptekin, a.g.e., ss.18-19.

48

Efsanenin tasnifine geçmeden önce bir özet olması bakımından türün işlevine de değinmek de yarar vardır. Bir folklor ürününün işlevinden bahsederken aklımıza ilk gelen icra edilen ürünün anlatıcı ve dinleyici üzerinde oluşturduğu etki ve bıraktığı iz olur. Folklor ürünlerinin birçok işlevine rağmen bunu “Folklorun Dört İşlevi” başlığıyla özetleyen William Bascom’un görüşleri, efsanenin işlevlerini de ön plana çıkardığı için öncelikle değerlendirilmelidir. Bascom folklor ürünlerinin işlevlerini şöyle sıralar:

1- Hoşça vakit geçirme, eğlenme ve eğlendirme işlevi: Bu bağlamda folklorun bütün icraları sadece bir eğlence olmaktan uzaktır. Eğlenme veya eğlendirme her ne kadar folklorun çok önemli işleviyse de tek işlevi değildir.

2. Değerlere, toplum kurumlarına ve törelere destek verme: Folklorun ikinci işlevi, içinde yer aldığı kültürdeki icraları yapanlara ve icraları seyredip dinleyenlere, söz konusu kültürdeki ritüellerin toplumsal kurumları ve değerleri doğrulayıp onaylamasıdır. Böylece bu kurum ve değerlerin güncelleşmesini, güçlenip köklenmesini sağlar.

3. Eğitim ve kültürün gelecek kuşaklara aktarılarak eğitilmesi işlevi: Folklorun üçüncü işlevi ise, özellikle yazılı kültür geleneği olmayan veya sözlü kültür ortamının tek kültür ortamı olduğu toplumlarda, folklorun taşıdığı bilgiler gerçek ve önemli olarak kabul edilir. Bu bağlamda folklor, kültürün aynası ve insanlara kılavuz olarak kabul edilmektedir.

4. Toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulmak için bir kaçıp kurtulma mekanizması: Folklorun yerine getirdiği bir başka işlev de, kabul edilmiş davranış kalıplarına uygun olarak davranıyor olmak ve bu yolla da meydana gelen toplumsal ve kişisel baskılardan kaçıp kurtulabilmeyi sağlamaktır.139

Efsaneler yukarıda bahsettiğimiz folklorun dört ana işlevini, ilki kısmen olmakla beraber, tamamen kapsamaktadırlar. Ancak efsanelerin inanma, kutsallık ve yaptırım gücünün fazla olması, ona kendisine benzeyen türler karşısında farklı bir konum kazandırmaktadır. Efsanelerin işlevleri konusuna, Erzurum Efsaneleri adlı çalışmasında değinen Bilge Seyidoğlu yukarıda da konuyla ilgili tanımlarına yer verirken değindiğimiz görüşlerini şöyle sıralar:

1. Efsaneler, gelenek ve göreneklerin koruyucusudurlar.

2. Efsaneler topluma yön verir, onlara iyi olmayı ve nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını telkin ederler.

3. Efsaneler, etrafında teşekkül ettikleri yerlere mana kazandırırlar.

4. Koruyucu ve tedavi edici rolü vardır. Mekânla ilgili efsanelerin hem oluştukları yerleri hem de onlara inananları koruyucu fonksiyonları vardır.140141

139 Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara, 2005, ss.235-236.

140 Bilge Seyidoğlu, Erzurum Efsaneleri, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2005, 271-273.

141 Erdal Atay tarafından hazırlanan Kütahya İli Türbe ve Yatırları Etrafında Oluşan İnanç ve Uygulamalar başlıklı doktora tezi bu durumu destekleyici bilgilerle doludur. İncelediği 140 türbe ve 352 yatırdan yola çıkarak derlediği menkıbelerle bu çerçevede devam edegelen inanç ve uygulamaları değerlendiren Atay konuyu şöyle özetler: “Türbe ve yatırlar, olağanüstü güç ve kuvvete haiz olduğu düşüncesiyle kutsallık atfedilen, anlatılan menkıbelerle bunu ispatlayan mekânlardır. Velî, sağlığında gösterdiği kerametlerin yanı sıra özellikle öldükten sonra anlatılan kerametlerle insanlar üzerinde koruyucu ve korkutucu özelliğini devam ettirir. Bu etkiyi devam ettirmede hiç kuşkusuz tarihi şahsiyetlerinden çok menkıbevi şahsiyetleri önemlidir.”(s.768) Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdal Atay, Kütahya İli Türbe ve Yatırları Etrafında Oluşan

49

Efsanelerin bu özellikleri dikkate alındığında dinî ritüellerin öğrenilmesinde ve aktarılmasında önemli rol üstlendikleri görülür. Ayrıca efsanelerin halk üzerindeki yaptırımları, sosyal yaşantıyı düzenleyici bir işlevi de beraberinde getirir. Halkın kanunları kabul edilen, sözlü niteliklerine rağmen bağlayıcılıkları yazılı kanunlardan daha fazla olan töreler de efsaneler aracılığıyla geniş kesimlere ulaştırılmaktadır.

Benzer Belgeler