• Sonuç bulunamadı

3. ARKEOLOJİK ALAN YÖNETİMİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ

4.1. ALANIN TANIMI

4.1.4. Eflatun Pınar Kutsal Havuz ve Anıtı

Eflatun Pınar Anıtı ile Fasıllar Anıtı arasındaki bağlantı, keşfedilen sfenks ile birlikte tekrar değerlendirilmiştir (Erbil, 2017). Bu kapsamda, Fasıllar Anıtı’nda yer alan dağ tanrısının ağız kısmında tespit edilen 8 cm. çapındaki deliğin Eflatun Pınar Anıtı’nda olduğu gibi su akıtma işlevine sahip olabileceği düşünülmüştür. Eflatun Pınar Anıtı’nda yapılan ölçüm çalışmalarıyla Fasıllar Anıtı’ndaki su akıtıldığı tahmin edilen dağ tanrısının ağız kısmının yerden yüksekliğinin Eflatun Pınar Anıtı’nda yer alan dağ tanrısı figürlerinin eteklerinden akan su çıkışlarının yüksekliklerine kabaca karşılık geldiği tespit edilmiştir (Erbil, 2017: 193).

Bununla birlikte, iki anıtın da belirli bileşenleri incelenmiş ve stilistik olarak Hitit sanatının farklı dönemlerine tarih verebilecek unsurlar ortaya çıkarılmıştır. Bu kapsamda Eflatun Pınar Kutsal Havuzu’nun doğu ve batı duvarlarında yer alan tasvirlerin bulunduğu bloklar üslup olarak daha düz bir şekilde oyulmuştur ve ana anıtın sanatsal programına dâhil edilen taş bloklardan boyut daha büyük olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, bu blokların içinde bulundukları kompleks için üretilmedikleri düşünülmektedir. Dolayısıyla Fasıllar Anıtı’nın da içinde yer aldığı büyük bir Açıkhava tapınağı projesinin muhtemelen döneminde iptal edilmesi üzerine alana getirilen parçaların Eflatun Pınar Anıtı’nın yapımında kullanılmış olabileceği ihtimali üzerinde durulmaktadır (Erbil, 2017: 194-195).

Bunların dışında, Eflatun Pınar’ı de içeren bölgede yapılan araştırmalar esnasında kutsal havuzun 400 m. güneyinde tespit edilen ve Eflatun Pınar Höyüğü olarak adlandırılan höyükte, yüzeyden yapılan incelemeler sonucunda Geç Kalkolitik, Erken Tunç, Orta Tunç ve Geç Tunç Çağı’na tarihlendirilen seramik parçaları bulunmuştur. Geç Tunç Çağı’na tarihlendirilen malzemeler Eflatun Pınar Höyüğü’nün kutsal havuzla bağlantılı olduğu düşüncesini güçlendirmektedir (Lev. 15 a,b) (Erbil ve Ünlü, 2017: 53).

yüzeyine belirli bir tasvir bulunan 19 adet taş blok ayrı ayrı işlenerek bir bütünlük oluşturmakta ve özgün kompozisyon tasarımını tamamlamaktadır (Lev.16 a,b).

En yukarıda tek ve büyük bir kanatlı güneş kursunun altında istif edilmiş tasvirlerin odağını tahta oturan bir tanrı ve tanrıça figürü oluşturmaktadır. Sağ tarafta yer alan tanrı, sade bir taht üzerine oturur vaziyette betimlenmiş, başına da serpuş adı verilen sivri bir başlık takmıştır. Başında geniş kenarlı, yuvarlak bir başlık bulunan tanrıça figürü ise tanrı figürünün sol tarafında yer almaktadır.

Tanrı ve tanrıça tasvirlerinin ortasında ve her iki yanında demon olarak adlandırılan boğa veya aslan başlı karışık figürler ellerini yüceltme pozisyonunda, bir atlant gibi yukarı doğru kaldırmış vaziyette betimlenmiştir (Bittel, 1953: 2). Sahnenin üst sırasında aslan başlı yaratıklar tanrı ve tanrıçanın başları üzerine yerleştirilen kanatlı güneş kursunu, alt sırasında ise boğa adam tasvirleri de üzerlerindeki aslan başlı karışık yaratıkları tutarken gösterilmiştir. Başka bir deyişle tanrı ve tanrıça “M” biçimde, demonlar ve kanatlı güneş kursu bezekleri ile çerçevelendirilmiştir (Erkanal, 1980:

289). Bu sayede tasvir edilen tüm figürleri kapsayan “adedicula” içinde sahnenin baş figürleri sınırlandırılarak adeta korunduğu düşünülmektedir (Darga, 1992: 186). Aslan adam figürleri bellerinde kemer ve bir bacağı açıkta bırakılmış uzun eteğinin içinde kısa etekleri veya pantolon giymiştir. Boğa adam figürünün kuyruğu ise yürür vaziyette gösterilen bacaklarının arasından görülebilmektedir (Erkanal, 1980: 289).

K. Bittel, kanatlı güneş kurslarının tanrılarının başları üzerine yerleştirilerek tasvir edilmesine dayanarak sol tarafta betimlenenin tanrı, sağ tarafındaki tasvirin ise tanrıça temsili olduğu görüşündedir (Bittel, 1953:4). J. Klahn-Börker- ve C.Börker, anılan tasvirlerin Hitit İmparatorluk Dönemi’nde rastlanan Arinna’nın Güneş Tanrıçası ile Hatti’nin Fırtına Tanrısı olabileceğini düşünmüşlerdir (Börker ve Börker, 1976: 33). A.

Erkanal, anıt üzerinde bir Güneş Tanrısı’nın olamayacağı görüşü ile anıttaki figürlerin Koruyucu Tanrı, Fırtına Tanrısı ile Dağ Tanrısı olduğunu belirtmiştir (Erkanal, 1980:

289). Ensert ise, kanatlı güneş kursu tasvirlerinin Hatti Ülkesi Krallığı’nı temsil ettiğini ve dolayısıyla onun altında yer alan kadın-erkek figürlerinin de Hatti Ülkesi’nin kral ve kraliçesi olabileceklerini öne sürmüştür (Ensert, 2005: 37).

Anıtın kuzey duvarındaki sahnenin her iki yanında, havuzun kuzey duvarı ile bağlantılı iki adet Pınar Tanrıçası, tahtlarında oturmuş vaziyette, elleri göğüslerinde birleşmiş şekilde gösterilmiştir. Başlarında geniş kenarlı ve yuvarlak başlık bulunan tanrıça figürleri ile kuzey cephedeki bütünlük tamamlanmaktadır (Lev. 17 a,b) (Özenir, 2001:

37).

Ana sahnenin altındaki sırada beş adet dağ tanrısı yer almaktadır (Lev. 17 c). En alt sıranın sağ ve sol başında bulunan iki figür, Hitit sanatının bilindik özellikleri ile sivri külahlı, sakallı, iri badem gözlü, iri kollu ve kolları dik biçimde göğüs hizasında bağlanmış, ayakta duran ve etekleri birbiri üzerinde pul pul işlenerek dağ sıralarının sembolize edildiği dağ tanrılarıdır. 1.85 m. yüksekliğinde olan bu beşli figür sırasından ortada yer alan üçlü, eteklerindeki dağ sıraları arasında yer alan deliklerle iki tarafta yer alan diğer figürlerden ayrılmaktadır (Lev. 18 a). Eteklerinde yer alan delikler sebebiyle anıtın büyük bir çeşme olabileceğine yönelik ihtimaller de araştırmacılar tarafından düşünülmektedir. Sağ ve sol başta yer alan figürler anıtı meydana getiren taş blokların üzerine işlendiği halde ortadaki üçlü figür ana yapıya sonradan eklenmiştir. Figürlerin başlıklarının tepesinin oturduğu yuvaların ortaya çıkmasıyla bazı araştırmacılar, bu boşluklara bir takım adak eşyasının bırakılmış olabileceği ihtimali üzerinde durmuşlardır (Bittel, 1953: 2-4; Erkanal, 1980: 289; Özenir, 2001: 35-36; Erbil ve Mouton, 2012: 67-70).

Kutsal havuzun kuzey duvarının doğu kısmı ile doğu duvarı dışından geçen yatay su kaynağından gelen sular, havuz duvarının bu kısmına paralel yapılan su kanalları aracılığıyla akıtılarak anıtın arkasına kadar getirilmiştir. Havuzun doğu duvarının bitişiğinde suyu başka bir yöne akıtmak için oluşturulan bir savak yer almaktadır (Lev.

18 b). Savağın iki tarafında bulunan dişlerin arasına yerleştirilen yüksek ihtimalle ahşap bir kapak suyun havuza akışını engelleyerek, suyun kanal boyunca devam ederek anıtın arkasında yer alan hazneye geçip şişmesini sağlamaktadır. Savağın kapatılması ile anıtın arkasındaki haznede şişen suyun, anıtın kuzey cephesinin alt sırasının ortasında yer alan, sonradan anıta adapte edilen üç dağ tanrısı figürünün eteklerinde bulunan dağ sıraları arasındaki delikler kanalıyla havuza akışı sağlanmaktadır (Özenir, 2001: 36).

Eflatun Pınar Kutsal Havuzu’nun güney duvarı ile bağlantılı bir platform bulunmaktadır. 6.00 x 8.50 m. uzunluğundaki platformun anıta bakan, havuz içine yönelik cephesinde platform ile bağlantılı önünde sunak bulunan tanrı ve tanrıça (?) çifti yer almaktadır (Lev. 9 a,b). Tanrı betimi yerinde korunamamış olup tanrıça betimi ise arkalığı olmayan bir tahtta oturmuş ve elleri dizlerinin üzerinde konmuş şekilde tasvir edilmiştir. Başında ise örtülü, güneş tacı bulunmaktadır. S.Özenir’e göre, betimlenen bu çift Güneş Tanrıçası ile Fırtına Tanrısı’nı temsil etmektedir (Özenir, 2001: 37).

Kutsal havuzun doğu duvarının ortasında, kuzeye doğru yürür vaziyette, profilden tasvir edilmiş bir tanrı çifti kabartması yer almaktadır (Lev. 10 a,b). Her iki figürün de omuzdan itibaren üst kısımları yok olmuştur. Öndeki figür, bir ayağını açıkta bırakan elbise giymiş, arkadaki figür ise kısa etekli, sol eliyle belindeki hançeri (?) kavrarken sağ elini de bel hizasında öndeki figürün arkasına uzatmış olarak betimlenmiştir. Her iki figürün ayağında da ucu kıvrık tipik Hitit ayakkabıları görülmektedir (Özenir, 2001: 37;

Emre, 2002: 449; Erbil ve Mouton, 2012: 67-70).

Tüm yapısı kesme taşlardan düzgün bir işçilikle oluşturulan havuzun batı duvarında herhangi bir kabartma bulunmamaktadır. Batı duvarı ile güney duvarının birleşmesi gereken alanda, batı duvarının devamında yaklaşık 5 m. uzunluğunda bir açıklık bulunmaktadır. Havuzun dışında, ön kısmında üç adet boğa protomu bulunan trahit bir blok tespit edilmiştir (Lev. 11 a,b). Havuzun batı ve güney duvarının birleştiği yaklaşık 5 m.’lik uzunluktaki boşlukla yaklaşık olarak aynı ölçülere ait olan bloğun (4.80 m.) orijinal konumunun burası olup olmadığı henüz bilinmemektedir. Trahit bloğun özgün konumunun burası olduğu düşünüldüğünde, blok üzerinde bulunan ve özenli işçilikleriyle dikkat çeken boğa protomlarının havuz içine yönelik olduğu yorumlanmaktadır. Boğa protomlarının tepelerin üst kısımlarında yer alan oyuklarda ahşap veya madeni heykelciklerin yerleştirilebileceği yuvalar yer almaktadır (Özenir, 2001: 38).

Eflatun Pınar Kutsal Su Anıtı’ndaki tasvirler çeşitli merkezler ve koleksiyonlardan ele geçen heykelcikler veya mühür baskılarından da tanınmaktadır (Delaporte, 1923:

Pl.125-5a; Doğan, 1970: 73-75 Lev I-II; Emre, 1993: Taf.23, 1-3). Ayrıca Şarkışla

Baltası (Bittel, 1976: 19-27 Lev. VI-XII), Megiddo Plağı (Riemschneider, 1954: T.96) ve Chicago Diski (Bittel, 1976: Abb. 341) gibi eserler üzerinde de benzer anlatımlar bulunmaktadır.

Birleşik mimarisi ile ikonografisindeki bütüncül kompozisyon, anıtın Hitit Büyük Kralı ile doğrudan ilişkisi olduğu öne sürülmektedir. Anıtın üst kısmında yer alan üç adet güneş kursu Hitit panteonunda yer alan vesayet tanrıları ile birlikte betimlenmektedir.

Bu doğrultuda, Eflatun Pınar Kutsal Havuzu’nun kült festivalleri sırasında Büyük Kral’ın kutsal alanlara gerçekleştirdiği ziyaretlerin önemli bir istasyonu olduğu düşünülmektedir (Erbil, 2005: 153-154; Erbil ve Mouton, 2012: 70).

Eflatun Pınar Anıtı üzerinde herhangi bir kitabe bulunmadığı için anıtın tarihlendirilmesi hususunda soru işaretleri bulunmaktadır. Birçok araştırmacı tarafından, anıtın Hititler’in işgal ettikleri bölgelerin anısına dikildiği görüşü taşınmakla birlikte tarihlendirme hususunda değişik fikirler ortaya atılmıştır.

K.Bittel ve R.Naumann, anıtı Hitit İmparatorluk Dönemi anıtları ile karşılaştırarak M.Ö.

13.yüzyılın sonlarına tarihlemektedir (Bittel, 1953: 4; Naumann, 1974: 474). Mellaart, anıtın Mira-Kuwallia ya da Arzawa Krallığı’nın son krallarından birisi tarafından yaptırıldığı görüşündedir (Mellaart, 1962: 117). Su kültü ile bağlantılı olan anıtın aynı amaç doğrultusunda yapılmış olma düşüncesiyle Ilgın’da yer alan ve IV. Tuthaliya Dönemi’nde yaptırılan Yalburt Anıtı ile benzerliğinden dolayı aynı dönemde yapıldığı görüşleri de mevcuttur (Laroche, 1958: 47; Erkanal, 1980: 294; Darga, 1992: 486).

J. Garstang, Tarhuntassa’nın geçici başkent yapıldığı dönemde anıtın II. Muvattali tarafından yapıldığını, H.Bahar ise Hattuşa ile Tarhuntassa arasındaki iktidar mücadeleleri sırasında Tarhuntassa Kralı Kurunta tarafından yaptırıldığı görüşündedir (Garstang, 1944: 28; Bahar, 1996: 53).