• Sonuç bulunamadı

1. ZARF (BELİRTEÇ)

1.3. Edebî Metin, Üslup ve Sözcük Türü İlişkisi

Metni oluĢturan temel birim cümledir. Cümleler metinleri oluĢturur. Fakat her cümle, olduğu gibi metinde yer alamaz. Bir cümle dizisinin metin oluĢturabilmesi için bir bütünlük oluĢturması gerekir. Yani cümleler geliĢigüzel değil belli bir uyum içindedir. Kendisinden önce gelen konu ile de alakalı olması Ģarttır. Cümleleri oluĢturan ise sözcüklerdir. Sözcükler cümleleri ve metinleri zenginleĢtiren küçük bir birimdir. Sıddık Akbayır “Nasıl ki bir kumaş, dokuyucunun elinde yüzlerce ipin ardı ardına, yan yana gelmesiyle oluşuyorsa; metin de yazarının, metni oluşturan ögeleri birbirine aşama aşama

eklemesiyle bir „dokuma‟ süreci sonunda ortaya çıkmaktadır.60

diyerek metnin oluĢum sürecini ifade etmiĢtir.

26

Metin çeĢitli Ģekillerde, farklı kiĢilerce tanımlanmıĢ olup bunlardan birkaçına yer vermek yerinde olacaktır. Metin kelimesi Türkçe Sözlük‟te “Bir yazıyı biçim, anlatım ve

noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü, tekst.”61

olarak açıklanmıĢtır. Doğan Günay ise metni “Belirli bir bildirişim bağlamında bir ya da birden çok kişi tarafından

sözlü ya da yazılı olarak üretilen bir dil dizgesi bütünü.” olarak tanımlamıĢtır.62

Bir baĢka tanım da Doğan Aksan‟a aittir: “İletişim sırasında gerçekleşen bir sözce ya da dil dışı

etkenlerle bağlantılı bir sözceler bütünü.”63

Sedat Balyemez de metin için doktora tezinde kapsamlı bir tanıma yer vermiĢtir: “Metin, bir iletişimi gerçekleştirmek amacıyla oluşturulan, taşıdığı ileti bağlam içinde ve alıcının durumuna göre şekillenip alıcının

algılamasıyla tamamlanan cümleler bütünüdür.”64

Bu tanımlardan sonra bir tanım yapmak gerekirse bir bütünü meydana getirmek için sözcüklerin bir ileti bağlamında yan yana gelmesidir denilebilir.

Süheyla Bayrav her metnin belli bir bildiri taşıdığına, metnin görevinin o bildiriyi insanlara ulaştırmak olduğuna, önemli olan unsurun ise metinlerin bu görevi nasıl

yaptığına ve ne kadar başardığına dikkat çekmektedir.65

Bu husus da metin dil bilimin alanına girmektedir. Yusuf Alan “Yazılı ve sözlü bir metni, metin yapan nitelikleri, metnin oluşturulmasında kullanılan iç yapı ve dış yapıyı, metni daha anlaşılır ve akılda kalıcı kılmayı sağlayan nitelikleri, prensipleri belirlemeye çalışan bilim dalı, modern belagat,

kompozisyonbilimi.”66 diyerek metin dil bilimin tanımını vermiĢtir.

Canan Ayata ġenöz ise bir metnin yapısını, içeriğini, kurgulanışını, iletişim işlevini ortaya çıkarmak ve uygulamalı örneklerle göstermek şeklinde metin dil bilimin amacını aktarmıştır. Metin dil biliminin ilk ve en önemli görevinin, metin olanı metin olmayandan ayırmak gerektiğini bu nedenle metin dil bilimin, metinlerin yerine getirmesi gereken ölçütleri belirlemeye, metin türleri arasındaki ortak ve farklı özellikleri açıklamaya

çalıştığını vurgulamıĢtır.67

61Türkçe Sözlük, “Metin”, TDK, Ankara 2010, s. 1382.

62Doğan Günay, Metin Bilgisi, Papatya Yay., Ġstanbul 2003, s. 35.

63Doğan Aksan, Anlambilim –Anlambilim Konuları ve Türkçenin Anlambilimi-, Engin Yayınevi, Ankara

1997, s. 149.

64 Sedat Balyemez, Dede Korkut Hikâyelerinin Metin Dil Bilimsel Yapısı, Doktora Tezi, Ankara 2011, s.

2.

65 Süheyla Bayrav, Filolojinin OluĢumu, Multilingual Yayınları, Ġstanbul 1998, s. 86. 66 Yusuf Alan, Lisan ve Ġnsan, TÖV Yayınları, Ġzmir 1994, s. 62

27

Yukarıda belirtilenlerden anlaĢıldığı üzere metinler bir uyum içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yapısı, içeriği, okuyucuya ulaĢtırmak isteği iletisi ile bir metin meydana gelmektedir. Bu hususta yapıda unutulmaması gereken önemli kavramlardan biri de üsluptur. Üslup genel anlamda biçim, tarz anlamını taĢımaktadır. Üslup, bir metni metin yapan, bir metnin türünü belirlemeyi sağlayan, bir metni okuyucuya aktaran kavramdır. Üslup kavramı Türkçe Sözlük‟te “Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği

veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil.”68 olarak

tanımlanmıĢtır. Ġbrahim Karahanci ise üslubu “zihinde var olan tercihe açık mevcut dil olanaklarından bilinçli / bilinçsiz olarak seçilen dil birimlerinin / dilsel özelliklerin kişiye

özgü kullanımının yoğunlaşmasından doğan özgün bir yapı”69 olarak tanımlamıĢtır.

DüĢünceler güzel bir üslupla dile getirildiğinde etkili ve kalıcı olmaktadır. GeçmiĢten günümüze hayatın her döneminde kullanılan üslubun etkisi gerek hayatımızda gerek metinlerde fazlasıyla hissedilmektedir. Üslup bir insanın kiĢiliğini Ģekillendiren temel unsurlardan da biridir. KiĢinin hayatında böyle bir yere sahip olan üslup, metinlerin okunabilir olmasının da ön koĢuludur. Günlük hayatta kullanılan üslup nasıl hayata değer katıp yeni renkler kazandırıyorsa metinlerde kullanılan üslup da bir esere edebî değer kazandırmaktadır. Konusu çok ilgi çeken bir eser ele alındığında bazen on sayfadan öteye geçilmemektedir. Bunun temel sebebi de aslında yazarın üslubunun beğenilmemiĢ olmasıdır. Çünkü seçilen sözcükler, anlatım tarzı eseri okunabilir kılmaktadır. Aktarılmak istenen düĢünce ile üslup birbirini tamamladığında güzel bir metin ürün ortaya çıkmaktadır. Bu durum da üslubun düĢünceyi aktarmada bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir.

Üslubun öneminden ve gereğinden bahsedildikten sonra bir de çeĢitlerine değinilmesi faydalı olacaktır. Üslup çeĢitlerini belli bir sayı ile sınırlamak pek mümkün olmamaktadır. Bu durumun en somut örneklerinden biri de divan edebiyatının kendisidir. Kur‟an‟daki Yusuf Peygamber kıssasına nazaran yazılan “Yusuf u Züleyha” mesnevileri farklı dönemlerde birçok Ģair tarafından defalarca kaleme alınmıĢ olup farklı tarzlarda okuyucuya sunulmuĢtur. Bu tarzı oluĢturan Ģey ise kiĢilerin kullandığı üsluplarıdır yani

68Türkçe Sözlük, “Üslup”, TDK, Ankara 2010, s. 2451.

69Ġbrahim Karahanci, “Sözcük Birimlerin Üslup OluĢumuna Katkısı I”, I. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 5/4, 2017, s. 1731-1747.

28

aktarma Ģekilleridir. Yazarın üslubu metnin türünü de etkilemekte ve metin bu duruma göre Ģekillenmektedir. Tezdeki eserler bu duruma örnek gösterilebilir. Hancı mensur Ģiiri daha soyut ve duygu dolu ifadelerle karĢımıza çıkarken Yeryüzünde Birkaç Adım gezi yazısında daha somut ifadeler yer almaktadır. Yine bir baĢka açıdan bakıldığında AteĢ Ağacı romanında betimleme ve sanatlardan yararlanıldığı görülmektedir. VermiĢ olunan bu örneklerden de anlaĢılacağı gibi üsluplar kiĢiye özgü olabileceği gibi metin türünün de bir üslubu olabilmektedir. KiĢilerin, metin türlerinin, eserlerin, dönemin dahi bir üslubu vardır. Bu konuda farklı isimler tarafından üslup sınıflandırılmaları yapılmıĢtır. Bu sınıflandırmaların birkaçından aĢağıda bahsedilecektir.

Ahmet Çoban üslup sınıflamasında yedi çeĢit üsluptan bahsetmektedir: -Sanatlara Göre

-Devirlere Göre -Çevrelere Göre -KiĢilere Göre -ĠĢlevlerine Göre -Biçim ve Türlere Göre -Diğer Üslup ÇeĢitleri

Edebî türleri dikkate alarak edebi türlerin üslubu için de R. M. Ekrem tarafından bir tasnif yapılmıĢtır. R.M. Ekrem‟in üslubuna denk bir sınıflama da Süleyman(Hüsnü) PaĢa‟dan gelmiĢtir. Burada Süleyman PaĢa üslup terimi yerine kelâm terimini tercih etmiĢtir. Buna ek olarak Ekrem‟in üslup çeĢitleri için benzeri sınıflandırma Abdurrahman Fehmi ve Halit Ziya UĢaklıgil‟den gelmiĢtir.

Mehmet Kaplan üslubu Ģu Ģekilde sınıflandırmıĢtır: -Hissî-zihnî Üslup -Sakin-heyecanlı Üslup -Sade-süslü Üslup -Asil-aĢağı Üslup -Veciz-geveze Üslup -Ġnce-kaba Üslup -Renkli- renksiz Üslup -Plastik-müzikal Üslup

29

Görüldüğü üzere üslup için farklı sınıflandırmalar mevcuttur. Bu sınıflandırmalar da farklı özellikler dikkate alınarak sınıflandırmalar oluĢturulmuĢtur. Adem ÇalıĢkan üslup üzerine yaptığı çalıĢmada yeni bir sınıflandırma önerisinde bulunup üslubu on dokuz baĢlık altında incelemiĢtir:

-Asırlara, çağlara, yüzyıllara veya devirlere, dönemlere ve zamana göre üslûp -Cicero‟ya ve diğer klasik belagatçılara dayanan standart teorilere göre düzey belirten üslûp

-Diller veya ülkelere veyahut milletlere göre üslûp -Kıta adlarına göre üslûp

-Sanat ve edebiyat akımlarına göre üslûp -Edebiyat türlerine göre üslûp

-KiĢilere (dair ve yazarlara) göre üslûp -Din veya dinlere göre üslûp

-Kutsal kitaplara göre üslûp

-Dinleyici veya okuyuculara göre üslûp

-Eserin veya yazar /Ģairin amaç ve tavrına göre üslûp -Konu ve çalıĢma verilerine göre üslûp

-Yazar veya Ģairlerin cinsiyetlerine göre üslûp -Genel ve özel olup olmamaya göre üslûp -Bilim veya sanat dallarına göre üslûp

-Teorik veya pratik olup olmadığına göre üslûp -ĠĢ ve meslek gruplarına göre üslûp

-Bireysel veya millî veyahut küresel olup olmamasına göre üslûp -Roman Jakobson‟ın dilbilimsel iletiĢim diyagramına göre üslûp

Yukarıda verilen bilgilerden anlaĢıldığı üzere farklı ölçütlere göre çeĢitli üslup sınıflandırmaları70

yapılabilmektedir. KiĢilerin anlatma duygusunun gün yüzüne çıkması ile birlikte üslup da ortaya çıkmıĢ olmaktadır. Bu kadar eski bir tarihe sahip olan üslubu sınıflandırma konusunda da bu sebepten ötürü birçok baĢlık görmekteyiz. Üslubu sadece metnin üslubu olarak ele almak ya da yazarının üslubunu veyahut da dönemin üslubu

70Adem ÇalıĢkan, “Üslûp Ve Üslûpbilim Üzerine-4: Üslûp Ve Üslûpbilim Sınıflandırmaları”, Uluslararası

30

olarak sınırlamak yetersiz kalmaktadır. Üslup oldukça geniĢ yelpazeye sahip bir zincirin halkaları gibidir. Tek baĢlık altında ele almak imkânsız olduğu gibi parça parça değerlendirmek de mümkün değildir.

Sonuç olarak üslup bir bütündür, bütün olduğu gibi kiĢilere hastır. Buraya kadar ele alınan üslup ve üslup çeĢitleri hakkında verilen bilgilerden sonra üslubu oluĢturan temel unsur olan sözcükler ve sözcüklerin cümle içerisinde üstlendiği görevlerin adı olan sözcük türlerinin üsluba katkısından bahsedilecektir. Ardından da Sâmiha Ayverdi‟nin Hancı, Ateş Ağacı, Yeryüzünde Birkaç Adım adlı değiĢik türdeki eserlerinde sözcük türlerinden biri olan zarfın Sâmiha Ayverdi‟nin üslubuna etkisi incelenecektir.

Sözcük türlerinin üsluba katkısı noktasında incelemelerde bulunan Ġbrahim Karahanci “Sözcük Birimlerin Üslup OluĢumuna Katkısı I” yazısında “Metin kurgusunda çeĢitli görevlerle donatılan sözcükler, kendi dilbilgisel kategorileri içinde anlam ve görevlerine göre özel sınıflandırmalara tabi tutulurlar. Örneğin adlar soyut / somut / iĢ- oluĢ, özel / cins, tekil / çoğul / topluluk gibi alt özellikler barındırırlar. Aynı Ģekilde, sıfatlar niteleme ve belirtme; zarflar durum, zaman, nicelik, nitelik vb. iĢlev esaslı alt kategorilere ayrılırlar. Okuyucu üzerinde etki bırakarak vericinin kurmak istediği anlam dünyasına hizmet eden bu dil birimlerinin sıklık, dağılım ve birleĢimleri, alımlama sürecinde zihinde bazı çağrıĢımların yoğunlaĢmasına, aktarılmak istenen bilgi ve duyguların somutlaĢmasına yol açarlar.”71

diyerek sözcük türlerinin üslup içindeki yerinden bahsetmiĢtir.

Sözcük türleri olan isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem, eylem üslubun bir parçası olup aynı zamanda edebiyat bilimi ile de ayrı düĢünülemez. Bir metinde kullanılan sözcük türleri metin türünün çeĢidine göre farklılık göstermektedir. Örneğin öğretici bir metinde tercih edilen soyut-somut kavramlar incelendiğinde somut kavramların daha çok tercih edildiği görülürken bir Ģiir incelendiğinde soyut kavramların daha çok tercih edildiği görülmektedir. Sâmiha Ayverdi‟nin Hancı adlı mensur Ģiiri ile Yeryüzünde Birkaç Adım adlı gezi yazısında da bu fark ortadadır. Hancı mensur Ģiirinde soyutluk ön planda iken Yeryüzünde Birkaç Adım gezi yazısında somutluk daha belirgindir. Bir baĢka açıdan bakıldığında bir metinde sıfatların ve zarfların fazlalığı eseri sanatsal boyuta taĢıyarak

71Ġbrahim Karahanci, Sözcük Birimlerin Üslup OluĢumuna Katkısı I, I. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 5/4, 2016,s. 1731-1747.

31

esere katkı sağlamaktadır. Özellikle de niteleme sıfatlarının sıfatlar içerisinde daha çok tercih edilmesi metni daha öznel bir yapıya sürüklemektedir. Ayrıca esere hareketlilik ve canlılık katmaktadır. Okuyucuda bir belirsizlik ya da belli bir sınır çizilmeye çalıĢıldığında ise belirtme sıfatlarının tercih edildiği genel olarak görülmektedir. Ateş Ağacı romanında sözcük türü olarak sıfat ve zarfların büyük ölçüde yer kapladığı görülmektedir. Bir hareketlilik halinde olmanın muhtemel bunda payı büyüktür. Bahsedilen hareketlilikte fiillerin sık kullanımını da göz ardı etmemek gerekir. Aynı zamanda bu sözcük türleri betimlemeye katkı sağlamaktadır. Net olarak görülen bir durum vardır ki sözcük türlerinin üsluba katkısı mutlaka vardır. Net olmayan kısım ise hangi türün bir metne ne oranda katkısı olduğudur. Verdiğimiz birkaç örnekte de sözcük türlerinin kullanımında hangi sözcük türünün daha fazla etkiye sahip olduğu farklı nedenlere bağlı olarak değiĢebilmektedir. Sözcük türleri, metin, tür iliĢkisine değinildi. AĢağıda teze kaynaklık eden Sâmiha Ayverdi ve onun eserlerinden söz edilip zarfların üslubuna katkısı ifade edilecektir.

Sâmiha Ayverdi, Türkçenin dil kurallarına önem vermektedir. Dil, din, kültür, gelenek-görenek onun için önem arz etmektedir. Bu açıdan sağlam ve özgün bir üslubunun olduğu açıktır. Eserlerinde mutlaka vermek istediği bir ileti bulunmaktadır. Bu iletiyi ise sanatını göz ardı etmeden vermiĢtir. Güçlü tahlil ve tasvirleriyle eserlerinde kalıcılığı sağlamıĢtır. Yazın hayatına geç giren bir düĢünür, yazar olsa da eserleri ile bu açığı kapatmıĢtır. Osmanlının çöküĢ yılları ile yeni bir devletin kuruluĢ yıllarında yaĢamını sürdüren Ayverdi, değiĢimlere tanık olmuĢtur. Bu yüzden eserlerinin ana temalarından biri bu değiĢimler üzerinedir. Eskiyi yıkıp yeniye uyum sağlarken dilimize ve kültürümüze sahip çıkmanın öneminden bahsetmektedir. Eserlerinde yine fazlasıyla iĢlenen bir tema da tasavvuftur. Maddeden mana alenine eriĢmeyi aktarır. Bu da onun aldığı hususi eğitimlerden ileri gelmektedir. Sâmiha Ayverdi bahsedilen kavramları geliĢigüzel aktarmamaktadır. Onun için dil de önemli bir unsurdur. Eserlerinde Türkçenin zenginliklerinden yararlanmıĢ sağlam bir dil ile iletilerini okuyucuya sunmuĢtur. Eserlerinde durağanlığı kırmak adına farklı cümle yapılarından yararlanmıĢtır.

Sâmiha Ayverdi‟nin tezde incelen üç eserine bakıldığında Hancı mensur Ģiirinde mana âlemi vurgulanmaktadır. Ġlahi aĢk burada ana temayı oluĢturmaktadır. Tezde tarz zarfları ve zaman zarfları fazla yer kaplamaktadır.

32

Yeryüzünde Birkaç Adım adlı eseri gezi yazısı türündedir. Eser altı defter ve bir tebliğ bölümünden oluĢmaktadır. Yazar; Macaristan, Yugoslavya, Avusturya, Romanya, Fransa gibi ülkelere yaptığı gezileri anlatmaktadır. Burada yine değerlerimize sahip çıkmanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu esere bir hareketlilik hâkimdir. Bahsedilen ülkelerdeki izlenimler betimlemeden yararlanılarak okuyucuya aktarılmıĢtır. Ayrıca bu eserde zaman kavramları da pek fazladır. Hareketlilik, betimleme ve zaman unsurlarının kullanımı zarflara katkı sağlamıĢtır. Özellikle eserde tarz zarfları ve zaman zarflarının çokluğu bu durumu gösterir niteliktedir. Zarfların kullanımı oldukça fazla olmakla birlikte zarf-fiil grubunun yapıca fazla olması da dikkat çekmektedir.

AteĢ Ağacı ise roman türünde yazılmıĢ bir eserdir. Cemil Bey‟in Ģahsında madde- ruh çatıĢması irdelenmiĢtir. Maddi olarak her Ģeye sahip olan Cemil Bey‟in mana âleminde aynı zenginliği yakalayamaması yaĢadığı ruhani durumlar aktarılmıĢtır. Bunlar aktarılmaya çalıĢılırken tarz ve zaman zarfları yazarın üslubuna katkısı açısından dikkate değerdir.

Hancı, Yeryüzünde Birkaç Adım, Ateş Ağacı adlı üç değiĢik metin türünde zarflar tespit edilmiĢ ve Sâmiha Ayverdi‟nin üslubuna katkısı noktasında ele alınmıĢtır. Bilinçli olarak tercih edilmese de sağlam ve çekici bir üslup oluĢturulmak istendiğinde dilin olanaklarından yararlanılmaktadır. Ayverdi, basit bir dil yerine edebî bir dil tercih etmiĢtir. Bu dili oluĢtururken de zarflardan oldukça faydalanmıĢtır. Bilinçli olmasa da zarfların bu kadar kullanılması kaçınılmaz bir gerçektir. Çünkü hem konu açısından hem kullanılan metin türleri açısından eserlere bir hareketlilik ve soyut bir zaman hâkimdir. Bu da tarz zarfları ile zaman zarflarının kullanımını kaçınılmaz kılmaktadır. Denilebilir ki Ayverdi‟nin eserlerinde zarflar onun üslubunu tamamlayan unsurlardır.

GiriĢ bölümünün Hancı, AteĢ Ağacı, Yeryüzünde Birkaç Adım adlı eserlerde zarf örnekleri incelenmiĢtir.72

72Eserlerin orijinaline bağlı kalındığı için sınıflandırmaların örneklerinde yazım kuralları TDK‟ye göre

Benzer Belgeler