• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.1. Nitel Araştırma (Görüşme) Neticesinde Elde Edilen Bulgular

4.1.2. Edat, Bağlaç ve Ünlem Öğretim Süreciyle İlgili Türkçe Öğretmenlerinin

4.1.2.1. Edat, Bağlaç ve Ünlemlerin Öğretiminde Yaşanan Sorunlarla İlgili Türkçe

Türkçe Öğretmenlerinin edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretimi süreciyle ilgili vurguladıkları konulardan birisi öğretimi gerçekleştirirken yaşadıkları sorunlar hakkındadır.

Görüşme yapılan öğretmenlerin tamamı edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde birtakım sorunlar yaşadığını ifade etmiştir. Elde edilen veriler incelenip kodlandığında;

1. TDÖP’den kaynaklanan sorunlar

2. Konuların yapısından kaynaklanan sorunlar

3. Öğrenciden kaynaklanan sorunlar şeklinde genel sorun başlıkları ortaya çıkmaktadır. Öğretmenlerin edat, bağlaç ve ünlem öğretiminde yaşadıkları sorunların sebeplerinin frekans dağılımları tablo 19’da verilmiştir.

Tablo 19. Edat, Bağlaç ve Ünlemlerin Öğretiminde Türkçe Öğretmenlerinin Yaşadıkları Sorunların Kaynakları

Görüşler f TDÖP’den kaynaklanan sorunlar yaşıyorum. 11 Konunun yapısından kaynaklanan sorunlar yaşıyorum. 8 Öğrenciden kaynaklanan sorunlar yaşıyorum. 13

Toplam 32

Yapılan görüşme neticesinde edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde TDÖP nedeniyle sorunlar yaşandığı öğretmenlerce 11 kez tekrar edilmiştir. Böyle düşünen öğretmenlerin dile getirdikleri ortak nokta 6. sınıf konularının oldukça yoğun olmasıdır. Dile getirilen bir başka ortak nokta da edat, bağlaç, ünlem öğretiminin sene sonuna sarkması sebebiyle bu konulara yeterince zaman ayıramayıp konuların üzerine yeterince düşemedikleridir. Bu konuda bir öğretmen (Ö-16), “Edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde yaşadığım sorunların birçok

sebebi var ama en başta söylenecek şey 6. sınıf konularının çok fazla olmasıdır.” diyerek

sorunun temelde çok yoğun bir içeriğe sahip olan 6. sınıf programına dayandığını ifade etmiştir.

Öğretmenler edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde yaşadıkları sorunun temelinde konunun soyut yapısının yattığını da belirtmişlerdir. Bu düşünce öğretmenlerce 8 kez tekrarlanmıştır. Böyle düşünen öğretmenlerin vurguladıkları temel nokta, öğrencilerin edat ile

bağlaçları ayırt edememeleridir. Öğretmenler, hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilen kelimelerin bu durumu daha da güçleştirdiğini ifade etmektedirler. Bu konuda bir öğretmen (Ö-1), “Edat, bağlaç ve ünlemlerin de diğer dil bilgisi konuları gibi soyut konular olması

öğrencilerin bu konuları anlamalarını zorlaştırıyor.” demiştir. Bir başka öğretmen (Ö-8), “Edat, bağlaç ve ünlemlerin tek başlarına anlamlarının olmaması öğrencilere konuyu somut bilgi olarak aktarmamızı zorlaştırmaktadır.” diyerek bu konuların soyut yapısının öğretime

olan etkilerinden bahsetmiştir. Bu görüşte olan bir başka öğretmen (Ö-9), “Edat ve

bağlaçların öğretiminde sorunlar yaşıyorum. Edatlar sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundan öğrenciler bunları birbirine karıştırabiliyor.” şeklinde görüşlerini ifade etmiştir.

Bir öğretmen de (Ö-12) bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir: “Öğrencilerimin en

çok edat ve bağlaçları birbiriyle karıştırdıklarını gözlemliyorum. En çok zorlandığım yer de bu ikisinin farkını kavratabilmek. Aslında bu durumun nedeni hem edat de bağlaç olarak kullanılan sözcüklerdir.” Görüşme yapılan öğretmenlerden biri öğretim sürecinde karşılaştığı

sorunları ifade ederken farklı bir noktaya temas etmiş ve dil bilgisi kavramlarındaki terim karmaşıklığına değinmiştir. Bu öğretmenin (Ö-17) ilgili konudaki düşünceleri,

“Öğrencilerimin konuyu yeterince kavrayamamalarının bir sebebini de dil bilgisi terimlerinde bir standardın olmayışına bağlıyorum. Yani çocuk bazı kaynaklarda ‘edat’, bazı kaynaklarda ‘ilgeç’ terimleriyle karşılaşıyor ve çoğu zaman bunları birbirinden farklı zannediyor. O neydi bu neydi derken öğrencilerin kafası karışabiliyor. Bu karışıklığın öğrencinin gözünü korkuttuğunu düşünüyorum. Aslında bu sadece edatlara has bir durum değil. Birçok dil bilgisi teriminde bu karışıklık var.” şeklindedir. Öğretmenin dile getirdiği bu

sorun aslında dil bilgisinin genel sorunlarının başında gelmektedir. Bu konuda Korkmaz şunları söylemektedir: “(…) Bu durumun sonucu olarak çok defa ilk ve orta öğretimde kullanılan terimler ile yüksek öğretimde kullanılan terimler birbirinden farklı olmuş; fakülteden fakülteye, hatta aynı fakültede öğretim üyesinden öğretim üyesine, okullarda kitaptan kitaba, öğretmenden öğretmene değişen terimler ortaya çıkmıştır. Bu konuda zaman zaman düzenleyici bazı girişimler olmuşsa da terimlerimiz yine de çözüm bekleyen bir konu olarak askıda kalmıştır” (Korkmaz, 2007, s. XII-XIII). Öğretmenin bu konudaki tespitinin konuyla ilgili bir çalışma yapmış olan Bulut’un (2014) sonuçlarıyla paralellik gösterdiği görülmektedir.

Görüşme yapılan öğretmenler içinde edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde yaşanan sorunların kaynağının öğrenci olduğunu düşünen öğretmenler de vardır. Bu düşünce de öğretmenlerce 13 kez tekrarlanmıştır. Bu şekilde düşünen öğretmenlerin üzerinde durdukları temel nokta, gözlemledikleri öğrenci algılarıdır. Öğretmenler edat, bağlaç ve ünlem

konularında öğrencilerinin “çok zor konular” veya “önemsiz konular” algılarına sahip olduklarını ifade etmektedirler. Bu konuda bir öğretmen (Ö-1), “Sanki öğrenciler nezdinde bu

konular önemsiz, sıradan konulardadır şeklinde bir izlenim vardır.” demiştir. Bir başka

öğretmenin (Ö-10) bu konuda “Özellikle edat ve bağlaçların birbiriyle sıkça

karıştırılmasından olsa gerek bu konular öğrenciler açısından zor bir konu olarak algılanmaktadır.” dediği görülmektedir.

Edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde yaşanan sorunları öğrenci etmenine bağlayan öğretmenlerin vurguladıkları bir başka husus da öğrencilerin ön bilgi –özellikle de anlama becerilerindeki– eksikliklerdir. Öğretmenler 6. sınıfa gelmiş bir öğrencinin bilişsel hazırbulunuşluğunun olmadığı veya ön bilgilerinin yetersiz olduğu durumlarda edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminin güçleştiğini söylemektedirler. Bu konuda bir öğretmen (Ö-3), “Edat,

bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde özellikle de edat, bağlaç farkını kavratmada problem yaşıyorum. Hele öğrencinin temeli iyi değilse öğretim daha da zor oluyor.” demiştir. Bu

konuda bir başka öğretmenin (Ö-11) görüşleri de şu şekildedir: “Edat, bağlaç ve ünlemlerle

ilgili yaşadığım en büyük problem, öğrencilerin bu sözcük türleriyle diğer türler (isim, sıfat…) kadar çok karşılaşmamış olmasıdır. Bu konuyla ilk defa 6. sınıfta karşılaşan öğrenci konuyu öğrenirken zorlanmaktadır. Bunun için bu konunun diğer sınıflarda da öğretilmesi taraftarıyım.” Bir başka öğretmen (Ö-7) bu konuda, “Edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretiminde yaşanan sorunlar, öğrencilerin diğer sözcük türlerini iyi bilmemelerinden ve anlama becerilerinin gelişmemiş olmasından dolayıdır. Bunları aşmak için çocukların diğer sözcük türlerini iyi öğrenmiş olmaları gerekir.” demektedir. Edat, bağlaç ve ünlem öğretiminin daha

nitelikli ve kolay olması için –ön koşul öğrenme olarak– öğrencilerin diğer sözcük türlerini iyi biliyor olmaları gerektiğini düşünen öğretmen sayısı 9’dur. Öğrencilerin anlama becerilerindeki yetersizliklerin edat, bağlaç ve ünlemlerin öğretimini güçleştirdiğini ifade eden bir başka öğretmen (Ö-1) ise şunları söylemiştir: “Edat, bağlaç ve ünlemler anlam

bilgisi açısından geniş bir yelpazeyi bilmeyi yani dile hâkimiyet ve dili kullanma becerisini gerektirmektedir. Hâl böyle olunca öğrencilerin çok iyi bir anlama becerisine sahip olmaları gerekir. Bu da okuma alışkanlığıyla alakalı bir durumdur. Bu durumda öğrencilerin okuma alışkanlığı kazanmaları, okuyarak kandıklarıyla heybelerini doldurmaları ve heybelerindeki bilgileri anlama becerilerine yansıtmaları onarlı edat, bağlaç ve ünlemler konusunda daha başarılı kılacaktır. Bunun aksi durumda bu konuların öğretimi çok güçtür.”

4.1.2.2. Edat, Bağlaç ve Ünlemlerin Öğretiminde Türkçe Öğretmenlerinin