• Sonuç bulunamadı

7. KELİME ÖĞRETİMİ VE TEKNİKLERİ

7.2. Hafıza Teknikleri

7.4.2. Eşanlamlılar ve Zıt Anlamlılar

Eşanlamlılar ve zıt anlamlı sözcükler yeni kelime öğretiminde önemlidir. Çünkü, öğrenciler bildikleri kelimeler yardımıyla bu türden kelimeleri dağarcıklarına ekleyebilirler. Ancak, dördüncü bölümde de belirttiğimiz gibi, kelimeler her zaman tam olarak birbirinin zıttı veya eşanlamlısı olmayabilir. Bu yüzden öğretim tekniği olarak zıt ve eşanlamlı kelimeler kullanıldığında bu hususlara dikkat edilmelidir.

7.4.3. Ölçekler (Scales)

Bu teknik, kelimelerin ölçekler halinde sunulmasına ve bu sayede öğrencilere kelimeler arasında bağlantı kurma ve anlamlarının ne kadar güçlü olduğu konusunda değerlendirme yapma imkânı sağlamaya dayalıdır. Örneğin ‘hot’ (sıcak), ‘tepid’ (sıcağa yakın), ‘warm’ (ılık), ‘cool’ (serin) ve ‘cold’ (soğuk) gibi kelimeler yukarıdan aşağıya doğru uzanan bir ölçek halinde verildiğinde öğrenciler bu kelimelerin anlamları arasında rahatlıkla sıralama yapabilir ve hangisinin anlam olarak daha güçlü olduğu konusunda bir değerlendirme yapabilirler. Bu sıralamayı önceden bilinen bir kelimeyle de yapmak mümkündür, ‘despise someone’ (birisinden tiksinmek), ‘hate someone’ (birisinden nefret etmek), ‘dislike someone’ (birisinden hoşlanmamak) örneklerinde olduğu gibi öğrencilerin önceden bildiği ‘someone’ (birisi) kelimesi kullanılarak yeni fiillerin anlamlarının kavranması kolaylaştırılabilir.

7.4.4. Açıklamalar (Explanations)

Bu teknikte öğretmen, yeni kelimenin anlamını ve kullanımını yine amaç dili kullanarak açıklar. Bu uygulama aynı zamanda öğrencilerin ‘dinleme’ becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur. Tanım verme tekniğinde olduğu gibi burada da öğretmen seviyeye uygun kelimeler seçmelidir ve yeni bilinmeyen kelimeler kullanmamaya özen göstermelidir. Yine ‘lake’ (göl) kelimesini örnek verecek olursak şöyle bir tanım yapılabilir: ‘Lake: It is a body

of water but much smaller than the sea, there is land all around it and you go swimming and fishing there.’ (Göl: Bu bir su kitlesidir ama denizden çok daha küçüktür, etrafı tamamen karalarla çevrilidir, oraya balık tutmaya ve yüzmeye gidilir.)

7.4.5. Tercüme

Basitçe, amaç dildeki kelimenin anadildeki karşılığını vermektir. Her ne kadar birçok dilbilimci tercümenin iyi bir kelime öğretim tekniği olmadığını belirtse de, bu daha çok sadece, tek kelime öğretim tekniği haline dönüştüğü durumlarda öğrenciler açısından tehlikeli olarak görülmektedir. Tercüme, zıt ve eşanlamlık ve tanım yapma teknikleriyle kıyaslandığında hemen hemen aynı derecede faydalıdır, çünkü bu tekniklerin hepsinde de anlamı tam olarak sunmak mümkün olamayabilir. Bu tekniğin en büyük olumsuzluğu, yeni kelimelerin listeler halinde sunulduğu durumlarda ortaya çıkabilir. Bu tekniğin bir başka olumsuz yönü ise, bazı kelimelerin tam karşılıklarının anadilde bulunmamasıdır, örneğin ‘language’ kelimesinin karşılığını Türkçe’de basitçe ‘lisan, dil’ olarak verebilirken İngilizce’deki ‘alibi’ fiilinin karşılığını, ancak ‘Bir olay esnasında başka bir yerde olduğunu ispat etmek’ şeklindeki bir tanım yoluyla yapabiliyoruz, karşılık olarak bir kelime veremiyoruz.

7.5. Anlam Haritaları (Semantic Mapping)

Anlam haritaları, amaç dili anadil olarak konuşan tüm seviyelerdeki normal ve özel öğretim sınıflarının yanı sıra öğrenme engelli öğrenciler için de yararlı olduğu bilinen bir tekniktir. Yapılan araştırmalar, anlam haritaları kullanan öğrencilerin, okuma becerileri, yazılı ifade ve kelime hazinesi gelişimi bakımından önemli gelişmeler kaydettiğini göstermiştir. Anlam haritaları bazı bilim adamları tarafından farklı şekillerde tarif edilmiştir; “bilginin görsel olarak temsil edilmesi, kavramsal ilişkilerin resmedilmesi” (Antonacci, 1991:174), “metinde veya kelime anlamları arasındaki ilişkilerin ve ana düşüncelerin grafiksel olarak düzenlenmesi” (Sinatra, Stahl-Gemake, and Berg, 1984:22), “bilgilerin grafik şeklinde kategoriler halinde yapılandırılması” (Pittelman ve Heimlich, 1986:779).

Crow-Quigley (1985) ve Brown-Perry (1991) tarafından yapılan çalışmalar anlam haritaları kullanımının etkili bir kelime öğretim tekniği olduğunu ortaya koymuştur. Anlam haritaları kelime öğretimi açısından ele alındığında, anahtar kelimelerin veya kavramların birbirleriyle nasıl bir ilişki içerisinde olduklarını grafikler halinde gösteren tekniktir. Kelime öğretimi ve ‘bağlam’ ile ilgili yapıların düzenlenmesi açısından oldukça etkilidir ve not alma ve üretici düşünce becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur. Johnson ve Steele (1996:352) anlam haritalarıyla ilgili olarak, “mevcut birçok kelime öğretim tekniği yapaydır ve çoğunlukla da yeterince etkili değildir çünkü öğrenciyi, yeni kelime şekilleri ve kavramlar ile önceden zihinlerinde var olan yapılarla ilişkilendirmeye yöneltmezler” şeklinde görüşlerini belirtmektedirler. Ancak anlam haritalarının özelliği, karmaşık bir süreç olan kelimeleri öğrencinin zihninde var olan düşüncelerle ilişkilendirme işlemini gerçekleştirmesidir. Bu teknik öğrencilerin yeni sözcükleri öğrenmesini kolaylaştırmasının yanı sıra öğrenmeyi anlamlı bir aktiviteye de dönüştürür ki, bu da iletişimsel dil öğretimi ilkelerine uygundur.

Anlam haritası yapma aktivitesi esnasında öğrencilerden, kelime çağrışımları, kapsayan terimler, eşanlamlılar, birlikte kullanılanlar gibi anlam ilişkilerini oluşturmaları istenmektedir. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, öğrencilerden, yalnızca kendilerine ait olan ve bir benzeri daha olmayan anlam bağlantıları oluşturmaları istenmektedir. Aşağıdaki anlam haritası, buna örnek olarak verilebilir.

Şekil 1: Anlam Haritası Örneği

Bu tekniğin başarılı olmasının sebebi, öğrenciler açısından sıkıcı ve bezdirici olan sözlükten kelime arama işinden uzaklaştırmasıdır. Bunun yerine, yeni sözcükleri önceki kazanımlar ve geçmişteki bilgilerle ilişkilendirerek yeni kelimeleri kullanmak üzere kişisel olarak anlamlı bir bağlam teşkil eder (Foil ve Alber, 2002). Anlam haritaları, öğrencilerin seviyelerine ve uygun olarak uyarlanmalıdır ve ileri öğretim seviyelerinde yukarıdaki örnekten çok daha karmaşık bir yapıya sahip olabilirler.

7.6. Sözlükler

Sözlükler, dil sınıflarının vazgeçilmez parçalarıdır. Öğrendikleri ve anladıkları kelime sayısını artırmak isteyen veya en azından bir metinde ya da diyalogda karşılaştığı kelimenin manasını öğrenmek isteyen öğrenciler için başvurulabilecek en iyi kaynaklardan birisidir. Aslında, sözlüklerin dil sınıflarında kullanılıp kullanılmamaları veya hangi tür sözlüklerin kullanılması gerektiği, bilim adamları ve öğretmenler arasında sürekli tartışılan bir konudur. Sözlük kullanımıyla ilgili olarak Luppescu ve Day (1993) beğenseniz de beğenmeseniz de sözlük, yabancı dil öğrencilerinin aldığı ilk şeyler arasındadır ve yine Krashen (1989) bu konu ile ilgili olarak, öğrenciler yanlarında sözlüklerini taşırlar, gramer kitaplarını değil, şeklinde görüşlerini belirtmektedirler. dog (köpek) animal (hayvan) hates cats (kedilerden nefret eder) pet (evcil hayvan) loves bones (kemiği çok sever) puppy (köpek yavrusu) good friend (iyi arkadaş)

Bir başka tartışma konusu ise, tek dilli mi yoksa iki dilli sözlük mü kullanılması gerektiği üzerinedir. İki dilli sözlükler kelime hazinelerine olan katkıları bakımından eleştirilse de Hulstijn, Hollander ve Greidanus (1996) tarafından yapılan araştırma, ileri seviyedeki öğrenciler için iki dilli sözlük kullanımının kelime kazanımına katkısının oldukça büyük olduğunu göstermiştir. Öte yandan, Baxter (1980) öğrenciler arasında yaygın olan bir soruna, yani kelimeleri konuşmada kullanamamaya ve bunların yerine yabancı dilde bir tanım yapmaya değinerek, bunun temelde öğrencilerin ‘iki dilli’ sözlük kullanımından kaynaklandığını ileri sürmüş ve konuşma becerisini olumlu yönde etkileyeceğini ileri sürdüğü ‘tek dilli’ sözlük kullanımını savunmuştur.

Son yıllarda yayımcılar, öğrencilere yönelik sözlük hazırlama konusunda yeni bir yol izlemeye başlamış ve hem iki hem de tek dilli sözlüklerin işlevlerini yerine getiren sözlükler hazırlamaya başlamışlardır. Bunlar her iki tür sözlüğün tam bir birleşimi şeklindedir ve geleneksel olarak kullanılan sözlüklere göre bazı avantajlara sahiptirler. İki dilli sözlükler genellikle yalnızca ana dildeki bir eşanlamlı kelimeyi verirken, yeni sözlükler yabancı dildeki bir tanımın yanı sıra yabancı dilde örnek cümleler ve kelimenin anadildeki karşılığını da vermektedirler. Laufer ve Hader’e (1997) göre yeni tür sözlükler yeni kelimelerin kavranması konusunda, hem iki dilli hem de tek dilli sözlüklerden daha iyi sonuçlar vermektedir. Başka bir avantaj ise bu sözlüklerin bütün seviyelerdeki öğrenciler tarafından kullanılabilmesidir. Elektronik sözlükler, çoklu ortam (multimedya) destekli açıklamalarıyla hem öğrenciler hem de öğretmenler için başka bir sözlük seçeneği sunmaktadır. Chun and Plass’ın (1996) Amerikan Üniversitesi’nde Almanca öğrenen öğrencilerle yaptıkları çalışma yeni kelimelerin en iyi, metinlerin yanı sıra resimlerin de bulunduğu durumlarda kavrandığını ortaya koymuştur. Ayrıca günümüzde öğrencilerin cep telefonlarına bile yükleyebileceği türden sözlük yazılımları, hem sözlük kullanımını hızlandırmış hem de daha az sıkıcı hale getirmiştir.

Öğrencilerin, sözlük kullanımı konusunda eğitilmeleri de önemlidir. Öğretmenler sözlükleri incelemeli ve öğrencileri nasıl kullanacakları konusunda bilgilendirmelidir. Summers (1988) sözlük kullanma eğitimi ile ilgili olarak görüşlerini şöyle ifade etmiştir; çoğu sınıfta sözlük kullanımını öğretmek için yeterince zaman ayrılmamaktadır, öğrenciler sözlükteki sembolleri, kısaltmaları ve sözlüğün hangi bilgileri sağlayıp sağlayamayacağını bilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, öğrencilerin bir kelimenin karşılığını tam olarak öğrenebilmesi için sözlüğü nasıl kullanacağını bilmesi gerekmektedir.

Benzer Belgeler