• Sonuç bulunamadı

Duygusal Zekâ, Yale Üniversitesi rektörü psikoloji profesörü Peter Salovey ve New Humpshire Ünivesitesi'nde psikoloji profesörü olan John D. Mayer tarafından 1990 yılında yayınlanan aynı adlı makale (Salovey, 1990) ile araĢtırmacıların ilgisini çekmeye baĢlamıĢ, ancak Daniel Goleman'ın 1995 yılında yayınladığı yine aynı adlı kitabı ile günümüzde yaygın bilinir bir kavram haline gelmiĢtir. Bununla birlikte, duygusal zekâ kavramının önemine esasında çok daha önceki tarihlerde, antik yunan filozofu Aristo tarafından dolaylı olarak vurgu yapıldığını görmekteyiz. Aristo, “doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru Ģekilde kızmak” becerisinin herkeste bulunmadığını, bu beceriye sahip olan kiĢilerin diğerlerine göre hayatta önemli bir üstünlüğe sahip olduğunu öne sürmüĢtür.

Duygusal zekâ, kiĢinin olumsuz davranıĢlarını engeller. Duygusal zekâyı geliĢtirmek her yaĢta önemlidir. Çocukluktaki Ģiddet etkenlerini ortadan kaldırabilir, bir yetiĢkinin iĢ ve özel hayatında daha baĢarılı bir insan olmasını sağlayabilir (Stein, 2003). AraĢtırmalar, biliĢsel becerileri ölçen IQ testinden alınan puanların kiĢinin tek baĢına iĢ dünyasında ya da hayatta baĢarılı olmasındaki payının en fazla %25 civarında olduğunu göstermektedir. Okulda öğrenilenler, az sayıda üstün performans gösteren kiĢileri öne çıkartır. Okuldaki baĢarı, iĢ hayatına girerken

önemlidir fakat baĢarılı bir kariyerin aslı belirleyicisi, duygusal zekâ becerileridir (Goleman, 1999:19).

Duygusal zekâ becerileri, biliĢsel becerilerle sinerji halinde kiĢinin kariyer yaĢamında üstün performans göstermesini sağlar. Duygusal zekâ becerilerindeki eksiklik, kiĢinin sahip olduğu teknik becerileri veya üstün zekânın kullanımını engelleyerek, karmaĢık iĢlerin üstesinden gelmesini zorlaĢtırır (Goleman, 1999:22).

Duygularımızı doğru kullanabilmek, zekâmızı doğru kullandığımız ve duygularla zekâmızı birleĢtirmiĢ olduğu anlamına gelir (Türküsev, 2013:123). Duygusal zekâ becerileri geliĢtirilerek, iĢ hayatında baĢarılı olmayı sağlayacak duygusal yetkinliğe ulaĢılabilir. BaĢkalarının arzu edilen yönde davranmasını sağlayan bu yetkinliğin temelinde iki beceri vardır. Bunlar, baĢkalarının hislerini okumayı içeren “empati” ve bu hislerin ustaca yönetimine olanak sağlayan “sosyal beceriler”dir (Goleman, 1999:22). Duygusal zekâsı yüksek olmak, kendinin ve baĢkalarının duyguları ile bunların etkilerinin farkında olabilmek, duyguların verdiği bilgiyi doğru değerlendirebilmek, duygularını ve iliĢkilerin yönetebilmek anlamına gelir (Beceren, 2012b:57).

Duygusal zekâ, pozitif psikolojinin bütüncül bir parçası olarak görülmelidir. Temel amacı, kiĢinin baĢarılı, mutlu ve baĢkalarıyla besleyici iliĢkiler kurduğu iyi bir yaĢama sahip olmasıdır. Dolayısıyla, konuya daha temelden yaklaĢıldığında, duygusal ve sosyal zekâları yüksek çocukların yetiĢtirilmesini ve eğitilmelerini baĢarabildiğimiz ölçüde, daha etkili, üretken ve insancıl örgütlerin oluĢturulmasına katkı sağlayabiliriz (Bar-On, 2010:60).

Duygusal zekâ, duyguların akılla nasıl birleĢtirilebileceği sorusuna cevap arayan bir kavramdır. Duyguların yönetimi, hissedilenin ardında ne olduğunu farketmek, kaygıyla, öfkeyle, üzüntüyle baĢetmenin yollarını öğrenmek, kararların ve hareketlerin sorumluluğunu üstlenerek gereğini yerine getirmektir (Goleman, 1998a:335). Duygusal zekânın temelindeki düĢünce, duygularımızın aslında bizi ne

kadar zeki kıldığıdır. Duygusal zekâ, akılcı düĢünceyi Ģekillendirmemize yardım eder (Caruso, 2007:60). Dolayısıyla, duygu ve düĢünceyi birbirine bağlayan her Ģey duygusal zekâ değildir. Duygusal zekâya sahip olabilmek için, duygular düĢünce sürecimizin değerini anlamlı bir Ģekilde yükseltmeli ve ona destek olmalıdır (Caruso, 2007:87).

Mayer ve Salovey, duygusal zekâyı "Kendinin ve baĢkalarının duygularını tanıma, anlamlandırma ve düzenleme ile ilgi enformasyonu da içeren duygusal enformasyonu doğru ve etkili bir Ģekilde iĢleme kapasitesi" olarak tanımlamaktadırlar. (Mayer, 1995:197).

Goleman da benzer Ģekilde duygusal zekâyı "Kendimizin ve baĢkalarının hislerini tanıma, kendimizi motive etme, içimizdeki ve iliĢkilerimizdeki duyguları iyi yönetme kapasitesi" olarak tanımlamaktadır. Duygusal zekâ, akademik zekâdan, yani IQ ile ölçülen salt biliĢsel kapasiteden farklı, ancak onu tamamlayan yetenekleri ifade etmektedir. ĠĢ dünyasında, akademik açıdan zeki ama duygusal zekâdan yoksun olan bir çok insanın, IQ'ları düĢük ama duygusal zekâ becerileri yüksek olan kiĢilerin emrinde çalıĢtığına sıklıkla rastlanılmaktadır (Goleman, 1999:317).

Bar-On'un duygusal zekâ tanımı, "Bireylerin günlük olayların üstesinden gelmesini, kiĢisel ve sosyal yaĢamlarında daha etkili olmalarını sağlayan bir dizi duygusal ve sosyal beceri, yetenek ve yetkinliği" Ģeklindedir (Bar-On, 2003:1790). Diğer kiĢilerin isteklerini ve gereksinimlerini anlamak, güçlü ve zayıf yönlerini fark edebilmek, stresten uzak ve sakin kalabilmeyi sağlar. Böyle bir kiĢi bulunduğu çevrede ilgi gören ve aranan kiĢidir (Stein, 2003:28). KiĢinin IQ düzeyi yüksek olsa da, onu kullanabilmek için önemli ölçüde duygusal zekâya sahip olmalıdır. Çok zeki biri rahatsız edici davranıĢlarıyla çevresindekileri kendinden uzaklaĢtırabilir (Stein, 2003:16). Bu nedenle, duygusal anlamda zeki olmak, en az biliĢsel anlamda zeki olma kadar önemlidir (Stein, 2003:27).

"Duyguların gücünü ve hızlı algılayıĢını, insan enerjisi, bilgisi, iliĢkileri ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneği" olarak yapılmaktadır. Ġnandırıcı ve güvenilir bir insan olmamız çok büyük ölçüde IQ'yu değil, duygusal zekâya ve onunla bağlantılı pratik ve yaratıcı zekâya dayalıdır (Cooper, 2010).

Duygusal zekâ özellikleri, kısmen doğuĢtan gelmekle birlikte kesinlikle sonradan da geliĢtirilebilen ve yaĢ ile birlikte artan bir yetenektir. Olgunluk dediğimiz Ģey budur. Duygusal zekâyı öğrenmek, arzu ve çaba gerektirir. (Goleman, 1998b:97).

Benzer Belgeler