• Sonuç bulunamadı

Almanların Mayıs sonlarında Manş kıyılarına dayanarak kuzey kıyılarında mücadele eden İngiliz, Fransız ve Belçika birliklerini tam bir kıskaca alması büyük bir infial yarattı. Daha önce de belirtildiği üzere İngiltere, yaklaşan tehlike karşısında parlementoya tarihinde görülmemiş derecede geniş yetkiler tanıyan bir kanun yürürlüğe koydu. İngilizler artık tüm çabayı ordusunu sağ salim Britanya sahillerine taşıyarak ileride hava ve kara birlikleriyle ülkesini savunmak üzere yoğunlaştırmaktaydı. Bunun yanı sıra Belçika kralı her ne kadar kabine karşı çıksa da Alman tazyiki karşısında savaştan 28 Mayıs 1940 tarihinde çekilerek teslim olduklarını tüm dünyaya ilan etti. Fransızlar ise savunma hattını değiştirerek son kez Almanlara dayanabilme kudreti gösterme çabasında idi.

Öte yandan Alman tarafında da farklı gelişmeler yaşanmaktaydı. Baş döndürücü bir şekilde Yıldırım Savaşı taktiğine sadık kalarak iki hafta gibi bir sürede Manş kıyılarına dayanmışlardı. Yıldırım Savaşı taktiğinin büyük savunucularından olan Guderian emrindeki zırhlı birliklerle bazen komuta kademesini de hiçe sayarak

78 Keegan, İkinci Dünya Savaşı, s.86 79 Artuç, İkinci Dünya Savaşı I, s.108-109.

büyük bir ilerleme kaydetmişti. Guderian’ın öncü panzer birlikleri 24 Mayıs 1940 tarihinde Manş’ın Müttefikler elinde kalan son limanı olan Dunkirk limanına 16 kilometre kadar yaklaştı. Belçika üzerinden gelen B ordu komutanı von Bock bir yandan güneyden ilerleyen A ordu komutanı Rundstedt diğer yandan Müttefikleri sahil şeridinde sıkıştırdı80. Ancak piyade birliklerinden çok daha hızlı bir şekilde zırhlı birliklerin ilerlemesi ve hattın uzaması Arras’ta İngiliz saldırısına uğrayan Rommel’i endişelendirdiği gibi Hitleri de kaygılandırmıştı. A ordu gurubuna komutan eden Rundstedt ise panzer birliklerinin kendi güvenliklerini tehlikeye atacak şekilde çok ilerlediklerini ve piyadeler hattı korumadıkça çok fazla ilerlenmemesi konusunda ikazlarda bulunuyordu. Nitekim Rundstedt de 21 Mayıs’ta Arras’ta gerçekleştirilen İngiliz saldırısı için “kısa bir süre için de olsa zırhlı birliklerinimizin kuşatılıp, onu

destekleyecek olan piyade tümenlerinden irtibatlarının kesileceği korkusunu yaşadık”

diyerek yaşadığı endişesini dile getirmişti81. Halder ve Brauchitsch daha önceki çekingenliklerini bir tarafa bırakarak saldırıya devam edilmesi taraftarıydılar. Fakat Hitler, zırhlı birliklerin kıyı ovalarında ilerlemelerinin uygun olmadığı kanısıyla ilerlemeyi 24 Mayıs 1940 tarihinde bir süreliğine durdurdu82. Hitler, Müttefiklerin su bentlerinin kapaklarını açarak panzerlerin bataklığa gömüleceği korkusunu yaşamaktaydı. Bunun yanı sıra sahile sıkışan düşman karşısında von Bock’un piyadelerinin bu işi görebileceğini düşünen Hitler, batıda hala ayakta duran Fransa’nın işini bitirmek için panzer gücünü toplayarak Fransa hattına sürmek düşüncesindeydi. Dunkirk sahilinde Müttefik kuvvetlere oldukça yaklaşmış olan Guderian, anlam veremediği bu durum karşısında General Kleist’a “bulunduğum yerden Dunkirk’ü

görüyorum. Çok sayıda asker gemilere bindiriliyor. Gemilere ateş açtım. Düşmanı bu güç koşullar altında iken bastırmama izin verin” 83 demekle yetindi. Emir Hitler’den geldiği için elleri kolları bağlanan Alman komuta kademesi sahile sıkışmış olan İngiliz ve diğer Müttefik kuvvetlerin geri çekilişini 26 Mayıs’a kadar izlemekten başka bir şey yapamadı.

80 Artuç, İkinci Dünya Savaşı I s.109-110. 81 Hart, İkinci Dünya Savaşı I s.84. 82 Keegan, İkinci Dünya Savaşı, s.86-87. 83 Artuç, İkinci Dünya Savaşı I, s.110.

Müttefikler tarafında ise bu süreçte tam anlamıyla bir kargaşa hakimdi. Fransız ordularının komutanı olan Weygand, İngilizleri güneyden kuzeye doğru ilerleyen Fransız ordusuyla birleşmekten ziyade kıyı şeridine çekilmekle suçluyordu. İngiliz birliklerinin komutanı olan Gort, Dunkirk’e çekildikten sonra 26 Mayıs’ta İngiliz kabinesi, Savaş Dairesini yetkili kılarak Gort’a çekilme kararını iletmesini ve emir vermesini istedi. Ertesi gün ise birliklerini deniz yoluyla tahliye etmesi için emir gönderildi84. Gort, 24 ila 26 Mayıs arasında birliklerin büyük kısmını arkasını Aa ve Colme kanallarının savunduğu Dunkirk sahiline taşıdı. Bu bir anlamda Hitler’in 26 Mayıs’ta tekrar saldırı emri verdiği tarihte İngiliz birliklerinin daha güvenli bir bölgede olduğu anlamına geliyordu85. Bu arada Churchill, bir yandan da teslim şartlarını imzalamak üzere olan Belçika Kralı Leopold’a önemli bir amiral olan Keyes’in göndererek bir süre daha dayanması için ikna etmeye çalışıyordu86. Churchill’in bundan kastı Belçika’da olan İngiliz birliklerinin Dunkirk’e ulaşamadan tecrit ve imha edilmelerini engellemekti. Fakat bu isteği gerçekleşmedi.

İngilizlerin Dinamo Operasyonu verdiği tahliye süreci başladığında İngiliz Amiral Ramsey, muhriplerden ve küçük gemilerden oluşan filoları Dunkirk sahiline gönderdi87. İngilizler ellerinde kalan tek ordunun tahliyesi için sivil tekneleri dahi görevlendirdi. Hitler, daha önce Alman hava kuvvetleri komutanı olan Goering’ten Dunkirk’ten yapılacak herhangi bir tahliyenin Luftwaffe tarafından engellenebileceği sözünü almıştı88. Ancak durum sanıldığının aksine o kadar kolay gözükmüyordu. 27 ve 28 Mayıs tarihlerinde Alman uçakları Dunkirk sahillerini bombardımana tutarken kara birlikleri de sahili top atışları ile dövdü. Buna rağmen Almanlar ne gemilerin kıyıya yanaşmasına engel olabildi ne de tahliyeyi durdurabildi. 4 Haziran’da tahliyenin tamamlandığı güne kadar Almanlar ancak 6 İngiliz ve 2 Fransız muhribini batırabildi. Bunun yanı sıra çoğu sömürgelerden gelen Fransız askerleri Dunkirk’te önemli bir savunma mücadelesi sergilediler89.

84 Hart, İkinci Dünya Savaşı I, s.84.

85 Keegan, İkinci Dünya Savaşı, s.88.; Muharrem Feyzi Togay, “Harbin Genişlemesi İhtimali”, Cumhuriyet, 1 Haziran 1940, s.2.

86 Muharrem Feyzi Togay, “Harbin Sıklet Merkezi”, Cumhuriyet, 30 Mayıs 1940, s.2. 87 Keegan, İkinci Dünya Savaşı, s.88.

88 Artuç, İkinci Dünya Savaşı I, s.112. 89 Keegan, İkinci Dünya Savaşı, s.88.

Dunkirk tahliyesini başarılı kılan etmenlerden bir tanesi de İngiliz hava kuvvetlerinin göstermiş olduğu başarı idi. Binlerce İngiliz, Fransız ve Belçikalı askerden müteşekkil kafileler İngiliz donanmasının yanı sıra Alman uçaklarından daha üstün olan İngiliz Kraliyet Uçakları’nın koruması altında İngiltere’nin güney sahillerine taşınmaya başladı90. Tahliyenin ilk gününden son gününe kadar süren hava mücadelesinde İngiliz hava kuvvetleri 114 uçak kaybederken Almanlar toplamda 394 uçak kaybetti. Bu durum, İngilizlerin vatanlarını müdafaa edebilmeleri için adeta bir ön savaş niteliği taşıdı. Nitekim İngilizler hava gücünün etkisini kavrayarak bu tarihten itibaren uçak üretim kapasitelerini haftada 200 uçağın üstüne çıkardılar91.

Tahliyenin başladığı ilk günlerde yani 26-27 Mayıs’ta 8000 kişi İngiltere’ye taşınabilmişti. Fakat gün geçtikçe ve kıyıya yanaşan gemi sayısı arttıkça kurtarılan asker sayısı da arttı. 28 Mayıs’ta donanma gemileri ve sivil teknelerden oluşan filo 19.000 kişiyi karşı sahile taşırken bu sayı bir gün sonra 49.000’e yükseldi. İngiliz komutan Gort’un dahil olduğu 31 Mayıs’taki tahliye sırasında ise 68.000 asker kurtarıldı. Tahliye’nin son günü olan 4 Haziran’da ise 338.000 Müttefik kuvveti ki bunun büyük kısmı İngilizlerden oluşmaktaydı güvenli bir şekilde İngiltere’ye nakledildiler. Tahliye edilenler arasında 110.000 kadar Fransız askeri ise kısa süre içinde Fransız limanlarına geri gönderilerek Fransa’daki savaşa katıldılar92.