• Sonuç bulunamadı

Dosya: Asım Gültekin

Belgede SAYI-4 YIL-1 EYLÜL Kalemlik (sayfa 27-32)

Yazar, gazateci ve eğitmen Asım Gültekin, Yalova'daki evinde kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

22 Temmuz günü vefat eden Gültekin’in cenazesi 23 Temmuz Perşembe günü (bugün) İkindi namazında Amasya/Taşova Merkez Camiinde kılınacak cenaze namazı sonrası Doğu Mahallesi Kabristanlığına defnedilecek.

Aynı zamanda Dil Evi Etimoloji Topluluğu Başkanı olan Gültekin, bugüne kadar birçok kültürel çalışmaya imza attı. Uzun yıllar Türkiye Dergiler Birliği'nin başkanlığını üstlenen Gültekin, evli ve 2 çocuk babasıydı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Gültekin'in vefat haberini aldığını ve üzüldüğünü dile getirdi: "Güzel adamdı. Zor zamanlarda ağır yükler yüklenmiş, gerçek bir dava adamıydı. Buralıydı. Kültürümüzü sevdi, sevdirdi. Mekânı cennet olsun. Ailesinin, dostlarının ve talebelerinin başı sağ olsun." dedi.

"Donukluğu harekete geçirirdi"

Yazar Ahmet Mercan yaptığı açıklamada, Gültekin'in camiada özgün bir yeri olduğuna işaret etti: "Onun muadili ya da ona denk bir başka isim hatırlamıyorum. Çünkü topyekûn bir camia için çalışan bir adamdı. Donukluğu harekete geçirirdi. Büyüklerine, küçüklerine iş çıkarır, hikmet üretirdi." dedi.

Mercan, Gültekin'i "hikmet arısı" diye adlandırdığını dile getirdi:

"Sadece benim değil zannediyorum, herkesin bir yanını aldı götürdü. İslam ona çok yakışıyordu ve o inancını coşkuyla taşıyordu. Hem ülkesini hem camiasını hem de ümmetini seven, büyük bir aşkla, sevgiyle, coşkuyla bu işi yapıyordu.

Daha bizden sonraya kalacak ve bizi temsil edecek diye baktığım bir insandı. Allah mağfiret etsin, başka bir şey diyemiyorum. "

"Bitmeyen bir gayreti vardı"

Sanatçı Ömer Karaoğlu da Gültekin'le uzun süreli bir dostluğu olduğunu belirtti: "Asım'ı tanıyan dostlar bilirler, son anlarına kadar yüreklendirmeye ve güzel işler yapmaya kışkırtan bir arkadaşımız, kardeşimizdi. Yıllardır tanırım. Çok yakın bir tarihte rahmetli Cahit Zarifoğlu'nun yayınlanmamış bir şiirini bana göndermişti. Israrla bakalım önce bunu kim besteleyecek, diye beni tahrik etmeye devam ediyordu." dedi.

Karaoğlu, Gültekin gibi şahsiyetleri "vakıf adamlar" olarak tanımladıklarını anlattı:

"Özellikle son dönemde dergiciliği yanında gençlerle yüz yüze yaptığı etimoloji derslerini biliyoruz. Gayreti hiç eksilmedi. Kendim adıma bizim sanatla olan duruşumuzda, yıllardır her vesileyle üzerimizde bir sorumluluk olduğunu hissettirirdi. Bu yönüyle bitmeyen bir gayreti vardı. Edebi hafızamız için, son 30-40 yılın hafızası için sürekli bir şeyler keşfedip sürekli onlarla gençleri tanıştırmaya buluşturmaya çalışırdı. Allah mekânını cennet eylesin. Çok bir insanı kaybettik. Hepsinden önemlisi, ben çok değerli bir dostumu kaybettim. Çok üzgünüm, mekânı cennet olsun. Rabbimize çok değerli bir misafir gönderiyoruz. Çok erken kaybettik. Ben de çok hakkı olan bir kardeşimdi. Hep iyi şeyler yapmaya yönelik önerileri olan biriydi. Kıymetli bir insanı cennete uğurluyoruz. Böyle bakıyorum ben, mekânı cennet olsun. Çok özel bir adamdı." dedi.

Dünya Dergiler Birliği Başkanı Metin Uçar da

"Rabb'im rahmet eylesin. Dava adamı, davasında gayreti ve sonuç alıncaya kadar azimle çalışan bir şahsiyetti. Dosttu. Arkadaştı. Omuzdaştı. Pek çok eser ve gönüllerde iz bıraktı. Dergicilik adına yaptığı çalışmalara şahsım ve Dünya

Sanatçı Hakan Aykut ise Asım Gültekin'in hayatının incelenip, örnek alınması gereken bir insan olduğuna dikkati çekti: "Kendini, insanlığa faydalı işler yapmaya adamış, adeta bir vakıf insan olmuştu. Bir lakabı 'herkesin tanıdığı, herkesi tanıyan adam' idi. İş dünyasından siyasete kadar çok geniş bir çevrede sevilen bir insan olmasına rağmen, makam mevki ve menfaat peşinde koşmamış, kendini eğitime ve özellikle de gençlere adamıştı." dedi.

Asım Gültekin; 1975'te Amasya'nın Taşova ilçesinde dünyaya geldi. Lise öğrenimini Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde tamamladı.

Marmara Üniversitesi Edebiyat Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olan Gültekin, bugüne kadar birçok derginin yayın hayatına başlamasına öncülük etti.

Aralarında "Yörünge", "Yedi İklim", "Yeni Şafak", "Sağduyu", "Milli Gazete", "Vakit",

"Şehrengiz", "Düş Çınarı", "Kırklar", "Gerçek Hayat", "Genç" ve "Yörünge"nin bulunduğu birçok yayında yazıları yayınlanan Asım Gültekin ayrıca yüzlerce seminer ve konferans verdi.

Farklı illerdeki okullarda edebiyat öğretmenliği de yapan Gültekin, 2008'de yılın öğretmeni seçilmişti.

*Bu yazı Asanatlar.com’dan alıntılanmıştır.

ASIM GÜLTEKİN: DOSTLUĞUN MÜCESSEM HÂLİ

Rasim ÖZDENÖREN

Bütün tanıdıkları, dostları gibi ben de şok oldum.

Beklemediğimiz bir olaydı.

Sağ kolum koptu sandım.

Tanımayanlar inanmayabilir.

Onunla ben ağabey kardeşten, baba oğuldan daha fazla bir yakınlıktaydık.

Onu ivazsız tavizsiz severdim. Ama biliyordum ki o beni, benim onu sevdiğimden katbekat fazla severdi.

Son yıllar boyunca şahsıma yapılan Anadolu davetlerinin düzenlenmesini, yığınla meşguliyeti arasında üstlenmek istedi. “Sen bunlarla uğraşma, müsaade et, bu işleri senin yerine ben göreyim” dedi.

Dediğini de her zaman hakkıyla gerçekleştirdi.

Bana vaki olan davetleri “Asım Hoca’yla görüşünüz, neticeyi o bana ulaştırır” diyordum.

İyi ki böyle bir ahenkleşmeye başlamışız. Benim, söylemeye yüzümün tutmadığı hususları o benden daha iyi bilir ve daveti kabul şartlarını o belirlerdi. Ne gibi? Son yıllarda akciğer sorunum yüzünden nefesim biraz daraldığından, sahnedeki konuşma kürsüsüne en az basamak tırmanarak ulaşmamın sağlanması, kürsüde hemen konuşmaya başlamadan önce biraz soluklanmam için oyalayıcı konuşmalar yapılması kabilinden hazırlıklar… Kimi zaman bunları abarttığı da olurdu. “Asım, istersen bu kadar sıkı tutmayalım, ayıp olmuyor mu?”

tarzındaki itirazlarıma “Ağabey sen katlanacağına onlar katlansın” derdi.

Bu işleri canla başla yürüttü.

Gecesi gündüzü yoktu.

Çoğu zaman ben yorulmayayım diye bana kürsüde moderatörlük de yaptı. O zaman, kendisiyle ikili sohbetlerimizde anlattığım anekdotları dinleyicilerimiz ile paylaşmak için bana fırsat yaratmak ister, onlarla paylaşmaya çalışırdı.

Son yıllarında kelimelerin etimolojisi üzerinde yoğunlaştı. Hüseyin Rahmi Göktaş’ın özgün kuramından hareketle Türkçe kelimelerin kökenini bulmaya gayret ediyordu. Gazetedeki

köşe yazılarında çoğunlukla bu konu üzerinde duruyor ve ilgi çekici buluşlara imza atıyordu.

Dostluğunu herkesle ihlas ile paylaşırdı. İçinden asla kötülük geçtiğine tanık olmadım.

Bir ara “Dünyabizim” sitesinin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Orada ilginç bir tutum sergiledi. Hiç kimse üzerine asla olumsuz bir cümleye yer vermedi. Facia nitelikli haberleri bile iyimser bir dille aktarmaya çalıştı.

Dedikoduya yer vermedi, hep müjdeli ve iç açıcı haberler sundu. Bu tür yazılarının köşe başlığı

“Beyaz Haberler” idi. O yazıları biz bir süre, o usanasıya kadar, yayın yönetmenliğini yürüttüğüm aylık Hece Dergisi’nde de konuk ettik.

Hiç boş durmadı. Sürekli çalıştı. Yemek esnasında bile telefonu kulağındaydı.

En verimli çağında veda etti. Birçok derginin çıkmasına vesile oldu, oralarda yazılar yayınladı.

Çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı.

Edebiyat öğretmenliğini okul dışında da okuma etkinlikleri biçiminde sürdürdü. Gençlerle yakından ilgilendi. Tanıştığı herkesle hasbi ilişkiler geliştirdi. Devlet adamlarından üç yaşındaki bebelere kadar geniş bir dost yelpazesi vardı. Taşova’da kılınan cenaze namazında olsun, Fatih Camii’ndeki

gıyabi cenaze namazında olsun, katılan binlerce kişinin her birinin gönlünde ayrı ayrı yerler edinmişti.

Kitapları: Alışmak Ölümüne Karşı, Birden Bine -Türkçede sayıların kökeni üzerine denemeler-…

Dergilere, gazetelere dağılmış daha yüzlerce yazısı kitaplaşmayı bekliyor…

Gitti… Bize derin bir hüzün bırakarak gitti…

Mekânı cennet olsun…

*

AYASOFYA’DA CUMA NAMAZI: Her yıl istikbale yeni kapılar aralayarak giren Türkiye, 24 Temmuz 2020 Cuma günü bu gidişi Ayasofya’da eda edilen Cuma Namazı ile taçlandırdı. Türkiye’nin zaferi öylesine büyük idi ki, bu ülke üzerine makûs hesaplar yapanlar yas tutmaya başladı. Bu zafer yeni zaferlerin ilk büyük, en büyük müjdeli haberi olsun dileğindeyim…

ASIM GÜLTEKİN HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

Müştehir KARAKAYA

Benim hafızamın hatırlatma kısmında bir sorun olduğu kesin, hem de eskiden beri. Neden bazı önemli şeyleri hatırlamıyorum, bilmiyorum.

Örneğin en yakın arkadaşlarımla, dostlarımla ne zaman, nasıl tanıştığımı, ilk defa nerede karşılaştığımı neden hatırlamadığımı bir türlü çözemedim. Mesela; ilk şiirim ya da yazım, hangi dergide ve ne zaman, hangi tarihte yayınlandığını bilmediğim gibi. Bunu önemsemediğimden değil, asla! Dostlarım hakkında bilgi istendiğinde, onları anlat, dendiğinde yapışıp kalıyorum.

Yine böyle oldu. Enes Gürbüz Kalemlik Dergisi için arayıp; “Hocam, Asım Gültekin hakkında bir dosya hazırlıyorum, yazar mısın?” deyince tutuldum kaldım. Şüphesiz rahmetli önemli ve güzel bir insandı, lâkin onunla topu topu ya üç ya da dört kere görüşmüşlüğüm, karşılaşmışlığım vardır. Bir iki etkinlikte karşılaştık. Bir kere de Üsküdar’da, Belediyenin yan sokağında, Balıkçılar Çarşısının bitiminde Kitapevi-Kafe gibi bir yerde... Sık sık uğradığı bir kitapevi olsa gerek.

1990’ların başında Kardelen Dergisi’ni çıkarıyordum arkadaşlarımla, Amasya Taşova’da lise öğrencisiydi Asım Gültekin. Bize mektup yazmıştı, okuma ve yazma heveslisi bir gençti.

Onunla ilk karşılaşmamız yıllar sonraya Dursunbey Suçıktı veya Samsun’da, belki de Çorum’da olmalı. Ben arkadaşlara Cağaloğlu anılarımı anlatırken; “Üstad” dedi. “Bunları mutlaka yazmalısın, editörün ve yayıncın ben olurum. Bunları yazmadan sakın ölmeyin, çünkü çok önemli!” Bunu hâla hatırlıyorum, her zaman duydum. Ona hazır olmadığımı, birçok şeyi sağlıklı düşünemediğimi, yaşayan yazar ve şairler hakkında yazmanın polemik yaratacağını, kin ve nefrete yol açabileceğini söylemiştim. İyi ile kötüyü en iyi ayırt etmenin yolunun bu olduğunu söylemişti o da. Bir kere daha karşılaştığımızda tanınan bir güzel adamdı.

de; “Hayır” demiştim. “Öyleyse, gizli bir yere teyp yerleştireceğim, seni kışkırtacağım, haberin olmadan bunları yazılı hale ben getireceğim.

Buna da itirazın olmasın ama, iznin olsun!”

demişti. Hep beraber gülüşüp eğlenmiştik.

Ömür ne ona yetti ne bana. Bu dileği hiçbir zaman gerçekleşmedi...

Rahmet olsun ona, mekânı Cennet olsun!

9.8.2020 Van

_______________________________________

ASIM GÜLTEKİN: EDEBİYAT YUVALARININ HOCASI

Enes GÜRBÜZ

Bir gün Asım Gültekin’in vefatı üzerine bir yazı yazacağımı hiç düşünmezdim. Bu söylediğimden birden çok anlam çıkarılabilir. En iyisi yanlış anlaşılmaması için olayı başından anlatayım.

Şair Sıtkı Caney ile tanıştığımız gün “Asanatlar”

isimli bir web sitelerinin olduğunu, şiirden sinemaya her türlü haberleri falan paylaştıklarını falan söylemişti. Eğer şiirlerimi gönderirsem yayımlayabileceğini de belirtmişti. “Özürlü Mısralar” adlı bir şiirimi göndermiştim.

Ardından diğer şiirlerimi de gönderdim. O ilk şiirimi gönderdiğim günden itibaren sürekli Asanatlar’ı takip etmeye başladım. Rutin bir alışkanlık hâline geldi artık bu bende. Bizim

“Kalemlik” dergisinin haberleri de sitenin edebiyat kategorisinde çıkmaya başladı. 2.

sayıdan sonra dergimizi TÜRDEB (Türkiye Dergiler Birliği)’ne bağlarsak bir işe yarar mı diye epeyce düşündük. Sonunda da bu işten bilen birine sormamız gerektiğini fark ettik. Aklıma Asım Gültekin geldi. Ona sormalıydım.

Numarasını bulup aradım, konuştuk. Dergi çıkarmama fazlaca sevinmişti. Asanatlar’da YouTube platformu üzerinden okuyucularıyla, edebiyat- severlerle canlı yayın yapacağı haberini gördüm. Hiç kaçırır mıyım? Tabi ki izledim. Kısa zaman sonra İbrahim Tenekeci’nin Genel Yayın Yönetmenliği-ni yapmakta olan

“Muhit” dergisi Haziran 2020 sayısında Cahit Zarifoğlu Dosyası hazırladı. Asım Gültekin’in dikkati sayesinde zarif şairin vefatından otuz beş gün önce yayınladığı ama hiçbir eserinde yer almayan “İşkence” şiirinin gün yüzüne çıktığını belirtti İbrahim Tenekeci sunuş yazısında. Aynı zamanda Asım Gültekin aynı sayıda “Zarifoğlu Şiirinin Bilinmeyen Kelimeleri” isimli yazısıyla yer almıştı. “Zarifoğlu kelimelere yeni kıyafetler dikme hususunda ve dilin önünü açmakta oldukça mahirdir” diyordu o yazısında. Bu yazıyı yazarken de elimde Muhit dergisinin bu sayısı var. Benim bir huyum var: İstediğim bir kitap ya da bir dergiyi alacaksam, tüm kırtasiyeleri teker teker dolaşırım. Kimse tutamaz beni. Bu dergiyi almak için de neler

çektiğimi bir Allah bilir. İnternete girdiğimdeyse yalnızca şiirlere, şairlere bakarım. Yine gezinirken Asım Gültekin ağabeyin Zoom programı üzerinden okurlarıyla canlı sohbet yapacağını öğrendim. Daha sonra da bu sohbetin iki gün önce olduğumu, kaçırdığımı öğrendim.

Kaçırdığıma çok üzüldüm. Ama eğer o sohbete katılsaydım vefat ettikten sonra yüzü gözümün önüne geleceğinden daha da üzüleceğimi düşünüyorum. Kalemlik’in 3. Sayısını çıkardıktan sonra Asanatlar’daki haberine bakmak için açtığımda “Asım Gültekin Vefat Etti” haberini gördüm. Yıkıldım. İnna Lillahi ve İnna İleyhi Turceun. Allah’tan geldik, dönüşümüz de yine O’nadır. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah.

Hakkında detaylı araştırmalar yaptığımda birçok derginin kurulmasına öncülük yaptığını öğrendim. Edebiyat yuvalarının (dergiler) hocası olmak kolay değil. TÜRDEB (Türkiye Dergiler Birliği) başkanıydı ne de olsa. Sonra da dergimiz yazarlarından Mehmet Osmanoğlu hoca ile görüştük ve “Asım Gültekin Dosyası”

hazırlamaya karar verdik. Bu kadar. Başka da diyecek lafımız yok. Edebiyat dünyasının başı sağ olsun diyoruz.

ne bırakmalı toprağa yağmur

geceye karanlık sokak başlarına ıhlamur

 

bir baştan bir başa arşınlanan şehirlere gezgin

 

bir şeyler unutmuşçasına geçilen raylarda vatmanlar peronlara

akıl nöronlarına ne bırakmalı şair

inanca sevince yaşamaya dair

 

rüzgârın nefesinde süzülen uçurtma umuda yelken açan gemi göçmen kuşlar gök çadıra

  ya da

kodesten ayrılırken kapı eşiğine mahkumlar soğuk duvarlara ne bırakmalı

 

susmanın son çığlığına vedanın ön sözüne yusuf derin kuyulara

ferhat külünge  

insan

çocukların kalbine gözyaşlarına mezar taşlarına

ve zamana   insan

insana ne bırakmalı

Belgede SAYI-4 YIL-1 EYLÜL Kalemlik (sayfa 27-32)

Benzer Belgeler