• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA

5.1. Doğumun 1 Evresinde Rutin Epidural Analjezi Almayan Anneye

Doğumun 1. evresinde epidural analjezi almayan anneye uygulanan dik pozisyonun normal doğum oranı üzerine etkisinin önemsiz olduğu belirlenmiştir (RR=1.035, % 95 CI=0.961-1.115), (Tablo4.1). Konu ile ilgili yapılan bir meta-analiz çalışmasında; dik pozisyonun normal doğum oranı üzerine etkisi önemsiz düzeyde olup (RR=1.05, % 95 CI=0.99-1.11), çalışmamızla benzer sonuca sahiptir (Lawrence ve ark., 2013). Bazı çalışmalarda doğum eyleminde dik pozisyonda daha az normal doğum oranı olduğu (Williams ve ark., 1980; Calvert ve ark., 1982; MacLennan ve ark., 1994; Miqueluuti ve ark., 2007), diğer çalışmalar ise dik pozisyonda daha fazla normal doğum olduğu saptamıştır (Mathew ve ark., 2012; Flynn ve ark., 1978; Akın, 2011), (Şekil 4.3). Çalışmalardaki farklılığın nedeni; annelere uygulanan dik pozisyonun uygulanma süresi ile ilişkilendirilebilir. Flynn ve arkadaşlarının (1978) yaptığı çalışmada, kadınların dik pozisyonda kalma sürelerinin daha uzun, diğer çalışmalarda ise kadınların dik pozisyonda kalma sürelerinin daha kısa olduğu belirtilmiştir. Dik pozisyonun normal doğum oranını arttırdığına ilişkin yapılan araştırmaların yanlılık riskleri yüksek olduğu için çalışma sonuçları dikkatle değerlendirilmedir. Janet Balaskas tarafından yayınlanan Aktif Doğum Manifestosu’ nda (2011) ise doğumda sabit bir pozisyonun olmadığı, spontan doğum eyleminde ayakta durma, yürüme, dik oturma gibi pozisyonların kullanılabileceği önerilmektedir.

Çalışmada doğumun 1. evresinde epidural analjezi almayan anneye uygulanan dik pozisyonunun sezaryen doğum oranını önemli derecede azalttığı saptanmıştır (RR=0.625, % 95 CI=0.416-0.940), (Tablo 4.4). Yapılan bir meta-analizde; dik pozisyonun sezaryen doğum oranı üzerine etki büyüklüğü; (RR=0.71, % 95 CI=0.54- 0.94) bu çalışma ile benzer düzeyde bulunmuştur (Lawrence ve ark., 2013). Analize

142 dahil edilen bazı çalışmalarda, dik pozisyonda sezaryen doğum oranının daha az, ancak etki büyüklüğünün önemsiz olduğu saptanmıştır (Bloom ve ark., 1998; Calvert ve ark., 1982; MacLennan ve ark., 1994; Akın, 2011; Haukkama ve ark., 1982; Mathew ve ark., 2012; Flynn ve ark., 1978) (Şekil 4.4). Sadece iki çalışmada dik pozisyonun sezaryen doğumu oranını azaltmada istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiştir (Akın, 2011; Mathew ve ark., 2012). Çalışmaların tümünün belirsiz ya da yüksek düzeyde yanlılığa sahip olduğu görülmektedir. Kadınların aktif olarak yürüdüklerinin belirtildiği iki çalışmada, gruplar arası fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Bloom ve ark., 1998; Flynn ve ark., 1978). Bu iki çalışmada araştırma sürecine ilişkin detaylı bilginin olmaması ve yanlılık düzeyinin belirisiz olması nedeni ile sonuçların dikkatle değerlendirilmesi önerilebilir. Yapılan bu çalışmada, doğumun birinci evresinde anneye uygulanan dik pozisyonun sezaryen doğum oranını azalttığı saptanmıştır. Bu nedenle, annenin doğumun birinci evresinde pozisyon değişikliği için cesaretlendirilmesi önerilmektedir.

Çalışmada doğumun 1. evresinde epidural analjezi almayan anneye uygulanan dik pozisyonun müdahaleli doğum oranını azalttığı, ancak etki büyüklüğünün önemsiz olduğu saptanmıştır (RR=0.871, % 95 CI=0.591-1.285) (Tablo 4.7). Lawrence ve arkadaşlarının (2013) yaptığı meta-analiz çalışmasında; dik pozisyonun müdahaleli doğum oranı üzerine etkisi önemsiz düzeyde (RR=0.91, % 95 CI=0.73-1.14) ve yapılan bu çalışmayla benzer sonuca sahiptir. Bazı çalışmalarda, dik pozisyonda daha az müdahaleli doğum olduğu saptanmıştır (Chen ve ark., 1987; Diaz ve ark., 1980; Flynn ve ark., 1978; Mathew ve ark., 2012; McManus ve Calder, 1978; Gau ve ark., 2011). Flynn ve arkadaşlarının (1978) yaptığı çalışmada, etki büyüklüğünün istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiştir. Aykırı değerlere sahip çalışmalar çıkarılınca etki büyüklüğünün değişmediği saptanmıştır (RR=1.158, %95 CI=0.864-1.552). Ancak, çalışmaların çıkarılması ile heterojenite miktarı önemli derecede (I² değeri % 34.967' den % 0' a düşmüştür) azalmıştır (Tablo 4.9). Aykırı değere sahip çalışmaların aynı zamanda yanlılık risklerinin yüksek ya da belirsiz düzeyde olduğu belirlenmiştir (Chen ve ark., 1987; Diaz ve ark., 1980; Flynn ve ark., 1978). Bu nedenle, heterojenitenin çalışmaların yüksek ya da belirsiz düzeyde yanlılık riskine sahip olmalarından kaynaklanabilmektedir. RCM (2007) doğum pozisyonları hakkında uygulamaya yönelik

143 öneri sunmak için yayınladıkladıkları rehberde; doğum boyunca hareket etmenin bilinen, kanıtlanmış bir zararı olmadığı takdirde kadının hareket etme konusunda desteklenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Çalışmada doğumun 1. evresinde epidural analjezi almayan anneye uygulanan dik pozisyonun indüksiyon kullanım oranı üzerine etkisinin önemsiz olduğu belirlenmiştir (RR=0.930, % 95 CI=0.794-1.088) (Tablo 4.10). Yapılan bir çalışmada; dik pozisyonda daha az indüksiyon kullanımının olduğu ve etkinin istatistiksel olarak önemli olmadığı saptanmıştır (Lawrence ve ark., 2013) (RR=0.89, % 95 CI=0.76-1.05). Çalışmaların çoğu, dik pozisyonda olan kadınların daha az indüksiyon kullandığını, ancak etkinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığını belirlemiştir (Flynn ve ark., 1978; McManus ve Calder, 1978; Bloom ve ark., 1998; Haukkama ve ark., 1982; Williams ve ark., 1980). Dik pozisyonun indüksiyon kullanımı üzerine olan etkisi ile ilgili araştırmaların yetersiz olması nedeniyle çalışma sayılarının arttırılması gerekmektedir.

Çalışmada doğumun 1. evresinde epidural analjezi almayan anneye uygulanan dik pozisyonun analjezi gereksinim oranı üzerine etkisinin önemsiz olduğu saptanmıştır (RR=0.839, % 95 CI=0.687-1.024) (Tablo 4.13). Lawrence ve arkadaşlarının (2013) yaptığı meta-analiz çalışmasında ise dik pozisyonun analjezi gereksinim oranı üzerine etkisi, bu çalışma ile benzer düzeyde bulunmuştur (RR=0.95, % 95 CI=0.84-1.08). Analize dahil edilen bazı çalışmalarda, dik pozisyonun analjezi gereksinimini azalttığını belirlenmiş (Flynn ve ark., 1978; MacLennan ve ark., 1994; Bloom ve ark., 1998), ancak sadece bir çalışmada gruplar arası farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (Flynn ve ark., 1978) (Şekil 4.8). Bu çalışma çıkarılarak yapılan duyarlılık analizi sonucunda etki büyüklüğünde değişim görülmezken (RR=0.973, %95 CI=0.930-1.108), heterojenite de önemli derecede azalma (I² değeri % 83.41' den % 0' a düşmüştür) saptanmıştır (Tablo 4.14). Bu nedenle, heterojenitenin çalışmanın uygulama sürecinin ve yanlılık riskinin belirsizliklerinden kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

5.2. Doğumun 1. Evresinde Rutin Epidural Analjezi Alan Anneye Uygulanan Dik

Benzer Belgeler