1.Çocuğun Göbeğini Kesme
Yörede doğumu yaptıran ebe çocuğun göbeğini keser. Baba veya en yakın birisine verir. Onlar da çocuğun ne olmasını düşünüyorlar ise onun bahçesine veya yakınına toprağa kesilen göbeği gömerler.314
313 Nurgül Akdağ, 1979, Tunceli, Ortaokul, Ev kadını. 314 Ahmet Yurt.
2.Müjde
Doğumdan sonra çocuğun erkek veya kız olduğu babaya, varsa dedeye haber verilir. Onlarda müjdeyi verene bahşiş verirler. Eskiden bu bahşiş küçük veya büyük baş hayvan olabilirdi.315 Doğan
çocuk erkek ise eskiden hediyenin daha değerli olduğu söylenmektedir. Günümüzde doğumlar hastahanelerde olduğundan genelde bu âdet artık yok gibidir.
3.Yıkama ve Kundaklama
Tunceli’de doğan çocuklar genellikle yıkanır. Çocuk kundaklanır yani giydirilir. Çocuk beşiğe konduktan sonra kötü ruhlardan korumak için beşiğin başına ekmek parçası konulur.316 Beşik
nazar boncukları ile süslenir.317
315 Hüseyin Erdoğan.
316Zarife Gül, 1974, Ortaokul, Tunceli, Ev kadını. 317 Hüseyin Erdoğan.
4.Ad Koyma
Doğan çocuklara ad koyma her dönemde önemli bir ritüel olmuştur. İslam Peygamberi Hz. Muhammed sav.’ in örnekliği ve tavsiyeleri vardır.318
Tunceli’de doğumun üç veya yedinci günü Mürşid, Pîr, Dede ya da âdeti iyi bilen biri tarafından isim verme merasimi yapılır.319 Çocuklara ad verme
âdeti çok eski bir âdettir. Öyle ki eski Türklerde isim verilmemiş çocuklar isim verilinceye kadar adsız diye çağrılmıştır.320 Genellikle aileler doğumun
üçüncü günü “üç yemeği’’ hazırlar. Ekonomik durumu iyi olan aileler isim verildiği günü bir kurban keserler.321 Yemeğe aile ve çok yakınlar
davet edilir.
318 Ebu Hüseyin Müslim b. Haccac b.Müslım el-Kuşeyri en-Neysaburi, el-
Camıu’s-Sahih, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981, I-VIII Edep, 27.
319 İsmail Özmen, Simgeler ve Rıza Kenti, Parşömen Yayınları, İstanbul,
2010, s. 53.
320Yaşar, Kalafat, Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının Etkisi, Berikan
Yayınevi, Ankara, 2010, s. 279.
Ön hazırlık olarak bebek yıkanır, kundağı yenilenir. Dede ve baba loğusa yatağında olan annenin yanına gelir. Anne önce dedeye niyaz322 (el
öper) eder. Bebeği kucağına alan dede üç defa Maşallah diyerek bebeğin yüzüne doğru üfürür.323 Dede çocuğa verilecek ismi babanın adıyla beraber yüzüne veya kulağına üç defa fısıldar.324 Dua
ettikten sonra çocuğu babasının kucağına verir.325
Törenden sonra önceden hazırlanan şerbet önce küçük bardağa konur. İlk olarak dede bir yudum içer, bardağı veya çay kaşığı ile bebeğin ağzına dokundurur, sonra baba ve kalanı da anne içer.326 Daha sonra törene katılan misafir ve aile
fertlerine ikram edilir. Geleneksel aileler, aile büyüklerinin ismini verirler. Fakat son yıllarda kitle iletişim araçlarının etkisi ile farklı isimler verilmektedir. Kabirde isimle çağrılma inancı gereği bazı aileler çocuklarına göbek adı olarak inanç
322 Niyaz: Mürşidi hakka ermiş bilerek yanında edepli bir Tablode elini,
eteğini öpmek, saygı ile rica ve yalvarma demektir. bk. Ethem Ruhî Fığlalı, Türkiye’de Alevîlik ve Bektâşîlik, Selçuk Yayını, Ankara, 1996, s. 377.
323 Özmen, a.g.e. 53.
324 Kaya, a.g.e. 10; Özmen, a.g.e. 53. 325 Hüseyin Erdoğan.
kaynaklı veya aile büyüklerinin ismini verirler. Fakat nüfusa güncel kullanılan başka isim yazdırılarak çocuğa iki isim verilmektedir.327
Tablo-14
. Çocuklara İsim Verme Tutumu
Toplam Erkek- B. Erkek- E. Kadın- B. Kadın- E. Erkek- D. Kadın- D. Ehli Beyt İsmi
7 16 3 7 1 2 36 70,0% 53,3% 37,5% 38,9% 50,0% 50,0% 50,0% Popüler isim 1 3 1 1 0 0 6 10,0% 10,0% 12,5% 5,6% 0,0% 0,0% 8,3% Aile büyüklerinin ismini 2 11 4 10 1 2 30 20,0% 36,7% 50,0% 55,6% 50,0% 50,0% 41,7% Toplam 10 30 8 18 2 4 72 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
Anketimize katılanların çocuklarına isim vermede % 50,0’ si Ehl-i Beyt isimlerini, % 41,7’ si aile büyüklerinin, % 8,3’ü popüler isim koymayı
tercih ettiklerini ifade etmişlerdir. Bu bize yöre insanının çocuklarına isim koyarken inanç etkisinin % 90’ dan fazla olduğunu göstermektedir. Ehl-i Beyt ve aile büyüklerinin isimlerinin daha fazla tercih edilmesi kişilerin temelde İslam dinî ile bağının hep var olduğunu göstermektedir. (Tablo-14)
Değer p
Ki Kare 4,901 ,898
5.Lohusalık Dönemi ve Çocuğun Kırkını Çıkarma
Doğumdan sonra kadın hemen yatağına yatırılır ve bir hafta kalkmaz istirahat eder. Loğusalık dönemi kırk gündür. Bu dönemde anne ve bebek yalnız başına evde bırakılmaz.328 Yalnız kaldıkları zaman kötü ruhların (alkarası, albasması, alkarısı)329 etkisinde kalacağına inanılır. Alkarası
olan annenin çocuğunun sağlıklı olmayacağına inanılır.330 Kırk gün boyunca sakat, kötü huylu,
çirkin ve şaşı kişiler bebekten uzak tutulur. Böyle kişilerin beşiğe yaklaşmasına ve çocuğun yüzüne bakmasına izin verilmez.331 Anneye bol süt olması
için çok miktarda pekmez, süt ve yumurta yedirilir. Tunceli yöresinde doğumdan sonra anne ve bebeğin kötü ruhların etkisinde kalmaması “albasması’’ için bazı âdetler yapılır. Anne ve
328 Özmen, a.g.e., 53; İntizar Sari Gündoğdu, 1981, Mazgirt, Lise, işsiz. 329Abdurrahman Küçük, “Alkarısı” DİA, İstanbul, 1989, II, 469
330 Hüseyin Erdoğan ; Munzuroğlu, a.g.e. 156; Baran, a.g.e., 223; Aksoy,
a.g.e. 40.
bebeğin yatağının altına bıçak, balta, çuvaldızı, sarımsak veya soğan gibi bir şey konur.332 Kırkı
çıkana kadar çocuğun bezi akşamdan sonra dışarı bırakılmaz. Beşiğin başına su ve ekmek konur.333 Bir ocaktan alınan kül çocuğun beşiğine asılır. Loğusalık döneminde olan bir kadın ziyarete gelir ise bebek yukarı kaldırılarak kötülüklerden korunduğuna inanılır.
Yeni doğan çocuk kırk gün evden dışarı çıkarılmaz ve yalnız bırakılmaz. Bu âdet geleneksel Türk kültürü kaynaklıdır. Şayet evin eşiğinden geçirilmiş ise cin ve peri tarafından rahatsız edileceğine inanılır.334
Çocuğun doğumundan kırk gün sonra “kırklama’’ âdeti yapılır. Çocuğu leğen için de üzerine kırk tas su dökerek evin yaşlı hanımı yıkar. Çocuğun banyo suyuna bir parça ateş “köz’’ atılır. Yıkanan çocuk ayaklarından tutularak köz nedeniyle çıkan buhara tutulur. Böylece çocuğun kırklama
332 Munzuroğlu, a.g.e., 156.
333 Yüksel Işık, Tunceli Folkloru, Anıt Matbaası, Ankara, 2012, s. 24. 334 Durmuş Arık, Azerbaycan Türklerinin Dini Tarihi ve Halk İnanışları,
âdeti yapılmış olur.335 Çocuk yıkandıktan sonra
bebeğin kime benzemesi isteniyorsa o davet edilir ve çocuk onun eliyle beşiğe konur.336
6.İlk Saç ve İlk Tırnağını Kesme
İnsan oğlunun dünyada yaratılışı gereği yapması gerekenler sayılırken tırnak ve saç kesmek de sayılmıştır. Hatta bu konuda Hz. Muhammed sav’ in sözleri vardır.337 Yörede bebeğin ilk saçları
yedinci günü veya kırkıncı günü kesilmektedir. Bebeğin tırnakları daha hızlı büyüdüğü için isteyen uygun gördüğü zaman kesmektedir.338
Bazı çocuklar doğuştan sünnetli doğabilir. Böyle durumda çocuğun saçları yedi yaşına kadar kesilmez.339
335 Kadir Bulut, Ovacık, 1983, Üniversite, Dede ; Munzuroğlu, a.g.e. 155. 336 Gazi Küçük, Dersim’de Bir Seyitler Köyü,Yayl Yayınları, İstanbul, 2013,
s. 151.
337 Ebu Abdullah Muhammed bin İsmail el-Buhari, el-Camiu’s-Sahih,Daru’l-
Kütübü’l-İlmiyye,Beyrut,1994, Libas. 51, 63, 64 ; Müslim,Tahare, 49.
338 Kadir Bulut.
7.İlk Diş (Diş Hediği) ve Gelişini Kutlama
Doğumdan sonraki genellikle altıncı veya yedinci ay içinde bebeğin ilk dişlerinin çıktığı görülür. Bebeğin ilk çıkan dişlerinin yörede önemli olduğuna inanılır. Bunlar, bebeğin büyümesi ve gelişmesinin işaretleri olarak kabul edilir. Bu durum aile içinde sevinç ve mutlulukla karşılanır. Bu olay, "diş hediği" (hedik: Yoğunluğu buğday olan içerisinde nohut, mercimek ve mısır gibi gıdaların karışımından yapılan bir yemektir.)340 ismi diye
anılan bir törenle kutlanır. Bu esnada bulgur kaynatılır yani hedik haline getirilir. Günümüzde kek ve pasta yapılarak akraba ve komşular çağrılıp tören düzenlenir. Eski geleneksel törende kızlar oyun oynarken çocuk ortaya oturtulur. Önüne bir bez, üzerine makas, para, kalem, saat ve tarak gibi eşyalar konur. Çocuk bunlardan hangisini eline alır ise o meslek sahibi olacağına inanılır. Eğlencenin sonuna doğru çocuğun başına oyuk bir külah
340 Işık, a.g.e., s. 25 ; Küçük, a.g.e., 151.
giydirilir. Başından pişmiş buğday dökülür. Bu esnada dişleri düzgün olan bir kız, dişleri ile külahı alır kaçar. Diğerleri peşinden onu yakalamaya çalışır. Külah da kalan buğdaylardan yedi tanesi ipe dizilir. Çocuk erkek ise boynuna, kız ise saçlarına takılır. Böylece çocuğun inci gibi dişleri olacağına inanılır. Ziyarete gelenler, çocuğa giyim eşyası ve oyuncak gibi hediyeler getirirler. Bunun yanında yörede kazanda kaynatılan bulgur tabaklarla komşulara ikram edilir. Çocuğun ilk dişinin çıktığını anlayan komşular da bunun karşılığında bulgur tabağına değişik hediyeler koyarak geri gönderirler.341
8-Niyaz Kaçırma
Çocuğun ilk yürüme anı bir âdetle kutlanır. Yörede niyaz (kömbe: un, tereyağ ve süt ile tepside yapılan özel bir ekmek) çeşitli nedenlerle özel günlerde yapılır.342
341 Işık, a.g.e. 25; Baran, a.g.e. 225.
Çocuğun yürüdüğü gün veya en yakın zamanda yapılan niyaz bir zayıf iple çocuğun ayağına bağlanır. Orada olan gençlerden biri niyazı alır kaçar. Diğer gençler arkadan koşarak onu yakalar ve niyazı yerler. Bu gelenekle çocuğun çevik ve hareketli olacağına inanılır. Bu geleneğe “köstek
kaçırma’’ da denmektedir.343