• Sonuç bulunamadı

2.2. Uluslararası Pazarlara Giriş Yöntemlerinin Sınıflandırılması

2.2.9. Doğrudan Yatırım

kültürlerine ve yönetim tarzlarına sahip firmalar arasında böyle zorluklar olabilir.

- Esneklik ve gizliliğin kaybı (Bradley, 2002: 293). - Ortağın gelecekte rakip olabilmesi.

Başarılı bir ortak girişim için dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıdakilerdir (Kotabe ve Helsen, 1998: 258-259):

 Doğru ortak seçimi,

 En başından amaç ve hedeflerin açıkça belirlenmesi,  Kültürel boşlukların doldurulması,

 Üst yönetimin ortak girişime bağlılığı ve saygısı,

 Ortak girişime aceleci değil, aşamalı yaklaşımın olması.

2.2.9. Doğrudan Yatırım

Yurt dışında doğrudan yatırım, firmanın kendi ülkesi dışında hedef aldığı pazara

 sıfırdan yeni tesisler inşa ederek (greenfield investment),  mevcut tesisleri satın alarak (acquisition),

 veya yerel bir firmayla ortak girişimde bulunarak (joint venture) açılmasıdır (Cengiz vd., 2007: 191).

Bir önceki alt bölümde ortak girişim yöntemi incelenmiş olduğundan, burada daha çok tam veya yüzde yüz mülkiyetli doğrudan yatırımdan bahsedilecektir.

Uluslararası pazarlara yüzde yüz oranlı doğrudan yatırım, başka bir ülkede işletme yönetimine bütünüyle hakim olunacak şekilde üretim olanaklarının kurulması veya satın alınmasını ifade eder (Ecer ve Canıtez, 2006: 80). Başka bir ifadeyle yurtdışında doğrudan yatırım; üretim tesisleri, ekipman ve diğer varlıkların satın alınması veya tamamen yeni baştan tesis edilmesi suretiyle firmanın kendi ülkesinden ev sahibi ülkeye yatırım akışını ifade eder (Cengiz vd., 2007: 196).

Uluslararası pazarlara giriş zamanı doğrudan yatırım yönteminin tercih edilmesi için pazarın yeterince büyük olması, diğer giriş yöntemlerinin sakıncalarının faydalarından fazla olduğunun görülmesi ve yatırım riskinin katlanılabilir bir düzeyde kalması gereklidir (Karafakıoğlu, 1997: 207). Çünkü bu yöntemle uluslararası pazarlara açılan bir firma, diğer yöntemlere göre daha fazla riske katlanmak zorundadır.

Doğrudan yatırım yönteminin sağladığı avantajları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

- Ucuz işgücü veya hammadde ile dış ülkenin yatırım teşvikleri ve taşıma avantajlarından kaynaklanan tasarruflar (Mucuk, 2001: 313).

- Yüksek ithalat vergilerinin olmaması (Cateora ve Graham, 2001: 338). - İşletmecilik faaliyetleri üzerinde tam kontrolün olması.

- Yüksek kâr potansiyeli, ayrıca kazancın tamamen firmaya kalması (Kotabe ve Helsen, 1998: 259; Douglas ve Craig, 1995: 166).

- Ortak girişim ve diğer sözleşmeye dayalı yöntemlerdeki zorlukların olmaması, doğrudan yatırımın tercih edilmesini etkileyen önemli faktörlerdendir. Ortaklıklardaki risklerle (çıkar çatışmaları, yönetim ve iletişim sorunları vs.) karşılaşmak istemeyen firmalar için bu yöntem uygun bir seçenektir.

- Doğrudan yatırım firmaya, uluslararası pazarları kendi stratejisi doğrultusunda geliştirme olanağı vermektedir (Douglas ve Craig, 1995: 166). - Girilen ülkede iş ve istihdam imkanı açmanın sağlayacağı olumlu imaj. - İşletmenin, ürününün yerel pazara daha kolay adaptasyonunu sağlamaya

yardımcı olacak şekilde, hükümet, yerel üretim faktörleri sahipleri, müşteriler ve dağıtımcılarla iyi ilişkiler geliştirmesi (Mucuk, 2001: 313).

Doğrudan yatırım yöntemi, diğer yöntemlerde olduğu gibi, bazı

dezavantajlara sahiptir. Doğrudan yatırım, diğer yöntemlere göre daha fazla risklere

maruz kalmaktadır. Bu riskler pazara ilişkin olabileceği gibi, politik veya yasal kaynaklı da olabilir. Örneğin, yabancı hükümetler fiyatlandırma ve para transferi konularında kısıtlamalar getirebilirler (Ecer ve Canıtez, 2006: 81).

Tam mülkiyetli doğrudan yatırım yöntemiyle uluslararası pazarlara giren firmalar, girilen ülkede kültürel ve/veya ekonomik bağımsızlığa tehdit olarak algılanabilmektedirler. Firmalar bu sorunun üstesinden gelmek amacıyla, girilen ülkede “yerelleştirme” politikası uygulayabilirler. Yerel yöneticileri istihdam ederek, yerel kaynaklara başvurarak, yerel marka adları geliştirerek, sportif veya kültürel etkinliklere sponsorluk yaparak bu sorun çözüme kavuşturulabilir (Kotabe ve Helsen, 1998: 260).

Bunlardan başka, bu yöntemle uluslararası pazarlara girmeyi düşünen firmanın daha fazla sermaye, yönetim ve diğer şirket kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca yüksek kâr potansiyeline sahip olmasına rağmen, firmanın yatırımdan kazanç elde etmesi hayli zaman alabilmektedir (Root, 1994: 125).

Daha önce de belirtildiği gibi, uluslararası pazarlara doğrudan yatırım yoluyla girmeyi düşünen firma, ya satın alma (acquisition) ya da sıfırdan yatırım (greenfield investment) yöntemiyle bu pazarlara girebilir.

Genel olarak satın alma, bir şirketin bir başka şirketi kendi bünyesine alması olarak açıklanabilir. Başka bir ifadeyle, satın alma, bir şirketin başka bir şirketin tamamını veya bir kısmını alması olarak tanımlanabilir. Satın almada, alıcı şirket (acquirer, buyer) ve satın alınan şirket veya hedef şirket (acquiree, target company) olmak üzere iki taraf bulunmaktadır (Cengiz vd., 2007: 160).

Firma, uluslararası pazardaki bir şirketi değişik nedenlerle satın almak ister. Bunlar; ürün çeşitlendirme, coğrafi farklılaştırma, özgül varlıkların (yönetim, teknoloji, dağıtım kanalları, çalışanlar vs.) satın alınması, finansal (portföy) çeşitlendirme, hammadde veya başka ürünlerin sağlanması olabilir (Root, 1994: 142-143).

Satın alma yönteminin sağladığı avantajları şu şekilde sıralayabiliriz:

- Uluslararası pazara hızlı giriş olanağı. - Dağıtım kanallarına erişim.

- Mevcut müşteri tabanına erişim.

- Mevcut marka adlarına, firma itibarına erişim. - Mevcut yönetim deneyimine erişim.

- Kapasiteyi artırmadan pazar payına sahip olma.

- Firma, kullanımı devam etmekte olan varlıkları satın aldığı için kazancın kısa zamanda elde edilme olanağı (Bradley, 2002: 310).

- Yüksek rekabetçi pazarlarda, pazara yeni girenler için yer olmaması veya giriş engellerinin olduğu durumlarda tercih edilebilir bir yöntemdir (Douglas ve Craig, 1995: 166).

Bunların yanında satın alma yönteminin dezavantajlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

- Satın alınan varlıkların beklentileri karşılamaması, gerekli standartların altından olması (süresi dolmuş fabrikalar, imajı düşük marka adı, motivasyonu düşük çalışanlar, coğrafi konumun iyi olmaması).

- Yüksek maliyetli olabilmesi. - Mevcut işe uyum.

- İletişim ve koordinasyon sorunları.

- Yerel hükümet belirli koşullar öne sürebilir. - Uygun satın alma adayını bulma zorluğu.

Meyer ve Estrin (2001) satın almanın özel bir türü olarak brownfield yatırımlarını ayrıca incelemişler. Onlara göre, satın alınan varlıklar firmanın beklentilerini karşılamadığı durumlarda bu varlıkların tekrar yapılandırılması için büyük miktarda yatırım yapılmaktadır. Dolayısıyla bu tür satın almalar sıfırdan yatırımlara (greenfield investment) benzemektedir.

Sıfırdan yatırım (greenfield investment), firmanın uluslararası pazarda

üretim tesisi satın almak yerine kendi imkanlarıyla sıfırdan tesis kurmasını ifade eder. Özellikle üretim sürecinin emek yoğun olduğu durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. Emek yoğun üretim yapan firmalar açısından üretim tesisleri kurmak için gerekli sermaye ve ekipman fazla maliyetli olmadığından yeni üretim tesisi, sermaye yoğun üretim sürecine sahip firmalara kıyasla daha rahat yapılır (Cengiz vd., 2007: 207-208). Bundan başka, uygun satın alma adayının bulunmadığı ve satın alınabilecek yerel işletmenin yeniden yapılandırılmasının maliyetli olduğu durumlarda da tercih edilen seçenektir.

Sıfırdan yatırım yönteminin sunduğu avantajları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

- Satın alma yönteminin maliyetli olduğu durumlarda bu yöntem avantajlı olabilir. Özellikle küçük işletmeler, satın alma için gerekli finansal kaynaklara sahip olmayabilirler.

- Sıfırdan yatırım işletmeye tesislerini kurabilmesi için yer seçimi serbestliği vermektedir.

- Satın alma yöntemindeki entegrasyon maliyetleri bu yöntemde yoktur. - Satın alma yöntemiyle kıyaslandığında daha esnek (insan kaynakları,

tedarikçiler, lojistik, fabrika düzeni, üretim teknolojisi) bir yöntemdir.

Bunların yanında sıfırdan yatırımın dezavantajlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

- Yatırım maliyetinin yüksek olması. - Yatırım sürecinin çok zaman alması.

- Diğer yöntemlere göre daha riskli bir yöntemdir.