• Sonuç bulunamadı

2. Zonguldak-Karabük-Bartın

2.1. Bölgenin (TR81) Mevcut Durumu

2.1.1. Bölgede GeliĢtirilebilecek Turizm Türleri

2.1.1.1. Doğaya Dayalı Turizm Türleri

Deniz turizmi, 3S olarak ifade edilen deniz-kum-güneĢ üçlüsünün oluĢturduğu kıyılara yönelik bir turizm biçimidir. Türkiye deniz turizmi açısından sahip olduğu nitelikler nedeniyle önemli bir geliĢme göstermiĢ olup ağırlıklı olarak güney ve batı bölgelerimiz deniz turizmi pazarından yararlanmaktadır. Bu bölgeler, turistik alt ve üstyapı açısından Avrupa ülkeleri ile rekabet edebilecek turistik imkânlara sahiptir.

TR81 Bölgesi deniz turizmi açısından gerekli koĢullar olan uzun kıyılar, temiz deniz, kumsallar, uygun iklim koĢulları, uzun güneĢlenme süresi gibi koĢullara ve bu turizm biçiminin geliĢmesini sağlayacak ölçüde potansiyele sahip değildir. Zaten deniz turizmi konusunda güney sahillerimiz oldukça baĢarılı olup kuzey kıyılarında yaz aylarının kısa olması, güneĢlenme süresinin az olması bölgede deniz turizminin geliĢmesine uygun ortam yaratmamaktadır. Bununla birlikte bölgemizin Karadeniz‟e 140 km uzunluğunda sahili bulunmaktadır. Bölgenin bazı yerlerinde (Amasra, Ġnkumu gibi) kısa yaz mevsimine karĢın deniz turizmi yakın bölgelerden bir turist akımı yaratmaktadır. Bölge deniz sporları açısından uygun koĢullara sahiptir. Bölgede yelkencilik, su kayağı, jet ski gibi sportif faaliyetler gerçekleĢtirilebilir.

2.1.1.1.2. Su Altı DalıĢ Turizmi

Su altı dalıĢ turizmi; su altı dünyasının flora, fauna ve arkeolojik kültür varlıklarını görmek, fotoğraflamak, filme almak ve sportif balık avlamak amaçlı olarak gerçekleĢtirilen tanıtım, sportif ve eğitim amaçlı dalıĢlar ile kıyıda verilen konaklama ve ağırlama hizmetlerini kapsayan bir turizm çeĢididir (YaĢar, 2011).

Dilimize aletli dalıĢ olarak çevrilen “scuba” dalıĢı, rekreasyonel dalıĢ ve sportif dalıĢ olmak üzere iki çeĢittir. Turizmle bağlantılı olarak yapılan rekreasyonel “scuba dalıĢı” eğlendirici yanlarıyla her yıl binlerce insanı kendine çeken bir etkinliktir. Rekreasyonel dalıĢ için derinlik limiti 30 metre iken, sportif dalıĢta bu limit 40 metredir. 30 metreyi geçen dalıĢlar uygun dalıĢ ekipmanlarıyla yapılmalıdır.

Üç yanı denizlerle çevrili olan Türkiye Antik Çağ‟dan bu yana deniz ticaretyollarının üzerinde yer almaktadır. Anadolu kıyılarında yer alan yerleĢim alanlarının pek çoğu yüzyıllarca ticari gemilerin ikmal ve uğrak yerleri olmuĢtur (ġenok, 2001).

Anadolu kıyıları, Bronz Çağı‟na tarihlenen bir ticaret gemisinden Çanakkale SavaĢları‟nda batan savaĢ gemilerine kadar çeĢitli yüzyıllarda batan her türlü geminin batıklarıyla doludur. Anadolu kıyılarındaki batıkların çoğu ticaret gemileridir. Ticaret gemilerinin çoğu ise amphora yüklü teknelerdir (Alpözen, 1975). Anadolu‟nun coğrafi konumu tarih boyunca ticaret gemilerini Anadolu kıyılarında yer alan limanlara çekmiĢ ya da bu kıyılara yakın seyretmelerine neden olmuĢtur. Eskiçağ‟da Anadolu‟yu çevreleyen denizlerde seyreden gemiler, yol gösterici cihazlarının bulunmaması nedeniyle kıyılara yakın seyretmekteydiler. Bu nedenle sis, bilinmeyen kayalıklar ya da ani geliĢen fırtınalar nedeniyle bu gemilerin bir kısmı kıyılarımıza yakın batmıĢtır.

Bu batıkların yanı sıra denizlerimiz I. ve II. Dünya SavaĢları‟nda batan yüzlerce denizaltı ve savaĢ gemisi ile doludur. Bununla birlikte denizlerimiz deniz flora ve faunası açısından da zengindir.

Ayrıca su altı arkeolojik değerleri ile su altı dalıĢ turizmine oldukça uygundur. Bu durum Türkiye kıyılarını su altı dalıĢ turizmi açısından oldukça cazip kılmaktadır. Ülkemizde su altı sporlarıyla ilgilenenler için dünyada eĢine az rastlanan dalıĢ bölgeleri bulunmaktadır. Bu dalıĢ bölgeleri, su altı zenginliklerinin yanı sıra, gizliliğini ve çekiciliğini hâlen sürdürmekte ve keĢfedilmeyi beklemektedir (YaĢar, 2011). Su altı dalıĢ turizmi, turizmin çeĢitlendirilmesi sürecinde üzerinde durulması gereken alternatif turizm seçeneklerinden biridir.

Türkiye‟de yasaklı olmayan alanlarda ve uygun donanıma sahip olmak koĢuluyla turizm amaçlı sualtı dalıĢlarına müsade edilmektedir. Yabancı dalıcılar ise resmi belgelere sahip olmaları halinde belgeli bir Türk rehber ile dalıĢ yapabilmektedirler.

2.1.1.1.3. Ekoturizm

Ekoturizm, manzarayı, yabani bitki ve hayvanları ve bu alanlarda bulunan mevcut ve geçmiĢteki kültürel kalıntıları keĢfetmek, incelemek ve takdir etmek amacıyla nispeten bozulmamıĢ ve kirlenmemiĢ alanlara yapılan bireysel seyahatlerdir. Küçük ölçekli geliĢmenin ve ekolojik dengeyi korumanın esas olduğu ekoturizm, sürdürülebilir kalkınmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır.

Ekoturizmin temel amaçlarından birisi çevreyi ve yerel kültürleri korumak ve yöre halkının yaĢam seviyesini ekonomik olarak yükseltmektir. Ekoturizm, özellikle endüstriyel ya da finansal üretimin zayıf olduğu geliĢmekte olan bölge ekonomileri için yaĢamsal bir rol oynadığı gibi ayrıca amacına uygun olarak gerçekleĢtirildiği takdirde hassas ekosistemlerin korunması, bu bölgelerde yaĢayan nüfusun sosyo-ekonomik geliĢmesi için de önemli bir araçtır (Türker ve Çetinkaya, 2009).

Ekoturizm doğaya dayalı bir turizm biçimidir. Bu nedenle doğaya dayalı turizm türleri genellikle ekoturizm kapsamında yapılan turizm aktiviteleri ile aynıdır. Ancak ekoturizmin doğa turizminden temel farkı ekoturizmin doğanın ve ekolojik dengenin korunması, taĢıma kapasitesi sınırlarının aĢılmaması konusundaki hassasiyeti ve yerel halka gelir sağlaması konusundaki yaklaĢımıdır.

Ekoturizm etkinlikleri için doğal ve kültürel olmak üzere iki çekim kaynağı bulunmaktadır (Türker ve Çetinkaya, 2009).

 Doğal kaynaklar; topografya (dağlar, kanyonlar, plajlar, mağaralar, volkanlar, fosil alanları), iklim (ısı, yağıĢ, gün ıĢığı), hidroloji (göller, nehirler, Ģelaleler, sıcak sular), yaban hayatı (memeliler, kuĢlar, böcekler), vejetasyon (ormanlar, meralar),

 Kültürel kaynaklar ise tarih, arkeolojik kalıntı ve eserler, folklor, yöresel festivaller, yöresel mimari olarak sıralanabilir.

Ekoturizm, esasen sosyal ve kültürel faaliyetleri de içine alan, geniĢ alanlarda birçok aktiviteyi kapsayan bir etkinlik olmasına karĢın Kültür ve Turizm Bakanlığı ekoturizmi; yayla turizmi, ornitoloji (kuĢ gözleme) turizmi, foto safari, akarsu turizmi (kano-rafting), çiftlik turizmi, botanik (bitki inceleme) turizmi, bisiklet turları, atlı doğa yürüyüĢü, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi, dağ turizmi ve doğa yürüyüĢü gibi baĢlıklar altında değerlendirmektedir. Bu çalıĢmada da ekoturizm doğal kaynaklar açısından ele alınmıĢ kültürel kaynaklar kültüre dayalı turizm türleri baĢlığı altında değerlendirilmiĢtir.

Bölgemiz bozulmamıĢ doğası henüz keĢfedilmemiĢ doğal kaynakları açısından zengin olup kaynakların sürdürülebilirliği ve bu kaynakların turizm amaçlı olarak değerlendirilmesi konusunda da büyük bir potansiyele sahiptir. Ekoturizmin bölgede geliĢmesi ayrıca kırsal alanda yaĢayan ve kıt ekonomik kaynaklara sahip olan yerli halkın gelirlerinin arttırılması ve kırsal kalkınmanın sağlanması açısından da önem taĢımaktadır.

2.1.1.1.4. Mağara Turizmi

Mağaralar yüzyıllardır insanların ilgisini çekmiĢ fantastik mekânlardır. Mağaraların içinde bulunan karstik oluĢumlar (sarkıtlar, dikitler, damlataĢlar), hayvan (mağara böcekleri, yarasalar, mağara balıkları, kırkayaklar, semenderler, örümcekler) ve bitki toplulukları (sarmaĢıklar, yosunlar), su kaynakları, Ģelaleler değiĢik heyecanlar ve farklı deneyimler arayan günümüz turistinin ilgisini çekmektedir.

Mağaralar oluĢum Ģekline göre: doğal ve yapay mağaralar olarak iki gruba ayrılır. Ġnsanların kazdığı ve birtakım arkeolojik eserlerin bulunduğu mağaralar (kaya mezarları, yeraltı Ģehirleri, kaya evleri, tapınaklar vb.) ile fiziki-kimyasal olaylarla oluĢan doğal mağaralar turistler için önemli mekânlardır. Özellikle macerasever gençlerin ilgi gösterdiği ve sportif bir aktivite olan mağaracılık faaliyetleri tırmanıĢ, yürüyüĢ, yüzme, su altı geçiĢleri, botla geçiĢ vb. gibi aktiviteler gerektirdiğinden profesyonel deneyim ve ekipmana ihtiyaç duyulur. Bu tip sportif mağaracılık faaliyeti deneyimli ve bu konuda uzman rehberler liderliğinde gerçekleĢtirilir.

Son yıllarda alternatif bir turizm türü olarak geliĢme gösteren ve pek çok maceraseverin ilgisini çeken mağara turizmi 1990‟lı yıllardan bu yana turizmi çeĢitlendirme politikası güden Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın da gündemindedir. Bu amaçla 100 kadar mağaranın turizme kazandırılması ile ilgili olarak çalıĢma yapan Bakanlık, ülkemizdeki bazı mağaraları turizm amaçlı kullanıma açık hale getirmiĢtir. Yeni mağaraların turizme kazandırılma çalıĢmaları ise devam etmektedir. Turizm amaçlı olarak gezilebilecek mağaralar listesinde bölgemizden de üç mağara bulunmaktadır. Bunlar Bartın ilinde bulunan Gürcüoluk, Zonguldak‟ta bulunan Gökgöl ve Karabük ilinde bulunan Bulak (Mencilis) mağaralarıdır.

Bununla birlikte bölgemizdeki mağaralar, turizm çeĢitliliği açısından önemli bir potansiyel oluĢturmaktadır.

2.1.1.1.5. Yayla Turizmi

Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde geleneksel olarak sürdürülen yaylaya çıkma hareketi, günümüzde kısmen de olsa fonksiyonel değiĢikliğe uğrayarak varlığını halen devam ettirmektedir.

Yaylalara yüklenen yeni fonksiyon ise turizmdir.

Yayla turizmi, iklimden ve temiz havadan yararlanmak, dağcılık, tırmanıĢ, dağ ve doğa yürüyüĢleri, atla gezinti yapmak, peyzaj özelliklerini, flora ve fauna elemanlarını, zengin orman dokusunu, kırsal ögelerin ağırlık kazandığı geleneksel yaĢam biçimini, devam eden yaylacılık geleneğini ve yayla evlerini gözlemlemek, yayla Ģenliklerine katılmak amacıyla yaylalara yönelik olarak yapılan bir turizm faaliyetidir.

Bol oksijenli serin ve temiz havada sağlıklı yaĢam için yürüyüĢ yapmak, köylerde yaĢayan insanlarla kısa bir süre de olsa bir arada yaĢamak, çadır kurmak, meydan ateĢi çevresinde oturup sohbet etmek, yaban hayvanlarını yaĢadıkları doğal ortamlarında izlemek, görüntülemek, bitki türlerini incelemek açısından yaylalar giderek artan bir ilgi görmektedir. Uygun iklimsel özelliklere, üstün peyzaj değerlerine sahip olan ve kırsal kültürel değerlerini canlı biçimde sürdüren bölgemiz sahip olduğu yaylalar ile de yayla turizmi için oldukça elveriĢlidir.

Yayla turizmi, Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın alternatif turizm türleri kapsamında geliĢtirmeyi hedeflediği türlerden biridir. Bakanlık kalıĢ süresinin uzatılması ve yaylaların diğer turizm çeĢitlerini destekleyici bir unsur olarak değerlendirilmesi amacıyla Yayla Turizmi GeliĢme stratejisi belirlemiĢ ve bu çerçevede 24 yaylayı turizm merkezi olarak ilan etmiĢtir.

2.1.1.1.6. Botanik Turizmi

Bitki (flora) izlemek amacıyla yapılan seyahatleri ifade eden botanik turizmi ülkemiz ve bölgemiz açısından değerlendirilebilecek önemli bir alternatif turizm çeĢididir. Türkiye çok zengin bir biyolojik çeĢitliliğe ve flora yapısına sahiptir. Ülkemizde doğal yaĢama alanı bulunan 9000 çeĢit bitki yetiĢmektedir. Bu bitkilerin 3000 tanesi ise endemiktir (kultur.gov.tr, 2011). Yani dünyada sadece Türkiye‟de yetiĢmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı botanik turizmini Türkiye‟de ön plana çıkarılması gereken ana baĢlıklardan biri olarak değerlendirmektedir. Turizmin çeĢitlendiği turist motivasyonlarının farklılaĢtığı günümüz turizm pazarında botanik turizmi ülkemiz ve bölgemiz açısından önemli bir geliĢme potansiyeline sahiptir.

2.1.1.1.7. Fauna (Kelebek) Gözlemciliği

Kelebekler, yaban hayatının izlenmesi çalıĢmalarında önemli olan omurgasız hayvan gruplarından birisidir. Kelebek gözlemciliği destinasyonlardaki turistik aktivitlerin çeĢitlendirilmesinde önemli bir faktördür. Türkiye‟de ve dünyada binlerce kelebek gözlemcisi ve fotoğrafçısı bulunmaktadır.

Bu konuya ilgi duyan kiĢiler dernekler, vakıflar, topluluklar veya internet siteleri aracılığıyla birbirleri ile sürekli etkileĢim halindedirler. Ortak bir ilgiyi paylaĢan bu kiĢiler her yıl kelebek gözlemek ve fotoğraf çekmek icin bahar ve yaz aylarında gruplar halinde veya bireysel olarak geziler düzenlemektedirler (trakel.org, 2011).

Avrupa‟nın kelebek çeĢitliği açısından en zengin ülkesi olan Türkiye bu alanda çok büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye‟de 400 kadar kelebek türü bulunmaktadır. Bu türlerin 45‟i ülkemize endemiktir, yani dünya üzerinde sadece ülkemizde bulunmaktadır. Bunun yanısıra 21 türün de dağılımının % 60‟ından fazlası Türkiye sınırları içerisindedir. Ülkemizin kelebekler acısından en zengin bölgeleri olan Kaçkarlar, Erzurum, Aladağlar, Ardahan, Rize, Antalya, Malatya gibi bölgeleri her yıl yüzlerce kelebek gözlemcisini bu alanlara çekmektedir (trakel.org, 2011).

2.1.1.1.8. KuĢ Gözlemciliği

KuĢ gözlemciliği doğayı kuĢların dünyasından tanımayı sağlayan bir gözlem sporudur. KuĢların renkleri, davranıĢları ve yaĢam alanlarının çeĢitliliği insanları kuĢ gözlemine çeken etkenlerdir.

Türkiye‟de kuĢ gözlemciliği son yıllarda dünyadaki geliĢmelere paralel olarak hızla yayılmaktadır.

Ülkemiz kuĢ türleri açısından zengin olup yaklaĢık 460 kuĢ gözlemlenebilmektedir (Kirwan ve diğerleri, 2008). Bu zenginliğin en önemli nedenleri, ülkemizin zengin sulak alanlara sahip olması ve kuĢ göç yolları üzerinde bulunmasıdır (kultur.gov.tr, 2011).

2.1.1.1.9. Akarsu Turizmi (Rafting, Kanoing)

Ülkemizdeki akarsuların büyük bölümü “akarsu turizmi” olarak tanımlanan rafting, kano ve nehir kayağı için oldukça elveriĢlidir. Rafting; raft adı verilen küçük botlarla akıĢ hızı yüksek olan nehirlerde yapılan bir tür spordur. 1‟den 6‟ya kadar değiĢen zorluk derecelerinde yapılan raftingde temel amaç içinde bulunulan botu devirmeden; kürekle yönlendirerek kayalar ve engeller arasından geçirmektir. En kolay rafting 1. derece olan, en zor rafting ise 6. derece olandır. Kanoing ise göllerde ve debisi yüksek olmayan akarsularda kano ile yapılan bir doğa sporudur.

Doğa turizminin önde gelen dallarından biri olan akarsu turizmine yönelik ülkemizin sunduğu büyük potansiyelin geliĢtirilmesi ve geniĢ kitlelere hitap edecek Ģekilde tanıtımının yapılması Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın öncelikleri arasındadır. Bakanlık büyük yatırım gerektirmeyen akarsu turizmini, ilgili bölgenin tarihi, arkeolojik, kültürel, otantik değerleri ve diğer turizm çeĢitleriyle entegre edecek Ģekilde geliĢtirmeyi planlamaktadır. Bölgemiz akarsu turizmi için elveriĢli koĢullara sahip olup Bartın Çayı, Araç Çayı, Devrek Çayı ve Filyos Nehri‟nde bu turizm çeĢidi geliĢtirilebilir.

2.1.1.1.10. Kanyon GeçiĢi

Kanyoning olarak da adlandırılan kanyon geçiĢi, kanyon sularının ve rüzgârın Ģekillendirdiği dere yatağından çeĢitli doğa sporları tekniklerini kullanarak kanyonun doğduğu zirve noktasından baĢlayıp ip iniĢleriyle ilerleyerek bitiminden çıkmaktır. Ülkemizde coğrafi yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle yüzlerce irili ufaklı kanyon bulunmaktadır. Bunların en bilinenleri, Valla Kanyonu, Kastamonu, Köprülü Kanyon, Antalya, Saklıkent, Muğla, Çoruh Vadisi, Erzurum olarak sıralanabilir. Bölgemizde Safranbolu ilçesi kanyon açısından zengin olup bahar ve yaz ayları kanyon geçiĢi için uygundur.

2.1.1.1.11. Dağ Turizmi/Doğa YürüyüĢleri

Dağcılık, dağlık alanlarda doğa yürüyüĢü (trekking, hiking), kamp kurma ve tırmanmayı kapsayan bir doğa sporudur. Dağ turizmi ise, doğayla baĢbaĢa kalmak, dağların temiz havasından yararlanmak ve doğayı tanımak, keĢfetmek amacıyla dağlara yönelik olarak yapılan alternatif bir turizm biçimidir. Doğa yürüyüĢü olarak tanımlanan trekking, sırt cantalı ya da çantasız, günübirlik veya daha uzun süreli olarak yapılan bir yürüyüĢ etkinliği olarak ifade edilebilir. Trekking doğal engellerle dolu bir arazide gerçekleĢtirilen uzun ve yorucu yürüyüĢlerdir. Hiking ise orman içerisinde yapılan ve yorucu olmayan günübirlik doğa yürüyüĢleridir.

Günümüzde doğanın tüm yönleriyle yaĢanmasına olanak sağlayan doğa yürüyüĢleri (trekking) hızla yaygınlaĢmaktadır. Türkiye‟yi her yıl dünyanın çeĢitli yerlerinden çok sayıda turist dağ tırmanıĢı ve yürüyüĢü için ziyaret etmektedir. Türkiye, zengin jeomorfolojik ve tektonik yapıdaki, çok çeĢitli yaban hayatı, flora ve fauna özellikleri olan, farklı yükseltilerdeki dağlarıyla hem kıĢ turizmi hem de dağ yürüyüĢü ve tırmanıĢları için dağcılık sporunu sevenlere ilgi çekici olanaklar sunmaktadır (kultur.gov.tr, 2011). Kültür ve Turizm Bakanlığı dağ ve doğa yürüyüĢü turizminin geliĢmesine yönelik çalıĢmalar yürütmekte olup bazı yörelerde yürüyüĢ rotaları ve mola noktaları belirlemiĢtir. Bu rotalar üzerinde ihtiyaç duyulan kamp alanları, tuvalet, çöp toplama yerleri gibi bazı altyapı ihtiyaçlarını karĢılayacak donanımı sağlamaktadır. Bölgemizde bulunan Küre Dağları doğa yürüyüĢü açısından en bilinen bölgedir.

2.1.1.1.12. Bisiklet Turizmi (Cycle Tourism)

Bisiklet turizmi, bisiklet kullanmanın temel aktivite olduğu, doğada spor yapma amacına yönelik olarak günübirlik ya da konaklamalı (kamp v.b.) olarak gerçekleĢtirilen ve yol güzergahında bulunan doğal ve kültürel turistik kaynakların ziyaret edilmesini de kapsayan rekreatif bir turizm biçimidir. Bisiklet turizmi yeni yaygınlaĢmaya baĢlayan bir turizm türüdür. Bütün dünyada hızla yayılan doğa turizmi anlayıĢına paralel olarak ülkemizde de bisiklet turları son yıllarda hızla yaygınlaĢmakta ve seyahat acentaları tarafından doğal güzelliklere sahip kırsal alanlarda bisiklet turları düzenlenmektedir.

En eski motorsuz ulaĢım araçlarından biri olan bisiklet, performans geliĢtirmenin yanı sıra doğayı keĢfetmenin verdiği zevkle bütünleĢen bir spor dalıdır. Ülkemizin pek çok yöresi, bisiklet turları yapmaya elveriĢli olup, çeĢitli dernek ve gruplar tarafından da dağ bisikleti alanında geziler düzenlenmektedir.

2.1.1.1.13. Termal Turizm

Termomineral su banyosu, içme, inhalasyon, çamur banyosu gibi çesitli türdeki yöntemlerin yanında iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon, egzersiz, psikoterapi, diyet gibi destek tedavilerinin

birleĢtirilmesi ile yapılan kür (tedavi) uygulamaları yanı sıra termal suların eğlence ve rekreasyon amaçlı kullanımı ile meydana gelen turizm türüdür (kultur.gov.tr, 2011).

Türkiye jeotermal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer almakta olup, Avrupa‟da birinci sıradadır. Ülkemizin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeĢitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa‟daki termal sulardan daha üstün nitelikler taĢımaktadır.

Alpin - Orojenik KuĢağı olarak adlandırılan genç bir dağ zinciri ve aynı zamanda önemli bir jeotermal kuĢak üzerinde bulunan Türkiye‟nin termal suları, doğal çıkıĢlı, bol su verimli, eriyik maden değeri yüksek olup, kükürt, radon ve tuz bakımından da zengindir. Ülkemiz, sıcaklıkları 20° C‟nin üzerinde debileri ise 2–500 lt/sn arasında değiĢebilen 1500‟den fazla jeotermal kaynağa sahiptir (kultur.gov.tr, 2011).

2.1.1.2. Kültüre Dayalı Turizm Türleri

Benzer Belgeler