• Sonuç bulunamadı

2.6. DJ ve Spikerin Dil Kullanımı

2.6.3. DJ ve Spikerlerin Temel Konuşma Öğeleri

Üslup, Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliğine, görüş, duyuş ve anlama tarzına denir (TDK, 2011: 2451).

Konuşma sırasında karşı tarafın anlama şekline göre üç temel üslup. Bu konuşma tarzında süslü sözler söylemek yerine basit, sade ve olduğu gibi kullanılan kelimeler, kolay, pratik ve eğlendirici nitelikte kullanılmaktadır. Yüksek üslup, konuşma anında özlü sözler kullanımıyla görkemli ve sanatlı bir anlatım tarzının kullanıldığı üsluptur. Bu konuşma tarzı genellikle kültürlü insanların anlayabileceği şekilde ifade edilmektedir. Karışık üslup, her kitle grubundan kişilerin anlayabileceği bir türdür. Bu konuşma tarzında hem sade üslup hem de yüksek üslup kullanılmaktadır (MEB, 2011: 8).

Diksiyon üslubunda ise spiker, dinleyici kitleye doğru şekilde sesi yansıtma ve aktarma gücüne sahiptir. Bu gücü sağlayan özellikleri başlıklar altında sıralayabiliriz (Özben, 1989: 111).

Doğallık: Konuşlan cümlelerin içerisine yapaylık katmadan konuyu olduğunu gibi aktarmaktır. Doğallık, kişinin kendi konuşmasında değil, sesiyle herhangi metini okurken ya da başka kişilerin canlandırmasını yaparken ortaya çıkmaktadır (Özben, 1989: 114).

Açıklık: Diksiyonda açıklık, metin içerisinde bulunan karmaşık sözcüklerin kolay ve anlaşılır bir şekilde dinleyiciye aktarılmasıdır (Özben, 1989: 121).

Duruluk: Konuşmada gereksiz olan kelimelere yer verilmemesi olarak tanımlanmaktadır. Cümle içinden çıkarılan herhangi bir kelimeden sonra anlamda daralma yoksa çıkarılan kelime kullanılmamalıdır (Kaçalin, vd., 2012: 154). Gereksiz sözcük kullanımı hem dinleyiciyi yoracak hem de anlatım bozukluğuna sebep olacaktır.

Yalınlık (sadelik): Süssüz, özentisiz ve gösterişsiz olan ve her insanın bildiği, anlayabileceği sözcüklerin kullanılmasıdır. Doğal ve içten söylenen cümlelerdir (Yörük, 1990: 88). Yalın bir anlatımda Türkçe’ye yeni giren veya çok eskilerden kullanılan kelimelere yer verilmez (Kaçalin, vd., 2012: 155).

Akıcılık: Konuşlan sözcüklerin kolay anlaşılması ve konuşma esnasında dinleyici kitlesine rahatsızlık verecek herhangi bir unsur kullanılmamasıdır. Akıcılık için kısa ve etkili cümleler kurulmalı ve söz tekrarından kaçınılmalıdır (Kaçalin, vd., 2012: 156).

Ses, konuşmamızın en temel öğelerinden birisidir, sesi tanımlayacak olursak “Ciğerimizden çıkan havanın ses yolunun herhangi bir aşamasında boğumlanması ile oluşan ve kulak vasıtasıyla işitmemizi sağlayan titreşimdir.” Bu oluşum akciğerden başlayıp gırtlak, damak, dil, diş ve dudakların farklı eylemleri sonucu oluşmaktadır (MEGEP, 2006: 7). Bir konuşmacının sesinin şiddetini güzel bir şekilde ayarlaması, yorulmadan, kesiklik yapmadan konuşması düzgün nefes alıp vermesi ile mümkün olabilir. Bunu yaparken de konuşmacı nefes alışverişini dinleyiciye hissettirmemesi gerekir (Şenbay, t.y.: 12).

Seste bulunan niteliklerini sıralamak gerekirse;

Şiddet: Sesin oluşturduğu etki gücünü ifade eder. Aynı seviyedeki ses tonların hafifliğini veya kuvvet şiddetini açıklar (MEGEP, 2006: 7).

Yükseklik: Kalın ve ince ses tonlarını birbirinden ayıran özelliktir. Akciğerden gelen ses ritimlerindeki titreşim miktarına göre seste gerginlik yapar ve bu da iki çeşit ses oluşumuna neden olur (Şenbay, t.y.: 12). 1. Pes ses diğer adıyla (göğüs sesi): Sesin

yavaş, hafif, alçak ve kalın bir tonda kulağa yansıma biçimidir. 2. Tiz ses diğer adıyla (kafa sesi): Sesin ince ve keskin bir tonda kulağa yansıma şeklidir (MEGEP, 2006: 8).

Tını: Farklı özeliklere sahip cisimlerin titreşim dalgalarından çıkan seslerinin birbirinden ayrımını sağlayan niteliktir (MEGEP, 2006: 8). Tını kendi içerisinde başka amaçlar için de kullanılmaktadır. Açık tını, genellikle öykü, hikâye anlatımında kullanılır ve az miktarda heyecan uyandırır. Koyu tını ise acı, umutsuzluk, keder vermek için istenilen metinler de kullanılmaktadır. Bu ikisinin arası olan orta tını ise günlük konuşmalar içerisinde bulunmaktadır (Şenbay, t.y.: 13).

Konuşmanın bir diğer temel unsuru olan anlatım, parçanın genelindeki düşünce ve duyguların ifade edilme biçimidir (Er, 2017: 244). Ussal ve duygusal anlatım olarak ikiye ayrılmaktadır:

2.6.3.1. Ussal Anlatım

Ussal anlatımda duygu ve düşünceler verilmez. Spikerin konuşması orta ton (günlük konuşma) seviyesinde olup sadece olayı anlatıcı görevinde bulunur ve spikerin sunum anında ses yüksekliği ya da ses şiddetinin seviyesinde değişim olmaz ayrıca spiker anlatıma duygularını katmaz (Şenbay, t.y.: 81 -85).

2.6.3.2. Duygusal Anlatım

Duygusal anlatım sırasında ton çeşitliliğiyle birlikte sesin şiddeti de önemlidir çünkü aktarılan parça ya metinde nasıl bir his uyandırmak isteniyorsa bu durum ton çeşitliği ve ses şiddeti ile yapılmaktadır. Öfke, şaşırma ve aşırı mutluluk gibi durumlarda duygular tiz tonlara çıkar. Çaresizlik, karamsarlık ve acı gibi durumlarda duygular pes tonlara inmektedir (Şenbay, t.y.: 96 -97).

Ulama ise, bir kelime sonunda bulunan sessiz harften hemen sonrası sesli bir harfin gelmesi ve gelen sesli harf ile sessiz harfin kaynaşması sonrası oluşuma “ulama” denir (Uluç, 2011: 110). Ulama vasıtasıyla yapılan konuşma yahut seslendirmeler söz akışında düzen ve pürüzsüzlüğü sağlar (Akbulut, 2015: 34).

Son olarak durak, konuşma anında bir düşünceden başka bir düşünceye geçişte ya da bir konudan başka bir konuya geçiş sırasında yapılan durma eylemidir. Diğer bir

deyişle anlamın gerekli kıldığı zamanda cümleler arasındaki boşluklardır (Yaman, 2001: 31). Eğer konuşma sırasında yeteri kadar duraklama yapılmazsa daha çok ve daha derinden nefes alınır. Bu konuşma anında nefes alıp verme seviyesinin belirgin şekilde çıkmasını sağlar ve diksiyonun bozulmasına yol açar (MEGEP, 2006: 16). Konuşma sırasında durak anları istenildiği zaman, rastgele yapılmamakta ve kısa, normal ve uzun duraklama olarak üçe ayrılmaktadır:

Kısa duraklamalarda nefes ya çok az alınır ya da alınmaz. Kısa duraklama çok kısa cümlelerde, uzun cümlelerde, özneden önce, Ki’li cümlelerde, nefesimizin yetişemediği anlarda kullanılır.

Normal duraklamalarda, nefes bittikten sonra iki saniye kadar nefes alınır sonra söze tekrar başlanır. Cümle bitiminde “ve” bağlacından sonra, zıt duygu ve düşünceleri yansıtan cümleler arasında, noktalı virgül ve üst üste iki nokta işaretlerinden sonra kullanılır.

Uzun süreli duraklamalar ise konuşma parçaları arasında, gerekli susma anlarında ve paragrafları arası geçişlerde kullanılır (Akbulut, 2015: 35).