• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: THE TIMES GAZETESĠNE GÖRE KIBRIS’TAKĠ DĠĞER FAALĠYETLER VE ANLAġMAZLIK KONULARI DĠĞER FAALĠYETLER VE ANLAġMAZLIK KONULARI

3.2. Dinî Faaliyetler

İngiliz yönetimindeki Kıbrıs‟ta, eğitim faaliyetlerinin yanı sıra dinî faaliyetler de yürütülmüştür. The Times Gazetesi‟nde, Kıbrıs‟ın dinî yapısını değerlendiren yazılara rastlanmaktadır. Bu yazılarda, adadaki İslamiyet ile Hristiyanlık ve İngilizlerin dinî faaliyetleri hakkında bilgiler verilmektedir.

İslâm dininin adanın adliyesinde, hukuki düzeninde ve Türklerin eğitilmesinde temel alındığı daha önceki kısımlarda anlatılmıştı. Bunlar hariç, Türklerin toplumsal hayatında İslâm‟ın oynadığı role değinmek gerekir. The Times Gazetesi‟nde 1878-1914 yılları arasında şer‟î hukuk, mahkemeler ve eğitim dışında, açıkça İslâm‟ın bu yönüne vurgu yapan bir yazı tespit etmek pek mümkün olmamaktadır. Ancak biraz dikkatli incelendiğinde satır aralarında bu konu keşfedilmektedir. Özellikle, Kıbrıs‟ın müzmin sorunlarından biri olan kuraklıkta, Türkler açısından İslâm dininin önemli bir işlevi olduğu anlaşılmıştır. Örnek olarak, 1878 yılının sonlarında The Times‟ta yayımlanan bir yazıda, yaşanan kuraklık sorunu nedeniyle Lefkoşe‟de bulunan ve gazetede “St. Sophia Camii” olarak geçen Selimiye Camii‟nin minaresinde “yağmur duası yazılı büyük bir afiş olduğu” aktarılmaktadır (The Times, 5 Aralık 1878). Yine 1879‟un ilk gününde çıkan başka bir yazıya göre, Ulema Selimiye Camii‟nin avlusunda toplanarak yağmur duası yapmaya karar vermiştir. Müslüman halk da yağmur duasının bir parçası olarak Camii‟nin bahçesindeki su dolu kuyuya taş atma töreni yapmıştır (The Times, 1 Ocak 1879).

Müslüman din adamlarına dair başka bir örnek de The Times Gazetesi‟nin 1914 yılına ait bir nüshasında yer almıştır. The Times‟ın Lefkoşe muhabiri, 1914 yılının Mart ayında Yasama Konseyi‟nin açılışına katılan ve derecelerine göre değişik giysiler giyen Müslüman din adamlarını şöyle betimlemiştir:

84

“Onlardan biri büyük olasılıkla Osmanlı İmparatorluğu‟nda yükümlülük gerektirmeyen ama tamamen onursal bir önemi olan resmî bir unvan taşımaktadır. Bu nedenle siyah renkli ve altından oluşan, altın miktarının Türk memurların ast-üst düzenindeki 15 değişik unvana göre değiştiği sivil üniformalardan birini giymektedir. Bir diğeri Hoca sınıfından, yani, Şer‟î Kanun‟u okuyan ve Türkiye‟yi Kadılarıyla, İmamlarıyla ve okul müdürleriyle donatan ve bunun bir göstergesi olarak, dizlere kadar inen siyah bir elbise ve fesin etrafına sarılmış beyaz bir sarık giyenlerin yarı dinî sınıfından olabilir.” (The Times, 25 Mart 1914)

The Times muhabiri Kıbrıs‟taki Mevleviliğe bir kanıt olarak Konsey açılışında hazır bulunan Mevlevi Şeyhi‟ni şu şekilde betimlemektedir:

“Yan yana oturanların içinde… görkemli kıyafetleri ve resmî hallerde giydiği, yeşil bir sarıkla çevrili, deve kılından uzun başlıklar içindeki, Mevlevi Dönen Dervişlerin geleneksel Şeyhi vardır.” (The Times, 25 Mart 1914)

Muhabir ayrıca, hiyerarşiyle alakalı olarak “en alt Müderris‟ten Şeyhülislâm‟a kadar dokuz Şer‟î Mahkeme memuru olduğu ve bunların ast-üst merdivenini çıktıkça derecelerine göre bayramlıklarının, cübbelerinin ve sarıklarının değiştiği” bilgisini aktarmıştır (The Times, 25 Mart 1914).

Kıbrıs‟taki Hristiyanlar içinde ise ağırlığı olan Kıbrıs Rum halkı olmaktadır. Bu durum, 1881 yılında yapılan nüfus sayımında ortaya çıkmaktadır. Söz konusu sayıma göre, “Hristiyanlar büyük ölçüde Ortodoks Rum Kilisesi‟ne” bağlı olmakla beraber “değişik mezheplerden 179 Kıpti, 2115 Katolik ve 715 Protestan” olduğu belirlenmiştir (The Times, 12 Ocak 1885).

The Times‟a göre, Kıbrıs Rum Kilisesi‟nin güçlü olmasının diğer bir sebebi maddi güce sahip olması olmuştur. Rum Kilisesi‟nin nüfuzu konusunda gazeteci Thomas Brassey “Kıbrıs Başpiskoposu‟nun İstanbul Patriği‟nden bağımsız olduğunu ve Kilise sermayesinin Başpiskopos tarafından yönetildiğini” yazmıştır. Brassey‟e göre, Rum Kilisesi‟nin büyük çiftlikleri vardır ve yoksul Rumlardan bağış almaktadır. Hatta Kilise, Rum köylüsü ağır vergiler altındayken bile ondan para toplayabilmektedir (The Times, 26 Aralık 1878).

85

Brassey‟in değindiği Rum Kilisesi‟nin bağış toplamada neden olduğu bu olumsuz sonuca rağmen The Times‟ta yayımlanan bir yazıda, Kilise‟nin olumlu yönüne de vurgu yapıldığı görülmektedir. Gazetede bir muhabire ait olan yazıda adanın kırsal kesimindeki Rum papazlarının konumlarına örnek olarak bu papazların çukur açan yol işçileriyle eşit koşullarda çalışmaları gösterilmiştir (The Times, 9 Ekim 1878).

Kıbrıs‟ta Türklerin ve Rumların dinî teşkilâtının yanı sıra, daha önce de ifade edildiği gibi, İngilizlerin de dinî faaliyetleri olmuştur. İngilizler neredeyse adaya geldikleri günden itibaren kendileri için bir İngiliz Kilisesi kurulması çalışmasına ağırlık vermişlerdir. The Times Gazetesi‟nde buna ilişkin ilk yazı, 1878 yılının Ağustos ayında yer almıştır. Bu yazıya göre, İncil‟i Yayma Cemiyeti Kıbrıs‟ta İngilizler için kilise yapmak amacıyla ödenek oluşturmuş ve bağış talep etmiştir (The Times, 14 Ağustos 1878). Aynı tarihlerde yayımlanan başka bir yazıda, söz konusu cemiyetin Kıbrıs‟taki amacının ne olduğu konusunda biraz daha ayrıntılı bilgi verilmiştir. Burada 1) Kıbrıs‟taki İngilizler için bir rahibin atanmasına, 2) bir kilisenin ve 3) bir okulun kurulmasına maddi destek sağlanması için Kıbrıs Fonu‟na başvurulduğu ifade edilmiştir (The Times, 21 Ağustos 1878). Cemiyeti önemli kılan başka bir nokta da onun Kıbrıs‟ın İngiltere tarafından elde edilmesini desteklemiş olmasıdır. 12 Ekim 1878 Cuma günü İncil‟i Yayma Cemiyeti‟yle ilgili olarak bir İngiliz kenti olan Carlisle‟de düzenlenen toplantıda, Carlisle Kardinali İncil‟i yaymak, adayı kalkındırmak için Kıbrıs‟ın Tanrı‟nın bir kutsal emaneti olarak İngiltere‟ye verildiğine inandığını söylemiştir (The Times, 14 Ekim 1878).

Kıbrıs‟ta dinî faaliyet için bağış veya yardım talebinde bulunan sadece İncil‟i Yayma Cemiyeti olmamıştır. Onun dışında, Sömürge ve Avrupa (Continental) Kilisesi Derneği Sekreteri F. J. O. Moran 1879‟da The Times‟a gönderdiği yazıda, derhal bir kiliseye, rahip evine ve okula ihtiyacı olan Limasol‟daki rahiplik makamı yararına maddi destek istemiştir. Ayrıca, tıbbi hizmet ve adadaki temsilcisi için Kıbrıs adına ayrılan ödeneğe yardım başvurusunda bulunmuştur (The Times, 7 Nisan 1879). 1890‟da Kıbrıs Derneği toplantısında yerel okullar müfettişi Papaz J. Spencer, yerli halka bir şapel yapılması için maddi yardım talep etmiştir (The Times, 31 Temmuz 1890). 1911 yılında ise Başdiyakoz b. Potter Bake Manor, Milford, Kıbrıs‟taki İngiliz cemaatinin ibadeti için para yardımı yapılmasını istemiştir (The Times, 13 Temmuz 1911).

86

The Times Gazetesi‟nde İngiliz Kilisesi kurma çabası ile birlikte, İngiliz cemaatinin ibadet durumuna ilişkin bilgiler de yer almaktadır. Adada yaşayan İngilizlerin ibadetleriyle ilgili ilk sorun, ibadet yeri sorunu olmuştur. Albay Falk Warren 13 Ekim 1884 tarihinde The Times‟a gönderdiği yazıda Kıbrıs‟taki İngilizlerin ibadet için kilise ihtiyacına dikkat çekmiş ve bunun için bağış talebinde bulunmuştur (The Times, 13 Ekim 1884). Albay, yaklaşık bir hafta sonra gazeteye yolladığı mektubunda Kıbrıs‟taki St. Nicholas Kilisesi‟nin İngiliz vatandaşların ibadetine açılması için Osmanlı Devleti‟yle daha önce başarısızlıkla sonuçlanan müzakerelerin yeniden başlatılıp başlatılmayacağını sormuştur (The Times, 23 Ekim 1884). Londra‟daki Athenaeum Kulübü‟ne mensup C.W. Gibraltar 22 Ekim tarihinde gönderdiği yazısında adadaki İngiliz yönetiminin İngilizlere bir kilise (İngiliz Kilisesi) yapmaları için Lefkoşe duvarları dışında bir yer verdiğini belirtmiştir. Onun aktarımına göre, Kutsal İncil‟i Yayma Cemiyeti Lefkoşe‟deki St. Nicholas Kilisesi‟nin (Bedesten Camii) binasını ve arazisini kiralamak için Osmanlı Devleti‟ne başvurmuş; ancak Osmanlı Devleti burasının Türklere ait dinî bir mülkiyet olduğu gerekçesiyle Cemiyet‟in talebini reddetmiştir (The Times, 28 Ekim 1884). Bunun yanı sıra, St. Nicholas Kilisesi‟nin yanındaki Selimiye Camii‟nin şeyhleri dinlerine aykırı olduğu gerekçesiyle kilisede ayin yapılmasını istememişlerdir (The Times, 20 Ekim 1884). Bunun üzerine Lefkoşe‟de oturan bir Kıbrıslı İngilizlere ibadetlerini yerine getirebilmeleri için Haydar Paşa Camii‟ni (St. Catarina Kilisesi) önermiştir (The Times, 25 Kasım 1884).

İngilizlerin Kıbrıs‟taki dinî faaliyetinin 1910‟ların başındaki genel manzarası ise Başdiyakoz b. Potter Bake Manor, Milford‟un yazısında ortaya çıkmaktadır. 1911 yazında kaleme aldığı yazıda Başdiyakoz, adadaki İngiliz cemaatinin ibadeti için yapılan çalışmalarda gelinen durumu şöyle aktarmıştır:

İngiliz halkından ve diğerlerinden bize manevi hizmet için başvuran bayağı dağınık hâlde bulunan birkaç küçük topluluk vardır. Bağışlar yoktur; ancak Savunma Bakanlığı‟nın askerî hizmet için sağladığı ödeneğin yardımıyla, gönüllü katılımlarla üç mukim rahip temin ettik.” (The Times, 13 Temmuz 1911)

Başdiyakoz Kıbrıs‟ın ilçelerindeki dinî faaliyet hakkında ise şunları yazmıştır:

“Diğer ilçelerde rahibin yokluğunda düzenli hizmet veren, ehliyet sahibi dokuz okuyucu (lay readers) vardır. Lefkoşe‟de, Larnaka‟da ve Magosa‟da halk arasında

87

birlik ve işbirliği ile temeli atılan kutsanmış ya da ehliyetli kiliseler ile şapeller vardır. Limasol‟da bize nazikçe ayrılmış tek bir oda vardır; Baf‟ta ve Girne‟de hiçbir bina yoktur; Limasol‟daki bir kiliseye £120 bağış yapılmıştır ve bir arazi Savunma Bakanlığı tarafından makul bir miktarla alınacaktır; yaklaşık £300‟den fazlasına daha gereksinim vardır. Baf Komiseri £100-150 kadar verebilmemiz hâlinde bir arazi ve malzeme önermiştir. Son yıllarda Lefkoşe‟de mükemmel bir rahip evi ve dağ mevkisinde toplam £1295 tutarında bir vaiz kulübesi temin ettik. Ancak bu binaların hâlen £280 kadar bir borcu vardır.” (The Times, 13 Temmuz 1911)

1910‟lu yıllarda artık kurumsallaşmış İngiliz Kilisesi‟ne mensup bir rahibin Kıbrıs‟ta etkin duruma geldiği görülmektedir. Konuyla bağlantılı olarak, The Times‟ın Lefkoşe muhabiri Kıbrıs Yasama Konseyi‟nin 1914 yılındaki açılışını anlatırken Mevlevi Şeyhi‟nin yanında “akademik cüppesi ve başlığı içinde İngiliz Kilisesi‟ne mensup rahibin” oturduğundan söz etmiştir (The Times, 25 Mart 1914).