• Sonuç bulunamadı

Dinî Değerler ve Din Adamları

3.8. Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Yılları

3.8.1. Osmanlı’nın Kuruluş Yıllarında Türkmenler

3.8.1.2. Türkmenlerin âdet, gelenek ve görenekleri

3.8.1.2.3. Dinî Değerler ve Din Adamları

Romanın başında Şövalye Nötüs Gladyüs ile Türkmenler hakkında konuşan Mavro, ablası Liya’nın öldürülmesinden sonra Türkmen topraklarına sığınır. Burada yaşayan Mavro Kerimcan ile birlikte savaşçılık eğitimi alır ve Kaplan Çavuştan kılıç tutmayı öğrenir. Savaşlara katılarak Türkmenler için savaşan Mavro Hristiyan olmasına rağmen Türkmenler tarafından benimsenmiştir. Dini inancında özgürdür ve kendisine İslamiyet’i kabul etmesi için baskı yapılmamıştır.

“Söğüt’e sığındığından bu yana, Osman Bey’in uç sınırını ilk defa geçerken Filatyos’un eline düşmek korkusuyla yüreği epey hoplamıştı ama bunu Kerim’e sezdirmemeyi becermişti. Karacahisar savaşlarına rastlarsa n’apacağını tasarladı bir zaman, kimdir, nedir anlamayı gereksemeden hayvanın başını çevirip savuşmayı kararlaştırdı. Filatyos’un eline düşerse başına gelecekleri düşündükçe sırtı ürperiyor, arada bir düşünü görüp tere batmış uyanıyordu.”233

Karacahisar’dan kaçarak Türkmen topraklarına sığınan ve burada hoşgörü ve sevgi ile karşılanan Mavro, kendi isteği ile Müslüman olmuştur. Türkmenler Mavor’nun dini inancını saygı ile karşılamış ve onun İslamiyet’i kabul etmesi konusunda baskı yapmamışlardır. Şeyh Edebali’nin kızı Balkıza âşık olan Orhan Bey, Alişar Bey’den kendisine dünürlük etmesini ister. Ancak Alişar Bey Balkızı kendisine istemektir. Balkızı kaçırmak için Çudaroğlu ve şövalye Notüs Gladyüs’ü konağına çağırarak Osman Bey’e tuzak kurar.

“Şövalye Notüs Gladyüs hiç duraklamadan kestirip attı: ‘Beş yüz altın…

Yüzü senin! Dirhem aşağı yok!’ ‘Dur aman… Hiç söylenebilemez. Beş yüz altınlık iş midir bu? Dere boyunda bir kızı, karıların arasından kapıp yürümek? Bizim buralarda bu pahaya beylik alınır!’ ‘Orasını bilmem. Biz şimdi beylik alıp satmıyoruz. Şaştığım, beyden mi yanasın, bizde mi? Yüz altını senin cebine girecek bu paranın… Uzatmayalım boş yere… Bizde soyluların para sözü bir olur, pazarlık

233 Kemal Tahir, Devlet Ana, s.336.

ayaktakımının harcıdır. Batağı beriye geçince Alişar Bey rastlamış olacak bize, üstümüze yürüyüp kızı elimizden zorla almış olacak… Salt bu maskaralık, beş yüz altına yutulmaz…”234

Alişar Bey Balkızı kaçırması için Çudaroğlu’na beş yüz altın teklif eder.

Çudaroğlu başlangıçta bu teklifi reddeder ancak Alişar Bey’in ısrarı üzerine beş yüz altın karşılığında Balkızı kaçırmayı kabul eder. Para karşılığında Nötüs Gladyüs ve Çudaroğlu ile anlaşırlar. Ancak Alişar Bey’in planı bozulur ve Balkız tüm gerçekleri Osman Bey’e anlatır. Yıllardır dost bildiği Alişar Bey’in kendisine bu hainliği yaptığını öğrenince büyük sarsıntı yaşar. Osman Bey, Alişar Bey’in baskın düzenlediğini Mavro’dan öğrenir. Yıllardır dost bildiği Alişar Bey’in kendisine böyle bir tuzak kurarak ihanet etmesi Osman Bey’i derinden yaralar.

“Suçun bağışlanmadı mı da belanı aramaktasın? Durakladı. ‘Bir işe mi saldılar seni sakın?’ ‘Yok… Nurettin Voyvoda Bey’e konuk geldik.’ ‘Gördün mü Nurettin Voyvoda’yı?’ N’apmakta?’ ‘Hiç! ‘N’apsın, Alişar Bey’i beklemekte…’

‘Beklemekte mi?’ Demek haberi var?’ ‘Neden?’ ‘Baskından…’ ‘Ne baskını?’

Dükkânı kapamaya duran kasap, omzunda zembille köşeyi dönmüş, evinin kapısına koşar gibi gelmiş, anahtarı kilide sokarken Karabet’le tanımadığı savaşçıya kuşkulu kuşkulu bakmıştı.”235 Mavro, Alişar Bey’in Çudaroğlu çetesi ile işbirliği yaparak Osman Bey’e baskın yapacağını Orhan Bey’e bildirmesi üzerine harekete geçen Orhan Bey, babasına bildirmeden baskını önlemeye çalışır.

“Orhan atını başından tutarak dışarıya çekti: ‘Gel aslanım… Hadi karaduman…’ Avluya çıkınca emretti: ‘Atla Mavro çabuk…’ ‘Atlayayım mı?’ ‘Daha sorar… Atla, dedim.’ Mavro davranıp hayvanın soluna iki büklüm yetiştiği zaman Kerim önledi: ‘Dur bakalım! Nereye gidecek bu?’ Orhan biraz şaşırdı: ‘Yetişsin

234 Kemal Tahir, a.g.e., s.291.

235 Kemal Tahir, a.g.e., s.339.

Dönmezköy’e… Toros’la cavlakları yola çıkarsın… İmdat davulu vurdursun, yetişenleri de artlarından salsın!.”236

Orhan Bey’in çağrısı üzerine Ahiler yardıma gelirler. Bu durumdan hareketle Ahilerin yalnızca esnaf teşkilatı olmadığını, yeri geldiğinde savaşa katılarak Osman Bey’in yanında yer aldığını söyleyebiliriz. “Osmanlı Devleti çok sağlam ve samimi bir şartlarda kurulmuş ve bu kuruluş onu yüzyıllarca ayakta tutmuştur. Bunda ahiliğin ve ahilerin yeri ve önemi inkâr edilemez; bunun için ahilik ve ahiler olmadan bir Osmanlı Devleti düşünülemez.”237

Osman Bey’e oyun oynayan Filatyos çetesi Mavro’yu almak için geldiklerini söyleyerek Osman Bey’den Mavro’yu teslim etmesini ister. Bunun üzerine Osman Bey Mavro’nun Müslüman olduğunu ve bu sebeple onu geri vermeyeceğini söyler. Bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyen Mavro’yu Osman Bey sakinleştirir ve bunun sadece savaş hilesi olduğunu, Mavro’nun dinini tanıdığını söyler. Mavro ise ablasını öldürenlerle aynı dinde kalmak istemediğini söyleyerek Müslümanlığı seçer. Burada önemli olan nokta Mavro’nun Müslümanlığı seçmesi için hiçbir baskıyla karşılaşmamasıdır. Zira Müslümanlığı oldukça önemseyen Türkmenler, topraklarına sığınan Mavro’yu büyük bir hoşgörüyle karşılamışlar kendi dinini özgürce yaşamasına müsaade etmişlerdir.

“‘Zor altında din değiştirmek yoktur bizde, Mavro oğlum! Savaş hilesidir bu… Biz tanığız, dinin din…’ Mavro bir an alt dudağını kemirdi. Sonra birden başını açıp Osman Bey’in önüne diz çöktü: ‘Liya ablamı öldürenlerin dininde olmaktansa senin dininde olmak doğru… Rabbimiz İsa tanık ki, hilesi yok bunun. Gönlümle girdim dinine, zorla değil!’ ‘Tanıksın Usta!’ ‘Tanığım Osman Bey ve de haklıdır Mavro oğlum!’ İstavroz çıkarır. ‘Rabbimiz İsa bağışlasın, amin!”238

236 Kemal Tahir, Devlet Ana, s.344.

237 Kâzım Yetiş, a.g.e., s.857

238 Kemal Tahir a.g.e., s.363.

Osman Bey, kendi topraklarına sığınan Mavro’nun dini inancına saygı duymuş ve kendi dinini özgürce yaşamasına müsaade etmiştir. Türkmenler, Mavro’ya kucak açmış ve dinini sorgulamadan kendi insanı gibi benimsemişlerdir.

Mavro ise kendisine kucak açan bu insanlarla birlikte savaşa katılmış ve Türkmenleri kendi milleti gibi benimsemiştir.

Kemal Tahir’in romanlarında din adamları önemli bir yer tutar. Özellikle tarihî romanlarında Kemal Tahir’in din adamlarına karşı olumsuz bir tavır sergilediğini görürüz. Devlet Ana adlı romanında din adamları ikiye ayrılmıştır.

Birinci gruptakiler Daskalos Derviş, Keşiş Benito gibi dini kullanarak her türlü ahlaksızlığı yapan ve halkın dini inançlarını sömüren şahsiyetlerdir. Keşiş Benito, mağarasında muskalar, tılsımlar yapar ve Dündar Alp’e casusluk eder. Ayrıca oğlancıdır. Dündar Alp’in uşağına tacizde bulunur. Bu tür din adamları Kemal Tahir’in gözünde toplumsal çürümenin başlıca sebeplerindendir. Çünkü bu insanlar halk arasında sözü geçen ve saygı gören kişilerdir. Halk onların sözüne itaat eder ve onlara koşulsuz güvenir. Ancak onlar din adamı kimliğine uygun olmayan davranışlar sergileyerek toplumsal değerlere zarar verirler. Afyon içerler, esrar yetiştirirler ve halkı kandırarak onları devlete karşı kışkırtırlar. Kendi çıkarları için yapmayacakları şey yoktur. Toplumu büyük ölçüde etkileyen ve halkın üzerinde bu derece etkiye sahip olan bu kişiler toplumun ahlaki yapısını bozmakla kalmaz sosyal değerlerine de zarar verir. Toplumsal bozulmanın başlıca sebeplerinden biri bu tür şahsiyetlerin uygunsuz davranışlarıdır.

İkinci gruptakiler ise toplum tarafından saygı gören, sözü etkili olan, devletinin ve milletinin refahını düşünen din adamlarıdır. Söz gelimi Devlet Ana’daki Şeyh Edebali halk arasında son derece saygı gören ve sözü geçen bir isimdir. Ertuğrul Gazi ölmeden önce oğlu Osman’a onu ziyaret etmesini vasiyet etmiştir. Osman, Bey olduktan sonra babasının vasiyeti üzerine Şeyh Edebali’ye giderek izleyeceği politikayı anlatır. Karacahisar ve Bilecik üzerine yürürken yine Şey Edebali’ye danışır ve ondan akıl alır. Bütün toplantılarda şeyh yanınadır ve atacağı her adımı onunla tartışır. Şeyh Edebali ile devlet meselelerini görüşür.

Kısacası Şeyh Edebali hem din adamı kimliğiyle halk tarafından sevilen hem de devlet meselelerinde etkili olan bir şahsiyettir. Burada Kemal Tahir’in yaptığı eleştirdiği nokta doğrudan dine yönelik değildir. Din adamlarının yürüttükleri uygulamalarla ilgilidir. Şüphesiz din, toplum üzerinde etkili olan sosyal bir olgudur.

Ancak kendi çıkarları doğrultusunda halkın dini değerlerine zarar veren şeyh kılığındaki kişiler her çağda var olmuştur. Toplumun değerlerini hiçe sayıp dini kullanarak halkın duygularını sömüren bu kişiler toplumun sosyal yapısına zarar vermektedir. Kemal Tahir, romanlarında toplumsal meseleleri işlemiş bu doğrultuda toplumu ilgilendiren her türlü sosyal normlara yer vermiştir. Ona göre romancı tıpkı bir sosyolog gibi toplumu incelemeli, toplumu ilgilendiren sosyal olayları gerçekçi bir şeklide yansıtmalıdır. Toplumu büyük ölçüde etkileyen din adamları da onun özellikle Devlet Ana romanında önemli bir yere sahiptir.