• Sonuç bulunamadı

III. SADRAZAMLIK ÖNCESİNDEKİ GÖREVLERİ

2. Dinî Açıdan Faaliyetleri

2.1. Kadı-zadeliler Meselesinin Halledilmesi

Kadı-zadeliler, IV. Murad’ın himayesinden bir hayli faydalanmışlar, o devirde birçok kişiyi değişik bahanelerle katlettirmişlerdi. Kendilerine bağlı olan vaizler aracılığıyla ilkelerini halka anlatıyorlardı. IV. Mehmed’in ilk dönemlerinde etkilerini daha da artırmışlar işi siyasal faaliyetlere kadar

135 Çabuk, Vahid, Köprülüler, s.63.

136 Çabuk, Vahid, Köprülüler, s.63 ; Osmanlı Ansiklopedisi, Komisyon, Yay. Yönt. Bekir Şahin, İstanbul

1993-94, IV/138-139 ; Kavaklı, Ahmet Yılmaz, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın Devlet Otoritesini Yeniden Kurma Mücadelesi, Ankara, 1983.

vardırarak birçok makamı en iş bilmez yandaşlarına peşkeş çekmişlerdir. Kadı- zade Mehmed Efendi ile sufiye mezhebine mensup Sivâsî Şemsi Efendi Halifesi, Şeyh Abdülmecit taraftarları arasında, bazı dini meseleler ve bahisler yüzünden, münakaşalar ve mücadeleler oluyordu.138 Kadı-zadelilere intisap etmeyen devlet kademesinde yükselemiyordu. Boynueğri Mehmed Paşa’nın sadrazamlık makamına getirilmesi onların nüfuzunu biraz kırmıştı.139 Köprülü Mehmed Paşa’nın sadrazamlığının daha ilk günlerinde İstanbul’da Boynueğri Mehmed Paşa’nın sadrazamlıktan uzaklaştırılmasından cesaret alan Kadı-zadeliler, Köprülü Mehmed Paşa’yı önemsemiyorlardı. Onun da kısa zamanda bu işte aciz kalacağını düşünerek amaçlarını gerçekleştirmek için çalışmalara başladılar. İhtiyar sadrazamın sadâretinin daha 10. gününde Fatih Camii’nde kılınan bir cuma namazı sonrasında, okunan Cuma ezanının ve naatların teganni ile okunduğunu ileri sürerek müezzinleri susturmaya kalkıştılar. Bütün bunların tasavvuf erbabı ve dervişlerin işi olduğunu iddia eden Kadı-zadeliler, II. Mehmed Camii’nde toplandılar. Kendi aralarında bir takım kararlar alarak tarikatlara ait bütün tekkeleri, zaviyeleri yıkmaya, her camide sadece bir minare kalacak şekilde diğerlerini yıkmaya, altın, gümüş, ipekli elbise, tütün, kahve ve afyon kullanılmasını yasaklamaya, ilahi söylenmesini, kudüm ve ney sesiyle sema icrasını men etmeye karar verdiler. Bütün bunların değersiz, faydasız bir israf ve bidat olduğunu, her tarafta konuşuyorlardı. Hatta daha da ileri giderek bu amaçlarını gerçekleştirirken önlerine çıkacak her engeli gerekirse silah zoruyla aşacaklarını yeminle ifade ediyorlardı.140 Kadı-zadeliler bu işin gerçekleştirilmesi için, kendi taraftarlarını Fatih Sultan Mehmed Camii’ne davet ettiler. Orada taraftarlarına kendi yollarından gitmeyen herkesi en ağır şekilde cezalandıracaklarını, bir kez daha beyan ettiler. Gerçekten İstanbul’da çok büyük bir karışıklık çıkmak üzereydi. Kadı-zadeliler, etraflarında bulunan Mevlevî,

138 Nâima Tarihi, VI/228-229 ; Silahdar Tarihi, c.I, s.58. ; Türkiye Tarihi, Osmanlı Devleti 1600-1908,

III/34-36.

139 Ahmet Refik, Köprülüler, s. 26-27.

Halvetî, Şemsî dervişleri vb. aleyhine tehditkâr bir üslupla bağırıp gürültü ederek Fatih Camii’nde toplandılar.

Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, göreve gelir gelmez kurdurduğu casusluk teşkilatı aracılığıyla, Kadı-zadelilerin bu teşebbüslerini kısa sürede öğrenmişti. Hemen gerekli tedbirleri alarak, vaizlere haber gönderdi. Onlardan sükûneti sağlamalarını, fesat çıkarmamalarını istedi. Ancak sadrazamın bu iyi niyetli girişimi fayda vermemiştir. Bunun üzerine ihtiyar sadrazam hemen o dönemlerde ulemanın önde gelenlerini huzuruna çağırarak Kadı-zadelilerin bu durumu konusunda onların görüşlerini aldı. Konunun dinî bakımdan bir karara bağlanmasını ve bu işin en iyi şekilde nasıl halledilecekse o şekilde halledilmesini onlardan istedi. 141

Ulema, Kadı-zadelilerin bu icraatlarının dinî yönden batıl bir hareket olduğunu beyan ederek, fesat çıkaranların yakalanarak cezalandırılmasını istediler. Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, durumu hemen padişaha arz etti. Fesat ve isyan çıkaranların idamı için bir ferman aldı. Ancak, Köprülü almış olduğu bu idam fermanını uygulamadı. Bu cezayı sürgün cezasına çevirerek bu olaylara sebep olanları Kıbrıs’a sürgüne gönderdi. Üstüvanî, Türk Ahmet, Divane Mustafa derhal Kıbrıs’a gönderilmek üzere gemilere bindirildiler. İstanbul’da buna benzer başka bir hareket olmaması için gerekli tedbirleri almayı ihmal etmeyen Köprülü, Tarikat-i Muhammedî taraftarlarını onlara nefes aldırmayacak şekilde takibe aldı. Onun bu kararlı tutumu İstanbul’da etkisini gösterdi ve şehirde hayat normale döndü.142

141 Nâima Tarihi, VI/230 ; Hammer Tarihi Tercemesi, XI/15-16 ; Çabuk, Vahid, Köprülüler, s.23-24. 142 Nâima Tarihi, VI/230-240 ; Silahdar Tarihi, I/57-59 ; Hammer Tarihi Tercemesi, XI/16 ; Çabuk,

Vahid, Köprülüler, s.24 ; Solak-Zâde Tarihi, Solakzâde Mehmed Hemdemî Çelebi, Haz. Dr. Vahid Çabuk, Ankara 1989, II/628-630.

2.2. Şeyh Salim’in İdam Edilmesi

Şeyh Salim, günümüzde üfürükçülük diye tabir edilen işle geçinen, sarayda ve halk üzerinde nüfuzunu bu şekilde sağlayan bir kişidir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, bu kişinin sahtekâr ve hilekâr bir kişi olduğunu beyan etmiştir.143

Şeyh Salim isimli zat, devlet erkânına yakınlığı ve Valide Sultan’a çatmak suretiyle şöhret olmuş bir kişi idi. Kendisinin Ebû Bekr-i Sıddîk evladından olduğunu ifade ediyor ve cahil halkı kandırarak onlardan nemalanmaya çalışıyordu. Ayrıca devlet bütçesinden de kendisine düzenli olarak bir ödeme yapılıyordu. Şeyh Salim’e gümrük, ipek ve çeşitli kalemlerden olmak üzere bin akçe maaş bağlanmıştı.

Köprülü Mehmed Paşa, sadâret makamına getirilince devletin ekonomisini düzeltmek için her türlü yolu denemiş, devletin gelirlerinin ve giderlerinin tam olarak neler olduğunu tespit için bütçe tenkihatı yaptırmıştır. Devletin ayrı kademelerinden iki maaş birden alan kişileri tespit ederken Şeyh Salim’in de bunlardan biri olduğu anlaşılmış ve Şeyhin durumunun iyi olması ve maaşının fazla olması nedeniyle kendisine iki yüz akçe verilmiş, geri kalan sekiz yüz akçe ise bütçeye gelir olarak kaydedilmişti. Bunu duyan Şeyh Salim elinde ki beratları göstererek Köprülü’ye bu yaptığı şeyin hesabını sormuş ve “Bu, bize padişah’ın

ihsanıdır, niçin kesersiniz?” diye bağırınca, Köprülü;

- “Şimdi sefer vardır. Hazine dardır. Şimdilik buna kanaat et. İnşallah

ileride yine ihsan ederiz.” diye cevap vermiştir.

Sadrazamın bu yumuşak tavrına karşılık Şeyh Salim;

- “Biz size neler yaparız, Bakın da görün.” diyerek oradan ayrılınca Köprülü Mehmed Paşa gülümsemiş ve hemen o gece Şeyhi yakalatarak, boğdurtmuştur. 144

143 Uzunçarşılı, İ.Hakkı, Osmanlı Tarihi, III/2.Kısım, s.373.

2.3. Şeyhülİslâm Bâli-zâde Efendi’nin Azledilmesi

Köprülü Mehmed Paşa, bahsettiğimiz üzere istikrar ve düzeni korumak adına hiçbir faaliyetten kaçınmamıştır. Bu sebeple sadâret görevini alır almaz zamanın Müftüsü Hakkı Efendi’yi azlederek, yerine Bâli-zâde Efendi’yi tayin etmişti. Müfti Bâli-zâde Efendi, Köprülü’ye hizmet ve yardım etmiştir. Ancak Müftü Efendi, tevcihatta Köprülü Paşa’nın arzusundan başka bir şeye tevessül ettiği için, 21 Temmuz 1657 yılında görevinden azledildi. Bâli-zâde Efendi, ulemânın merâtip silsilesine riayet etmemiş, etrafında bulunan delikanlılara, sakalara ve hatta odun yarıcılara dahi müderrislik görevi vermişti. Bâli-zâde Efendi, daha ihtiyatlı hareket etmesi gerektiğini tavsiye edenlere ise;

- Memuriyetim zamanında bana en sadık olanları, tanıdıklarımı elimden geldiği kadar memnun etmeye çalışırım. Halkın söylediği benim için önemsizdir, halk ne derse desin!” diye cevap vermekten kaçınmıyordu.

İşte bu sebeplerden dolayı Bâli-zâde Efendi azledilmiş, yerine ise ilmiye sınıfının en büyük mansıbının sahibi olan Anadolu kazaskeri Bolulu Mustafa Efendi kanun gereğince tayin edildi.145

2.4. Şeyhülislâm Bolevî’nin Azledilmesi

Müftü Bolevî, Köprülü Mehmed Paşa tarafından en büyük ilmiye makamına tayin edilmişti. Deli Hüseyin Paşa’nın idamının meşru olduğuna dair fetva vermekten ısrarla kaçındığı için Köprülü’nün hışmına uğramıştır. Köprülü Paşa bu konuda ısrarcı davranarak kendisinden fetva istediğinde o da sürekli olarak;

- “Bu adamın ne hata işlediğini bilmiyorum; bununla beraber hâlâ din ve

devlette faâl bir şekilde hizmet etmektedir.” şeklinde cevap veriyordu.146

Şeyhülİslâm Bolulu Hüseyin Efendi, Köprülü Paşa’nın son olarak Padişah’a tavsiye etmiş olduğu Bursa’ya gitmemesi şeklindeki tavsiyesine de

145 Hammer Tarihi Tercemesi, XI/30 ; İsâ – Zâde Tarihi, s.42. 146 Hammer Tarihi Tercemesi, XI/56.

muhalefet edince Köprülü Paşa, Şeyhülİslâm için gerekli olan tedbirleri almanın çarelerine bakmaya başlamıştır. Bolevî lakaplı Şeyhülİslâm Bolulu Hüseyin Efendi, Anadolu’ya gezi tertip edilmektense Girit adasında Venediklilerle başarılı bir şekilde savaş yapılmasının daha uygun olacağını ifade eden bir arîzayı Padişah’a göndermiştir. Bununla hem devlet yönetimine müdahale etmiş olması hem de üzerine vazife olmayan işlere karışması nedeniyle Padişah, müftüden gelen arîzayı sadrazama vererek:

- Şimdiye kadar senin himaye etmiş olduğun mollayı sürmeyi, yahut

katletmeyi senin re’yine bırakıyorum.” dedi.

Köprülü Mehmed Paşa, Padişah’tan almış olduğu bu destek olmasına rağmen, gelmesi muhtemel tepkiler üzerine Bolevi’yi öldürtmemiş sadece onu azlederek Mihalıç’a sürülmesini istemiştir. Bu icraatı Padişah’ın daha çok hoşuna gitmiştir. Sadrazam, Bolulu Hüseyin Efendi’den boşalan şeyhülİslâmlık makamına ise, o dönemde müftî olma hakkına sahip olan Bursalı Mehmed Efendi’yi tayin etmiştir.147