• Sonuç bulunamadı

Portekiz ve İspanya'nın elde ettiği olanaklar diğer Avrupa devletlerine de son derece çekici geldi. 16. yüzyılın ikinci yarısında onlar da bu yarışta yer aldılar.

33

17. yüzyılda Hollandalılar Hint okyanusundaki deniz yolları üzerinde denetimlerini kurdular. Diğer Avrupa ülkeleri İspanya, Fransa ve Portekiz gibi fazla nüfus yükü olmasına rağmen Hollanda yayılmacılığında neden teşkil etmemiştir çünkü diğerlerine kıyasla halkı daha zengindi. Temel itici güç ticari kar güdüsü olup Hollanda bu nedenle batıdan ziyade doğuya yöneldi. Hollanda kolonileşmede daha ziyade Asya’ya yönelerek değerli baharatlara ulaşmak istiyorlardı.

Kıtalar ve ülkeler arasında ticari ürün nakliyatı yapmaktaydılar. Denizaşırı ticaretleri neticesinde Hindistan’da geniş bir sömürge imparatorluğu kurmuşlardı. Bu yeni ve geniş alanı örgütlemek için kendilerine özgü bir sistem geliştirdiler. Piyasada kullanılan bütün madeni paraları Amsterdam’daki bir bankada toplamışlardı ve bu banka altın paraları eriterek geçerliliği olan florine yani Hollanda parasına çevirme yetkisine sahipti. Tasarrufları karşılığında herkes madeni para veya banknot alabilirdi. Kullanılması ile birlikte değerinde görülen artış Hollanda parasına güç katmış ve prestij sağlamıştı. 1603 tarihinde böylece Doğu Hindistan Kumpanyası kuruldu. Daha sonra benzerleri diğer ülkelerde de görülecek olan bu ortaklık; her biri 2000 florin değerindeki 3300 hisseden oluşmaktaydı. 6.600.000 florin sermayeyle kurulan şirketin sermayesi halktan, tüccarlardan, bankerlerden veya ufak esnaftan toplanmıştı. Şirket ihraç ettiği mallar ve aynı sermaye üzerinden devlete 3% oranında ödeme yapıyordu. İthalatı ise serbestçe gerçekleştirebiliyordu. Doğu Hindistan ticareti bu şirketin tekelindeydi. Silahlı kuvvetleriyle, düzenli mahkemeler aracılığıyla adaleti sağlayarak, para basarak tam bir egemenlik sahibiydi. Yöneticiler arasından seçilmiş “On Yedi Efendi” adı verilen 17 kişi tarafından idare edilmektedir. Kar payını dağıtmak, gemilerin bakım ve onarımı, seferlerin düzenlenmesi bu kişilerin görevleriydi. Hindistan’da ise bu yönetici ekibi ile devamlı irtibatta bulunan bir vali bulunmaktadır. Ticaretin yönetimiyle birlikte güvenliği sağlamakla görevliydi. Hollanda, özellikle Hindistan üzerinden çok para kazanmasına rağmen gerçek maddi bir güçten yoksun küçük bir devletti. III. Wiliam İngiltere tahtına geçince İngilizlerin Hindistan Kumpanyası doğu ile olan ticarette Hollanda’yı geri planda bırakarak ön saflarda yerini almıştır. Artık ticari hayatta Fransa ve İngiltere rekabeti görülmeye başlandı.

Hindistan’a kuzeybatı yönünden yeni bir yol arayışları ile kaşifinin Hendrick Hudson adını alan Hudson nehrine ulaşılmıştı. 1614’de ilk yerleşim yerinin gelişmesi ile birlikte New Amsterdam şehri yani bugünün New York’u meydana geldi. Kıtanın iç kısımlarında Orange (Albany), Nassau ticaret merkezleriyle buradaki ticari faaliyetlerini

34

sürdürdüler. Bütün bu yayılan sahaya New Netherland adı verilmiştir. 1664 tarihinde İngiltere çoğu yeri Hollandalılardan aldı ve ellerinde yalnızca Curaçao, Tabago, ve St. Custatius kalmıştı. Hollandalıların yerleşimlerinin büyük kısmını Portekizlilerden ele geçirdikleri Brezilya, Seylan, Malakka, Amboine ve New Netherland ile Karayipler oluşturmaktaydı. Hollandalılar’ın Portekiz sömürgelerini birer birer ellerine geçirmeleri ile Portekizliler vedolayısıyla 1580 tarihinden itibaren bağlı olduğu İspanya’nın rekabet arenasından çekilmesine sebep olmuştur.

Aynı yüzyılda Fransa Amerika kıtasında koloniler kurmuşsa da diğerleri gibi İmparatorluk boyutuna ulaşamadı. Her ne kadar iyi yatırımcı ve savaşçı olsalar da Fransızlar kolonileşme konusunda henüz hazır ve istekli değillerdi. IV. Henri zamanında Yeni Dünya’ya ayak basmışlardı. Kardinal Richelieu tarafından Kanada’nın Fransız kolonisi olması için yapılan bütün teşebbüsler desteklenmiştir. Port Royal’de ve Quebec’te kolonilerini kuran Fransızlar bundan sonra kurdukları kolonilerin her türlü zenginliğini ülkelerine taşıdılar.

Bu bölgelere göç edenler çabuk zengin olmak isteyen kimselerdi. Bununla birlikte kadın göçmenler olmadığı için Fransız sömürgelerinde aile kurulamamakta ve göçmenler yerli halkla karışarak yaşamaktaydılar. Amerika’ya ilk göç hareketleri Hügenotlarla başlamıştır. Fransız Protestanlar gördükleri baskı nedeniyle tıpkı İngiliz

Pilgrims veya Püriten dini gruplarında olduğu gibi Yeni Dünya’da yeni bir yaşam için

göç etmeye başladılar. Fransızlar, burada Abenaki ve Micmac yerlileriyle kurdukları ilişkilerde oldukça başarılı oldular. Kolonileri balıkçılık ve kürk ticaretine dayalıydı. Fransız hükümetinden destek bulamayan bu koloniciler aksine 1685’de “Edicts of Nante” bildirisi ile evlerinden sürüldüler. Birçoğu Kanada’ya göç ederek New France kolonisini yani Yeni Fransa’yı oluşturdular. 1650 tarihinde keşfettikleri Kanada’da yerleşim hızla arttı ve 1663 yılında Louis XIV tarafından kraliyet vilayeti oldu. Jean Colbert tarafından idare edilen bu koloni, İngiliz kolonilerinin İngiltere’ye yaptıkları katkılar gibi Fransa’ya katkılarda bulunması için düzenlemeler yapıldı. Colbert, balıkçılık ve tarımsal faaliyetleri artırdı, gemi inşaatı ve deniz malzemesine dayalı endüstri kurmaya çalıştı. Ancak yine kürk ticareti koloni ekonomisinin bel kemiğini oluşturmaktaydı. Fransızlar, 1763’de Fort Frontenac ve Niagara’da bir başka ticaret merkezi kurdular.

Kuzey Amerika’da kuzeye ve güneye doğru yayılan Fransızlar İngiliz kolonilerini tehdit etmekteydiler. Fransızlar, 1739-1763 yıllarında Kanada’dan New

35

Orleans’a kadar yayıldı. 1756- 1763 tarihlerinde İngiltere ile yapılan Yedi Yıl Savaşları’nı kaybeden Fransızlar, St. Lawrence ve Mississippi’den geri çekildiler.

IV. BİR SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU: İNGİLTERE

Benzer Belgeler