• Sonuç bulunamadı

DOS, diĢetinde bulunan kan damarlarından köken alıp bileĢim epitelinden diĢeti oluğuna doğru akan ve diĢeti oluğunun ekolojisinin belirlenmesinde yardımcı olan serum kaynaklı bir eksudadır (Ebersole 2003, Pöllänen ve ark 2003, Goodson 2003). Sağlıklı diĢetinde DOS akıĢı izlenmez ya da minimal düzeyde gözlenirken, enflamasyon durumunda damar geçirgenliğinin artmasına bağlı olarak akıĢ hızı da artmaktadır (Carranza ve ark 2002). DOS‟nın kompozisyonu köken aldığı ekstraselüler sıvıyı yansıtacak Ģekilde nötrofiller, lökositler, makrofajlar gibi hücresel elemanları, bakteri ve bakteriyel ürünleri, sitokinleri, enzimleri, immünoglobulinleri, protein gibi organik bileĢikleri ve sodyum, potasyum, kalsiyum gibi elektrolitleri içerir (Bass ve ark 1982, Delima ve Van Dyke 2003, Cimasoni 1983, Ozmeriç ve ark 1998, Ebersole ve ark 1993, Carranza ve ark 2002).

30 ÇeĢitli araĢtırmacılar tarafından sistemik olarak alınan ilaçların DOS‟na geçtiği ve bu sıvıyı etkilediği bildirilmiĢtir (Haesman ve ark 1992, Sakellari ve ark 2000). Ġmplantların etrafında yer alan peri-implant oluğu sıvısı da DOS ile benzer özellikler göstermektedir (Boutros ve ark 1996, Salcetti ve ark 1997). Periodontal hastalığın gidiĢatının ve akut yıkım fazlarının belirlenmesinde, DOS analizi ile ilgili çalıĢmalar yararlı ve güvenilir olduğu için sıklıkla kullanılmaktadır (Delima ve Van Dyke 2003).

DOS‟nın toplanması her ne kadar basit bir süreç gibi görünse de, aslında çok detaylı bir çalıĢma ve dikkat gerektirmektedir. DOS elde edilirken, toplanan sıvının hacmini etkileme potansiyeline sahip birçok faktör mevcuttur. Bu faktörler: seks hormonları, sirkadyen ritim, diyabet gibi sistemik hastalıklar ve ısı-nem, buharlaĢma gibi çevresel faktörlerdir. DOS‟nın elde edilme aĢamasında bu faktörlerin göz önünde bulundurulması, DOS-iliĢkili çalıĢmalarda ideale yakın bir örnekleme yapabilmek için kritik bir önem taĢımaktadır (Cimasoni 1983, Hatipoğlu 2010).

DOS örneklerinin toplanmasında baĢlıca 3 yöntem kullanılmaktadır: Kapiller tüp yöntemi (Egelbert 1963), diĢeti oluğu yıkama yöntemi (Griffiths 2003) ve kağıt Ģerit yöntemi (Cimasoni 1983). Kağıt Ģerit yöntemi ile elde edilen DOS hacminin değerlenmesinde de 3 farklı yöntem bulunmaktadır: kağıt Ģeritlerdeki ıslak alanların mikroskop altında incelenmesi (Cimasoni 1983, Griffiths 2003), kağıt Ģeritlerin tartılması (Cimasoni 1983, Ozmeriç ve ark 1998) ve periotron aygıtı ile DOS hacminin belirlenmesi (Griffiths 2003).

1.12.1. DOS Hacminin Belirlenmesi

Periotron, DOS hacmini elektriksel olarak tespit eden bir cihazdır. Oldukça hızlı ve hassas bir tekniktir (Griffiths 2003). DOS hacminin Periotron cihazı ile belirlenmesinde bazı durumlar ölçümleri etkileme potansiyeline sahiptir. Bunlar, cihaz kalibrasyonun düzgün yapılıp yapılmadığı, kullanılan kağıt striplerin özellikleri ve cihaz ve örnekleme bölgesine etki eden kontaminasyon, buharlaĢma ile ısı ve nem gibi faktörlerdir. Kontaminasyon, sağlıklı verilerin oluĢturulmasında sorun oluĢturur.

Supragingival plak, kan ve tükürük kontaminasyonu DOS‟nın hacimsel

31 supragingival plak uzaklaĢtırılmadan elde edilen DOS hacminin, gerçek DOS hacmine kıyasla artmıĢ miktarlarda olduğunu bildirilmiĢtir. Bu nedenle birçok çalıĢmada supragingival plağın dikkatlice uzaklaĢtırılmaya çalıĢıldığı görülmektedir (Emingil ve ark 2001). Pek çok çalıĢmada, elde edilen DOS hacminin ve içeriğinin etkilenmemesi için kan ile kontamine olan kağıt striplerin değerlendirme kapsamı dıĢında tutulduğu görülmektedir (Ozmeriç ve ark 1998, Emingil ve ark 2001).

Tükürük kontaminasyonu açısından örnek alınacak bölgenin izolasyonu oldukça büyük bir önem taĢımaktadır. Olası bir tükürük kontaminasyonunun önüne geçilebilmesi için bölgedeki tükrüğün hava-su spreyi ile kurutulduğu (Deinzer ve ark 2000), çalıĢma alanlarının pamuk rulolar ile izole edilmeye çalıĢıldığı (Ozmeriç ve ark 1998) tükürük emicilerin kullanıldığı (Ciantar ve ark 2002) veya kurulama amacıyla pamuk peletlerin (Booth ve ark 1998) kullanıldığı görülmektedir. Örnekleme bölgesi hava-su spreyi ile kurutulurken DOS hacminin etkilenmemesi için uygulamanın diĢe dik olarak ve maksimum 5 sn boyunca tutulması gerekmektedir (Deinzer ve ark 2000).

Kâğıt Ģeritlerde meydana gelen buharlaĢma da DOS hacmini etkileyen diğer bir faktördür. BuharlaĢmayla meydana gelen sıvı kaybı elde edilen örnekteki DOS‟nın hacminin azalmasına neden olmaktadır. Özellikle de elde edilen hacim az ise, bu durum sonuçlar açısından kritik bir önem kazanmaktadır (Rotzetter ve ark 1994). Örneklemenin ortam sıcaklığının yüksek olduğu bir yerde yapılması buharlaĢmayı artırıcı bir etkendir (Bickel ve Cimasoni 1985).

1.12.2. DiĢ Fırçalama ve Sondlama

Sert gıdalar çiğnendiğinde ve diĢlerin fırçalanması ile DOS akıĢının artıĢ gösterdiği gösterilmiĢtir (Cimasoni 1983). Ölçümlerin bu gibi faktörlerden etkilenmemesi için travma oluĢturabilecek iĢlemlerin, örneklemeden 2 saat-12 saat öncesinde yapılması uygun görülmektedir (Borden ve ark 1977).

Periodontolojik teĢhiste cep derinliğinin periodontal sonda ile ölçülmesi büyük bir öneme sahiptir. Bu tarz sondlamanın da fiziksel bir irritasyon oluĢturarak elde edilen DOS hacmini artırabileceği düĢünülmektedir (Cimasoni 1983).

32 Literatürde bu durumun önlenebilmesi için klinik ölçümlerin DOS ölçümlerinden 1-2 hafta öncesinde (Lamster ve ark 1986, Jin 2000) veya DOS örneklerinin elde edilmesi sonrasında (Griffiths ve ark 1998) yapıldığı görülmektedir.

1.12.3. Sigara

Sigara kullanımının DOS miktarının etkilediği bilinmektedir. ÇalıĢmalar incelendiğinde çalıĢma sonuçları açısından farklılıklar görülmektedir. Persson ve ark (1999), DOS miktarının sigara kullanan bireylerde daha düĢük olduğunu bildirmiĢlerdir. Bununla birlikte Ustün ve Alptekin (2007) ise sigara kullanımı ile DOS hacminin artıĢ gösterdiğini ileri sürmüĢtür.

1.12.4. Ġlaçlar ve Ortodontik Tedavi

Anti-inflamatuar ilaçlar (Haesman ve ark 1992), antibiyotikler (Sakellari ve ark 2000) ve oral kontraseptifler (Cimasoni 1983) DOS hacmi ve içeriğini etkilemektedir. Bu nedenle çalıĢmaya dahil edilme kriterleri arasında bu tarz ilaçların kullanılmadığı bir süreden bahsedilmektedir. Yapılan çalıĢmalarda değiĢik sürelerden bahsedilmektedir; çalıĢmaya baĢlamadan önce son 1 ay (Offenbacher ve ark 1984), son 2 ay (Hancock ve ark 1979), son 3 ay (Sakellari ve ark 2000) ve son 6 ay (Ozmeriç ve ark 1998) ilaç kullandırılmadığı bildirilmiĢtir.

DOS hacmi ortodontik tedavi gören bireylerde artma eğilimindedir (Griffiths ve ark 1998). Pender ve ark (1994) ortodontik diĢ hareketi esnasında DOS‟nın hacminin arttığını, bununla birlikte retansiyon esnasında DOS miktarında zamanla azalmanın izlendiğini belirtmiĢlerdir. Ortodontik tedavi gören bireylerde braket, band ve teller gibi plak birikimine neden olabilecek birçok faktörün mevcut olması nedeniyle DOS‟nda görülen hacim artıĢının tek baĢına ortodontik kuvvetlerden

33

Benzer Belgeler