• Sonuç bulunamadı

3. ÖRGÜTSEL BAĞLILIK

3.7. Sağlık Sektöründeki Sorunlar

3.7.3. Diğer Sorunlar

Sağlık sektöründe karşılaşılan diğer sorunların arasında stres, şiddet, tükenmişlik ve iş doyumu gibi birçok sorun sayılabilir.

Sağlık sektöründe stres, çalışanlar için önemli sorunlar arasında sayılmaktadır. Çalışan bireyler için iş koşulları önemli bir stres kaynağıdır (Tokmak vd., 2011: 53). Sağlık sektöründe uzun süreli çalışma, ölümcül ve ağır hastalara hizmet vermek, nöbet süreleri, hasta ve yakınlarına destek vermek gibi birçok zorunluluk nedeniyle stres ve gerginlikler yaşanmaktadır (Solmaz ve Solmaz, 2017: 152). Hastanelerde diğer işyerlerine göre stres daha farklı ve yoğun yaşanmaktadır. Hastanelerdeki stres faktörleri iletişim yetersizliği, belirsiz ve karmaşık rol tanımlamaları, mesleki riskler, iş güvenliği, yetersiz yetki ve sorumluluk, yönetim kararlarına katılımın eksik olması, liyakatsizlik, hiyerarşi, kısıtlı kariyer imkânları, eğitim eksikliği, yönetimin beklentileri karşılayamaması, etkin olmayan ekip çalışması, düşük iş doyumu şeklinde sıralanabilir (Ülker, 2016: 29).

Starc (2018) hemşireler üzerine yaptığı çalışmasında, hemşirelerin stresli durumlara maruz kaldığını tespit etmiştir. Çalışmada kadınların, iş arkadaşları arasındaki ilşkiler, psikolojik veya fiziksel şiddet ve zor hastalarla uğraşmaya bağlı erkeklerden daha fazla strese maruz kaldığı saptanmıştır.

Koç vd. (2017) çalışmalarında, uyumlu ekip çalışmasının olmaması, yetersiz malzeme, araç gereç ve yöneticilerle olan sorunlar vb. nedenlerle hemşirelerin stres yaşadığı tespit edilmiştir.

Özcan vd. (2015) sağlık çalışanları üzerine yaptıkları çalışmalarında, kadınların ve idari birim çalışanlarının daha fazla stres yaşadıkları saptanmıştır.

Sağlık personelini olumsuz etkileyen ve yaygın görülen sorunlardan biri de şiddettir. Şiddet, insan vücuduna zarar veren maddi bir saldırının ötesinde kişide zihinsel ve duygusal hasara neden olan etkendir. Sağlık personelinde şiddet; çalışanlara yönelik hasta veya yakınlarından, diğer çalışma arkadaşlarından, sağlık sisteminin dışından kişiler tarafından gerçekleştirilen, çalışanı, kurumu ve hastayı olumsuz etkileyen fiziksel içerikli veya fiziksel olmayan davranışları içerir. Sağlıkta

şiddet iş yeri dışında da gerçekleşebilir (Duğan ve Arslan, 2015: 80-81). Psikolojik şiddet olarak bilinen mobbing, bir veya birkaç kişi tarafından bir kişiye yönelik, kasıtlı, sistemli, düşmanca iletişim kurularak uygulanan psikolojik terör şeklinde ifade edilebilir (Yeşilbaş, 2016: 46). Mobbing, hastanelerde sıkça görülen ve sağlık çalışanlarının mesleki sağlık ve güvenliğini tehdit eden, önlem alınması gereken ciddi bir risktir. İşyerlerinde yönetim ve çalışan bazında alınacak tedbirlerde farkındalık oluşturulması önemlidir. Mobbinge uğrayan bireyler yıldırma, bıktırma, dışlanma, aşağılanma, kurum hizmetlerinden yararlanamama, izin ve görevlendirmelerden yararlanamama ve zorla tayin gibi birçok psikolojik tacizle karşılaşmaktadır (Solmaz ve Solmaz, 2017: 153).

Aktaş ve Aydemir (2018) çalışmalarında, sağlık çalışanlarının dörtte üçünün hastayla ilgili işlemlerde şiddete uğradığı ve şiddetin sağlık çalışanlarının işlerini yapmalarına engel olduğu tespit edilmiştir.

Çuvadar (2017) çalışmasında, en çok şiddete uğrayan meslek grubunun hemşireler olduğunu, sağlık çalışanların %78,3 oranında en çok sözel şiddete maruz kaldığını ve %44,3 oranında şiddetin en çok hasta yakınları tarafından uygulandığını tespit etmiştir.

Tambağ vd. (2018) çalışmalarında, hemşirelerin %86,7’sinin mobbinge (psikolojik şiddet) maruz kaldığı tespit edilmiştir. Çalışmada, hemşirelerin mobbinge maruz kalmasının çalışılan bölüme, ekip olarak çalışmaya ve amirlerinden destek görme durumlarından etkilendiği belirlenmiştir.

Sağlık sektöründeki diğer sorunlardan birisi de tükenmişliktir. Sağlık personelleri tükenmişliğe yakalanmada en riskli çalışan grupları arasındadır. Tükenmişlik, çalışma koşulları nedeniyle ortaya çıkan fiziksel ve duygusal çöküşü ifade etmektedir. Pek çok çalışma alanında görülse de özellikle hekimlik, hemşirelik, fizyoterapistlik gibi insanlarla yoğun ve sürekli ilişki içinde olan mesleklerde sıklıkla görülmektedir. İş nedeniyle yaşanan tükenmişlik, bireyde duygusal (depresyon, anksiyete ve çaresizlik duygusu vb.) ve fiziksel (baş ağrısı, kaslarda gerginlik, uykusuzluk vb.) etkilere neden olmaktadır (Solmaz ve Solmaz, 152-153).

Kaplan (2017) çalışmasında, sağlık personelinin tükenmişlik düzeyinin artmasının personelin kişisel ve örgütsel başarısı üzerinde negatif etkiye sahip olduğunu tespit etmiştir.

Çakır ve Tanğ (2018) çalışmalarında, sağlık çalışanlarında; kadınların erkeklere göre, vardiyalı çalışanların gündüz çalışanlara göre, bekârların evlilere göre ve hemşirelerin doktorlara göre daha fazla tükenmişlik yaşadığı tespit edilmiştir.

Marques vd. (2018) çalışmalarında, hemşireler, idari personel ve teknisyenlerin doktor ve sağlık personellerine göre daha fazla duygusal tükenme ve kişisel başarı eksikliği yaşadıklarını saptamışlardır.

Sağlık sektöründeki diğer sorunlardan olan iş doyumu, çalışanın işinden memnun olması, işini ve kendisini değerlendirmesi sonucunda geliştirdiği olumlu duygusal durum olarak ifade edilmektedir (Gökler ve Durmuş, 2019: 80). Sağlık hizmetlerinin konusunun insan olması, dikkatli ve sürekli bir çalışmayı gerektirmesi, sağlık personelinin verebileceği en iyi hizmeti vermesinin gerekliliği gibi nedenlerle sağlık personelinin iş doyumunu daha da önemli hale getirmektedir (Oflezer vd., 2011: 204). Sağlık personelinin işinden memnun olması, vereceği sağlık hizmetini, ekip arkadaşlarıyla ilişkisini ve buna bağlı olarak performansını ve verimliliğini olumlu yönde etkilemektedir. Sağlık personelinde iş doyumsuzluğunun olması, sağlık hizmet kalitesini düşürmekte ve sağlık hizmeti alanların memnuniyetini azaltmaktadır. İş doyumunun azalması, sağlık hizmeti alan bireylerin zarara uğramasına neden olmaktadır. Sağlık personelinde iş doyumsuzluğunun nedenleri; sorumlulukların çok olması, rol belirsizliği, rol çatışması, yetersiz iş sağılığı ve güvenliği, kararlara az katılım, yönetimin olumsuz yaklaşımı, uygunsuz çalışma koşulları, düzensiz çalışma saatleri, yoğun iş yükü, yetersiz ücret, iş arkadaşları ve yönetimle iletişim bozuklukları, terfide, ödüllendirmede ve teşvikte yetersizliğin ve adaletsizliğin olması, kişisel nedenler (yaş, medeni durum, kişilik, eğitim durumu, cinsiyet, tecrübe) şeklinde sıralanabilir (Elik Balkar, 2017: 48-51). Hastaya kaliteli ve uygun sağlık hizmetinin verilebilmesi için çalışan iş doyumu ve memnuniyeti gerekmektedir (Nal ve Nal, 2018: 132).

Kaya ve Oğuzöncül (2016) birinci basamak sağlık çalışanları üzerinde yaptıkları çalışmalarında, geliri yüksek olan, işini yeteneklerine uygun bulan ve isteyerek mesleğini seçen sağlık çalışanlarının iş doyumunun yüksek olduğu saptanmıştır.

Tekir vd. (2016) çalışmalarında, sağlık çalışanlarında mesleğini isteyerek seçenlerin, çalışma süresi fazla olanların ve hekimlerin iş doyumunun daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada iş yükü fazla olan ve nöbet tutan sağlık çalışanlarının iş doyumunun düşük olduğu belirlenmiştir.

Orhaner ve Mutlu (2018) çalışmalarında, sağlık personelinin iş tatmininin çalışan motivasyonunu artırdığı tespit edilmiştir.

Sağlık sektöründe karşılaşılan sorunlar arasında; sağlık personelinin sayıları arasındaki dengesizlik, personel yetersizliği, eğitim yetersizliği, fiziksel kapasite, öğretim elemanı ve eğitim materyali yetersizliği nedeniyle eğitim kalitesinin düşük olması, mesleki örgütlenmenin yetersiz olması, istihdam ve yönetimde merkeziyetçilik, standartların iş yükü ve hizmet kullanıma değil, nüfus ve yatak sayılarına göre düzenlenmesi, sağlık personelinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin mevzuat yetersizliği, iş analizlerinin eksik olması veya güncellenmemesi, sürekli eğitimin sağlanması konusunda koordinasyon eksiklikleri, bazı kadrolarda devlet ile özel sektör arasında dengesizliklerin olması, iş rotasyonun yapılmaması nedeniyle yedek personel sorunu, bireylerin iş tanımlarına uygun çalıştırılmamaları sayılabilir (Söyük, 2017: 63).

Sağlık personelini ilgilendiren iş sağlığı ve güvenliği, eğitim eksikliği, görev yetki ve sorumlulukların belirsizliği, iletişim gibi birçok konu aynı zamanda çalışanın zihninde oluşturduğu psikolojik sözleşmeyi etkileyen veya içeriğini meydana getiren unsurlardır. Sağlık personelinin çeşitli sorunlarla karşılaşması durumunda, kurum taahhüt ettiği sözleri yerine getirmediği için psikolojik sözleşme ihlali söz konusu olacaktır. Bu bağlamda sağlık personelinin görevini yerine getirirken karşılaştığı sorunlar, aynı zamanda psikolojik sözleşmenin ihlal edilmesine neden olacaktır. Yapılan çalışmalarda psikolojik sözleşme ihlalinin örgütsel bağlılıkla ilişkili olduğu (Chrobot- Mason, 2003; Knights ve Kennedy, 2005;

Mimaroğlu, 2008; Ceseroğlu, 2010; Shahnawaz ve Goswami, 2011; Tükeltürk vd., 2012; Agarwal ve Bhargava, 2013; Antonaki ve Trivellas, 2014; Ulukök, 2016; Koçak ve Koç, 2018) veya örgütsel bağlılığı etkilediği (Çetin, 2010; Erdoğan, 2015; Ertuğrul, 2015) saptanmıştır. Dolayısıyla sağlık personelinin karşılaştığı sorunlar psikolojik sözleşme ihlaline neden olacak ve bu da örgütsel bağlılığı etkileyecektir. Bu nedenle çalışmada psikolojik sözleşme ihlalinin örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi incelenmiştir.

BÖLÜM 4